Karayılan: AKP hala DAİŞ ile işbirliği içinde

Karayılan: AKP hala DAİŞ ile işbirliği içinde

Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan, DAİŞ çeteleriyle Türk devletinin halen ilişki içinde olduğunu belirterek, AKP Hükümeti'nin Kobanê tutumuyla stratejik Kürt-Türk ittifakına ağır darbe vurduğunu söyledi. Kobanê’de imkansızlıklara rağmen ağır silahlara karşı sergilenen büyük direniş ile Kuzey Kürdistan’da 6-8 Ekim tarihlerinde yapılan sahiplenme eylemlerinin birbirini tamamladığına dikkat çeken Karayılan, "Kobanê direnişi düşmeyeceğini ispatladı, ardından uçaklar devreye girdi ve uzun süre sembolik idi. Durumun ciddi olduğunu gördükten sonra uçaklar da ciddi yaklaştı” dedi. 

Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan, Kobanê’de yürütülen savaşı, DAİŞ çetelerine verilen destek, DAİŞ ve Baas rejmi arasındaki çatışmasızlık, Türkiye’nin açık bir şekilde DAİŞ'e yardımı, Kobanê’deki son durum ve Ulusal Kongre konularına ilşikin Azadiya Welat Gazetesi'nden Abdurrahman Gök’e konuştu.

“15 Eylül’de başlayan Kobanê saldırıları Türk devletinin tutumu için bir aynadır” diyen Karayılan, şöyle konuştu: “Kobanê Türk devleti için ayna gibidir. Birincisi; Türkiye’nin çözüm sürecinde samimi olup olmadığını açığa çıkaracak. İkincisi; Türkiye'nin DAİŞ çeteleriyle ilişkileri var. Türkiye uluslararası baskılar sonucunda ‘ilişkimi kesmişim’ dedi, o zaman bu gerçeklik ortaya çıkacak. İlişkiyi kesmiş mi kesmemiş mi? Türkiye’nin çözüm sürecine yaklaşımındaki samimiyetinin ne denli net olacağı görülecek dedik. Zaman geçti ve birkaç gün sonra ayna göründü. Türkiye ve DAİŞ çetelerinin ilişkilerinin devam ettiği ve ortak plan-proje çıkardıkları görüldü. Kobanê’yi düşürmek istiyorlardı. Trenle Til Ebyad’a yakın köylerde cephane boşaltılıyor, birçok DAİŞ çetesi Türkiye topraklarına geçiyor ve Türkiye tarafından gelip hucum ediyorlar. Bunlar net olarak görülünce ve DAİŞ Qeremox’un kuzeyini alınca artık AKP ve Türk devletinin tutumu netleşti. Zaten bazı çekimlerde canlı olarak görüldü. Musul Konsolosluğu'nda yakalanan 49 kişi serbest bırakılınca Türkiye ve DAİŞ’ın ilişkileri açık bir şekilde görüldü. Daha o zaman dedik, ‘Türkiye bu planın içindedir’ diye. DAİŞ Kobanê’yi ele geçirip Reqqa’yı kendine merkez yapmak istiyor. Türkiye de Kobanê’nin düşmesini istiyor. Tampon bölge planını kamuoyuna kabul ettirmek ve Rojava kontonlarını boşa çıkarmak istiyor. Ortaya çıktı ki, AKP devleti Rojava’ya olan karşıtlığından vazgeçmemiş ve bunda kararlıdır.”

‘TÜRKİYE KORİDOR İÇİN OYALAMA POLİTİKASI UYGULADI’

