İskoçya’nın bağımsızlık referandumu 18 Eylül’de

İskoçya’nın bağımsızlık referandumu 18 Eylül’de

İskoç halkı 18 Eylül’de ülkesinin kaderini oylayacak. Ülkenin Büyük Britanya’ya bağlı mı kalacağı yoksa bağımsızlığı mı seçeceği tartışmaları, ekonomik alandaki şantajlar eşliğinde devam ediyor.

1707 yılından bu yana Birleşik Krallık (Britanya) egemenliğinde yaşayan İskoçyalılar, 5 gün sonra sandık başına gidecekler. Britanya bünyesinde kurucu ulus olarak kabul edilen İskoçya, 1997 yılındaki referandumla birlikte kendi parlamentosunu kurmaya hak kazandı. Zengin petrol yatakları ve sanayisi ile Britanya’nın ekonomisi en dinamik parçalarından olan İskoçya’da 18 Eylül’de bir üst aşamaya geçilip geçilmeyeceğine karar verilecek.

Ancak, İskoçyalıların 300 yılı aşkın zamandır kaybettikleri tam bağımsızlıklarını kazanmak için henüz ne düzeyde istediklerini kestirmek zor. Referandum kararının alındığı 2012 yılından bu yana yapılan anketlerde ilk başlarda ‘hayır’ oyları çoğunlukta çıkarken, son dönemlerde bağımsızlığa ‘evet’ diyenlerin oranı yükseliyor.

Geçtiğimiz gün açıklanan YouGov anketinde Britanya’ya bağlı kalınmasını isteyenlerin oranı yüzde 52 olurken, daha önce yayınlanan birçok ankette ise bağımsızlık yanlıları çoğunlukta idi. Her halükarda, evet ile hayır oylarının birbirine çok yakın çıkması ihtimali de bulunuyor. Anketlerde dikkat çeken bir diğer nokta ise, kararsız seçmenlerin yüzde 10 ve üstü gibi yüksek olması ve bu da referandumu daha da heyecanlı kılıyor.

EKONOMİK ŞANTAJLAR  İLE ENGELLENMEK İSTENİYOR

İskoçyalıların referandumdaki tercihini etkilemeye yönelik olarak sadece politikacılar devrede değil. Son seçimlerde ciddi bir yükselişle parlamentodaki 129 sandalyeden 65’ini kazanan İskoçya Ulusal Partisi (SNP)’nin çabalarının bağımsızlık yönünde bir sonuç çıkarmasından endişelenen kesimler, İskoç halkını ekonomik verilerle korkutmaya çalışıyor.

Birçok politikacı ve şirket temsilcisi, İskoçya’nın bağımsızlığını kazanması halinde Avrupa Birliği (AB)’den çıkacağını ve ülkenin ekonomik olarak toparlanmasının zaman alacağını iddia ediyor. Son olarak, BP petrol şirketi benzeri yönde uyarılar yaparak, İskoçların Britanya’ya bağlı kalması gerektiğini savunmuştu.

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DE KADERİNİ OYLAYACAKLAR

İskoçya halkının bağımsızlık lehinde oy kullanması, Britanya kadar diğer birçok AB ülkesini de eleştiriyor. Bu ülkelerin başında İspanya, Belçika, İtalya ve Fransa geliyor ve bu ülkeler kendi içlerindeki bağımsızlık yanlısı azınlık halklarda bir sinerji oluşmasından endişeli.

İspanya, ekonomik olarak ülke ortalamasının üstünde bir gelire sahip olan ve dış ticaretinin önemli bir kısmını elinde tutan Katalonya’nın da benzer bir referanduma gitmesinden endişeli. Belli bir otonomiye sahip Bask bölgesinde de hem milliyetçilerin hem de sol tandanslı Batasuna (ETA’nın siyasi kanadı) gibi güçler burada halkın çoğunluğu tarafından destekleniyorlar.

Belçika’da ise, uzun yıllardır yükselişe geçen Flaman milliyetçiliği ekonomik olarak daha geri olan Vallonya bölgesinin sorunlarını paylaşmak istemiyorlar. Milliyetçiler, Flaman bölgesinin bağımsızlığını isterken, bölgenin Hollanda’ya bağlanmasını isteyenler dahi bulunuyor.

Benzer şekilde İtalya’nın kuzeyindeki Alman azınlığın yaşadığı Güney Tirol’un konumu da İtalyan politikacıları endişelendiriyor. Ancak buradaki ayrılma isteği henüz o denli yeşermiş değil. Güney Tirol’un küçük bir bölge olması ve hem Kuzey Tirol’un bağlı olduğu Avusturya’nın hem de İtalya’nın zaten AB üyesi olması bunda etkili oluyor.

Fransa’da ise tarihsel olarak birçok bölge Fransız kimliğini tümüyle benimsemiş değildi. Her ne kadar Bretonya ve Alsace bölgelerinde Fransa’dan ayrılma yanlısı olanlar artık çok güçlü konumda olmasalar da, Akdeniz adası Korsika’da bağımsızlık yanlıları ciddi bir güce sahiplar.

AB ülkelerindeki bağımsızlık yanlısı bölgelerin durumu göz önüne alındığında, İskoçların aynı zamanda AB’nin kaderini oylayacakları tezi abartı sayılmaz.