III. Uluslararası Hukuk Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
III. Uluslararası Hukuk Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
III. Uluslararası Hukuk Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
6-8 Şubat tarihlerinde Almanya’nın Bonn kentinde Avrupalı, Kürt ve Türkiyeli hukukçuların katıldığı uluslararası hukuk konferansının sonuç bildirgesi açıklandı.
‘Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı’, ‘Terörizm konsepti’ ve ‘Hukuki ve Politik Çözüm yolları’ başlıklarından oluşan III. Uluslararası Hukuk Konferansı’nda yapılan sunumlar etrafındaki tartışmalarda birçok konu ele alınmıştı. Konferans, Uluslararası İnsan Hakları ve Hukuk Derneği (MAF-DAD) ile mülteciler ve politik tutsaklarla dayanışma içindeki AZADİ derneğinin yanı sıra Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupalı Hukukçular (ELDH)’nin desteğiyle düzenlenmişti.
PKK’nin Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin ‘terör listesinde’ bulunmasının Kürt sorununun çözümüne yönelik çabalara verdiği zarar ile listenin anlamsızlığına vurgu yapılan konferansta, barış sürecinin devamı için atılması gereken adımlar da tartışılmıştı.
‘ROJAVA SİSTEMİ ÖZEL BİR TAKDİRİ HAK EDİYOR’
Konferansın sonuç bildirgesinde, Kürtlerin yaşadığı dört ülkede kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunun altı çizilirken, Güney Kürdistan’daki federal yönetim ardından Rojava’daki halkın demokratik özerk modellerini hayata geçirerek bu hakkını ‘başarılı bir biçimde’ dillendirdiği belirtildi. Bildirgede Rojava’daki kanton sistemine ilişkin olarak, “tüm etnik, kültürel, dinsel ve seküler kimliklerin bu çerçevede gerçekleştirilen barışçıl ve birlik içindeki yaşamı özel bir takdiri hak ediyor” tespitinde bulunuldu.
Konferans katılımcılarının başta DAİŞ çeteleri olmak üzere bazı grupların Êzîdîler ve tüm Kürt halkı ile Türkmenler, Asuri-Süryaniler, Şiiler ve diğer azınlıklara yönelik saldırılarını mahkum ettiğinin vurgulandığı sonuç bildirgesinde, özellikle kadınlara yönelik köleleştirme, tecavüz ve katliamların sert bir dille kınandığı vurgulandı.
SAVAŞ BÖLGELERİNDE ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUKA SAYGI GÖSTERİLMESİ ÇAGRISI
YPG, YPJ ve PKK’nin DAİŞ ve diğer bazı grupların saldırılarına karşı silahlı mücadelesinin ‘meşru savunma hakkına’ dayandığının altının çizildiği bildirgede, bölgedeki çatışmalara katılan tüm kesimlerin uluslararası insancıl hukuka saygı göstermeleri ve bu hukukun uygulanmasını sağlamaları istendi. Kadın cinayetleri ve insanlığa karşı işlenen suçların sorumlularına karşı uluslararası insancıl hukukun uygulanmasının gerektiğinin belirtildiği bildirgede, ‘bölgede yaşayan insanların sürekli olarak korunması için gerekli önlemlerin alınması talep edildi.
AB VE BM KOBANÊ VE ŞENGAL’İN YENİDEN İNŞASINA KATKI SUNMALI
Konferansın sonuç bildirgesinde DAİŞ çetelerine yardım eden Türkiye hükümeti ile Suudi Arabistan ve Katar özellikle addedilirken, bu ülkelerin sunduğu mali, lojistik ve askeri destekten kaçınılması gerektiği kaydedildi. DAİŞ çetelerinin saldırıları nedeniyle ciddi zarar gören Kobanê, Şengal ve diğer bölgelerin yeniden inşası için Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM)’nin göreve çağrıldığı sonuç bildirgesinde, komşu ülkelerin yardımların geçişi için sınırlardan geçişlerde engel çıkarmaması gerektiği vurgulandı.
Rojava’daki hukuk sisteminin desteklenmesi amacıyla tecrübe paylaşımının önemine değinilen konferansın sonuç bildirgesinde, bu amaçla uluslararası hukukçu heyetinin oluşturularak Rojava’ya gönderilmesinin kararlaştırıldığı da yer aldı.
PKK YASAĞININ TEMEL DAYANAKLARI KALMADI
Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki PKK yasağının anlamsızlığına dikkat çekilen uluslararası konferansın sonuç bildirgesinde, Türk hükümeti ile PKK arasındaki barış görüşmeleri ile uygulanan ateşkesin de yasağın temellerini ortadan kaldırdığına vurgu yapıldı.
Bildirgede PKK yasağına karşı atılması gereken adımlar ve çalışmalar ile Türkiye ve PKK arasında sürdürülen görüşmelere dair yapılması gerekenler ise şöyle sıralandı:
-PKK ile Türk hükümeti arasındaki ‘yapıcı’ barış görüşmeleriin bölgede kalıcı barışı sağlayacak ve PKK ile ona yakın duran tüm kurumları legalleştirme amacını da içine alarak devam ettirilmesi.
-Barış sürecinin başta AB üyesi ülkeler olmak üzere PKK’nin veya faaliyetlerinin yasak olduğu ülkelerce aktif bir biçimde desteklenmesi.
-(PKK ile Türkiye arasındaki) barış görüşmelerinde yer alan her iki taraftan muhatapların güvenliği ve dokunulmazlıklarının sağlanması.
‘BAŞMÜZAKERECİ OLARAK SAYIN ÖCALAN SERBEST BIRAKILMALI’
- PKK adına başmüzakereci görevini engellere maruz kalmadan gerçekleştirebilmesi için Sayın Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması.
-Türkiye Meclisi’ne gelen ve ‘Terörle mücadele’ adı altında gösteri hakkını sınırlayan, ağır cezalar ve yürütmenin yetkilerini genişleten yeni Güvenlik Paketi’nin reddedilmesi.
-Avrupa Birliği ve diğer ülkelerdeki PKK ve ona yakın örgüt ve kurumlar ile medya kuruluşlarına yönelik yasakların kaldırılması; PKK’nin AB ve diğer ülkelerdeki ‘terör listelerinden’ silinmesi.
-Genel olarak AB ve diğer ülkelerdeki terör listelerinin tümüyle ortadan kaldırılması.
YASAĞIN KALKMASI İÇİN HUKUKÇULARIN KATILDIĞI İMZA KAMPANYASINA DESTEK İSTENDİ
Konferansın sonuç bildirgesinde Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupalı Hukukçular (ELDH) sitesinde PKK’nin AB terör listesinden çıkarılması için yürütülen ve hukukçular ile hukuk öğrencilerinin katılabileceği kampanyaya da destek istendi. ‘PKK AB Terör listesinden çıkarılması-faaliyet yasağının kaldırılması-barış sürecini güçlendirilmesi-hukuki yeniden değerlendirme acilen gerekli’ sloganıyla yürütülen kampanyaya, http://www.eldh.eu/de/kampagnen/pkk-von-der-terrorliste-der-eu-streichen/ adresinden ulaşılabiliyor. Kampanyaya katılmak için ayrıca, [email protected] adresine, Almanca „PKK von der Terrorliste der EU streichen - Betätigungsverbot aufheben – den Friedensprozess stärken – Rechtliche Neubewertung dringend notwendig“ şeklindeki mesaj gönderilmesi de yetiyor.