‘İsveç’te yeni bir yangının çıkması an meselesi’

Gençlere yönelik çalışmalar yapan “2nd chance” adlı örgütün kurucusu ve sorumlusu Samir Sabri, gelecekten umudunu kesen ve toplumun ihanetine uğradığını düşünen gençlerden bazılarının kriminaliteye sürüklendiğini söyledi.

Gençlere yönelik çalışmalar yapan “2nd chance” adlı örgütün kurucusu ve sorumlusu Samir Sabri, gelecekten umudunu kesen ve toplumun ihanetine uğradığını düşünen gençlerden bazılarının kriminaliteye sürüklendiğini, bazılarının da DAİŞ çetelerinin saflarına katıldığını söyleyerek kurumların önlem almamaları halinde İsveç’te yeni bir yangının çıkmasının an meselesi olduğu uyarısında bulundu.

Samir Sabri 15 yaşından itibaren İsveç’te pek çok suç işlemiş ve yaşamın 12 yılını cezaevinde geçirmiş. Cezasını yatıp çıktıktan sonra kriminaliteden uzak durarak kendisine yeni bir yaşam kurmayı kararlaştırmış.

Sabri, değişik nedenlerle toplumun dışına ve kriminaliteye itilen gençleri yeniden yaşama kazandırmak için kolları sıvamış. Stockholm’deki İşçi Eğitim Merkezi’nin (ABF) yardım ve teşvikiyle ‘2nd chance’ (ikinci Şans) adını verdiği örgütün temelini atmış ve yüzlerce gencin yeniden topluma entegresine katkıda bulunmuş.

Gerek kendi örgütlediği, gerekse de devlet, kurum ve kuruluşların düzenlediği kriminalite ve gençlerin sorunlarının ele alındığı toplantılarda kurum ve kuruluşların ırkçı ve ayrımcı politikalara eleştiriler yönelten Sabri ile İsveç’te gençlerin karşı karşıya kaldıkları sorunları, gençlerin kriminaliteye sürüklenmelerinin ve DAİŞ çetelerinin saflarına katılmalarının nedenlerini konu alan bir söyleşi gerçekleştirdik.

Çalışmalarınız hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

Ben 6 yıldan bu yana ‘2nd chance’ bünyesinde toplum dışına itilen gençlerle çalışıyorum. Bu gençlerin çoğunluğunu sosyal kurum, okul, devlet ve hatta anne ve babalarıyla ilişkileri olmayan gençler oluşturuyor.  Ne çalışıyor ne de okula gidiyorlar. Geleceğe olan güvenlerini kaybetmişler. Umutsuzluk ve çaresizlik içindeler. Sokaklarda bunları bulup yeniden topluma kazandırmayı amaçlıyoruz.

Devlet kurumlarından gerekli desteği alabiliyor musunuz?

Gerekli desteği ne yazık ki alamıyoruz. Destek almak için bir savaş vermek zorundayız.  Toplumun dışına itilen gençlerle ilişkimiz var. Onlara yardım etmeye çalışıyoruz ama devletten tek bir kron para alamadık. Stockholm’un varoşlarından Tensta, Rinkeby, Sollentuna ve Hässelby’de yaşayan gençlerle çalışıyoruz. Ama ne devlet ne de belediyelerden yeterli desteği alamıyoruz.

Gençlerin toplum dışına ve kriminaliteye atılmalarının nedenlerini anlatır mısınız?

Bunun çok değişik nedenleri olabilir. Aile içinde, okulda veya çevrede değişik sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Sorunu nasıl çözeceklerini bilmedikleri için yanlış yapabiliyor ve krimimaliteye adım atabiliyorlar. Bu süreç çok kısa olabiliyor ve gençler bir anda kendilerini kriminalitenin içinde bulabiliyor.

Gençlerin kriminaliteye sürüklenmesinde devlet ve belediyelerin de büyük sorumlulukları var. Devlet bu gençlere kapılarını kapatıyor. Gençlerin serbest zamanlarını geçirdikleri merkezlerin çoğu tasarruf etme gerekçesiyle kapatıldı. 17 ila 19 yaşındaki bu gençler sağda solda dolaşıyor. Gidecekleri bir yer yok.  

Tensta semtinde neredeyse 1,5 yıldan beri 150 genç ile birlikte “Garaj İşi” adını verdiğimiz proje gereğince çalışma yürütüyoruz. Belediye hiç bir gerekçe gösterilmeden projenin bitirilmesine karar verdi. Böylece neredeyse 2 yıl emek vererek gençlerle kurduğumuz ilişkiler koparılıyor.

Gençlerin problemlerinden söz ediliyor sık sık ama bana göre sorun gençlerde değil kurumlarda ve belediyelerde. Gençlerle nasıl ilişki kuracaklarını ve gençleri nasıl yönlendireceklerini bilemiyorlar. Bizim bu gençlerle çok yakın ilişkilerimiz var ve kurumlar ve toplumla ilişkilerini sağlamada köprü görevi görebiliriz.  Ama herşeye maliyet açısından bakılıyor ve belediyeler gençlere yatırım yapmak istemiyor. Ama onların bu yanlışlığı sadece gençleri değil tüm toplumu olumsuz etkiliyor.

Bazı belediyeler göstermelik gençlik projeleri hazırlıyorlar. Uzun vadeli bir bakışları yok. Kısa vadeli düşünüyorlar. En büyük sorun da bu. Uzun vadeli ve kalıcı plan ve programlar üzerinde çalışmak gerekir.

Bu politikanın sonuçlarından söz eder misiniz?

