İsveç Êzîdîleri Irak’a iade, Ermenistan’a sürgün ediyor
İsveç Êzîdîleri Irak’a iade, Ermenistan’a sürgün ediyor
İsveç Êzîdîleri Irak’a iade, Ermenistan’a sürgün ediyor
İsveç Göçmen Dairesi, DAİŞ çetelerinin saldırı ve katliamlardan kurtulmak için Irak ve Güney Kürdistan’dan gelerek İsveç’e sığınma talebinde bulunan Êzîdîleri Irak’a iade, Suriye’den gelenleri de Ermenistan’a sürgüne gönderiyor.
İsveç Göçmen Dairesi, savaş ve şiddetin Irak’ın her tarafında olmadığını öne sürerek Irak’tan gelerek iltica talebinde bulunan Êzîdî, Asuri-Süryani ve diğer azınlıklara mensup ilticacıların iltica başvurularını reddediyor. İlticacıların DAİŞ çetelerinin hakimiyetlerinde olmayan bölgelerle ve Güney Kürdistan’da yaşamlarına yönelik bir risk olmadığını öne sürerek Irak’a iade ediyor.
Göçmen Dairesi’nin Êzîdî ve Süryanilere yönelik tutumu sadece İsveç’de değil Güney Kürdistan’da da tepki ile karşılanıyor. Kürdistan Fedaral Bölge Hükümeti’ne çalışan Xoncha Nori, geçtiğimiz günlerde Svenska Dagsbladet Gazetesinde yayımlanan “İsveç’in ilticacıları Irak’a iadesi yanlış” başlıklı makalesinde, İsveç Göçmen Dairesi’ne riskin olmadığı bölge tanımlamasını yeniden gözden geçirmesini, Êzîdî ve Süryanileri Irak veya Kürdistan Federal Bölgesine iade etmemesini istiyor.
‘İSVEÇ’İN EZİDİ VE SÜRYANİLERİ İADE ETTİĞİNE İNANAMADIM’
İsveç’in Êzîdî ve Süryanileri iade ettiğini öğrendiğinde, dünyanın en acımasız terör örgütü tarafından hedef alınan Êzîdî ve Süryanilerin sınır dışı edilmelerine inanamadığını söyleyen Nori, iade edilenlerin öldürülme, kadınların da tecavüze uğrama ve pazarlarda seks köleleri olarak satılma riski ie karşılaşacaklarını belirtiyor.
ABD’nin DAİŞ çetelerine yönelik bombalamalarının kuzey Irak’ın risksiz bir bölge olmadığını gösterdiğini, bu nedenle de Fransa’nın Êzîdîlere kucağını açarak iltica taleblerini kabul ederken, İsveç’in farklı bir değerlendirme yapıp Êzîdîlerin iltica taleplerini reddetmesini anlamakta güçlük çektiğini söylüyor.
Azınlıkların Kürt Federal Bölgesine sığınmalarına rağmen Kürdistan’da durumun ciddi olduğunu, DAİŞ çetelerinin saldırılarını sürdürdüğünü, ayrıca merkezi hükümetten 9 aydan bu yana ödenek almadığı için maddi güçlükler içinde bulunduğunu dile getiriyor.
Birleşmiş Milletler’in Irak’ın en üst derece bir felakat durumu içinde olduğu ve dini azınlıkların soykırımana uğrama riskiyle karşı karşıya bulundukları değerlendirmesini yaptığını hatırlatıyor ve İsveç’e Cenevre Sözleşmesi’ne saygı göstermesi ve Êzîdî ve Süryanileri Irak’a göndermeyi durdurması çağrısında bulunuyor.
EZİDİ VE SÜRYANİLERİN IRAK’A İADESİ PARLAMENTONUN GÜNDEMİNDE
Halk Parti Milletvekili Robert Hanna da, yazılı bir soru önergesi vererek Êzîdî ve Süryani ilticacılarının durumlarını parlamentonun gündemine getirdi.
İsveç Hükümeti’nin bir yandan Irak’taki savaştan kaçan ilticacıların barınmaları için hazırlıklar yaparken, aynı zamanda Göçmen Dairesi’nin Asuri ve Êzîdîleri Irak’a iade ettiğini belirten Hannah, İsveç Göçmen Dairesi’nin 2003 yılında Irak işgalinden sonra Irak’ta yaşayan azınlıkların, özellikle de Asuri ve Êzîdîlerin korunmaları ile ilgili son derece yanlış değerlendirmeler yaptığını ve kararlar aldığını söylüyor.
