Karasu: Paris Katliamı bir devlet kararıdır
Karasu: Paris Katliamı bir devlet kararıdır
Karasu: Paris Katliamı bir devlet kararıdır
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Paris Katliamı’nın içinde bir bütün olarak AKP, MİT ve devletin olduğunu belirterek, katliamın bir devlet kararı sonucu gerçekleştirildiğini söyledi.
Katliam kararı alınırken tüm PKK öncü kadrolarının hedef alındığını söyleyen Mustafa Karasu, Paris Katliamı’na ilişkin şunları dile getirdi: “Sara arkadaşın hedef alınmasının nedeni partinin kurucu üyesi olmasıdır. Zaten 2012-13’te özelikle bu Fethullahçıların gazetelerinde çeşitli değerlendirmeler vardı. İşte ‘PKK’nin 20 kusür eski kadrosu var ve bunlar tasfiye edilirse PKK tasfiye edilir’ gibi bir kamuoyu ve algı yaratılmaya çalışılıyordu. Açıktan açığa PKK yönetimine karşı saldırının zemini hazırlanıyordu. Özellikle de Taraf gazetesinde ve başka gazetelerde birçok köşe yazarı yazdı, hatta manşetlere konu oldu. Aslında sadece Sara arkadaşa yönelik bir plan değildi bütün örgüt yönetimine yönelik bir plandı. Sara arkadaş Avrupa’da daha kolay bir hedef olduğu için yöneldiler.”
‘KATLİAM DEVLET KARARIDIR’
“Sakine Cansız kadın özgürlük çizgisinin ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin en büyük değeri ve moral kaynağıydı” diyen Karasu, “Bu katliamın içinde kesinlikle bir bütün olarak AKP, MİT ve devlet vardır. Sara arkadaşın katledilmesi bir devlet kararı sonucu oldu. Belki karar önceden alınmıştı ama uygulanması 2013’ün Ocak’ında oldu. Tam da Önderlik ile müzakerenin olduğu dönemde oldu. Bir yönüyle onlar için müzakereler taktiktir. Hala da öyle görüyorlar. Eğer gerçekten müzakerelere çok ciddi yaklaşılsaydı bu katliamın önü alınabilirdi. Ama esaas olan örgüt yönetiminin tasfiyesi olduğu için Sara arkadaş katledildi” şeklinde konuştu.
‘KÜRDİSTAN DAĞLARINA SEVDALIYDI’
PAJK Koordinasyonu üyesi Emine Erciyes de, Sakine Cansız ile tanışmasına ilişkin şunları söyledi: “Sakine arkadaşla ilk karşılaşmamız Önderlik sahasında oldu. Ben o zaman örgütte yeniydim. Önderlik sahasına gelmiştim. Bir sabah Sara arkadaşla Mahsun Korkmaz Akademisi’nin bahçesinde karşılaştık. Heval Sara spor yapmayı esas alan bir arkadaştı. Hangi koşulda ve nerede olursa olsun spor yapardı. O sabah erkenden spordan geliyordu. Biz de yeni uyanmıştık. Birden onu karşımda gördüm. Yüz ifadesi hem sorgulayan hem de sevgi ile kucaklayandı. O’nun o yüz ifadesini hala da unutamadığımı belirtmek isterim. Daha sonraki süreçlerde de Heval Sara ile ilgili hep bu duyguları hissettim.”
Sakine Cansız’ın doğaya çok bağlı olduğunu ve Zağroslara gönülden sevdalı olduğuna dikkat çeken Erciyes, “Gerçekten Kürdistan dağlarına gönülden sevdalıydı. Görmediği bütün dağları büyük bir merakla hasretle görmek isterdi. İşte bir Çarçela dağına çıkmak bir Şekif dağına çıkmak hep hayalindeydi hep isterdi. Sanırım Şekif’e çıkmıştı ama mesela bir Zagros'a geldiğinde neden Çarçela’ya çıkmadım diye biraz sitemli olabiliyordu. Son süreçlerde bir daha Şekif’e gidebilmek oradan bütün Kürdistan coğrafyasına bakmak onun için bir hayaldi. Biraz da Dersim coğrafyasının eşsiz güzelliği, toplumunun doğal özünden gelen doğa sevgisi ve insan sevgisi buradan kaynaklanıyordu” dedi.
‘KADINA YAPILAN SALDIRIDIR’
Paris’te yapılan saldırının hedefinin direk Kadın Hareketi olduğunu belirten Erciyes, “Kadın Hareketi’ne yönelik bir saldırıdır. Belirttiğim gibi Sara arkadaşın düzeyi Kadın Hareketi’nin gelişkinlik düzeyini gösteriyordu. Düşmanın da en büyük korkusu kadındır. Çünkü Önderliğe bağlılık Önderlik projelerini uygulama noktasında kadının büyük bir duyarlılığı, büyük bir cesareti, kaygısızlığı vardır. Bu anlamda kadına yapılan bir saldırıydı” şeklinde konuştu.
