İsveç Parlamentosu'da AKP ve Erdoğan'a sert tepki
İsveç Parlamentosu'nda AKP ve Erdoğan'a, Kürtlere yönelik saldırıları dolayısıyla sert tepki gösterildi. Parlamenterler, Erdoğan'ın bu yaptıklarının bedelini ödemesi gerektiğini kaydetti.
İsveç Parlamentosu'nda AKP ve Erdoğan'a, Kürtlere yönelik saldırıları dolayısıyla sert tepki gösterildi. Parlamenterler, Erdoğan'ın bu yaptıklarının bedelini ödemesi gerektiğini kaydetti.
AKP ve Türk devletinin Kürtlere yönelik soykırım operasyonlarına, ifade özgürlüğü ve basın hakları ihlallerine, toplu tutuklamalara tepki gösteren Moderat (Muhafazakar) Parti Milletvekili Margareta Cederfelt, İsveç Parlamentosu'nun oturumunda AKP'ye sert eleştiriler yöneltti. Cederfelt, Kürtlere yönelik baskıların son bulmasını ve HDP'lilerin serbest bırakılmasını istedi.
İsveç Parlamentosu'nda geçtiğimiz hafta Türkiye'de gerçekleştirilen insan, ifade ve insan hakları ihlalleri tartışıldı. Aralarında AKP'nin yakın ilişkide bulunduğu kardeş partisi Moderat Parti'nin milletvekillerinin de yer aldığı milletvekilleri, Türkiye'nin uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri ihlal ettiğini belirterek, İsveç ve Avrupa Birliği'nin Türk hükümetine karşı net bir duruş sergilemesini ve yaptırım uygulamasını talep etti.
SJÖSTEDT: TÜRKİYE SINIRLARI AŞTI
Sol Parti Lideri Jonas Sjöstedt, Avrupa Birliği zirve toplantısından önce Başbakan Stefan Löfven ile Türk rejimiyle çok dostça ilişkiler sürdürülmesinin sınırları olduğunu tartıştıklarını hatırlattıktan sonra, Türkiye'deki gelişmeleri şöyle özetledi:
“Sadece bu tartışmadan sonra Türkiye'deki durum daha da kötüleşti. Muhalefete mensup daha fazla milletvekili tek bir nedenle, ülkede uygulanan politikayı eleştirdikleri, örneğin Kürtlerin haklarından söz ettikleri için tutuklandı. Eşi ve benzerine rastlanmayan şeyler gördük. HDP'nin büroları basıldı, yakıldı. Partinin belgeleri çalındı. Türkiye gibi bir polis devletinde tüm bunlar hükümetin onayı olmadan yapılamaz. Bu, ancak hükümetin politik bir partiye saldırılmasına izin vermekle mümkün olabilir.”
Türkiye'nin sınırları aştığını ve artık daha açık bir tutum alma zamanının geldiğini ve Türkiye'de demokratik bir gelişme olana kadar AB üyelik müzakerelerinin durdurulması veya dondurulması ve AB'nin sığınmacılar için imzaladığı anlaşmayı feshetmesi gerektiğini söyleyen Sjöstedt, Löfven'e “Eğer sınırları aşmadıysa, ne yaptığında sınırları aşmış olacak” sorusunu yöneltti.
LÖFVEN: TÜRKİYE'DE GELİŞMELER TAMAMEN YANLIŞ YÖNDE
Daha önce pek çok kez ifade özgürlüğüne yönelik suçların, çok sayıda insanın işten atılması ve tutuklanmasının Türkiye'deki gelişmelerin tamamen yanlış yönde olduğunu gösterdiğini söylediğini hatırlatan Löfven, tüm bu konularda Sjöstedt ile anlayış birliğinde olduğunu belirtti.
AB ile Türkiye arasında sığınmacılar için yapılan anlaşmanın iptal edilmesinden ülkedeki sığınmacıların zarar göreceğini öne süren Löfven, Türkiye ile AB üyelik müzakereleri için yeni paragraf açılmayacağını ve sınırın ölüm cezası getirildiği takdirde aşılmış olacağını söyledi.
İsveç Parlamentosu'ndaki ikinci tartışma ise Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Sol Parti milletvekilleri Hans Linde ve Amineh Kakabaveh, Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Lawen Redar ve Moderat Parti Milletvekili Margaretha Cederfeldt arasında oldu.
Sol Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Hans Linde ve Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, ayrı ayrı verdiği önergelerde, Türkiye ve Kürdistan'da yaşanan insan hakları ihlallerini somut örnek ve rakamlarla gündeme getirmiş ve konunun parlamentoda tartışılmasını, AKP hükümetine karşı yaptırım uygulanmasını talep etmişlerdi.
