İtinayla hukuk ve insanlık çiğnenir!

İtinayla hukuk ve insanlık çiğnenir!

AKP iktidarı, yeni cezaevi konseptinin bir parçası olan ve son aylarda yoğunluk kazandırdığı sürgünlerle kanayan bir yara olan cezaevlerindeki tecrit, hastalık, işkence, hakaret, hak ve hukuktan mahrum bırakma gibi bir yığın sorunu çözmek yerine “12 Eylül’le hesaplaşma” kisvesiyle daha beterini yaşatıyor. Bu da yetmediği gibi cezaevlerindeki idareler ise ne Adalet Bakanlığı’nı ne de hukuku kaale almayarak, işkence, hakaret, tecrit gibi her tür yolu mubah görmekten geri kalmazken, hasta tutsaklar sayısı da her geçen gün yenilerin eklenmesiyle katlanıyor. 

Şubat ayı başında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'unu onaylamasının ardından cezaevlerinde cezası bir yıl 6 ayın altına düşen adli mahpuslar bir bir tahliye edilmeye başlandı. Kafalarda zaten soru işaretleri oluşturan yasanın kapsamının politik tutsakları içermemesine dönük kimi tartışmalar yaşanıyordu. AKP iktidarının bu yasayı, toplumsal muhalefete dönük tutuklama furyasının tavan yaptığı bir dönemde cezaevlerindeki doluluk oranlarına yönelik tepkilerin ve eleştirilerin giderek yüksek sesle dillendirildiği bir zamanda çıkarması da ayrı bir sorgulama sebebi.

YENİ CEZAEVİ KONSEPTİ

AKP iktidarı, toplumsal muhalefete yönelik cezaevi baskısını daha da yaymaya başladı. Ülke genelinde belli başlı cezaevlerinde bulunan siyasi tutsakların, AKP’nin son çıkardığı bu kanunla birlikte adli hükümlülerden boşalan yerlere bir bir sürgün edilmelerinin startı verildi. 45 gün önce çıkarılan yasanın ardından siyasi tutsaklar toplu bir biçimde Türkiye’nin birçok cezaevine dağıtılarak sürgün edildi ve halen bu sürgünler hızından bir şey kaybetmeden sürüyor. AKP iktidarının özellikle Kürt illerindeki cezaevlerinde bulunan siyasi tutsakları Orta Anadolu, Karadeniz, Ege ve Marmara bölgelerindeki en ücra cezaevlerine sürgün etmesinin altında yatan nedenler ise önemli.

AKP, F tipleriyle ve bu  minvaldeki birçok uygulamayla siyasi tutsakları toplumdan, kendi aralarındaki iletişimden-diyalogdan yalıtma politikalarını yeni bir konseptle daha da etkin kılmaya çalışıyor. Böylelikle yasanın neden siyasi tutsakları kapsamadığı ve bunca doluluk oranına rağmen yine somut izahı olmayan siyasi operasyonlarla tutuklama furyasının sürmesinin bu konseptin bir parçası olduğu ortaya çıktı.

3 KİŞİLİK HÜCREDE 5 KİŞİ

TUHAD-FED Ankara Temsilciliği’nin verilerine göre, Kürt illerindeki cezaevlerinden birçok siyasi tutsak, Çorum, Yozgat, Amasya, Çankırı, Kırıkkale gibi Orta Anadolu kentlerindeki cezaevlerine sürgün edildi. Yaklaşık bir ay önce Antep Cezaevi’nden Yozgat’taki cezaevine sürgün edilen 5 siyasi tutsak, cezaevi idaresinin keyfi uygulamasının ötesinde tam bir hukuksuzlukla yüz yüze. Antep Cezaevi’nde darp edilen Mehmet Çelik, Mehmet Keskin, Müslüm Şahin, Ramazan Kıran ve Nuh Taş, savcılığa şikayet dilekçesinde bulundu. Şikayetleri savcılığa iletilmediği gibi cezaevi idaresinin hakaretlerine maruz kalan 5 siyasi tutsak, Yozgat Cezaevi’ne sürgün edildiğinde ve cezaevine geldiğinde de bu uygulamalar sürdü. 5 tutsak, geldikleri günden bu yana bir aydır 3 kişilik olan sağlıksız koşullardaki bir hücrede tutuluyor.

‘İNSANIN İHTİYACI OLAN TEMİZ HAVADAN YOKSUNLAR’

Meydana gelen sürgünleri 2012 yılı sonundaki açlık grevi eyleminin ısrarlı ve politik intikamı olarak değerlendiren TUHAD-FED Ankara Temsilcisi Havva Özcan, “Antep’ten Yozgat’taki cezaevine getirilen 5 tutsak, kötü koşullarda tutuluyor. Bize gelen bilgilere göre kaldıkları hücre de alçak tavanlı. Ayağa kalktıklarında kafaları tavana değiyor. Yine tavandan geçen atık su gideri tesisatının yarattığı sıkıntı da var. Cezaevindeki Nuh Taş’ın aktarımına göre yaşadıkları kabul edilir cinsten değil. İnsanlık ve hukuk dışı bir şekilde kaldıkları hücrede en çok atık su giderinin bulunduğu boru tesisatından gelen kokunun kendilerini ciddi biçimde zorladığı ve temiz hava sorunu yaşadıklarını biliyoruz” diye konuştu.

BAKANLIK DA KİMMİŞ!

Özcan, konuya dair Adalet Bakanlığı’na dilekçeyle başvurarak, tutsakların bir koğuşa alınarak, koşullarının düzeltilmesini talep ettiklerini söyleyerek, “Adalet Bakanlığı, talebimize karşın Yozgat Cezaevi’ne tutsakların ‘yüksek güvenlikli’ bir koğuşa alınması için talimat verdi. Ancak cezaevi yönetimi bakanlığın bu talimatına karşın halen tutsakları hücrede tutuyor. Keyfi ve hukuksuz bir biçimde davranıyor. Bu aslında çok önemli. Cezaevlerindeki idare, yönetimler bakanlığı da es geçip bildiklerini uyguluyor. Tamamen kişisel yaklaşıyorlar. Hukukla falan ilgisi yok. Aynı sorun Nevşehir Cezaevi’nde de sürüyor. Personel tutsaklara karşı gayet insani davranırken, birinci müdür her türlü hakaret ve hukuksuzluğu kendinde hak görüyor” dedi.

AMASYA E TİPİ CUMHURİYETİ!

Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde de idarenin keyfi ve hukuksuz uygulamalarının ardı arkasının kesilmediğini dile getiren Özcan, orada da 3 kişilik hücrede 6 kişinin tutulduğuna dikkat çekti. Cezaevinin kullandığı yakıtın kömür olmasından kaynaklı bacalarda filtre olması gerektiğinin altını çizen Özcan, “Ne hikmetse o bacalarda hiçbir şekilde filtre yok. Bir rüzgar estiğinde ise o isli duman tutsakların kaldıkları yerleri çekilmez hale getiriyor. Birçok tutsak astım hastası. Daha önce de belirtmiştik, bu sorun artarak sürüyor. Ayrıca avukatlarıyla kapalı görüş yaptırılıp hukuksuzluk yapıldığı gibi tutsaklar aramalara gelirken kemerlerine varana kadar üstleri didik didik aranıyor. Kapalı görüşe bile kemerleri ellerinde geliyorlar. Yaşanan bu durumun özeti böyle” ifadelerinde bulundu.