DAİŞ’in Kobanê’ye saldırdığı ilk günlerde PYD’nin Türkiye’ye başvuruda bulunarak Cizîrê ve Kobanê arasında koridor açılması için izin istediğine de işaret eden Murat Karayılan, detayları ise şu sözlerle ifade etti: “Onlar da 'tamam iyidir veririz' deyip ertelediler. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Salih Müslim’i İstanbul’a davet ettiler. Yanılmıyorsam İstanbul’da Ferîdun Sinirlioğlu (Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı) ile görüştü. Salih Müslim koridorun açılması talebinde bulundu. O da 'tamam koridor açılacak, siz de Kobanê, Cizîrê ve Qamişlo heyetlerinizi belireleyin, ilişkide olmak için telefonlarını verin. Böylece koridor açılsın. Ne kadar imkan varsa sizlere sunulsun. Bu sözlerle onu da oyaladılar ve sözler gerçekleşmedi' Türkiye neden hem söz veriyor hem de yerine getirmiyor? İlk ihtimal; oyalayarak zaman kazanma ve Kobanê’nin bu süreçte düşürülmesidir. İkinci ihtimal; Cumhurbaşkanı Erdoğan sonradan müdahale etmiş olabilir. Onun için de söz verip yerine getirmiyorlar. AKP bu yaklaşımlarıyla Önder Apo’nun 2013 Newroz’unda ilan ettiği deklarasyonun esas ruhu olan Kürt ve Türk ittifakına darbe vurdu.”

‘AKP’ KÜRT HALKINI KOBANÊ’DE BOĞMAK İSTEDİ’

AKP’nin Kobanê’deki tavrıyla Kürt ve Türk ittifakına dönük stratejik yaklaşmına büyük darbe vurduğunu söyleyen Karayılan, açıktan AKP’nin Kürt halkının Kobanê’de boğulmasını istediğini kaydetti. Erdoğan’ın “Halep bizim için daha önemlidir” sözlerine de değinen Karayılan, bu sözlerin Kobanê’de açığa çıkan gerçekleri çarpıtmaktan öte anlam taşımadığını belirtti.

Karayılan, DAİŞ çetelerinin Kürdistan’ı işgal etmek isteyen güçlerce piyasaya sürüldüğünü ancak Kobanê direnişiyle bu çete gücünün kırıldığını belirterek, “DAİŞ binlerce çete üyesini burada kaybetti. YPG’nin de belki çok şehidi oldu ama DAİŞ burada kaybetti. Öyle görünüyor ki Kobanê DAİŞ için mezar oluyor. Yok oluşlarının başlangıcı Kobanê’de başlamış bulunmakta. Denilebilir ki DAİŞ’i de Türkiye kaydırdı Kobanê’ye” diye konuştu. Kendilerinin başından beri DAİŞ’in işgalcilerin derin bir projesi olarak ortaya çıkarıldığını savunduklarını kaydeden Karayılan, şunları aktardı: “Biz bunu sadece Türkiye’ye bağlamıyoruz. Kürdistan’ı işgal etmek isteyen güçlerin rolü var. Çok açık ki, Suriye, İran ve Türkiye Kobanê’nin düşmesini istiyordu. Bunun için de sadece izlediler. Bu yüzden Suriye rejimi ve muhaliflerle olan savaşını durdurdu. Bütün güçlerini Kobanê ve Til Ebyad’a getirdi.” 

‘KÜRT HALKININ YÜKSELEN PRESTİJİNE LEKE SÜRMEK İSTİYOR’

Karayılan, Kürdistan üzerinde işgal politikası yürüten güçlerin Kobanê şahsında Kürt siyasetini hedeflediklerini ve uluslararası alanda yükselen prestijine "leke" sürmeye çalıştıklarına dikkat çekti. "Apocu" hareketin özellikle Şengal müdahalesi ile büyük bir prestij kazandığına işaret eden Karayılan, “Bazıları YPG ve HPG’nin imajının kirlenmesini istediler. Bunun için de YPG şahsında Kobanê’de tüm Kürtlere ders vermeye çalıştılar. Bunun karşısında Kobanê direnişi oluştu. Bu nedenle Kobanê direnişi çok anlamlıdır. Kürt halkının şeref ve onurunu korudu. Sadece Kobanê’nin değil 4 parça Kürdistan’ın şeref ve onuru korundu. Gerçekten de Kobanê’nin içinden geçtiği bugünler çok tarihi ve önemlidir. Bu da kahramanlıklarla oldu. O şehitler ki destan yazdılar. Arîn Mîrkanlar, Kendallar, Zozan ve Erîşanlar dünyada büyük etkiler yarattılar. İlk defa bir Kürt şehri sesini bu şekilde cihana duyuruyor. Hem etkisi 4 parça Kürdistan’a bırakıyor, hem de dünyaya. Herkes bu direnişten ilham ve heyecan duydu. Sol güçler, demokratik güçler, barış sevenler ve Kürt ulusal hareketi için direniş sembolü oldu. Öncesinden söylenmişti bunu bende söyledim Kobanê Stalingrad olacak” diye konuştu.

