'İmralı'daki tecrit tüm ülkeye yayıldı'
HDP Milletvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Buldan, Öcalan üzerindeki tecridin derhal kaldırılmasını istedi. Av. Sarıca ise İmralı'daki tecrit tüm ülkeye yayıldığını söyledi.
HDP Milletvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Buldan, Öcalan üzerindeki tecridin derhal kaldırılmasını istedi. Av. Sarıca ise İmralı'daki tecrit tüm ülkeye yayıldığını söyledi.
Buldan, "Sayın Öcalan önemli bir rol üstlenebilir; bu şansı heba etmemek lazım" dedi. Öcalan'ın avukatlarından Sarıca da "Avukatlarla görüş yasağının 6. yılını yaşıyoruz" diyerek, işkence yasağının ihlal edildiğini belirtti. Av. Sarıca, OHAL'e karşı mücadelenin en başta tecride karşı çıkarak verilebileceğini söylerken, CPT'yi de görevini yapmaya çağırdı.
HDP İstanbul Milletvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarından Rezan Sarıca, İmralı Cezaevindeki tecride ilişkin ANF'ye değerlendirmede bulundu...
BULDAN: TECRİDİN KALDIRILMASI ÜLKEYİ UÇURUMDAN KURTARIR!
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan, kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşmesinden sonra haber alınamadığına dikkati çeken Buldan, "Herhangi bir iletişim sağlanmadı. Yapılan başvurular sürekli reddediliyor. Tecrit hala devam ediyor" dedi.
Özellikle içinden geçilen süreç bakımından Öcalan ile görüşmenin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Buldan, şunları ifade etti: "Yaşanan krizin, kaosan ortadan kalkması için Sayın Öcalan ile derhal görüşülmeli. Türkiye bir uçuruma sürükleniyor; kimsenin can güvenliğinin olmadığı bir ülke haline gelmiş durumda. Bu yüzden de Sayın Öcalan ile görüşmelerin acilen başlaması gerekiyor. Tecrit durumu derhal kaldırılmalı ve avukatlar, siyasi heyetler, yurt dışından heyetler Sayın Öcalan ile görüşmeli."
'ÖNEMLİ VE HASSAS'
'Çözüm Süreci'ne atıfta bulunan Buldan, üç yıllık süreçte çatışmaların yaşanmadığını, cenazelerin gelmediğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu ülke barış ve müzakere sürecini gördü, yaşadı. Sayın Öcalan ile görüşüldüğü için çatışmalar olmuyor, cenazeler gelmiyordu. Görüşmeler durduktan sonra Türkiye yeniden çatışmalı sürece girdi ve büyük kayıplar verildi, bedeller ödendi. Bu sürece tekrar ihtiyaç var. Ancak bu süreç de özgür koşullarda sağlanmalı. Sayın Öcalan'ın, muhatabının bulunduğu koşullarda bulunması gerekiyor. Bu, daha sağlıklı müzakere sürecini getirecektir. İmralı kapısının görüşlere açılması bu yüzden çok önemli."
Buldan, AKP'nin siyasi soykırımcı uygulamalarına değinerek, "Herkes korku psikolojisi içinde. Ağzını açan herkesin cezaevine konduğu, basın ve ifade özgürlüğünün olmadığı, siyasi kanalların tıkalı olduğu bir süreçteyiz. HDP'liler, akademisyenler, avukatlar, sağlıkçılar, emekçiler, öğretmenlerin cezaevinde olduğu bir süreci yaşıyoruz. Tam da bu dönemde İmralı'da görüşme yapılmasına ihtiyaç var. Bu kadar önemli ve hassastır" diye konuştu.
'SAYIN ÖCALAN'IN MESAJI DİKKATE ALINMALI'
Öcalan'ın, devlet görevini yerine getirdiği takdirde sorunu 6 ayda çözebileceği yönündeki mesajına işaret eden Buldan, şunları ekledi: "Ben, 'istenirse 6 ay içinde çözerim' mesajının heba edildiğini belirtmek istiyorum. Sayın Öcalan, bu mesajı en son kardeşiyle iletmişti ama kimse bunun üzerinde durmadı. Siyasi irade başta olmak üzere devletin bu mesajı iyi okuması gerektiğini düşünüyorum. Devlet, bu sorunun 'güvenlik' politikalarıyla çözülemeyeceğini anlamalı. Yıllardır hep öyle çözülmeye çalışıldı ama sonuç alınamadı. Kardeşiyle ilettiği mesajın dikkate alınarak, o mesaj iyi okunarak gerekli mekanizmaların kurulması, gidişleri başlaması gerekiyor."
İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Öcalan, yaptığımız tüm görüşmelerde, Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorunun çözülmeyeceğine dikkat çekmişti. Özellikle darbe mekaniğinin devrede olduğunu ve bu konuda fırsat kollandığını, eğer süreç akamete uğrarsa darbe mekaniğinin devreye gireceğini söylemişti. Sürecin bitirilmesiyle birlikte darbe mekaniği devreye girdi. Sonra, askeri olmakla da sınırlı kalmadı; siyasi darbe olarak devam etti. Vekillere varacak kadar tutuklamaların olmasını bu süreçle birlikte ele almalıyız. Sayın Öcalan'ın öngördüğü şeyler, genelde yaşadığımız süreçte hep karşımıza çıkıyor.
Sayın Öcalan'ın 'imkan yaratılırsa 6 ay içince çözerim' demesi dikkate alınmalıdır. İkinci bir darbenin olasılığı çok yüksektir. Böyle bir şeye fırsat vermemek adına, Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından Sayın Öcalan'a kulak verilmeli. Acilen müzakere süreci devreye konulursa, darbe olasılığı ve demokratikleşmenin önündeki engeller kalkacak, Avrupa Birliği meselesi tekrar gündeme gelecektir. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmesi gereken ülkelerin başında gelmesine rağmen, yaşananlar dolayısıyla bu şansının kalmadığı görülüyor. Sayın Öcalan önemli bir rol üstlenebilir; bu şansı heba etmemek lazım."
AV. SARICA: AİLE GÖRÜŞÜYLE TECRİT KALKMADI
Asrın Hukuk Bürosu'ndan, Öcalan'ın avukatlarından Rezan Sarıca da müvekkillerine dönük tecridin ağırlaşarak devam ettiğini söyledi. Av. Sarıca, "5 yıllık avukat yasağı, 2 yıllık aile görüşü yasağı söz konusuydu. Tek başına bu süreç bile hukuken izahı olmayan bir süreçti. 15 Temmuz'dan sonra ise ciddi kaygılara sahiptik, 11 Eylül'de aile görüşü sağlanana kadar. En azından kaygılarımızı açıklığa kavuşturmuş olduk" dedi.
Av. Sarıca, son aile görüşünün tecridi ortadan kaldırmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Son 75 gündür Sayın Öcalan ve diğer müvekkillerimizden en ufak haber almadık. 11 Eylül'den sonra 21 avukat, 10 aile başvurusu reddedilmiştir. Son 75 gündür hiçbir gelişme sağlanabilmiş değildir. Bunun hiçbir şekilde izahı mümkün değil. Avukatlarla görüş yasağının 6. yılını yaşıyoruz, aile görüşleri 2 yılda bir kere yapıldı. Böylece, AİHS'in 3. Maddesi'ndeki işkence yasağı ihlal ediliyor. Dış dünya ile tüm bağlar koparılmıştır. Yüz yüze görüşmeler, telefon görüşmeleri, mektuplar engelleniyor. Hukukun temel ilkeleri çiğneniyor. OHAL uygulamalarında bile işkence yasağı vardır ancak buna da aykırı davranılıyor."
'ARTIK TÜM ÜLKE TECRİTTE!'
İmralı Cezaevinde hukukun rafa kaldırılmasının, artık Kanun Hükmünde Kararnameler ile tüm ülkeyi etkilediğine vurgu yapan Av. Sarıca, "Yıllardır, İmralı tecridine karşı olunmasını istedik. Bu, aynı zamanda Türkiye'nin demokrasisi için mücadele vermek anlamına geliyordu. Bugün yaşananlar, İmralı'daki tecridin önemini daha iyi göstermektedir. İmralı'da uygulananlar bugün rejim uygulaması haline gelmiştir. İmralı tecridinin kaldırılması, OHAL'e karşı mücadelenin önüne konulmalıdır. Çünkü İmralı'da uygulanan, rejimin Türkiye'ye yayılmış halidir. Ancak tecrit sisteminin ortadan kalkmasıyla demokratik sürece yol açabiliriz" şeklinde konuştu.
CPT'YE ÇAĞRI
Av. Sarıca, tecride ilişkin hukuki girişimleri hakkında da bilgi vererek, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptıkları başvurunun sonuçlanmasını beklediklerini aktardı. AYM'nin karar verme aralığının iki yılı bulduğuna değinen Av. Sarıca, olumlu sonuç alınmaması halinde uluslararası hukukta başvuru süreci başlatacaklarını bildirdi. Av. Sarıca, bilgilendirme ve rapor sunmaya devam ettikleri İşkenceyi İzleme Komitesi'nin (CPT) rol üstlenmesini, 2017'de Türkiye'ye yapacağı ziyarete İmralı'yı da eklemesini isterken, "CPT, 28-29 Nisan ziyaretiyle ilgili raporunu bir an önce yayımlamalı; İmralı'da süren rejim tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmalı" diye ekledi.
'HUKUKEN GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ'
Ayrıca Av. Rezan Sarıca, tecritle ilgili kararın tüm ziyaretleri yasakladığına ancak son süreçte aile görüşünün sağlanmasıyla bunun hukuken geçerliliğinin olmadığının görüldüğüne işaret etti.