İHD işkence merkezlerini protesto etti

İHD işkence merkezlerini protesto etti

İHD İstanbul Şubesi, 10 Aralık İnsan Hakları haftası kapsamında, cezaevlerinde uygulanan tecrit, işkence, baskı ve ihlalleri Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde protesto etti. “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganlarını haykıran insan hakları savunucuları, 19 Aralık 2000 katliamı sonrası uygulamaya koyulan F Tipi cezaevlerinin işkencehane merkezlerine dönüştüğüne dikkat çekerek, sorumluların insanlık suçu işlediklerini vurguladı.

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde bir araya gelen İnsan hakları savunucuları, “Tecrit işkencesine son! Hapishanelerde insan hakları ihlallerine hayır” pankartı ve “Çıplak aramaya son”, “Hapishanelerde tecrit kaldırılsın”, “ Susma sustukça sıra sana gelecek” dövizlerini taşıdılar. “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “ İnsan haklarıyla insandır”, “ Hasta tutsaklar serbest bırakılsın”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganlarının atıldığı eylemde ilk sözü İHD İstanbul Şubesi Genel Başkanı Ümit Efe aldı.

ADLİ TIP RAPORU DA YETMİYOR POLİS ONAYI İSTENİYOR

AKP hükümeti döneminde hapishanelerin hiç olmadığı kadar dolup taştığını belirten Efe, AKP iktidarı öncesinde hapishanelerde 50 bin tutuklu bulunurken bu sayısının 145 bine yükseldiğine dikkat çekti. Efe,  bu artışın Türkiye'de demokrasi ve adaletin nasıl işlediğini de gözler önüne serdiğini vurguladı. Hapishanelerde süre gelen tecrit ve kötü koşullar nedeniyle tutsakların ağır hastalıklara yakalandığını dile getiren Efe, cezaevinde 500 hasta tutsağın bulunduğunu hatırlattı.

Adli Tıp Kurumundan “Cezaevi koşullarında kalamaz” raporlarına rağmen hasta tutsakların serbest bırakılmadığını altını çizen Efe, AKP hükümeti tarafından yürürlüğe koyulan yeni düzenlemeyle hasta tutsakların bu kez polisin onayına tabii tutulduklarını hatırlattı.

HASTA TUTSAKLAR ÖLÜME TERK EDİLİYOR!

Ümit Efe'nin ardından İHD İstanbul Şubesi adına açıklamayı Hatice Onaran okudu. 19 Aralık 2000 katliamı sonrası uygulamaya sokulan F Tipi hapishanelerinde 13 yıldır işkence ve hak ihlallerinin artarak devam ettiğini vurgulayan Onaran, müdürlerin talimatlarıyla siyasi mahpuslara fiziki, sözlü işkence ve kötü muamele uygulandığını belirtti. Bu durumun sorumlusu olan yetkililerin alenen insanlık suçu işlediğine dikkat çeken Onaran, Türkiye'deki cezaevlerindeki genel tabloyu şöyle aktardı:

“Ölüm sınırındaki hasta mahpusların gerekli tıbbi bakım ve tedavileri ihmal edilmekte ve özellikle kanser hastalığı gibi ölümcül hastalığa yakalanan mahpuslar emir komuta zincirindeki bürokratik zorluklarla adeta ölüme terk edilmektedir. Ring araçları başlı başına işkence ortamına dönüşmüştür. Bu araçlarla hastaneye ya da mahkemeye götürülen mahpuslar yazın sıcaktan kışın ise soğuktan dolayı etkilenmektedir. Adlı Tıp Kurumunun tek bilirkişi sayılması ve tam teşekkülü hastanelerin sağlık kurulu raporlarının yeterli görülmemesi nedeniyle ölüm sınırındaki mahpuslar serbest bırakılmamaktadır. Hastane sevkleri aylarca yapılmamakta, hastaneye götürülen mahpuslara kelepçeli muayene işkencesi dayatılmaktadır.

SÜRGÜN, SEVK VE ONURSUZ ÇIPLAK ARAMA

Yer değiştirme konusunda sürekli zorluk çıkartan hapishane idaresi, her ne hikmetse hiçbir gerekçe göstermeden son dönemde siyasi mahpusları keyfi sürgün sevklerle ailelerinin bulunduğu illerden kilometrelerce uzakta bulunan illere gönderilerek aileleriyle birlikte mağdur edilmektedirler. Sevkler sırasında mahpuslara çıplak arama işkencesi dayatılmakta, buna karşı gelenler darp edilmekte. İşkence ve darp sonrası bulguların tespit edilmesi için tedavi ve rapor talepleri yerine getirilmemekte, mahpusların yaptıkları suç duyurularına takipsizlik verilmektedir.

TEK KİŞİLK HÜCREDE BİR ÖMÜR BOYU

Yemekler, verilen kahvaltılıklar yetersiz ve yenilemeyecek kadar kalitesiz olduğundan sağlıklarını bozmakta, hastalıklara neden olmaktadır. Suların yazın düzenli akmaması hijyen açısından ciddi sorun oluştururken, elektrik ücretlerinin mahpuslardan alınmasına rağmen, kışın kaloriferlerin yanmaması hastalıklara davetiye çıkartmaktadır. Mahpuslara uygulanan disiplin cezaları nedeniyle aylara hatta yıllara varan açık ve kapalı görüş yasakları uygulanmakta, mahpusların hem kendileri hem de yakınları cezalandırılmakta. Havalandırmalara kamera yerleştirilerek mahpusların mahremiyet alanına girilmekte, bu durum psikolojik işkenceye dönüşmektedir. Son süreçte Kandıra F Tipi cezaevinde tekrar dizayn edilen avukat görüş kabinleri ses geçiren cam kafeslere dönüştürüldü.”

İŞKENCECİ MÜDÜRLERİ DERHAL GÖREVDEN ALIN!

Ağırlaştırılmış müebbet mahpuslarının durumunun daha da kötü olduğunu belirten Onaran, “Tek kişilik hücrelerde ölünceye kadar kalacak olan ağırlaştırmış müebbet hükümlülerinin havalandırma saatleri genelde sadece bir saat” diye aktardı.

İnsan hakları savunucuları olarak bu insanlık dışı uygulamalara ve tecrit işkencesi karşısında sessiz kalmayacaklarını duyuran Onaran, “insan haklarıyla insandır” şiarıyla Hükümet’i işkenceci müdür ve diğer personellerin görevden almaya, Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son vermeye çağırdı.