Kadın Hakları Gününde utanç tablosu

Kadın Hakları Gününde utanç tablosu

AKP Türkiye’sinin “ileri demokrasi”si bir 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü daha kadınların yaşadığı her türlü şiddetin tüm hızıyla sürüp gittiği bir ülke gerçekliğiyle karşılıyor. Kadın kurumlarına başvuruların geçen yıla oranla daha bir yoğunlaştığı 2013 yılı içinde yüzlerce kadın yine şiddet ve cinayet mağduru olmaktan kurtulamadı.

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, kadına dair içler acısı tabloyla karşılanıyor. “Kadın namus için vurulur”, “kıskanılır vurulur”, “aldattı vurulur”, “söyleneni yapmaz dövülür” savunmalarının ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetleri ya da şiddet davalarında erkekler hep kendilerini haklı çıkarmanın, yargının da buna kılıf bulmanın peşinde koştuğu Türkiye’de kadınlar evde, sokakta, işyerinde her tür şiddete, sömürüye maruz kalırken, AKP’nin 11 yıllık iktidarı döneminde bu durum yasalar çıkarılmasına rağmen hız kesmeden katbekat arttı. Kadını korumakla atfedilen yasaların pek de yaşam bulmadığı gerçekliğin asıl dikkat çeken yanı kadına her türlü şiddeti uygulayanların korunması.

Bunlara karşı çıkan, demokrasi ve eşitlik mücadelesi yürüten kadınları sindirmek ve susturmak için cezaevlerinde tutsak eden, kadın bedeni üzerinde her türlü söz hakkını kendinde bularak her fırsatta hakaret ve aşağılayıcı söylemlerden geri durmayan, sözde yasalar çıkaran ancak açıkça erkeğin şiddetine boyun eğdirmeye çalışan bir yaklaşım içindeki AKP, dünya sıralamasında da ektiğini biçerek en dibe vurmuş durumda.

UTANÇ TABLOSU

Kadına yönelik şiddet resmi rakamlara göre 7 yılda yüzde bin 400 oranında artış gösterirken, kadınlar en çok ev içi şiddete maruz kalıyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti, 2007 yılında bin 77′ye yükseldi. Bu rakam resmi olmayan çeşitli araştırmalara göre de 2009′da bin 126’ya ulaştı. Mart 2012’de  parlamentodan geçen “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası” da kağıt üzerinde kaldı. Uygulamadaki samimiyetsizlikten güç alanların kadına yönelik şiddeti de cinayeti de azalmak bir yana katlanarak artıyor ve sonu gelmiyor.

KADIN 'ÖZGÜRLÜK' DERSE...!

AKP iktidarı döneminde yürüttükleri demokrasi ve eşitlik mücadelesi sebebiyle cezaevlerinde tutsak edilen yüzlerce kadının durumunda bir ilerleme yok. Başta Kürt kadınları olmak üzere toplumda sendikal, muhalif, kadın eksenli çalışma yürütenler AKP’nin kadına yönelik şiddetinden nasibini aldığı kadar, özgürlükleri de kısıtlanıyor. Yüzler hatta binler ile ifade edilen bu tutsaklık da kadına yönelik şiddetin bir başka versiyonu olarak yürütülüyor.

KADIN EMEĞİ SÖMÜRÜSÜ

Uluslararası raporlara göre kadınlar erkeklere oranla daha düşük ücretle çalıştırılırken., özellikle emeğin yoğun olduğu alanlarda çalışıyor. Tarımda ve kayıt dışı istihdamda çalışan kadınlar daha düşük ücretler alırken, neredeyse hiçbir soysal güvenlik hakkından da yararlandırılmıyor. Her 4 kadından yalnızca 1’i resmi iş gücüne dahil.

Çalışan kadınların yüzde 52’si ücretli veya yevmiyeli olarak çalışıyor. Yüzde 36’sı ücretsiz aile işçisi, sadece yüzde 11’i bağımsız çalışan ve yüzde 1’i işveren. Ancak Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (İLO) göre işsizler için yeni yaratılan “iş imkanları”nın çoğu kayıt dışı işler. Kadın işçilerin de yüzde 60’ı kayıt dışı çalıştırılıyor.

“Kadın da olsa çocuk da olsa gerekeni yapan” bir iktidar olan AKP döneminde kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün, cinayetlerin katlanarak artışı sadece verilere rakamsal olarak yansımanın ötesini içeriyor. Düşük ücretle emeklerinin sömürülmesinden, 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuk gelinlerin önünün açılması, yine AKP döneminde fuhuşun da ciddi boyutlara ulaşması dikkat çekiyor.

Dindar bir nesil yetiştirme hamaseti güden AKP’nin iktidara geldiği 2002’den itibaren suç oranlarındaki artışlarına dair AKP’li kabine üyelerinin resmi açıklamalarına göre 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçlarının yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz suçlarının yüzde 125 arttığını ortaya koyuyor.

FUHUŞ VE İSTİSMARDA AKP DÖNEMİNDEKİ MUAZZAM ARTIŞ

Verilerin daha da detaylı halinde ise çarpıcı sonuçlar mevcut. Söz konusu tablonun yasal dayanağı ise hükümet. AKP iktidarının açıklamalarıyla fuhuş suçundan 2002 yılında 2 bin 669 kişi hakkında dava açıldı. Bu sayı 2007 yılında neredeyse iki kat artarak 4 bin 494’e, 2010 yılı sonu itibariyle de dört kata  çıkarak 8 bin 409’a ulaştı. Fuhuş suçu 8 yılda yüzde 220 oranında arttı.

Cinsel saldırı ve çocuk istismarları suçlarında 2002 yılında 16 bin 043 sanık hakkında dava açılmışken, bu sayı 2007 yılı sonu itibariyle 19 bin 162’ye ve 2010 yılı sonu itibariyle de 35 bin 760’a ulaşarak 8 yılda yaklaşık yüzde 125’lik bir artış gösterdi. 2002 yılında müstehcenlik suçundan 818 sanık hakkında kamu davası açılırken, bu sayı AKP’nin birinci iktidar dönemi olan 2007 yılı sonunda bin 808’e ve ikinci iktidar dönemi olan 2010 yılı sonunda ise 2 bin 200 kişiye ulaştı. 2002 yılından 2010 yılı sonuna kadar yaklaşık yüzde 170’lik bir artış oldu.

‘İLERİ DEMOKRASİ’ ABİDESİ!

AB standartlarına göre, her 7 bin kadın için bir sığınma evi açılması gerekiyor ve bu da 7 bin 500 sığınma evine tekabül ediyor. Çağdaşlık ve “ileri demokrasi”den dem vuran Türkiye’de kadına yönelik çalışma yürüten STK’ların verilerine göre bu rakam 867 kişilik kapasiteli ve toplam 38 sığınma evini içeriyor. Sağlık, eğitim, ekonomik ve hukuksal veriler üzerinden yapılan değerlendirmede Türkiye, Afrika ülkelerinin dahi gerisinde bulunuyor.