26 yaşındaki Dilara Kara, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmaya hazırlanırken üniversite diploması iptal edilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına genel bir itiraz olarak başlayan barışçıl protestolara katıldığı gerekçesiyle hukuksuz bir biçimde tutsak edilen yüzlerce gençten biri. Garanti Bankası Teknoloji’de çalışan Kara, AKP iktidarının hukuk tanımazlığına ve her alanda giderek artan baskısına dur demek için Kadıköy’de yapılan halk yürüyüşüne katılmıştı. 24 Mart sabahı polis baskınıyla gözaltına alınan Kara, Vatan Emniyet Siyasi Şube’de bir gün mevcutlu olarak tutulduktan sonra çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi’nde önce adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi, daha sonra ise savcının karar değiştirmesiyle hukuksuz bir biçimde tutuklandı. Marmara (Silivri) Kadın Kapalı Hapishanesi’nin C-8 blokuna konulan Kara, ANF’ye konuştu.

‘VALİLİK YASAĞINA DAİR HİÇBİR UYARI YAPILMADI, SORUNSUZ YÜRÜDÜK!’

Yaklaşık 1 haftadır tutuklu bulunan Kara, 22 Mart 2023 tarihinde Kadıköy’de gerçekleşen halk yürüyüşüne, Ekrem İmamoğlu’na yapılan hukuksuzluktan öte eşitliğe dayalı yeni bir ülke kurmak talebiyle katıldığını vurguladı. Yıllardır derinleşen hukuksuzluğa karşı sessiz kalmayı kabul etmediğini belirten Kara, “Bir yurttaş olarak sorumluluk hissettim. Ve yaşananlar karşısında bir şeyler yapmalı diyerek Kadıköy’deki halk yürüyüşüne katıldım. Her ne kadar bugün önümüze valilik yasağı gibi bir gerekçe öne sürülse de o gün bu yasağa dair hiçbir uyarı yapılmadı ve bizler tepkimizi göstermek amacıyla sloganlar eşliğinde Bahariye Caddesi’nden Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na kadar barışçıl yürüyüşümüzü hiç sorunsuz gerçekleştirdik” dedi.

‘ADLİYE NEZARETHANESİNDE SAATLERCE AÇ VE SUSUZ TUTULDUK’

24 Mart Pazartesi sabahı Ataşehir’deki evine yapılan polis baskınıyla uyandığını anlatan Kara, avukatına haber verilmesine dahi izin vermeyen polislerin, evi darmadağın ettiğini, hatta giyinirken bile bir kadın polisin odasına girmeye çalıştığını belirtti. Kara, evden çıkarken kendisine yapılan düz kelepçenin Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde görüntü almak ve algı yaratmak için ters kelepçeye çevrildiğine dikkat çekti. Vatan Emniyet Siyasi Şube’de bir gün mevcutlu olarak tutulan Kara, eziyet ve zulmün götürüldüğü Çağlayan Adliyesi’nin yedi kat altındaki nezarethanede de sürdüğünü söyledi. Avukatlarla görüşmelerinin keyfi bir biçimde polis tarafından engellendiğine işaret eden Kara, şöyle konuştu: “Saatlerce aç ve susuz bırakıldık. Avukatlarımızla görüşme talebimiz her defasında geri çevrildi. Bilgilendirme yapan bir TEM polisi önce adli kontrol ile serbest bırakıldığımızı tebliğ etti, ancak 2 saat sonra ise aynı polis savcı tarafından kararın değiştirildiğini ve tutuklamaya sevk edildiğimizi söyledi. Hepimizi üç mahkemeye bölmüşlerdi. Ben 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde ifade verdim. Daha sonra şaşkınlık içinde 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmekten tutuklandığımı öğrendim. Bu karar karşısında büyük bir öfke duydum. Bir kere daha adaletin su ve ekmek gibi bir ihtiyaç olduğunu ve bu uğurda yürümüş olmanın ne kadar önemli olduğunu kavradım. Önce ailemi ve işimi düşündüm. Endişe duydum. Çünkü ilk kez hapishaneye giriyordum. Tek tesellim yalnız olmamaktı. Benimle birlikte aynı hukuksuzluğun hedefi olan öğrenciler, gazeteciler vardı.”

‘GARDİYANLARIN AYAKTA SAYIM DAYATMASINI GERİ ÇEVİRDİK’

Önce Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’ne gitmek üzere çıktıkları yolda kendilerini Marmara (Silivri) Hapishanesi’nde bulduklarını anlatan Kara, en çok da çıplak aranmaktan korktuğunu ancak böyle bir muameleyle karşılaşmadıklarını söyledi. C-8 blokundaki bir koğuşa konulduklarını belirten Kara, sabah gardiyanların kendilerine ayakta sayım dayattığını ancak buna tepki göstererek bu hukuksuz uygulama konusunda geri adım attırdıklarını vurguladı. Hapishaneye sindirilmek için atılsa da daha da güçlendiğini kaydeden Kara, “Burada çok güzel dostluklar kurdum. Benim gibi çok sayıda hukuksuz biçimde tutuklananlar vardı” dedi.

‘BU SÜREÇTE DAHA DA GÜÇLENDİM!’

Bugün susma ve geri adım atma günü olmadığının altını çizen Kara, şunları kaydetti: “Bizi almalarının tek nedeni sokağa çıkan halka gözdağı vermekti. Bu gözdağı işlememeli. Bugün hiç olmadığı kadar mücadeleyi yükseltme günüdür. Hukuksuzluk ve zorbalık karşısında hiçbir zaman sinmemek gerek. Beni tutuklayarak sindirebileceklerini sandılarsa da, bu süreçte daha da güçlendim. Unutmamak gerekir ki bizim gücümüz irademizdir. Siyasetçiler reklam peşindeyken, biz büyük bir samimiyetle sokakları doldurduk. Artık hiçbir endişem kalmadı, sonuçta haklı olduğumu biliyorum ve bu haklılıkla mücadeleyi sürdüreceğim.”