İsveç’te günün konusu: Baklava yiyen gazeteciler

İsveç’te günün konusu: Baklava yiyen gazeteciler

Türk Hükümeti’nin  İsveç’ten davet ettiği 14 gazeteciyi 5 gün süre ile Türkiye’de ağırlamasının kamuoyuna yansımasından sonra başlayan etik tartışmaları durmak bilmiyor.

İsveç Devlet Radyosu (sr) her gün İsveç’te öne çıkan bir konuyu ele alıp dinleyicilerden düşüncelerini söylemelerini istiyor. Geçtiğimiz günlerde radyonun belirlediği konu Türkiye’ye davet edilen gazeteciler oldu.

Spiker  dinleyicilere cezaevlerindeki meslekdaşları yargılanırken Türkiye’nin davetini kabul edip baklava yiyip çay içen gazeteciler hakkında ne düşündükleri sorusunu sordu. Ardından da devlet radyosunun Kürtçe Redaksiyonunun konuyu ele almasıyla beraber basın etiği tartışmaları alevlendi.

Baklavanın gazetecilerin gezisi ile birlikte anılmasının nedeni İsveç’in ünlü gazetecilerinden Kurdo Baksi’nin Expressen gazetesinde yayımlanan  makalesinde geziye katılan gazetecileri eleştirirken “Onlar 26’sı tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı Dünyanın en büyük basın davası başlamadan önce Avrupa Birliği Egemen Bağış’a her biri 650’şer kron ödeyerek aldıkları hediyeyi veriyordu. Üç çeşit yemeklerini yerlerken Alman ve Fransız gazeteciler cezaevlerindeki meslekdaşları ile dayanışmak için mahkeme önünde gösteri yapıyordu. Baklava yiyip çay içmeye başladıklarında da Belçikalı gazeteciler göstericilerin saflarına katılıyordu” İfadelerini kullanmasıydı.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König ve İsveç Gazeteciler Federasyonu Jonas Nordling’in de geziyi eleştirerek Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırıları gündeme getirmeleri, gazetecilerin böylesi davetleri kabul etmelerinin basın etiğiyle bağdaşmadığını açıklamalarından sonra  gözler “Basın Etik Kurulu”na çevrildi.

İsveç radyosunda Türkiye gezisini konu alan bir programa katılan “Basın Etik Kurulu” Üyesi Anita Wahlberg “Gezilerle ilgili çok katı kurallarımız var. Temel kuralımız bu tür bedava gezilerin kabul edilmemesidir” dedi. Gazetecilik mesleğine gölge düşürmemek için bunun zorunlu olduğunu söyleyen Wahlberg geziye katılan gazeteciler hakkında başvuruda bulunulması durumunda konuyu ele alacaklarını dile getirdi.

Bu arada İsveç Radyosuna ulaşan bilgi ve yazışmalar gezinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İsveç ziyareti sırasında kararlaştırıldığını, Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği aracılığıyla iki Türk gazeteci ile birlikte örgütlendiğini gösteriyor.

Geziyi örgütleyen ve katılan gazeteciler radyo programanına katılmayı ve sorulara cevap vermemeyi yeğlerlerken gezide yer alan” Itar TASS” Ajansı İsveç Temsilcisi Irina Dergacheva Abdullah Gül’ün İsveç ziyaretinin bir devamı olarak sıradan insanların görüşlerini almak ve ekonomiyi konu alan bir haber yapmak için daveti kabul ettiğini ancak davetin kim tarafından yapıldığını ve ödediği 650 kronun ne için kullanıldığını bilmediğini iddia ediyor.

Aynı programa katılan Murat Kuseyri ise, Türkiye’ye giden gazetecilerin tamamının gezinin tüm masraflarının Türk Hükümeti tarafından karşılandığını ve ödedikleri paraların Türk yetkililere hediye almak amacıyla kullanılacağını bildiklerini kanıtlayan belgeler olduğunu söyledikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Gazetecilerin böylesi bir geziye katılmaları meslek etiği ile bağdaşmıyor. Ayrıca Türkiye gazeteciler için en büyük cezaevi ve 70 civarında gazeteci cezaevinde. Türk Hükümeti ifade özgürlüğü ihlalleri ve tutuklu gazeteciler konusunda uluslararası planda çok tepkiler aldı. Böylesi gezileri örgütleyerek basına önem verdiklerini göstermek ve tepkileri yatıştırmak istiyor.”

Gezinin üzerinden neredeyse bir ay geçmesine rağmen gazetecilik etiği tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. İsveç radyosunun  konuyu tüm yönleri ile ele alan bir program yapma hazırlığı içinde olduğu bildiriliyor.