KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Ýmralıdaki görüşmeler konusunda Kolombiya devleti ile FARC örgütünün geliştirdiði gibi bir süreç önerirken, mevcut girişimlerin bir amacının da saflarda beklenti yaratmak ve güçlerimizde rehaveti geliştirmek olduðunu kaydetti. Karayıla, Bu yüzden kimse gevşememeli, herhangi bir beklentiye girmemeli, hiç kimse 'hemen demokratik çözüm süreci gelişecek gibi bir hayale kapılmamalıdır' derken, 2013 yılına dönük geliştirmekte oldukları hazırlıkları ve planlamaları asla ve asla gevşetmeden yürüteceklerini vurguladı.
Ýmralıda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler konusunda, Eðer devlet gerçekten ciddi bir kararlaşma düzeyini yaşamış ve bu anlamda adım atacaksa biz bunu karşılıksız bırakmayız diyen Karayılan, ancak görünürde devletin böyle bir kararlaşmayı yaşadıðı yönünde hiçbir belirti olmadıðını söyledi. Karayılan ANFye verdiði mülakatta, devletin hesaplarını, Kürt hareketinin pozisyonunu, Licedeki saldırıyı, Devlet Bakanı Egemen Baðışın açıklamaları ve medyada yürütülen bazı tartışmaları deðerlendirdi.
DÝYALOG VE MÜZAKERE SÜRECÝ KAMUOYUNA AÇIK OLMALI
-Sayın Öcalan ile görüşmelerin kamuoyuna açık olması daha iyi olmaz mı? Evet, biz diyalog ve müzakere sürecinin kamuoyuna açık olmasından yanayız. En doðrusu budur. Eðer buna gelirlerse biz buna açıðız ve bunu istiyoruz. Daha önceki Ýmralı-Oslo görüşme sürecinde bize bu kapalı olacak, asla ve asla kimse yansıtmayacak, yansıtılması beraberinde sürecin sabote olmasını saðlar, ancak sonuca ulaşılırsa taraflar sonucu kamuoyuna aktarır denildi. Özellikle de aracı-dost grup bunu çok yoðun bir biçimde bir ilke olarak gündeme koydu. Biz de örgütlü bir güç olduðumuz için çok örgütlü ve disiplinli bir biçimde bu kurala harfiyen uyduk ve kendi yapımıza bile hiçbir biçimde yansıtmadık. Biz baştan beri verdiðimiz bu söze baðlı kalarak hiçbir şey yansıtmazken, karşı taraftan bilinen bir çevre bu görüşmeleri deşifre edip kamuoyuna yansıttı.
KOLOMBÝYA-FARC ÖRNEÐÝ
O dönem bu söz üzerinden kapalı kaldı ama şimdi açık da olabilir, biz açık olmasına daha çok taraftarız. Tıpkı Kolombiya devleti ile FARC örgütünün geliştirdiði gibi bir süreç olabilir. Yani orada nasıl ki hem devlet ve hem de FARC görüşmelerin başta Osloda, sonra da Havanada devam edeceðini, her iki tarafın görüşmeleri sürdürmeye yeniden karar kıldıklarını kamuoyuna açıkladılarsa, böyle açık bir şekilde kamuoyunun önünde bir süreci resmileştirdilerse, biz de bunu daha çok isteriz. En doðru, en açık olan şey, süreci bu biçimde gündemleştirmektir. Yani bu biçimde yaklaşım daha doðru olacaktır. Benim eleştiri konusu yaptıðım, kamuoyuna yansıtma konusu deðildir. Daha ilk adımda bir propaganda konusu haline getirme tutumudur.
