Kaytan ve Altun Tuzluçayır’da anıldı: ‘Bize düşen barışı sağlamaktır’

PKK’nin 12’nci Olağanüstü Kongresi’nde şehadetleri ilan edilen kurucu kadrolardan Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan, Ankara’da Tuzluçayır Mahallesi’nde anıldı.

PKK son kongresinin sonuç bildirgesinde Ali Haydar Kaytan'ın 3 Temmuz 2018 tarihinde, Rıza Altun'un ise 25 Eylül 2019 tarihinde şehit düştüğü duyurulmuştu. 

Her iki öncü kadro için bugün Ankara Tuzluçayır Mahallesi’nde, Altun'un büyüdüğü evde anma düzenlendi. 

Altun ve Kaytan’ın karanfillerle donatılan fotoğrafları anmanın gerçekleştiği yere bırakılırken, bir hatıra defteri de konuldu. 

Anmaya Rıza Altun’un ablası Nurhayat Altun ve Kaytan’ın yakınlarının yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, DEM Parti milletvekilleri, Asrın Hukuk Bürosu, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Son İmralı ziyaretinde yer alan avukat Özgür Erol, Kürt siyasetçiler Sebahat Tuncel ve Edibe Şahin’in yanı sıra Barış Anneleri de anmada yer aldı. 

Tören saygı duruşu ile başladıktan sonra Demokratik Alevi Dernekleri’nin (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, Gulbang verdi. 

Anmada Kaytan ve Altun için cerağlar yakıldı, Kürtçe ve Türkçe deyişler okundu. 

Hemen ardından Önder Apo’nun Kaytan ve Altun'a dair gönderdiği mesajı Asrın Hukuk Bürosu'ndan Faik Özgür Erol tarafından okundu. 

Anmada söz alan Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, “Tam burada Sayın Abdullah Öcalan’la yoldaşlık yaptılar. Onun içindir ki Rıza Altun ve Kaytan’ın ismi hakikat arayışı, yoluculuğu burada buluştu. Çünkü onlar bir şeye cesaret ettiler. Kürtlere dayatılan inkar, imha ve asimilasyon politikasına karşı Rosa Luxemburg’un dediği gibi ‘vardık varız varolacağız ve bunun için kendi geleceğimizi kendimiz kuracağız’ dediler. Bir ütopyaya cesaret ettiler. Onlar dönemin Prometusları olarak yeni bir yaşamı yarattılar” dedi.  

Sebahat Tuncel, “Şimdi burada belki onlar fiziki olarak hakka yürüdüler ama mücadeleleri, emekleri, çabaları, düşünceleri tıpkı bu evde 52 yıl önce yapılan başlangıç gibi yeni bir başlangıç; demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yeni yol ve yöntemlerle, halklarımızın özgürlüğü, işçi sınıfının geleceği, kadınların özgürlüğü için yeni bir yaşamın tohumunu attılar” diye ekledi. 

“Şimdi bizlere düşen görev, bu yeni süreci örmektir” diyen Sebahat Tuncel, şöyle devam etti: “Gerçek anlamda barışın toplumsallaşmasını sağlamaktır. Bu konuda devlete düşen görev ve sorumluluklar var. Sayın Öcalan’ın dediği gibi bunu hukuki ve siyasi zemine çekmek konusunda devletin demokratik siyaset zeminini açması, Alevilerin, Kürtlerin, kadınların, gençlerin, sosyalistlerin mücadelesinin önünü açması ve hukuki zemini açması görevidir. Ama bize düşen görev de var. Toplumsal yaşamı, demokratik, komünal, sosyalist yaşamı inşa edecek olanlar bizleriz. Bu yeni bir başlangıçtır ve ve mücadele dönemidir. Bize büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu bir ölme değil. Ölüm yok. Hepimizin mücadelesinde, barış ve özgürlük mücadelesinde yaşayacaklar. Bize düşen barışı sağlamaktır."

Daha sonra tutsak Hayati Kaytan’ın cezaevinden gönderdiği mesajı ve Ali Haydar Kaytan’ın kaleme aldığı "Akış Sevinci" şiiri okundu. 

Üç gün sürecek anmanın ilk günü Kaytan ve Altun'u anlatan sinevizyon gösterimi ile sona erdi.

TUZLUÇAYIR NEDEN ÖNEMLİ?

Tuzluçayır, Türkiye sol hareketleri ve Kürt özgürlük mücadelesi tarihinde özel bir yere sahip. 1960’larda farklı illerden, özellikle Alevi nüfusun yoğun olduğu Kayseri, Sivas, Çorum ve Yozgat’tan gelen ailelerle kurulan mahalle, dayanışma kültürüyle şekillendi. 1975’te Kemal Pir’in gelişiyle “Apocular”ın etkisi hissedilmeye başladı. Pir, kısa sürede gençlerle güçlü bağlar kurdu ve mahallede saygı gören bir figüre dönüştü. Önder Apo’nun da katıldığı toplantılarla Tuzluçayır, PKK'nin ideolojik temellerinin atıldığı ve öncü kadroların yetiştiği bir merkez halini aldı.