Kürdistan'daki soykırımcı saldırılara ve yaralıların hastaneye kaldırılmamasına tepkiler sürüyor. İHD, TBM, DİSK ve TİHV temsilcileri, AKP'ye 'uluslararası alanda yargılanacaksın' uyarısında bulundu. İnsan hakları örgütleri ve emek güçlerinin temsilcileri, Türkiye toplumu ve uluslararası kurumları da harekete geçmeye çağırdı.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde, devlet güçleri tarafından yaralanan sivillerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen 'tedbir' kararlarına rağmen hastaneye kaldırılmamasına tepkiler büyüyor.
ANF'ye konuşan insan hakları örgütleri ve emek güçleri, Kürdistan'daki devlet zulmünün derhal son bulmasını istedi.
ÖZTÜRK: MUTLAKA YARGILANACAKLAR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Cizre'de yaşananın tam bir vahşet olduğunu altını çizdi. Bütün resmi yetkililerin Cudi Mahallesi'nde sivil yaralılar olduğunu bildiğine ancak ısrarla ambulans göndermediklerine ve yaralıları hastaneye taşınmadıklarına dikkat çeken Türkdoğan, "Ağır bir suç ile karşı karşıyayız. Yetkililer bilinçli bir şekilde insanların hayatını tehlikeye atıyor. Cizre ‘de operasyonu yürütenler, tüm halka düşman muamelesi yapıyor. Operasyonları yürütenler savaş suçu işliyor. Bu nedenle burada savaş hukukunun işlemesi gerekiyor ve savaş hukukunda silahsız sivillere hiçbir şekilde müdahale edemezsin, saldıramazsın. Şu anda ağır bir savaş ihlaliyle karşı karşıyayız" diye konuştu.
Türkdoğan, hükümetin adeta, "İstediğimizi yaparız, nasıl olsa mahkemeler elimizde, kimse bizi yargılayamaz" anlayışıyla hareket ettiğini ve operasyonları yapanların da buna güvenerek suç işlediğini belirtti. Türkdoğan, şunları ifade etti: "Bu ülkede kanun yok, mahkeme yok , nizamı, düzeni yok. O nedenle suç işleyenler şu anda yargılanmaktan kaçabileceklerini düşünüyorlar. Ama taraf oldukları ve hükümlerini hiçe saydıkları uluslararası sözleşmelerden kaçamayacaklar ve ileride mutlaka yargılanacaklar. Bu Türkiye’de olmazsa, uluslararası arenada olacak. Yandaş medya tarafından gizlenen bu vahşet Türkiye halklarına mutlaka anlatılmalı. Türkiye halklarına bu ülkeyi yöneten bu kafanın şu anda Cizre ‘nin Cudi Mahallesi'nde 30 yaralının hastaneye gitmesine izin vermediğini ve ölmelerini izlediğini söylememiz lazım. Belki onlar bu kafayı durdurabilir. Aksi taktirde korkarım ki bu savaş daha da derinleşecek."
'HÜKÜMET SAVAŞI KÜRT HALKINA AÇTI!'
Yaşananların öfkeyi büyüttüğünü hatırlatan Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkeyi yöneten bu kafa aklını yitirmiş adeta! Önüne çıkan her şeyi yıkıp geçiyor. Yaralı olan 30 insan imdat diyor, biz hepimiz bu durumu yetkililere aktarıyoruz ancak bu insanlar hala hastaneye kaldırılmıyor. Askerler top atışlarına devam ediyor. Oradaki silahlı insanlarla çatışıyorsun ama neden sivilleri yaralayor ve hastaneye taşınmalarına engel oluyorsun? O halde senin niyetin sadece silahlı gençlerle çatışmak değil , sen topyekun bir halka karşı savaşıyorsun. Bu bunu gösteriyor.
Bu askerler neyine güveniyor? Bu askerler Cumhurbaşkanı'na mı güveniyorlar? Hiç güvenmesinler çünkü onlar da yargılanıp, cezalandırılmaktan kurtulamayacaklar. Çünkü işledikleri bir cinayet suçu."