Kobanê’de imkansızlıklara rağmen ağır silahlara karşı sergilenen büyük direniş ile Kuzey Kürdistan’da 6-8 Ekim tarihlerinde yapılan sahiplenme eylemlerinin birbirini tamamladığına dikkat çeten Karayılan, bu eylemlerin ardından Amerîka’nın çete mevzilerini vurmaya başladığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “İlk başlarda herkes Kobanê’nin düşeceğini, dolayısıyla hava saldırılarına gerek olmadığını belirtiyordu. Bazı çevreler Amerîkanın müdahale ederek düşmesine izin vermediğini göstermeye çalışıyorlar ancak öyle değil. Kobanê direnişi düşmeyeceğini ispatladı, ardından uçaklar devreye girdi ve uzun süre sembolik idi. Durumun ciddi olduğunu gördükten sonra uçaklar da ciddi yaklaştı.” 

‘KOBANÊ DİRENİŞİ KENDİNİ DÜNYAYA İSPATLADI’

Kobanê direnişinin kendini dünyaya ispatladığını ve Kürt halkı için de ulusal bir durum olduğuna işaret eden Karayılan, “Bakur halkı çok destek verdi, ardından Güney ve Doğu Kürdistan halkı ile yurtdışındaki Kürtler alanlara indi. Kobanê direnişinin öncülüğünü oradaki kahramanlar yapıyor, ancak ulusal kolektif bir direniş oldu. Hatta Kürt dostları ile enternasyonalist insanlar da oraya giderek şehit düştü. Paramaz Kızılbaş bunun örneğidir. Aldığımız bilgilere göre bazıları hala orada savaşıyor. Bu nedenle kutsal bir bir rolü sözkonusudur” dedi. 

Sergilenen direniş ile Kürdistan ve dünyaya yayılan direnişi sahiplenme eylemlerine rağmen, Türkiye’nin dünya komuoyunda eleştiri konusu olan DAİŞ ile olan ilişkilerinin devam ettiği konusuna da değinen Karayılan, Kobanê-Suruç sınırında DİHA tarafından çekilen ve DAİŞ çeteleri ile Türk askerlerinin diyaloglarını gösteren görüntülerin herşeyi gözler önüne serdiğine işaret etti. Görüntülerin hakikati gösterdiğini ifade eden Karayılan, şunları belirtti: “Türkiye sıradan bir devlet değil. NATO üyesi ve şimdiye kadar çok umut bağlanan bir devletti. Politik yaklaşım var, bu nedenle Amerîka, Avrup veya Rusya olsun uluslararası güçler Erdoğan ve AKP’nin DAİŞ ile ilişki içinde olduğunu anladı. Doğrusu bazı dostların hazırladığı cephaneliğin Amerika tarafından Kobanê’ye havadan indirilmesi AKP devletine cevaptı. Bu sıradan bir şey değildir. Doğrusu Kobanê direnişi birçok şeyi açığa çıkardı. Bu bir tutumdur, eleştiridir, ancak doğrudan üzerlerine almak istemiyorlar. Farklı yöntemlerle AKP’ye gerekli şeylerin söylendiğini tahmin ediyorum. Ancak AKP’nin ne yaptığını ne iş yaptığını biliyor. AKP’nin Kürt karşıtı duyguları bu güçleri o noktaya götürdü” diye belirtti.

Amerika’nın 2003 yılında Irak’a müdahalesi öncesinde Mart ayında Türkiye Meclisi'nde reddedilen ve Irak’a müdahalede Türkiye sınırının kullanılmasına izin veren tezkere konusunda AKP’nin sonradan pişman olduğunu ve bu nedenle Suriye konusunda rol almak istediğini hatırlatan Karayılan, “AKP ‘tezkereyi reddettik orada Kürt federasyonu oluştu, PKK istifade etti’ diyerek, Suriye’de ortaya çıkan durumda buradaki Kürtlerin birşey elde etmemesi ve onları kontrol etmek için öncü rolü oynamak istedi. Erdoğan ve Davutoğlu kendilerini başarılı görüyorlar, ancak büyük yanlışlıklar yaptılar. Suriye’nin 6 ayda düşeceğini belirtiyorlardı ancak 3 yıldır hala düşmedi. Kürt karşıtlığı burada da onları yanlışa düşürdü."