KAPSAMLI BÝR HAMLENÝN ZEMÝNÝ GÜÇLENDÝ
-Demokratik kamuoyu ve halk bu konuda nasıl bir tutum geliştirebilir? Zira AKP yetkililerinin bu süreci alabildiðine psikolojik savaş malzemesi yaptıðı ve bu şekilde yürüttüðü bir süreçten bahsediyoruz
Evet. Mücadelemizin çok önemli bir sürece girdiðini herkes bilmeli. Biz hareket olarak önemli bir mücadele yılını geride bıraktık. Bu mücadele yılının birikimlerini ve tecrübelerini önümüzdeki yıl süreci acısından doðru deðerlendirme ve mücadeleyi daha üst bir dereceye taşırma imkanını yakalamış bulunuyoruz. Yani hem bölgede yaşanılan çalkantılı süreç ve onun çeşitli sömürgeci devletler arasında yaratıðı suni ilişki ve hem de halkımızın Batıda yaşadıðı devrimsel çıkış ile Kuzeyde gerillanın alan hakimiyetine dayalı gerçekleştirdiði hamle ve elde edilen tüm sonuçlar bir araya getirildiðinde Özgürlük Hareketinin daha güçlü bir mücadele sürecine girmiş olduðunu görürüz. Ancak çok güçlüyüz, o zaman kimseyi kaale almayız tarzında bir yanılsamayı yaşayan bir noktada deðiliz.
Halkımız ve dostlarımız şunu bilmeli; mücadelemizin bugün yakaladıðı elverişli koşullar, sonuç almak üzere kapsamlı bir hamlenin zeminini güçlendirmiş ve olanaklarını da artırmıştır. Muhtemelen Türk devleti de bunu az çok bildiðinden veya gördüðünden bir girişimle hem kendi konseptinin önünü açmak, hem de bizim yapacaðımız yeni hamlesel çıkışların önüne geçmek istemektedir. Bu bir devlet için, kendi politikalarını yürütmek açısından olabilecek bir şey. Herkes elbet çıkarını düşünerek yeni adımlar atmaktadır. Türk devleti de bunu bu çerçevede hesaplıyor olabilir.
DEMOKRATÝK CUMHURÝYET, DEMOKRATÝK ÖZERK KÜRDÝSTAN
Ancak biz güçlü bir pozisyondayken, demokratik çözüme daha fazla eðilim gösteririz. Çünkü nihayetinde biz Türkiyenin mevcut sınırları içerisinde Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Özerk Kürdistan stratejisine baðlıyız. Bu çözüm perspektifi bugün de hareketimizin resmi çözüm perspektifidir. Evet, bazen farklı arayışlar olabiliyor. Devletin her şeye kendini kapatması ve katliamları dayatması tabi ki doðal olarak bizi farklı arayışlara götürebilir. Bu bir seçenektir. Ama hala üzerinde durduðumuz nokta, Türkiye sınırları içerisinde Kürt sorununu çözme noktasıdır. Bu da Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Özerk Kürdistan perspektifinin esas alınması anlamına gelmektedir.
EÐER DEVLET CÝDDÝ BÝR KARARLAŞMA ÝÇÝNDEYSE KARŞILIKSIZ BIRAKMAYIZ
Biz bu noktada ısrarcı olacaðız. Dolayısıyla eðer devlet gerçekten ciddi bir kararlaşma düzeyini yaşamış ve bu anlamda adım atacaksa biz bunu karşılıksız bırakmayız. Fakat görünürde devletin böyle bir kararlaşmayı yaşadıðı yönünde hiçbir belirti yoktur. Görülen şey, daha çok Özgürlük Hareketi'ni zayıflatacak ve devre dışı kılacak bir formülasyonun uygulanmasıdır. Bugün bölgede PKK bir aktördür. PKKyi bir aktör konumundan çıkarmaya dönük bir manevra olma olasılıðı, ciddi bir biçimde gündemde olan bir durumdur.
Tüm halkımız ve dostlarımız şunu bilmeli; hareketimiz Önder Aponun etrafında her zaman kenetlenecek, demokratik çözüme açık olacak ama herhangi bir gevşeme yaratmadan hamlesel çıkışı önüne bir planlama olarak koyacaktır.
AMAÇLARI SAFLARDA BEKLENTÝ VE REHAVET YARATMAK
Yani bu girişimlerin bir diðer amacı da saflarda beklenti yaratmaktır. Güçlerimizde rehaveti geliştirmek, daha fazla mücadele azmini gündemleştirme deðil de beklentili ruh haline girip kararlı bir mücadelenin önüne geçmek istemektedir. Bunu tüm halkımız ve tüm gençlerimiz bilmeli. Katılımların önüne geçmek temel bir amaçları durumundadır. Bu nedenle katılım yapmak durumunda olan gençler tam da bu dönemde katılmalıdır. Mücadele etme durumunda olan hiçbir gücümüz herhangi bir tereddüt yaşamamalıdır.