‘ÖZGÜRLÜKTEN VAZGEÇİLMEZ OLDUĞUNU GÖSTERDİ’ Cansız ve iki yoldaşının katledilmelerinden sonra dünya demokrasi hareketleri arasında büyük bir kenetlenme yaşandığına vurgu yapan Emine Erciyes, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Heval Sara’nın şahadeti büyük bir kenetlenmeyi ortaya çıkardı. Özgürlük düşmanlarının aslında yapmak isteğini tersine döndürdü. Sadece Kürt halkı değil özgürlüğe demokrasiye ilgisi olan gönül vermiş olan bütün dünya halkları aslında Sara arkadaş etrafında toplandı. Tüm insanlık onun etrafında kenetlenerek özgürlüğe ne dayatılırsa dayatılsın, ne kadar vahşet dayatılırsa dayatılsın özgürlüğün vazgeçilmez olduğunu, yaşamsal olduğunu bir kez daha Heval Sara şahsında O’nun etrafındaki kenetlenmesiyle gösterdi.”
‘BESELERİ TEMSİL EDEN ANA DAMAR SAKİNE’DE HAYAT BULDU’
PKK Merkez Komitesi Üyesi Muzaffer Ayata da, Sakine’nin hem Şahin Dönmez gibi ihanetçilere karşı hem de düşmana karşı asla boyun eğmediğini söyledi. Ayata devamla şunları belirtti: “Sakine arkadaş işkence, sorgu odaları, baskı ve terör ortamında asla taviz vermedi, Şahin Dönmez’e en sert tavır alan, ihanetini affetmeyen bir tutum sahibi oldu. Elazığ cezaevinde kaldılar, PKK davaları açılınca 7. Kolordu sıkıyönetim komutanlığına hepimizi topladılar. Zaten biz Diyarbakır cezaevindeydik. Elazığ cezaevindeki grubu da getirdiler. Kadınlar koğuşunda herkesi sarmalayan, kucaklayan, sevgisi ile direnişiyle sahiplenen kanatları altına alan direngen dik başlı kadındı. O asi davranışlarını Esat Oktay Yıldıran karşısında da sergileyen, geri adım atmayan, insani boyutlarını ve siyasi karakterini koruyan bir arkadaşımızdı. Diyarbakır Zindan direnişinde Kürt kadınını, Dersim’de asi isyankâr Beseleri temsil eden ana damar olarak hayat buldu.”
DİRENİŞ BAYRAĞINI YERE DÜŞÜRMEDİ
Diyarbakır zindanın kadınlar koğuşundaki tutsaklarla aralarında iletişim sorunu olmasına rağmen gözlerinin arkada kalmadığına dikkat çeken Ayata, “Bu tutumunu örgütsel sorunlarda; düşmana karşı mahkemelerde her yerde sürdürdü. Kadın erkek koğuşları arasında tam bir izolasyon vardı. Diyarbakır zindanında görüşme imkânımız hiç olmadı. Zaten hepimizde büyük bir güven vardı Sakine arkadaş öyle bir izlenim bırakmıştı bizde. Sakine oradaysa kaygılanmamıza ayrı bir şey yapmamıza gerek yoktu. Kadın arkadaşların sayısı çok az olduğu halde, bir tek koğuşla sınırlı olduğu halde Sakine direnişi, direniş bayrağını yere düşürmedi, gerçek anlamda temsil edebildi” dedi.
‘SAKİNE PKK’NİN RUHUYDU, ÖZÜYDÜ’
Son olarak Sakine Cansız’ın şahadetini ilk duyduğu zaman refleksinin “bizi ruhumuzdan vurdular” şeklinde olduğunu söyleyen Ayata sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “PKK’nin kurucu kadın kadrolarından bu hareketin ruhunu ölümüne temsil eden, her şart altında her alanda ayakta kalabilen kişiliğini kimliğini koruyabilen biridir. PKK’nin ruhuydu, özüydü. Sevgi, arkadaşlık, bağlılık, sadakat Sakine arkadaşta en üst seviyedeydi. İlk yazdığım makalede, “bizi ruhumuzdan vurdular” şeklinde oldu. Bizim için PKK değerleri, yoldaşlık hukuku, bağlılık, kırk yıllık tecrübenin bir yerde canlı hale gelmiş sembolüydü. O açıdan Sakine Kürdistan kadınının direnişinin ruhuydu demek yanlış olmaz.”