İHD, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın bağımsız bir doktor heyeti tarafından muayene edilmesi ve Avukatlarla görüş yasağının kaldırılması için Adalet Bakanlığı'na başvurdu. İmralı Adasına İHD yetkililerinin de içinde bulunduğu bir insan hakları heyetinin gitmesi talep edilirken, Akil İnsanlar Heyeti ve Meclis Çözüm Komisyonu temsilcilerinin de Öcalan'la görüşmesine izin verilmesini istedi. 

İHD Genel Merkezi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın uzun süredir avukatlarıyla görüştürülmemesi ve Öcalan'ın bağımsız sağlık heyeti talebiyle ilgili Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Başvuruda Abdullah Öcalan'ın avukatlarının derneklerine başvuruda bulunduğuna ve avukatların 27 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatları ile görüştürülmediğinin altı çizilerek, "Abdullah Öcalan'ın avukatları ile görüştürülmesini ve sağlık sorunları nedeniyle bağımsız bir hekim heyeti tarafından muayene edilmesi isteği ifade edilmiştir" denildi. 5275 sayılı Kanun'un 25. maddesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazının düzenlenmiş olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Hükümlünün eşi, alt soy ve üst soyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde 15 günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret edebileceği açıkça düzenlenmiştir. Aynı kanunun 59. maddesinde vekâletname olmaksızın hükümlünün 3 avukatla görüşebileceği, vekâletnamesi olan avukatlarla görüşmesi düzenlenmiş olup herhangi bir sınırlamaya yer verilmemiştir. Aynı kanunun 83. maddesinde hükümlünün dışarı ile ilişkisi düzenlenmiş olup hükümlünün yakınları dışında 3 kişi ile haftada bir kez görüşme hakkı olduğu ve bu görüşün açık veya kapalı olma halinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir" ifadelerine yer verildi. 

'ÖCALAN'IN AVUKATLARIYLA GÖRÜŞTÜRÜLMEMESİ SUÇ'

Öcalan'ın avukatlarının derneklerine yapmış oldukları müracaatta, Öcalan'ın davaları hakkında da bilgi verildiğine dikkat çekilen dilekçede, "Abdullah Öcalan'ın halen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde başvuru no: 24069/03 dosyası, başvuru no: 197/04 dosyası, başvuru no: 6201/06 dosyası, başvuru no: 10464/07 dosyası, başvuru no: 12261/10 dosyası, başvuru no: 74751/11 dosyasının bulunduğu, Ankara 13. İdare Mahkemesi'nde devam eden 2010/946 E sayılı dava dosyasının bulunduğu belirtilmiş, ayrıca İstanbul TMK 10. madde ile görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından devam eden soruşturmasının olduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla devam eden dava ve soruşturmaları nedeni ile de avukatları ile görüşme hakkının hiçbir sınırlamaya yer verilmeden kullandırılması gerekirken, yaklaşık 2 yıldır avukatları ile görüştürülmemesinin kanunun açık bir şekilde ihlal edilerek defalarca suç işlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Bakanlığınızın keyfi olarak avukatla görüştürülmeme durumları hakkında etkili soruşturma açtırması ve sorumlular hakkında kamu davası açılmasını talep etmesi gerekmektedir" deyi belirtildi. 

5275 sayılı Kanun'un 2. maddesinde infazda temel ilkenin düzenlenmiş olduğuna vurgu yapılan dilekçede, Öcalan'la ilgili de aynı hükmün geçerli olması gerektiği belirtildi. Açıklamada şöyle denildi: "Hiçbir şekilde ayrımcılık yapılamayacağı açık olarak ifade edilmiştir. Aynı kanunun 16. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında sağlık sorunları nedeni ile yaşamını tek başına devam ettiremeyecek durumda olan mahpusların tahliyesi hükümleri de düzenlenmiştir. Aynı kanunun 71. maddesinde hükümlünün muayene ve tedavi isteklerinin karşılanması gerektiği ile ilgili açık hükmün yanı sıra 78-81. maddelerinde ise sağlığın korunması ve tıbbi müdahaleler ile ilgili alınması gereken tedbirler düzenlenmiştir."

Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan'ın avukatlara iletmiş olduğu bu talep üzerine dernek olarak yapılan incelemede, "Abdullah Öcalan'ın avukatları ile görüşme hakkının engellenmesinin açık suç olduğu, sağlık durumu ile ilgili olarak İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi revirinin yetmemesi durumunda tam teşekküllü bir devlet hastanesinde ya da üniversite hastanesinde yatarak tedavisinin sağlanması gerektiği ve muayene ve tedavi ile ilgili diğer tedbirlerin alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Abdullah Öcalan'ın siyasal kimliği göz önüne alındığında güvenlik tedbirleri nedeni ile İmralı Adası dışına çıkarılamayacağının belirtilmesi halinde ise ailesi veya avukatları tarafından önerilebilecek bağımsız bir hekim heyeti tarafından muayene edilme zorunluluğu bulunmaktadır" ifadelerine yer verildi.

Dilekçede, Birleşmiş Milletler'in 14 Aralık 1990 tarihli Mahpusların Islahı İçin Temel İlkeler Kararı'nın 9. maddesinde mahpusların yasal durumlarına dayanan ayrımcılık yapılmaksızın ülkede mevcut sağlık hizmetlerinden yararlanacaklarına dair açık hüküm bulunduğuna da işaret edildi. "Bu hüküm sayesinde mahpusların Türkiye'de sağlanan sağlık hizmetlerine ulaşma hakkı olduğu anlaşılmaktadır. Kürt sorununun demokratik çözüm sürecinde devlet yetkilileri ile Abdullah Öcalan arasında yürütülen müzakerelerin devamının sağlanabilmesi bakımından da Abdullah Öcalan'ın sağlık durumunun titizlikle takip edilmesi ve bu konudaki taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğini belirtmek isteriz" denilerek, şu taleplerin yerine getirilmesi istendi: 

- İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak tutulan Abdullah Öcalan'ın bağımsız bir hekim heyeti tarafından muayene edilmesinin sağlanmasını, 

-27 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatları ile görüştürülmeyen Abdullah Öcalan'ın avukatları ile görüştürülmesinin sağlanması ve bugüne kadar engel çıkaran görevliler hakkında yasal işlem yapılmasını, 

-Abdullah Öcalan'ın ailesi ve ailesi dışında dilediği 3 kişi ile düzenli olarak görüştürülmesinin sağlanmasını, 

-Kürt sorununun demokratik çözüm sürecinde kendisi ile müzakere yapılan Abdullah Öcalan'ın durumu hakkında gözlemlerde bulunmak ve kendisi ile görüşmek üzere İmralı Adası'na içerisinde derneğimiz yetkililerinin de bulunduğu bir insan hakları heyetinin gitmesine izin verilmesini,

-Barış ve çözüm sürecinde etkili faaliyetlerde bulunan Akil İnsanlar Heyeti ile TBMM Çözüm Komisyonu'ndan temsilcilerin Abdullah Öcalan ile görüşmesine izin verilmesini talep etmekteyiz.