HÝÇ KÝMSE HAYALE KAPILMASIN!
Mücadelemizin bir parçası ve karakteri olarak Önderliðimizle diyalog her zaman olabilecek bir şeydir. Bu, bizim mücadelemizi hamlesel boyutta örgütleyip geliştirmemizin önünde engel olamaz. Biz hareket olarak tüm dönem görevlerini 2012 yılı deðerlendirmemizde ortaya koymuştuk. Bunların hepsi geçerlidir. Zaten deðişen bir şey yok, henüz yansıyan bir şey de yok. Fakat devlet öyle yapıyor ki sanki Önderlikle bir diyalog oldu ve artık yeni bir süreç başladı gibi göstermeye çalışıyor. Böyle bir şey yok. Bu bir aldatmacadır. Bu bir psikolojik savaş propagandasıdır. Kürt kitlesini yanında tutma, saf-demokratik güçleri de beklentiye sokma ve onların mücadele azmini törpülemeye dönük bir politikadır. Bu yüzden kimse gevşememeli, herhangi bir beklentiye girmemeli, hiç kimse hemen demokratik çözüm süreci gelişecek gibi bir hayale kapılmamalıdır.
Çünkü AKPnin geçmiş pratiði gözler önünde olduðu gibi, şimdiki duruşu da açık ortadadır. Ya geleceksiniz çizgimize boyun eðeceksiniz ve güçlerinizi yurtdışına çıkaracaksınız ya da sizi ezerim, uluslararası güçlerle birlikte sizi darbelerim ve sizi ona zorlarım demektedir. Ama nasıl ki AKPnin 2011de gündemleştirip 2012de başarmak istediði Tamil örneði boşa çıktıysa ve tam tersine bir sonuç ortaya çıktıysa bu konudaki sömürgeci amaçlar da hiçbir şekilde sonuca gitmeyecek ve hareketimizin 2013 yılındaki başarısını hiçbir güç engelleyemeyecektir. Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir. Hareketimizin 2012 yılında saðladıðı gelişme, edindiði tecrübe ve birikim kesinlikle başarı olanaklarını arttırmış bulunmaktadır.
Mücadelemizin hiçbir aşamasında herhangi bir gevşeme ve herhangi bir deðişiklik yapmadan yoðun bir biçimde yüklenme ve yoðun bir şekilde 2013ün büyük hamlesini, her alanda hazırlama çalışmalarını asla ve asla gevşetmemeliyiz. Unutmayalım ki özel savaşın bir amacı da budur. Hiçbir yurtsever çevre, hiçbir militan topluluk buna aldanmamalı ve buna dikkat ederek mücadelesine daha fazla yüklenmeyi esas almalıdır.
Ayrıca Türkiyeli dostlarımız, demokratik çevreler ve tüm dost kesimler bilmeli ki demokratik çözümden yanayız ama yaş tahtaya da basmayız. Bu konuda Önderliðimize sonuna kadar güveniyoruz. Önderliðimiz bu konuda hepimizden daha duyarlı davranmayı bilmiş bir pratiði sürekli sergilemiştir. Bu açıdan hareketimizin temkinliliði ve bu konuda tutarlı, kararlı bir duruşu sergileyeceði kesindir.
2013 HAZIRLIKLARIMIZI GEVŞETMEDEN SÜRDÜRECEÐÝZ
Eðer gerçekten çözüme dönük bir belirti ve bir ışık gözükürse bunu sonuna kadar götürmeye dönük politikalar geliştiririz. Ama 2013 yılına dönük geliştirmekte olduðumuz hazırlıkları ve planlamaları asla ve asla gevşetmeden yürütmek durumunda olacaðız. Bunu herkes bilmeli, tüm dostlarımız, tüm halkımız, özellikle Kürdistanlı kadın ve gençlik kesimleri, bütün öncü kesimler bunu bilmeli. Kendimizi daha fazla güçlendirmeliyiz, daha fazla etkin hale gelmeliyiz. Ancak böyle devleti çözüme zorlayabiliriz.
