İsveç’te kadınlar fişlemelere karşı meydanlara çıktı

İsveç’te kadınlar fişlemelere karşı meydanlara çıktı

Polisin tehdit ve şiddete uğradığı için kendisine başvuran kadınları fişlemesi Stockholm ve Göteborg’de kadın örgütleri tarafından yapılan gösterilerle protesto edildi.

Soğuk havaya rağmen sokaklara çıkan ve çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yüzlerce gösterici, fişlemenin araştırılması için Parlamento Adalet Müfettişi’nin tarafsız bir inceleme komisyonu kurmasını, polisin fişlediği kadınlardan özür dilemesini ve fişlenen kadınlara tazminat ödemesini talep etti.

İsveç Kadın Sığınma Evleri Birliği (Roks) insiyatifi ve diğer kadın örgütlerinin katılımıyla Stockholm’un Medborgarplatsen Meydanı’nda yapılan gösteride konuşma yapan Roks Başkanı Karin Svensson, tehdit ve şiddete uğradıkları için devletten yardım isteyen kadınların polis tarafından gizlice fişlenmelerini bir skandal olarak niteledi.

İsveç’in kadın hakları alanında diğer ülkelere kıyasla daha ileri olmasına rağmen kadınların fişlenmelerinin devletin kadınlara yaklaşımını gösterdiğini belirten Svensson, polisin çalışmalarında uzun vadeli değişiklikler olmasını, Polis kurumunun kadın anlayışını ve kişilik haklarını yeniden gözden geçirmesini talep ettiklerini söyledi.

STOCKHOLM POLİSİ 2 BİN KADINI FİŞLEMİŞ

Geçtiğimiz ay İsveç Devlet Radyosu’nun Ekot Servisi muhabirleri Stockholm’de son 10 yıldır baskı ve şiddete maruz kaldıkları için polise başvuran kadınların fişlendiğini, kadınlar ve yakınlarına ait hassas bilgilerin polis tarafından kaydedildiğini açığa çıkarmıştı.

Polisin korunmak amacıylakendisine başvuran kadınlardan bazıları için “Müşteki myntoman (Yalan söyleme hastası)”, “Benim düşünceme göre bu kadının psikolojik sorunları var”, “Neredeyse zanlının kurban olduğu hissediliyor” gibi değerlendirmeler yaptığı da kamuoyuna yansımıştı.

Polisin tüm bu fişlemeleri şiddet ve tehdite uğrayan kadınları korumak bahanesiyle yaptığını belirten İsveç Kadın Sığınma Evleri Birliği (Roks) yöneticilerinden Anna Holmqvist, polis kurumunun erkeklerin kadınlara bakış açısıyla hareket ettiğini, erkeklerin kadınlara yönelik “Birlikte yaşanamayacak psikolojik hasta”, “Onu dövmem kendisinin hatası” gibi değer yargılarının fişlemelerde göründüğüne dikkat çekiyor.

Gösteride bir konuşma yapan Sol Parti Milletvekili ve ‘Ne Fahişe Ne Boyun Eğen’ adlı örgütün Başkanı Amineh Kakabaveh, dünyanın her yerinde olduğu gibi polis kurumunun emeğe karşı sermayenin, güçsüze karşı güçlünün, kadına karşı erkeğin yanında yer aldığını söyledikten sonra İsveç Polisinin şiddete uğrayan kadınları fişlemesinin tesadüf olmadığını dile getirdi. Şiddet ve tehdite uğrayan kadınların yardım amacıyla başvurdukları kurumların erkek eğemen sisteminin anlayışı ile hareket ederek kadınlarını dıştaladığını ve söyleyen Kakabeveh, fişlemelerin nedenlerinin bağımsız bir kurul tarafından araştırılmasını ve ortaya çıkacak raporun kamuoyuna açıklanmasını talep etti.

Göteborg ilinde de Gustaf Adolf Meydanı’nda bir araya gelen yüzlerce kadın Stockholm Polisi’nin kadınları fişlemesini protesto etti. Sara Bloman, polisin baskı, tehdit ve şiddete uğrayan kadınları fişleyerek aşağıladığını ve bir daha aşağılanmak istenmeyen pek çok kadının baskı ve şiddete maruz kaldığı halde polise başvurmamayı yeğlediğini söyledi.

Fişlemeleri yapan polislerin suç işlediklerine belirten Bloman, fişleme yapan polislerin cezalandırılması için başlattıkları imza kampanyasına şimdiye kadar 10 bin kişinin destek verdiğini söyledi.

