İsveç'te Süryanilerin Akitu kutlaması buruk geçti
Mezopatamya'nın kadim halklarından Asuri-Süryaniler, dünyanın en eski bayramı olan 1 Nisan Akitu Bayramı'nı İsveç'in başkenti Stockholm'un Södertälje ilçesinde kutladılar.
Mezopatamya'nın kadim halklarından Asuri-Süryaniler, dünyanın en eski bayramı olan 1 Nisan Akitu Bayramı'nı İsveç'in başkenti Stockholm'un Södertälje ilçesinde kutladılar.
Mezopatamya'nın kadim halklarından Asuri-Süryaniler, dünyanın en eski bayramı olan 1 Nisan Akitu Bayramı'nı İsveç'in başkenti Stockholm'un Södertälje ilçesinde kutladılar.
Irak ve Suriye'de DAİŞ çetelerinin, Türkiye ve Kürdistan'da Türk devletinin baskı ve saldırılarının sürdüğü koşullarda buruk kutlanan Akitu Bayramı'nda konuşma yapan İsveçli ve Süryani politikacılar, Asuri-Süryanilerin korunması için Birleşmiş Milletler'e devreye girmesi ve korunaklı bölge oluşturması çağrıları yaptılar.
30 bin Süryaninin yaşadığı Södertälje ilçesindeki Akitu kutlamaları Asuri Çocuk Korusu'nun Süryanice şarkı ve türküleri söylemesiyle başladı. Daha sonra yazarlar Svante Lundgren ve Taina Kantola geçtiğimiz aylarda yayımladıkları Asur halkı adlı kitabın tanıtımını yaptılar.
Bu sırada toplantı salonunun dışında kilisenin önünde toplanan Süryani gençleri davul zurna eşliğinde hep birlikte halaya durdu.
Süryanilerin tanınmış müzisyeni Ilona Danho'nun iki şarkı seslendirdemesi ardından bir konuşma yapan Merkez Partisi Dış Politika Sözcüsü Kerstin Lundgren, Dicle ve Fırat ırmakları arasında dünyanın en eski medeniyetinin olduğunu hatırlattıktan sonra, “Ancak günümüzde savaşın korkunç yüzünü Suriye ve Türkiye'de görüyoruz. İnsanlık suçu işlendiğine, yeni soykırımların yapıldığına şahit oluyoruz. İktidara susamışlar ve teröristler, etnik temizlik yapıyor ve katlediyor ve her şeyi yakıp yıkıyor” dedi.
Liberal Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Birgitta Ohlsson, 1915 yılında Ermeni-Süryanilere yapılan soykırım ile günümüzde DAİŞ çetelerinin gerçekleştirdikleri etnik temizlik ve soykırım arasında paralellik bulunduğuna dikkat çekti.
İsveç Parlamentosu'nun 2010 yılında 1915'te Ermeni-Süryani ve Pontus Rumlarına soykırım yapıldığını kabul ettiğini hatırlatan Ohlsson, Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve Yeşiller'in oluşturduğu koalisyon hükümetinden alınan kararı yürürlüğe koymalarını ve 1915 soykırımının okullarda ders kitaplarına konulmasını talep etti.
PARLAMENTODA SÜRYANİ 6 ERKEK MİLLETVEKİLİ VAR, KADIN YOK
Tarihten ders çıkarılmadığı sürece ortak bir anlatımın olanaksız olduğunu söyleyen Ohlsson, bundan 50 yıl önce İsveç'e gelmeye başlayan Asurilerin politikadan güzel sanatlara, iş yaşamından spora kadar İsveç toplumuna ciddi katkılarda bulunduklarını hatırlattıktan ve tanınmış Süryanilerin adlarını saydıktan sonra “Çok sayıda yetenekli Asuri-Süryani kadınıyla tanıştım. Ama bugüne kadar tek bir Süryani kadını parlamentoya giremedi. Bugün parlamentoda 6 erkek Süryani milletvekili var ama tek bir kadın bile yok. Burada bulunan herkes önümüzdeki seçimlerde bir Süryani kadının Milletvekili olması için çalışmalı” dedi.