Şimdi onlar bizi yurtdışına çıkarmaya zorlamak istiyorlar. Hem şiddetle bize bunu dayatıyorlar, hem de çeşitli diyalog yollarıyla. Biz de yenilmez mücadelemizi ortaya koyarak onları çözüme zorlamalıyız. Yenilmez olduðumuzu, giderek güçlendiðimizi ortaya koyarak onlara asla başarılı olamayacaklarını göstermeli ve Türk devletini de artık Kürt halkını inkar etmekten, yine sömürgeciliði sürdürmekten vazgeçmeye zorlamalıyız. Başarıya gitmenin tek yolu budur. Eðer gerçekten bir çözüm süreci gelişse de yine de son imza atılana kadar hiçbir zeminde gevşemeden mücadelemizin sürdürülmesi kesin bir gerekliliktir. Ama bugün ortada bir şey yok. Henüz hiçbir şey söz konusu deðilken ortamı bu kadar toza dumana boðmak bizde çok ciddi kuşkular yaratıyor. Bu nedenle kimse psikolojik savaş propagandalarına kulak asmamalı. Herkes bulunduðu yerde büyük bir azimle mücadelesine yüklenmeli. Özellikle halkımızın Kuzeyde serhildan hareketini pekiştirip güçlendirmesi bu noktada önem taşımakta ve genelde mücadeleye yüklenerek 2013 yılını bir başarı ve sonuç alma yılına dönüştürme hedefinde derinleşmeliyiz.
HERKES 20 BÝN ŞEHÝDÝ OLAN BU HAREKETE SAYGI GÖSTERMELÝ
Yine bugünlerde medyada boy gösteren diðer bir kısım Kürt kişilikler, silah bırakmayı dayatan deðerlendirmelerde bulunuyorlar. Bu kesimler için neler belirtebilirsiniz?Şimdi bazı kişi ve çevreler var, adeta görüşme olmuş, o zaman her şey bitmiş diyerek hemen PKK silah bırakmalı diye televizyonlara çıkıp boy vermekteler. Bakın devlet bile bizden silah bırakmamızı hemen istemiyor. Çünkü akıl dışı bir şeydir. Onu istemek işi yokuşa sürmektir. Ama işbirlikçi bazı şahsiyetler bunu istiyor. Yani bir kişi bu kadar kendi gerçekliðine, içinden çıktıðı toplumun reflekslerine ve çıkarlarına ters bir duruş sergileyemez. Ama ne yazık ki Kürt toplumunda böyle tipler de ortaya çıkabilmektedir. Biraz vicdan olsa, biraz ar ve namus olsa hiç olmazsa devlet görüşme başlatmışsa biz de bu görüşmelerin sonuç almasına dönük bir çaba gösterelim. En azından destekçi olalım der. Ama bunlar hemen PKKye yüklenelim diye kılıç çekiyorlar. Bunun kadar alçakça bir duruş olamaz. Çirkincedir. Bunları kınıyorum. Ýnsaf! Bu halk bu kadar evladını verdi. 20 bin şehidi var; insan buna biraz hürmet gösterir. Ve bir devrim hareketi var buna biraz saygı gösterir.
PARAZÝT YAPMAYIN
Benim bu çevrelere söyleyeceðim şudur; lütfen ortalıðı bulandırmayın. Yapabilecekseniz destek sunun ama böyle ortalıðı bulandırmayın. Parazit yapmayın. Sizin parazitleriniz yüzünden bu sorun bu kadar tıkanmaya gidiyor. Eðer Kürtler bir bütün kendi deðer yargıları etrafında birleşmiş olsaydı elbette şimdiki durum ortaya çıkmazdı. Ama ruhunu satmış keklik soylu tipler Kürt halkını, bugüne kadar ezilen, trajedilerle karşı karşıya kalan, Roboskîler yaşayan bir halk durumuna getirmiştir. Bu bilinmeli. Ve bunlara diyoruz ki bu tür davranışlardan vazgeçin. Artık yeter! Bu halkın özgürlük mücadelesinin fedailerine küfür etmeyin. Saldırmayın. Onların kendi canı karşılıðında yarattıðı deðerler vardır. Bu deðerler bu toplumun deðerleridir. Saygı gösterin. Benim bunlara söyleyeceðim şimdilik bunlardır.
