İktidarın olduğu her yerde direniş meşrudur!
İktidarın olduğu her yerde direniş meşrudur!
İktidarın olduğu her yerde direniş meşrudur!
Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi, Galatasaray meydanında temsili açılış töreni gerçekleştirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün’ün konuk olduğu açılış dersinde, "Direnme Hakkı ve Üniversite” konusu işlendi. İktidar ve sermaye ilişkisinin toplumda yarattığı yıkımı ele alan Üstün “ İktidarın olduğu her yerde direniş meşrudur ” dedi.
“Tutuklu hükümlü öğrencilere özgürlük" pankartı arkasında oturan öğrenciler adına ilk sözü tutuksuz yargılanan Üniversite Öğrencilerinden Yiğit Yirmibeş aldı. Kendisinin de 2012 Newroz’nda sonrası yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınıp tutuklandığını belirten Yirmibeş, “9 ay Tekirdağ 2 Nolu F Tipi cezaevinde kaldım. Ocak 2013 tarihinde tahliye oldum. Tüm öğrenciler serbest bırakılana kadar TÖDİ’de gönüllü olarak faaliyet yürütmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Yirmibeş’in konuşması arından “ Direnme hakkı ve üniversite” konulu dersi vermek üzere Prof. Dr. Beyza Üstün söz aldı. Geçen yıl Tekirdağ F Tipi cezaevinin önünde de TÖDİ aracılıyla ders verdiğini hatırlatan Üstün, öğrencilerin yerinin cezaevleri değil üniversiteler ve özgür alanlar olduğunu vurguladı.
Devletin iktidarını meşrulaştırmak için araçlara ihtiyaç duyduğunu hatırlatan Üstün, meydanların ve mekanların bu araçlardan biri olduğunu söyledi. İktidarın hegemonyasını uygulayabilmek için araç olarak sermayeyi kullandığını belirten Üstün, ilk çağlardan günümüze kadar iktidarın gelişimini değerlendirdi.
Devletin bu kapitalist süreç içersinde kullandığı tüm araçlarının kendi içinde bir büyüklüğü olduğuna dikkat çeken Üstün, buna örnek olarak bugün yoksul kesimleri hedef alan Kentsel Dönüşüm Projesini gösterdi. Üstün, bugün kentsel dönüşümdeki talana bakıldığında, dönüştürdüklerinin aslında halktan alınarak burjuvaya teslim edilen rezidanslar, oteller, camiler olduğunu söyledi.
GÜVENLİK VE AYRIŞTIRMA ARAÇLARI HEP DEVREDE
İktidarın kente ‘güvenlikli’ siteler yaptığını ve tutsaklıklar yaratarak kenti ayrıştırdığını ifade eden Üstün, burada da iktidarın en önemli araçlarında ikisinin güvenlik ve ayrıştırma politikası olduğuna işaret etti. İşçi sınıfı örnek veren Üstün, “İktidar işçi sınıfını kentin dışına gönderirken, aslında önce kontrolü ele alıyor, gecekondulaşmayı serbest kılıyor ve daha sonra meşru hale dönüşmesinin ardından orayı başka bir sürece alıyor” dedi.
Güvenlik aracılıyla korku silsilesi oluşturan iktidarın yasama ve yürütmeyi de bu amaçla kullandığını söyleyen Üstün, üniversitelerde de bu iktidar sisteminin uygulandığını vurguladı. Üstün şöyle konuştu: “Bugün üniversitelerde devlet iktidarı güvenlik, yasama ve yürütme ile meşru kılıyor. Öğrenciler başka, akademisyenler başka, işçiler başka şekilde iktidarın çarkına giriyor. Aslında aynı iktidar süreci araçlarını uygulamasına rağmen herkes başka yerlerde duruyor. Akademisyenler olarak öğrencilerimizin soruşturmalarına girip görev yaptık. Öğrencilerin en temel özgürlüklerini savunduklarını ve bunun meşru olduğunu söyleyenlerimiz de oldu.”
ÜNİVERSİTELERİ ÖZGÜR OLMAYAN BİR ÜLKE TUTSAKTIR!
“İktidarın olduğu her yerde direniş vardır” diyen Üstün “Üniversitelerde verilen özgürlük mücadelesi de, HES’lere karşı Anadolu’da verilen direniş de meşrudur. Üniversitelerin özgür olmadığı bir ülkede bütün ülke tutsaktır. Vadideki suyu şirkete vermemenin mücadelesi bütün canlıların yaşam hakkı için de meşrudur. Bunlar birbirinden ayrı değildir” şekline konuştu.