WALLSTRÖM: HDP YÖNETİCİLERİ SERBEST BIRAKILMALI
Soru önergesi veren milletvekillerinin duydukları derin kaygıyı paylaştığını belirten Wallström, 15 Temmuz'daki darbe girişiminden önce insan hakları ve hukuk devletinin ilkeleri söz konusu olduğunda ülkedeki olumsuz gelişmelerin son birkaç ay içinde daha da arttığını, OHAL ilanından sonra Kanun Hükmündeki Kararnameler ile gerçekleştirilen kapsamlı işten atma ve tutuklamaların aşırı derecede kaygı verici olduğunu söyledi.
Wallström, HDP yöneticilerine yönelik tutuklamaların ülkede var olan karşıtlıkları körükleyebileceği uyarısında bulundu. HDP yöneticilerinin serbest bırakılmaları için İsveç'in girişimlerini somut örnekler vererek dile getirdikten sonra HDP yöneticilerinin serbest bırakılmaları ve partinin parlamentodaki çalışmalarını sürdürmelerini talep ettiklerini dile getirdi.
Hükümetin Türkiye'de değişim olması için AB, AGİT, BM nezdinde girişimlerde bulunduğunu ve Türk yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde hak ihlallerini ele aldığını ve durum düzelene kadar da almaya devam edeceğini vurgulayan Wallström, “Hükümet, Türkiye'de temel insan hakları ve ülkenin demokratikleşmesi için mücadele eden gruplara olan diyalog ve dayanışmasını sürdürecek” dedi.
LİNDE: ERDOĞAN SEÇİLMİŞLERİ TUTUKLANMANIN BEDELİNİ ÖDEMELİ
HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin tutuklamalarından bir hafta sonra Amed'e gittiğini ve HDP, DBP, KJA ve İHD yöneticileriyle görüşmeler yaptığını hatırlatan Linde, Türkiye'de gerçekleşen insan hakları ihlallerini somut örnekler vererek uzun uzun anlattıktan sonra şunları kaydetti:
“Görüştüğüm cesur kadın ve erkeklerin mesajı oldukça netti: 'Erdoğan bizi ezemedi. Teslim olmayacağız. İnsan hakları ve demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz, ama destek ve dayanışmanıza ihtiyacımız var.' Görüştüklerimden çoğu Margot Wallström'ün büyüelçiyi makamına çağırmasını, örneğin HDP milletvekillerinin serbest bırakılmalarını açıkça ifade etmesini takdir ettiğini söyledi. Ama bunun yeterli olmadığını da açıkça söylediler. Biz, sözlerimizin arkasından baskıyı arttırmalı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a halkın seçtiği temsilcileri tutuklamasının bedelini ödetmeliyiz.”
Linde, Wallström'ün sözlerinin bundan bir yıl önce söylenmesi durumunda anlamlı olacağını ancak günümüzde sözlerin yeterli olmadığını ve baskının arttırılması gerektiğini ifade etti. Linde, Dışişleri Bakanının Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin devam edeceğini ve AB'nin sınır bekçiliği görevini üstlenen Türkiye'ye ödeme yapılacağını söylemesini duymaktan üzüntü duyduğunu dile getirdi.
KAKABAVEH: BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE BAŞLANMALI
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu söylemenin güç olduğunu belirten Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, HDP milletvekilleri, Kürt belediye eş başkanları ve gazetecilerin tutuklanmalarına değindikten sonra, Türkiye ve AB'nin PKK'ye yönelik yaklaşımını eleştirdi.
Kakabaveh, "Türkiye, PKK'nin 'terörist' olduğunu söylüyor ama bu örgütle barış görüşmelerini başlattı! Türk devleti bu örgütün arkasında halk desteği olduğunu biliyor" dedi.
Kakabeveh, Wallström'e savaşın durdurulması ve tarafların yeniden barış görüşmelerine başlamaları için ne yapmayı düşündüğü sorusunu yöneltti.
CEDERFELDT: KÜRTLER ÜZERİNDEKİ BASKILAR SON BULMALI
AKP'nin kardeş partisi, Moderat (Muhafazakar) Parti Milletvekili Margareta Cederfelt, Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin, asılsız suçlamalarla parlamenterlerin tutuklanmalarının, medya kuruluşlarının kapatılmasının ve toplantı özgürlüğü ve politik çalışmaların engellenmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
Türkiye'de sorunların çözülebilmesi için savaşan tarafların yeniden barış görüşmelerine başlaması gerektiğini söyleyen Cederfeldt, “Birçok ülkede çatışmaların nasıl daha şiddetlendiğini görüyoruz ve Türkiye'de olanlara 'dur' denmeli. Politik arenada bu amaçla çalışma yapıldığını biliyorum ama bu açıkça yetersiz” dedi.
Cederfeldt, birkaç kez Türkiye'ye gittiğini ve Kürt halkına yönelik baskılara tanık olduğunu belirttikten sonra, "Bir Kürdün diğer tüm insanlar gibi hukuk devletinin ilkelerinden yararlanma hakkı vardır ve Kürtler üzerindeki baskılar son bulmalıdır” şeklinde konuştu.