AMED HALKINA ÇAÐRI: NUMANLARIN YOLUNU BIRAKMAYIN
-2013 yılına girişle beraber bölgeden yine çatışma haberleri geliyor
Bakın, herkes gibi halkımız da sevinçle yeni bir yılı karşılamak ister. AKP devleti 2011in sonunda, 28 Aralıkta, bildiðiniz gibi Roboskî Katliamını yaptı. Yeni yıla Kürt halkı eðlenerek veya kutlayarak deðil, yas içinde girdi. Şimdi 2012nin 31 Aralık gününde ise Amedin Lice ilçesinde bir biçimde tespit ettiði bir gerilla grubunun üzerine büyük bir vicdansızlıkla, namert ve vahşi yöntemlerle giderek imha etti. Yine 31 Aralık günü, Avaşîn alanına dönük kapsamlı bir hava saldırısı gerçekleştirdi.
Nerede kayıp vermişsek, bu devletin güçlü olmasından deðil, güçlerimizin verdiði açıktan kaynaklanmıştır. Hareketimizin hamleyi başlattıðı Mayıs ayından bu yana ilk kez Türk devleti, bir grubu imha etmiş oluyor. Mutlaka verilmiş bir açıklık vardır. En önemli ve acı olan şey de Alan sorumlusu olan Numan arkadaş, 4-5 gün öncesinden basılan bu noktadaki birimin yanına geliyor ve kendisi de bu çatışmada şehit düşüyor. Bu bizim için ve tüm Kürdistan halkı için önemli bir kayıptır. Burada 10 arkadaş, kahramanca direnerek şehit düşüyor.
Başta Numan arkadaş olmak üzere, Amed halkının yiðit evlatları olan Rênas ve diðer yoldaşlarımızın sergilemiş oldukları bu direniş karşısında saygıyla eðiliyoruz. Onları Kürdistan Özgürlük Mücadelesini yükselterek yaşatacaðımızın sözünü veriyoruz. Bu deðerli militanların yılbaşı gecesinde şahadete ulaşması ve büyük bir direniş sergilemesi hepimize olduðu gibi, tüm Amed gençliði ve tüm Kürdistan gençliðine bir mesajdır.
Ameddeki tüm şerefli-yurtsever gençliðe sesleniyorum; Numanların yolunu bırakmayın, bu kahramanların yolunda ilerleyerek gerillaya katılmayı ve Türk devletinin vahşi katliamcı gerçeðine cevap vermeyi kendinize görev bilmelisiniz. Bu temel görevinizdir. Biz bu yoldaşlarımızın Çemê Alîkêde sergiledikleri direnişi 2013 yılının mücadele perspektifi yapma durumundayız. Evet, bir taraftan Kürt sorununu çözüyoruz diyorlar ama öbür taraftan da böyle katliamlar yapıyorlar. Hem de namert ve alçak yöntemlerle. Çaðın en gelişmiş tekniðini kullanarak, üstelik bununla kalmayıp farklı imha silahları kullanarak (ki kimyasal silah kullandıðı belirtisi var) bir avuç insana karşı binlerce askerle gidiyorlar. Her türlü tekniðin yanı sıra uluslararası düzeyde kullanımı yasak olan kimyasal silahları kullanmanın yiðitlik ve mertlikle bir alakası yoktur. Erdoðan ve danışmanı bununla övünüyor. Ama siz insanlık dışı silahları kullanarak ancak bu sonuçlara ulaşıyorsunuz ve böylece zayıflıðınızı kapatmak istiyorsunuz. Bu tür insanlık dışı yöntemlerle hiçbir yere varamazsınız. Bin bir türlü hileyle, bazı Kürt öðelerini düşürmek ve Kürdü Kürde karşı kullanmaktan ancak sömürgeci egemenlik için her türlü kirliliði reva gören bir mantık övünebilir.