TAHMAZ: TOPLUM VE DÜŞÜNCESİ İMHA EDİLMEK İSTENİYOR!
Türkiye Barış Meclisi (TBM) Sözcüsü Hakan Tahmaz, hükümetin Kürtlere karşı siyasi soykırım uyguladığını vurguladı. Türkiye’nin hem yerel, hem ulusal hem de uluslararası hukuku hiçe saydığını, bölgede tam anlamıyla bir siyasi soykırım uyguladığına dikkat çeken Tahmaz, Kürt halkına uygulanan bu soykırım karşısında sessiz kalınmamasını istedi, uluslararası kurumlara da “harekete geç” çağrısında bulundu. Bir toplumun, siyasi düşüncenin topyekun imhasının söz konusu olduğunun altını çizen Tahmaz, uluslararası kurumların pasif tutumunun, Türk hükümetinin uygulamalarına meşruiyet zemini kazandırdığına dikkat çekti.
'NE BEKLİYORSUNUZ!'
Savaşın bu kadar kızıştığı, katliama dönüştüğü bir ortamda barış sözünü söylemenin de kıymetinin kalmadığını vurgulayan Tahmaz, "AİHM’in yaptırımlarına uymayan Türk devletine karşı Avrupa Konseyi harekete geçmek için ne bekliyor" diye tepki gösterdi.
BEKO: SIKIYÖNETİMİN KOMUTANI ERDOĞAN!
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Cizre ‘de yaralı insanların hastaneye kaldırılmamasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Beko, birkaç gün önce DİSK üyesi, belediye işçisi 3 çocuk babası Mehmet Kaplan’ın da işe giderken vurulduğunu ve tüm girişimlerine rağmen iki gün boyunca hastaneye kaldırılmadığı için hayatını kaybettiğini aktardı.
Beko, ülkenin açık bir cezaevine dönüştürüldüğünü ve bu sıkıyönetimin komutanlığını bizzat Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığını söyledi. Beko, "Cizre‘de çocuklar ölüyor, siviller ölüyor. Yeter artık! Bu topraklar yeterince kadar kana, gözyaşına doydu. Artık analar ağlamasın , çocuklar ölmesin, bir an önce barış olsun" ifadelerini kullandı.
ITUC VE ETUC’TAN DAVUTOĞLU’NA MEKTUP
DİSK olarak geçen günlerde Paris ‘te sendikalar arasında düzenlenen bir panelde Kürdistan'da yaşannaları uluslararası platforma taşıdıklarını aktaran Beko, bunun üzerine Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun ( ETUC) Başbakan Ahmet Davutoğlu’na mektup yazdığını bildirdi.
Beko, yaralıların derhal hastaneye kaldırılmasını ve bu zulmün derhal son bulmasını istedi. Hükümete, "Siz burada 30 yakın insanı göz göre göre katlediyorsunuz" diye tepki gösteren Beko, "Bu operasyonların emrini verenler ve bu operasyonlarda yer alanların kalbi kurusun” dedi. Hükümetin açıkça suç işlediğine işaret eden Beko, bu katliamları yapanları yargılanıp cezalandırması için var güçleriyle mücadele edeceklerini vurguladı.
FİNCANCI: ULUSLARARASI KURUMLAR SAMİMİ BİR TUTUM ALMADI
TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Cizre ‘de yaralı insanların sağlık hizmetine ulaşmalarını engellemenin bir insanlık suçu olduğunu kaydetti. Fincancı, bu topraklarda yaşayan insanların acilen harekete geçmesi ve Cizre ‘de insanların bu şekilde katledilmesine karşı ses çıkartmaları gerektiğini belirtti. Uluslararası kurumların da yaşananlar karşısında samimi bir tutum almadığını vurgulayan Fincancı, "Tutum almamalarının arkasında özellikle mültecilerin kendi ülkelerine akmasını engellemek için yapılan anlaşmanın olabileceğini düşünüyorum ve bu tutumu eleştiriyorum" dedi. Fincancı, "Vergi veren bir yurttaş olarak, devleti uyguladığı bu şiddetten derhal vazgeçme çağırıyorum" diye ekledi.