Södertälje Belediye Başkanı Boel Godner, göçmen grupları arasında İsveç toplumuna en iyi entegre olan grubun Asuriler olduğunu ve belediye başkanı sıfatıyla Akitu'yu Süryanilerle birlikte kutlamaktan onur duyduğunu söyledi.
Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Yılmaz Kerimo, İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström'ün işlerinin yoğunluğundan dolayı Akitu kutlamalarına katılamadığını ancak katılımcılara yazılı bir mesaj yolladığını söyledi.
Wallström, mesajında Akitu'yu kutlarken Ortadoğu'da DAİŞ'ın gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini ve sivillere karşı işlediği savaş suçlarını unutmadıklarını söylüyor ve İsveç'in DAİŞ'ı protesto ettiğine ve terörizme karşı verilen mücadeleye destek olduğuna dikkat çekiyor.
ANA YURDUMUZ BETHNAHRİN'E BOMBALAR YAĞIYOR
Kerimo, “Biz bugün burada Akitu'yu demokratik bir ortamda özgür bir biçimde kutlarken ana yurdumuz Bethnahrin'e bombalar yağıyor. Halkımız ülkemizde Akitu'yu bizim diasporada kutladığımız gibi kutlayamıyor. Asuriler genellikle, Hıristiyan Araplar, Kürtler veya Türkler olarak adlandırılıyor. Hayır, dostlarım, Biz Hıristiyan Arap, Kürt ve Türk değiliz. Biz kendi gelenek, kültür, tarih ve dili olarak farklı etnik kökenden bir halkız” dedikten sonra, Asuri Halkının Ortadoğu'da diğer halklarla birlikte kardeşçe ve barış içinde eşit bir biçimde yaşamaktan başka bir talepleri olmadığına vurgu yaptı.
İsveç Çalışma Bakanı Ylva Johansson, İsveç'te ışıklı günler ve daha iyi bir gelecek için Akitu kutlamaları yapılırken, Ortadoğu'da bombaların patladığını ve DAİŞ'in korkunç ve insanlık dışı bir terör yürüttüğünü ve insanların evlerini terk ederek başka ülkelere göç etmek zorunda kaldıklarını söyledi.
İsveç'in DAİŞ'in katliamlarından kaçak mültecilere sınırlarını açtığını söyleyen Johansson, Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük ilticacı akımı ile karşı karşıya kaldığına dikkat çekti.
Avrupa ülkelerinin İsveç'in tersine ilticacılara karşı sorumluluğunu üstlenmemelerinin kendisini hayal kırıklığına uğrattığını belirten Johansson, “Geçtiğimiz yıl 180 bin kişi İsveç'e iltica etti. Hiçbir Avrupa ülkesi bu kadar çok sayıda ilticacıyı kabul etmedi. Bir yıl önce de 80 bin kişi İsveç'e iltica etmişti. Ben bundan onur duyuyorum. Dünya yandığında ve insanlar tehdit altında olduğunda insanları korumak zorundayız... Ancak bu yükü İsveç tek başına taşıyamaz. Diğer ülkelerin de sorumluluklarını üstlenmeleri gerekir” şeklinde konuştu.
Emanuel Bet Younan ve Nagdam Adwar Mousa'nın Süryanice şarkılar söylemelerinden sonra Asuri gençleri Akitu'nun ortaya çıkış öyküsünü konu alan bir tiyatro oyunu sergilediler.
‘AKİTU'YU İLK KEZ 1973 YILINDA MİDYAT'TA GİZLİCE KUTLADIK’
1975 yılından bu yana İsveç'te yaşayan Midyatlı Aziz Poli, eskiden gençleri her pazar günü farklı kiliselere gittiklerini ve 1973 yılının 1 Nisan'ında Mor Şumini Kilisesinde toplanan gençlerin hep beraber bir kamyona bindiklerini ve Mor Gabriel Kilise'sinde giderek Akitu'yu kutladıklarını söylüyor.