Yeni bir yangın çıkması an meselesi.  Bundan bir kaç yıl önce Stockholm’un varoşlarında çıkan yangının İsveç’in her tarafına yayıldığını hatırlamak gerekir. Bu yangına kısa vadeli düşünen belediye yöneticileri zemin hazırladı. Olanlardan ders çıkarmadılar. Biz gençlerle çalışan dernekler olarak bu yangının yeniden çıkmaması için çaba sarfediyoruz. Ama bizlerin çabasından kurumlar ve medya söz etmiyor.  Husby’de olduğu gibi olaylar büyüdüğünde yangını söndürmemiz için bizlere başvuruyorlar.

Siz bu gençleri topluma kazandırmak için neler yapıyor sunuz?

Gençlerin uyuşturu bulmaları oldukça kolay. Çoğu esrar içmenin tehlikeli olmadığını düşünüyor. Bir çeşit sigara olduğunu ve içtikleri zaman kendilerini iyi hissettiklerini söylüyorlar. Ama tehlikenin farkında değiller ve uzun vadede nelerle karşılaşabileceklerini hesaplayamıyorlar.  İşte bu durumda devreye girip gençlere gerçekleri kendi yaşamımdan örnekler vererek anlatmaya çalışıyorum. Benim anlattıklarım aslında kendi yaşamlarından farklı olmadığını görüyorlar. Ama bazı gençler duyduklarına boş vermeye gayret ediyorlar ama daha sonraları bazen bir ay bazen de 1 yıl sonra anlattığımın doğruluğunu kavrıyor ve olanlardan ders çıkarmaya çalışıyorlar.

Son bir kaç yıldır İsveç’ten bazı gençlerin Irak ve Suriye’ye giderek cihatçıların saflarına katılmalarını nasıl yorumluyor sunuz?

Riknkeby ve Tensta semtinde yaşayan tanıdığım bir kaç genç cihatçılara katıldı. Bu gençler güvenlikli olan İsveç gibi bir ülkeyi terk edip neden bilmedikleri bir ülkeye savaşmaya gidiyorlar? Bunda bir terslik var. Oraya giden gençlerin çoğunluğu geleceğe olan umudu kaybetmiş. Yetikinlere, ailelerine güvenlerini yitirmiş ve toplumun ihanetine uğradıklarını düşünüyorlar. 18-19 yaşlarında gençlerin kendi aralarında oraya gidip bir kaç kişiyi temizleyeceklerini söylediklerini biliyorum. Bu gençlerde sisteme karşı bir tepki ve nefret var.

Eğer bu durumda olan gençlerle ilgilenilmese ve önlem alınmasa 4 veya 5 yıl sonra kaos çıkar. Gitmeye karar veren gençleri zorla durdurmazsınız. Ama bunun nedenlerini araştırmak ve çözüm bulmak zorundasınız. Gençler burada anlaşılmadıklarını, Irak ve Suriye’ye gittiklerinde oradaki insanlar tarafından anlaşılabileceklerini sanıyorlar. Bir gruba dahil olmak ve kendilerini güvende hissetmek istiyorlar. Bunun için de çantalarını alıp cihatçılara katılıyorlar. Cihatçılar bu gençleri fazla çaba harcamadan kazanabiliyorlar. Polis ve kurumlar tehlikenin tam olarak farkında değil.

Gençlerin cihatçıların saflarına katılmalarını engellemek için neler yapıyor sunuz?

Onlara gerçekleri anlatıp ikna etmeye ve vazgeçmeye çalışıyoruz. Ama buna rağmen gitmek isterlerse polis ve kurumlara bildirmiyoruz. Eğer bunu yaparsak diğer gençlerin bize olan güvenleri yok olur. Bir arkadaş gibi, bir dost gibi davranarak onları ikna etmeye çalışmak gerekiyor.

Kurumlara ve polise düşen görevler nelerdir?

Gençlerle bizim yakın ilşkilerimiz var. Devletin de olanakları. Devlet bizler aracılığıyla bu gençlere ulaşıp onlarla ilişki kurabilir. Belediye ve kurumlar göçmen dernekleri ve gençlik kuruluşlarıyla da bu konuda işbirliği yapmalıdır.

İsveç istihbarat Teşkilatı 300 civarında gencin cihatcıların saflarına katıldığını söylüyor ama gerçek rakamın bundan çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Gençler cihatcıların saflarına katılırken onlar gençlerin katılımını engellemek için masa başında projeler hazırlıyor ve koltuklarında oturarak gençlerin gidişlerini engelleyebileceklerini sanıyorlar. Bu gençlerle ilişki kurmayı ve topluma kazandırmayı düşünmüyorlar. Geçmişte gençler cihatçıların saflarına katılırken onları izlemekle yetindiler. Şimdi gidenlerden bir kısmı geri dönünce yani ölmeyince paniğe kapıldılar. Geri dönenlerin terör eylemi yapmalarından korkuyorlar. Ama çok daha önceleri toplumsal önlemler alarak bu gençlerin katılmalarını engellemeleri gerekirdi.

‘Cihatcıların’ saflarına katılan gençlerin kriminalize edilmesi önerisini nasıl karşılıyor sunuz?

Ben bunu tamamıyle yanlış buluyorum. Bu çok kolay bir çözüm. Bu gençler oraya savaşmaya gidiyorlarsa bir terslik var demektir ve birilerinin, kurumlarının bunun sorumluluğunu üstlenmesi gerekir. Sorumlusu devlettir. Bu gençlerin gitme nedenlerini ortadan kaldırmak ve gençlere yatırım yapmak devletin görevidir. Bunlar yapılmadan ‘cihatcılara’ katılan gençlerin kriminalize edilmesinin bir yararı olmaz.

 

...