Göçmen Dairesi’nin şiddetin her tarafa yayılmadığı ve bazı yerlerin güvenlikli olduğu değerlendirmelerinin gerçeklerle bağdaşmadığını, Irak’ın çöküş sürecinde olduğunu ve Bağdat’taki hükümetin bir hilafet devletini kurduğunu açıklayan İslam Devleti’nin saldırına karşı Asuri ve Êzîdîleri savunamadığını dile getiriyor.
Hannah, İsveç Adalet ve Göçmen Bakanı Morgan Johansson’a DAİŞ çetelerinin Êzîdî ve Asurilere yönelik katliamlarını soykırım olarak görüp görmediği ve Êzîdî ve Asurilerin Irak’a iadelerinin engellenmesi için ne yapmayı düşündüğü sorularını yöneltiyor.
EZİDİLERE ERMENİSTAN SÜRGÜNÜ
Irak’tan kaçarak ülkesine sığınan Êzîdîleri geri gönderen İsveç Göçmen Dairesi, Suriye’den gelenleri ise Ermenistan’a sürgün ediyor.
İsveç Göçmen Dairesi yüzlerce Êzîdînin iltica taleplerini reddetti ve Ermenistan’a gönderilmelerini kararlaştırdı. Kurumun yetkilileri söz konusu Êzîdîlerin Suriye’den değil Ermenistan’dan gelip iltica talebinde bulunduklarını öne sürüyorlar. Kanıt olarak da Êzîdîlere yapılan dil ve bilgi sınavlarını gösteriyorlar.
Sınav sonuçlarının Êzîdîlerin Suriye Kürdistan’ında kullanılan Kurmanci lehçesinden daha farklı bir lehçe kullandıklarını iddia eden Göçmen Dairesi’nin bu değerlendirmesi hukukçular, dil uzmanları ve insan hakları savunucuları tarafından tepki ile karşılanıyor.
Dil sınavı yapan bazı firmalar Êzîdîlerin yoğun baskı altında, köylerde izole edilmiş bir şekilde yaşadıklarını ve bu nedenle de kullandıkları dil ve lehçe hakkında bir sonuca varmanın oldukça güç olduğunu belirterek Êzîdîlere dil sınavı yapmayı kabul etmiyorlar.
Êzîdîlere dil sınavı yapmayı kabul eden Sprakab adlı şirket ise uyguladığı analiz yöntemlerinden dolayı yoğun eleştiriler alıyor. Dil uzmanların yanı sıra İngiltere Yüksek Mahkemesi de söz konusu şirketin verdiği raporların güvenilir olmadığını saptamış, raporların temel alınarak ilticacıların sınır dışı edilemeyeceklerini kararlaştırmıştı.
‘ERMENİSTAN’IN NE OLDUĞUNU BİLE BİLMİYORUZ’
Temot ailesi İsveç Göçmen Dairesi’nin gadrine uğrayan 50 civarında göçmen ailesinden biri. Önce Göçmen Dairesi, ardından da İltica Mahkemesi, yapılan dil ve bilgi sınavlarını gerekçe göstererek bir ailenin Ermenistan’a gönderilmesini kararlaştırdı.
Dört çocuğu ve eşiyle birlikte 2012 yılında Suriye’den kaçıp İsveç’e sığınan Delo Asi Temot, farkı bir inanca sahip olduğu için aşağılandıkları, baskı ve saldırılara maruz kaldıkları için Suriye’den kaçtıklarını söylüyor ve Göçmen Dairesi’nin kendilerini Ermenistan’a göndermeyi kararlaştırmasına “Ermenistan’ın ne olduğunu bile bilmiyoruz” sözleriyle tepki gösteriyor.
Göçmen Dairesi’nin Êzîdîleri Ermenistan’a yollama kararları İltica Mahkemeleri’ni de güç durumda bırakıyor. Êzîdîlerle ilgili sınır dışı kararları genellikle oy birliğiyle değil çokluğuyla alınıyor.
Temot ailesinin başvurusunu inceleyen mahkeme heyetindeki iki üye ailenin Suriye’den geldiği ve kendilerine oturma izni verilmesi yönünde oy kullanırken üçüncü üye buna karşı çıktı. Mahkeme başkanının da üçüncü üye ile birlikte oy kullanması sonucu ailenin Ermenistan’a sürgünü kesinleşmiş oldu.
Çocuklarının birinin özürlü olduğunu ve diğerlerinin okula gittiklerini söyleyen anne Tame Hassan Jamal, hiç bir zaman bulunmadıkları bir ülkeye gönderilmelerine “Buraya korkumuzdan geldik, şimdi aynı şeyleri burada da yaşıyoruz” diyerek tepki gösteriyor.