Akitu'nun Suriye ve Irak'ta kutlanmasına rağmen Bethnahrin'de yaşayan halkın bilinçsiz olduğu ve daha çok dinin etkisinde bulunduğu için İsa'dan önceki bir gelenek olduğu için Akitu kutlamalarına sahip çıkmadığına dikkat çekiyor.
Daha sonra İstanbul'da kaldığı 1974 ve 1975 yıllarında İstanbul'da bir lokal tutarak Akitu'yu gizlice kutladıklarını söyleyen Poli, “Akitu gibi günlerin halkımızın bilinçlenmesi ve kendi değerlerine sahip çıkması için bilinmesi ve kutlanması önemli” şeklinde konuşuyor.
KİLİSE AKİTU GİBİ GELENEKLERİ ORTADAN KALDIRDI
Asuri-Süryani Araştırmacı-Yazar ve Nisbin Yayınevi sorumlusu Hanna Beth Sawoce, Akitu bayramının İsa'dan çok önceleri kışın karanlığı ve soğuğuna tepki olarak baharın gelmesini ve doğanın yeniden canlanmasını üzerine insanların 10 ila 15 gün tatil yaparak yeni yılın gelişini kutladıklarını söylüyor.
Asurilerin Hıristiyan olmalarından sonra bu geleneğin Kilise tarafından ortadan kaldırıldığını belirten Sawaco, son 50-60 yıl içinde Asuriler arasındaki ulusal bilincin artmasıyla birlikte başta Akitu olmak üzere bazı geleneklerin yeniden canlanmaya başladığını ifade ediyor.
İlk Akuti kutlamalarının Irak, İran ve Lübnan'da başladığını, daha sonraları da Suriye, Türkiye ve diasporada kutlamaların yapıldığını söyleyen Sawaco, “Eski Farslılar, Romalılar, Yunanlılar ve Asurlar doğanın yeniden uyanmasına ve baharın gelişine çok önem verirlerdi. Ortadoğu'da devletleşemeyen halklar da doğaya önem veriyorlardı. Böylece yeni gelenek ve görenekler ortaya çıkıyor ve kutlamalar yapılıyordu. Ancak bu tür gelenekler tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla birlikte sönmeye ve unutulmaya başladı. Özellikle de İslam’dan sonra tüm bunlar günah sayıldı. Tanrısızlık ve Allahsızlık olarak suçlandığı için ortadan kalktı” diyor.
Ulusal ve politik bilinç nedeniyle eski geleneklerin yeniden canlanmaya başladığını söyleyen Sawaco, “Çünkü bunlar insanlığın ürettiği kültürel geleneklerdi. Bu gelenekler etrafında insanlar müziklerini, tiyatrolarını, kültürlerini biçimlendiriyorlardı” şeklinde konuşuyor.
Sawaco, Türkiye'de politik uyanışın geç olmasından dolayı Akitu kutlamalarının çok geç, bundan 10-15 yıl önce başladığını ifade ettikten sonra şunları kaydediyor: “Asuriler isole olmuş bölgelerde yaşadı. Okuma yazma olanakları yaratılmadı. Feodal bir mentalite ve zihniyet içinde bırakıldılar. Aynı durum Kürtler için de geçerliydi ama ulusal uyanış nedeniyle Kürtler hem kendileri hem de bizleri uyandırdılar. Özellikle de 1960'lı yıllarda devrimci ve sol hareketin yükselmesi bizi çok olumlu yönde etkiledi. Ama son 10 yıldır AKP hükümeti geçmişteki bu kazanımları ortadan kaldırılmak istiyor. Bugün hemen hemen büyük kentlerin her yerinde İslamcı hareketin getirdiği yasaklar pek çok şeyi etkiliyor. Camileştirme ve İslamlaştırma gibi topluma yansıyan bu tür şeyler Türkiye ve Ortadoğu'nun geleceği açısından oldukça tehlikeli. Bunlara karşı devrimci ve demokratik hareketler bir şeyler yapmak zorunda.”