Kuzey Kürdistan’daki halk serhildanlarının DAİŞ’i durdurduğuna işaret eden Karayılan, Kobanê’deki son duruma ilişkin de şunları kaydetti: “13-14 Ekim"e kadar bir denge durumu oluştu. Ardından YPG bazı yerleri ele geçirdi. Bir süredir böyle devam ediyor. Tabi halkın sahiplenmesi ve gençlerin katılımı büyük rol oynadı. Stalîngrad gibi bir durum ortaya çıktı. Belki oradaki gibi bilinçli birşey olmadı, ama Kobanê’de de böylesi bir durum doğal olarak gelişti. Gerçekten de birçok yönüyle benziyor. O zaman da Sovyet, İngiltere, Amerika ve Fransa birlikteydi. Yani bir cephe vardı, Stalingrad’a destek veriyorlardı. Bugün de buna benzer bir cephe var, koalisyon oluşmuş, Kobanê’ye destek sunuyor. Kobanê’de kuşkusuz YPG’nin güçlü bir durumu var ve daha da ileri gideceğe benziyor.” 

‘PEŞMERGE VE ÖSO’NUN GELMESİ PSİKOLOJİK OLARAK DAİŞ’E DARBE VURDU’

Peşmerge ve ÖSO’nun da Kobanê’ye gelmesinin psikolojik olarak DAİŞ üzerinde etki yarattığını dile getiren Karayılan, “Ancak pêşmerge güçleri sadece ağır silahlar konusunda uzman olanlardır. ÖSO’nun ise zaten azdır. Önceden bazıları vardı, yeni gelenlerden de 30-40 civarında kaldığını tahmin ediyorum. Rolleri var ancak esas yük YPG ve YPJ’de. Ön saflarda onlar yer alarak operasyon düzenliyorlar. Duyduğumuza göre kaç gündür ilerliyorlar. Kent savaşıdır, sokak sokak, ev ev ilerliyorlar” diye konuştu. 

‘ULUSAL KONGRE ÜZERİNE ÇALIŞILMALI’

Yaşanan son gelişmelerle birlikte yeniden gündeme gelen Kürt Ulusal Kongresi konusunda da görüşlerini dile getiren Karayılan, 3 yıl önce bizzat kendisinin Güney Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani ile görüştüğünü ve ardından kongre çalışmalarını başlatılarak bir düzeye kadar getirildiğini, ancak Rojava konusunda çözümün gelişmediğini, bu nedenle de kongrenin gerçekleşmediğini hatırlatan Karayılan, şöyle devam etti: “Şimdi Ulusal Kongre gibi bir çalışma üzerimizde farz oldu. Kürt siyasetçiler olarak hepimiz bundan sorumluyoruz. Şimdi savunma alanında alt düzeyde bir ortaklık oluşmuş durumda. Yine temel sorunlardan biri olan Rojava konusunda Duhok’ta yapılan toplantının ardından bir anlaşma yapıldı. Yerine getirilip getirilmeyeceği belli olmasa da, bazı şeyler yapıldı. Mevcut durumda Ulusal Kongre için şartlar kaldığı yerden devam ediyor. Daha önce oluşturulan kurullar son maddeye kadar gelmişti. Buradan devam edip sonuca gidebilir. Bir ay için de bunu yapabilir. Çünkü önceden temeli oluşturulmuş. Bir araya gelerek kongreyi yapabilirler. Bildiğim kadarıyla arkadaşlarımız KCK adına tartışma yürüteceklerdi ve bunun yapıldığını biliyorum. Onlarında olumlu yaklaşacağına inanıyorum.” 

Kürt halkının özgürlüğünü alacağına vurgu yapan Karayılan röportajını şu cümlelerle sonuçlandırdı: “Kürt halkı önderliğini özgürleştirerek özyönetimini oluşturacaktır. Kimse bunun önünde engel olamayacaktır. Gün Kürt halkının günüdür. Bazılarının da daha önce dediği gibi yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak. Son 4 aydaki gelişmeler bunun ispatıdır ve bugün her zamankinden daha fazla umutluyuz.”