Kaçırılan Güneş günlerce süren işkenceyi anlattı

Kaçırılan Gökhan Güneş, İHD İstanbul Şubesi’nde yaptığı basın toplantısında, kendilerini “Görünmeyenler” olarak tanıtan şahıslar tarafından cezaevinde süngerli odaya benzer bir yere hapsedildiğini ve günlerce işkenceye maruz kaldığını anlattı.

Kaçırıldıktan 6 gün sonra gözleri bağlı olarak Başakşehir ilçesinde bırakılan Gökhan Güneş, yaşadıklarını İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında anlattı.

Güneş’in ailesi, avukatları, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü’nün katıldığı toplantı, çok sayıda basın mensubu tarafından izlendi.

Basın toplantıda ilk konuşmayı yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Gökhan ile tekrar kavuşabilmenin mutluluğu içinde olduklarını ifade etti.

Endişelerini haklı çıkaran pek çok olayın yaşadığını belirten Yoleri, gözaltında kaybedilmeye çalışılan ya da kaçırılan herkes için aynı duyarlılığı göstermek gerektiğinin altını çizerek, “29 Aralık’tan bu yana Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’en haber alınamıyor. Kızı hem Gökhan’ın ailesini çok sevindiğini hem de babası için de bugünü görmeyi dilediğini iletti” dedi.

ARACA BİNDİRMEK İÇİN ELEKTROŞOK ALETİ KULLANDILAR

Sol gözü ve ellerinde morarmalar olduğu gözlemlenen Gökhan Güneş ise kaçırılma sürecini anlattı. 20 Ocak tarihinde işe gitmek üzere evden çıktığını belirten Güneş, yaşananları şöyle aktardı:

“Saat 12.00 civarında otobüsten indim. Durakta kaldırımda bekleyen 4 kişi vardı. Bir tanesi ‘Pardon bakar mısın?’ tarzında bir şey söyledi. Arkamı dönüp ona baktığımda bir anda hepsi birlikte üzerime çullandı. O esnada sayılarının arttığın gördüm. Orada bir tane araca bindirmeye çalıştılar. Binmemek için direndim kendimi geri çektim. Daha sonra o direnci ortadan kaldırabilmek için elektroşok aletiyle elektrik verdiler. Kendime geldiğimde bir arabadaydım. İki kişi koluma girmişti. Aşağı eğdikleri kafamı bir çuval geçirmişlerdi. Daha sonar başka bir arabaya bindirdiler. Bir yere götürdüler; neresi olduğuna ya da hiçbir şekilde görmedim, konum adres, mekâna dair bir isim belirtilmedi.

SİSTEMATİK İŞKENCE UYGULADILAR!

Girdikten sonra gerek sistematik, gerek ara ara işkence yöntemleri uygulandı. Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatarak işkence uyguladılar. Çıplak olarak bazen üzerinizde sadece iç çamaşırım kalacak şekilde bırakıldım. Tecavüz tehdidinde bulundular. Mezar dedikleri bir bölüm vardı; sadece ayakta durabildiğiniz elinizi kolunuzu kıpırdatamadığınız bir yer. Gözünüzün bağlı ve ellerin arkadan kelepçeli oldu bir bölüme hapsedildi. Onların istediği doğrultuda oradan kalıyorsun. Tehditler, teklifler yapılıyor. Daha sonra onların keyfi olarak bu uygulama devam ediyor.

‘BİZ GÖRÜNMEYENLERİZ’ DİYE CEVAP VERDİLER

En son benim tahminlerime göre bir gün önceki sabah bırakılmayı bekliyordum. Ona dair hazırlıklarının olduğuna dair hissiyatım vardı. Ancak O gün bırakmadılar. ‘Bizimle çalışmalısın, bizimle çalışır mısın?’ dediler. İş birliği içerisinde olma gibi tehditleri oldu. Daha sonra birkaç kez ‘Bizim kim olduğumuzu biliyor musun?’ diye sordular. Muhtemelen istihbaratçı olduklarını söylediğimde ise cevap vermediler. Fakat bazı konuşmalarında ‘Biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu.”

 

Güneş nasıl bırakıldığını ise şöyle anlattı: “Sabah saatleriymiş bir arabaya bindirildim, gözlerim bağlıydı. Dört kişi vardı muhtemelen. Arabaya bindirmeden önce, bana kıyafet verdiler. Pantolon hariç hiçbir şey bana ait değildi. İç çamaşırları, çorap ve gömleği onlar verdiler. Çıkış yapmadan önce, boyun, koltuk altları, vücut bölgemi temizlemeye dönük işlemler yaptılar. Daha sonra üzerimi giydikten sonra montuma parfüm sıktılar. Bırakmadan önce, onların şef dediği kişi, ‘Hiçbir şeyini almadım, sadece sim kartını alıyorum bilgin olsun’ dedi. Ne için olduğunu sordum. Cevap vermedi. ‘Git ister aynı hattı çıkar ister değiştir’ dedi.”

‘İLERİ YÜRÜ ARKANA BAKMA’ DEDİLER

Bindirildiği araçta iki kişinin kafasını aşağı doğru bastırdığını belirten Güneş, araçtan inmeden bir peçeyle bağlı ve üzerine bir bez geçirilmiş çuvalı çıkarttıklarını anlatarak, “Bana, ‘İleri yürü, önün açık sakın arkana bakma sadece ileri yürü’ dediler. Ben biraz mesafe gittikten sonra gözümü açtım. Pamukla gözümü kapatıp daha sonra da bantladıklarını fark ettim, sarmışlardı. Daha sonra telefonum olmadığından ulaşabileceğim bir ulaşım aracı da bulamadım. Sabah erkenmiş bilmiyordum. Bir güvenlik görevlisinden taksi çağırmasını rica ettim, taksiye bindim. Ailemin evin geldim” dedi.

HOPARLÖRLERDEN IRKÇI MÜZİK DİNLETTİLER

Basın mensuplarının yönelttiği soruları yanıtlayan Güneş, ilk kaçırıldığında yolculuğun 1,5 saat sürdüğünü, günlerce tutulduğu odanın cezaevlerinde süngerli oda olarak adlandırılan hücre tipi bir yer olduğunu, hoparlörlerden ırkçı müzikler dinletildiğini söyledi.

Herkese teşekkür ederek sözlerini sonlandıran Güneş, sosyalist kimliğinden ötürü kaçırıldığını vurgulayarak, “ Bu 1990’ların bir politikası. Bugün de uygulanıyor. Bu akıl, muhtemelen bu uygulamaları bundan sonra ki günlerde de uygulamaya devam edecek” diye konuştu.

Bu yöntemlerle mücadeleye sekteye uğratamayacaklarını kaydeden Güneş, mücadele etmeye devam edeceğini vurguladı.