Fakat bu yoldaşlarımızın bıraktıðı büyük fedai direniş geleneði, Kürdistan gençliðini mücadeleye daha fazla katılmaya yönlendirecektir. Buna kesinlikle inanıyoruz. Bu hareketin nereden sinerji aldıðını iyi görmek gerek. Bu hareket her şehit halkasından büyük hamleler ve büyük çıkışlar yapan bir harekettir. Bunun için hiçbir zaman yenilmeyerek, her saldırı karşısında daha büyük bir direniş ve güçlenmeyle çıkmaktadır. Amedde yaşadıðımız bu şahadetlerle bu şehitler halkasının Kürdistan halkı ve gençliði için anısını yaşatmak üzere güçlü bir çıkış zemini olacaðını belirtmek istiyorum. Ve bu temelde herkesi Numanların yolunda daha güçlü yürüyerek direnişi yükseltmeye çaðırıyorum.
KATLÝAMLAR BÝR PSÝKOLOJÝK SAVAŞ KONSEPTÝDÝR
Dikkat edelim: Nasıl ki 2012nin başında Roboskî Katliamı yapıldı. Şimdi de Çemê Alîkê katliamı yapıldı. Hem de farklı silahlar kullanılarak. Bu bir psikolojik savaş konseptidir. Toplumu sürekli bir yas ve matem havasında tutarak böylece iradesini kırma ve gözünü korkutma konseptinin birer programları olarak uygulanmaktadır. Bunlar çok bilinçli bir konsept temelinde yapılan saldırılardır. Hem halka ve hem de gerillaya dönük bu biçimde yeni yılı zehir etme, yeni yılda sömürgeci şiddetini dayatarak insanları zorla yola getirmenin bir gereði olarak bunlar yapılmaktadır. Fakat bilinmeli ki PKK bunlara panzehirdir. PKKnin Apocu ruhu, her saldırı karşısında daha büyük bir direniş göstererek ve her şahadet halkasını daha güçlü bir çıkışın zemini haline getirerek bugünlere gelmiştir. Ve bu deðerli yoldaşların şahadeti de kesinlikle böyle bir çıkışa yol açacaktır. Amed halkının derin yurtseverliði Numanları mutlaka yaşatacak ve bunu başaracaktır.
EGEMEN BAÐIŞ PALAVRACI BÝR KÝŞÝ
-AB Bakanı Egemen Baðış sizi Avrupa'da kaçakçılık yapmakla suçladı. Bu açıklama hakkında neler belirteceksiniz?
Bu Egemen Baðış adındaki zat zaman zaman hareketimize karşı palavraya dayalı açıklamalar yapan bir kişidir. Son dediðiniz açıklamasında, PKKnin Avrupada en büyük uyuşturucu trafiðini yönettiðini, nasıl ki Türkiyede insanları silahla öldürdüðünü, Avrupada ise uyuşturucu ile öldürmekte olduðunu, bunu da Avrupa devletlerinin anlamış olduðunu ifade ederek, bu çerçevede bazı şeyler söyledi. Bu tamamen yalandır. Açıkça bir iftiradır. Bunu en iyi bilen de Avrupa devletleridir. Umarım Avrupa devletleri bu Egemen Baðış denilen kişinin konuşmalarına bakarak Türk devletinin PKK hakkında nasıl çarpıtmalarda bulunduðunu anlamış olacaktır. Çünkü Avrupa devletleri de çok iyi biliyor ki; PKKnin uyuşturucu ile ilgili hiçbir ilişkisi bugüne kadar tespit edilmiş deðildir. Bu kişi bu sözleri söylerken dayandıðı hiçbir bulgu yoktur. Sadece suçlama ve propaganda olsun diye bu iddiaları ortaya atmaktadır.
Bu hareketin yüzlerce çalışanı Avrupada yargılanmış ve sorgulanmıştır. Bunların genellikle yargılanma nedenleri, örgüt üyesi olma ve para toplama gibi konulardır. Hiçbir yerde bu hareketin uyuşturucuyla ilgilenmiş olduðunu yansıtan herhangi bir bulgu ve belge yoktur. Çünkü böyle bir şey yok. Dolayısıyla Egemen Baðışın yaptıðı bu açıklama tamamen yalandır. Doðru deðildir. Avrupa devletlerinin Türkiye'nin ve ABD'nin dayatması sonucu, NATO çerçevesinde hareketimizi hedefleme durumları vardır. Bu haksız bir yönelimdir. Onu ayrıca deðerlendirmek ve eleştirmek gerekiyor. Fakat Egemen Baðışın sözleri tamamen gerçek dışıdır.