ŞİDDET UYGULAYAN ERKEKLER YERİNE MAĞDUR KADINLAR FİŞLENDİ

Polisin yaptığı açıklamalar söz konusu fişlemenin yapılması için yetkili kurumlardan izin alındığını gösteriyor. Ancak bu izin kadınlara şiddet uygulayan erkeklerle ilgili bilgilerin toplanması için verildi. 2005-2010 yıllarını kapsayan izin pratikte şiddet uygulayan erkekler için değil kadınların fişlenmesi için kullanıldı ve 2010 yılında süresi dolmasına rağmen fişleme geçtiğimiz yılın sonuna kadar sürdürüldü.

Fişlemenin yapıldığı Södertörn Emniyet Müdürü skandalın açığa çıkmasından hemen sonra kadınlara yönelik tehditin derecesini belirlemek ve kadınları korumak amacıyla yaptıklarını iddia ederek fişlemeleri savundu. Ancak birkaç saat sonra, yanlış bilgilendirildiğini söyledi ve fişlemelerin yasalara aykırı olduğunu kabul etti.

Veri Araştırma Kurumu (Data Inspektionen) fişlemelerin yasalara uygun olup olmadığını belirlemek için  soruşturma başlatırken,  Polis yetkilileri fişlemenin 20 civarında polis tarafından yapıldığını açıkladı ve konu hakkında soruşturma açması için savcılığa başvurmuştu.

Gösteriyi örgütleyen kadın örgütleri polisin tehdit ve baskıya uğrayan kadınları fişlemesini protesto etmek amacıyla İsveç genelinde de bir imza kampanyası başlattılar.

Kampanyayı başlaan örgütler, fişlemelerin araştırılması için bağımsız bir komisyon kurulmasını, polisin fişlediği kadınlardan özür dilemesi ve tazminat ödemesini, polisin bu tür fişlemelerin başka yerlerde olmadığı ve olmayacağı güvencesini vermesini talep ediyorlar.

İsveç Devlet Radyosu’nun fişlemeleri kamuoyuna duyurmasından hemen sonra da İsveç’in değişik yerleşim birimlerinde kadınlar kendiliğinden gösteriler örgütlemiş ve kadınları fişleyen polisler hakkında soruşturma açılmasını talep etmişlerdi. Kadın Hakları Federasyonu Başkanı Mitra Seif, Malmö ilinde yapılan gösteride polisin şiddete uğrayan kadınları fişlemesinin rahatsız edici ama şaşırtıcı olmadığını söylemiş, daha önce İsveç polisinin yaptığı fişlemelere dikkat çekmişti.

İSVEÇ DEVLETİ FİŞLEMEDEN SABIKALI

İsveç Devletinin kendi vatandaşlarını siyasi düşüncelerinden dolayı fişleme geleneği çok gerilere, İkinci Dünya Savaşı yıllarına dayanıyor. Nazilerin Norveç ve Danimarka’yı işgal etmelerinden hemen sonra İsveç Hükümeti 1940 yılında Güvenlik Polisine “Ülkenin güvenliği için tehdit oluşturabilecek tüm kişilerin izlenme ve dinlenmesi talimatını verdi. Kamuoyundan gizli olarak yapılan izlenme çalışmaları sonucu daha çok anarşist ve komünistlerin fişlendikleri yıllar sonra açığa çıktı.

Ancak İsveç tarihinin en kapsamlı fişlemeler Sosyal Demokrat Hükümet tarafından gizli olarak kurulan İnformasyon Bürosu tarafından 1960 ve 80’li yıllarda yapıldı. Komünist ve sol gruplara karşı başlatılan fişleme, giderek çevreciler ve eşcinselleri de içine alacak şekilde genişletildi ve bu süre zarfında 500 bin kişi fişlendi.

2003 yılında hazırlanan 6 bin sayfalık araştırma raporu İsveç Güvenlik Polisi’nin sistematik bir biçimde kişilerin görüşlerinden dolayı fişlediğini ortaya koydu.

Tüm bu skandallardan sonra yetkililer her türlü fişlemenin yasaklandığını kamuoyuna açıkladılar ama 2013 yılının Eylül ayında İsveç’in güneyinde Skåne Emniyet Müdürlüğü’nün bini çocuk 4 700 kişiyi sırf Romen oldukları için fişlediği açığa çıktı.