KÜRT KURUMLARI SULTANDAÐINDAKÝ KÜRTLERE SAHÝP ÇIKMALI
-Afyon Sultandaðında 40a yakın Kürt ailesinin çarşıya çıkamadıðı ve baskı altında olduðuna yönelik haberler var. Buna dönük düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Bu konuyu biz basından takip ettik. Bence Kuzey Kürdistandaki ve Türkiyedeki Kürt kurumları, Sultandaðındaki Kürtlere karşı görevlerini yapmamaktadırlar. Mademki orada halkımız faşist saldırılara bu kadar maruz kalıyorlar; evleri, işyerleri ve arabaları bu kadar tahrip ediliyor, o zaman Kürt siyasetçilerinin ve deðişik Kürt kurumlarının da bu insanlarımızı daha fazla sahiplenmesi ve oradaki insanlarımızın daha fazla zorda kalmalarına karşı sessiz kalmamaları gerekmektedir.
Tüm Kürtler bulundukları her yerde daha güçlü bir şekilde dayanışma içinde olmalıdırlar. Daha güçlü bir şekilde birbirlerine sahip çıkmalıdırlar. Bu konuda faşist çevrelerin saldırıları karşısında halkımızın daha duyarlı olması gerekmektedir. Biz şunu iyi biliyoruz: Erdoðanın Kürt siyasetçilerini ve Kürt halkını hedef gösteren, Türkiye toplumunu kışkırtan konuşmalarının bu tür faşist saldırıların artmasında rolü fazladır. Muhtemelen ilerde de bu tür saldırlar yoðunlaşabilir. Bu açıdan metropollerde bulunan tüm Kürtler kendi savunma sistemini geliştirmeli. Bunun en iyi yolu da kendi içinde geliştirecekleri örgütlülük ile birlikte dayanışma ve kendi savunmalarını geliştirmeleridir. Buradaki halkımız kendisini daha iyi bir biçimde savunabilmeli; kendini savunamayacak iseler de kendini savunabilecekleri yerlere taşınmalıdırlar.
Bu konu önemli. Belli ki bazı faşist odakların Kürt halkını sindirmeye dönük geliştirdikleri polis baskılarını, şiddeti, tutuklamaları yeterli görmeyip bizzat kitlesel linç uygulamalarıyla Kürt toplumunu bastırmak istemektedirler. Buna karşı Kürt toplumu duyarlı olmalı, her yerde örgütlü bir dayanışma içine girerek kendini savunabilmelidir. Ayrıca demokratik çevreler ve halkların kardeşliðinden yana olan bütün demokratik kesimler ile Kürt siyasetçileri de Afyon Sultandaðındaki insanlarımıza sahip çıkmalıdırlar. Bugüne kadar etkili bir sahiplenmenin olmaması ciddi bir eleştiri konusudur diye düşünüyorum.
DEMÝR ÝÇÝN BAŞSAÐLIÐI MESAJI
Bu arada sizin aracılıðınızla şunu da söylemek istiyorum: 3 gün önce Bitlis'e baðlı Pirxus Belediye Başkanı Mehmet Demirin bir hastalık nedeniyle vefat ettiðini duydum. Deðerli emekçi, yurtsever Mehmet Demirin ailesine başsaðlıðı diliyor, acılarını paylaştıðımızı belirtmek istiyorum. Mücadelede emek vermiş, yurtseverliðiyle öne çıkmış ve halkımız tarafından seçilmiş Kürt siyasetçilerinin bu mücadelenin gelişmesinde önemli bir yeri olmuştur. Onların anılarını, onların bıraktıkları mücadeleyi daha da yükselterek yaşatmalıyız. Tüm yurtsever halkımızın Mehmet Demirin Pirxusta bıraktıðı mücadeleye sahip çıkması ve bu biçimde deðerlerimizi, mücadelenin yükseltilmesinde bir zemin haline getirmesi gerekmektedir. Bu hepimiz için temel bir görevdir.