Kastamonu’dan Dersim’e 88 gün
Kastamonu’dan Dersim’e 88 gün
Kastamonu’dan Dersim’e 88 gün
4 Mayıs 2011 tarihinde Türk Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın Kastamonu mitinginden dönen konvoyuna yönelik gerçekleştirilen eylemde yer alan HPG gerillası Mazlum Siirt, Kastamonu'dan Dersim'e 88 gün süren yürüyüşünü anlattı.
Gerilla Mazlum Siirt, 1980 yılında Siirt’te dünyaya gelir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı gerçekleşen uluslararası komplonun ardından gerilla saflarına katılır. 2003 yılına kadar Medya Savunma Alanlarında kalır. 2003 yılında Dersim alanına geçer. 2004 yılında ise Koçgiri alanına geçer belli bir süreden sonra Dersim alanına geri döner. 2008 yılında ise Karadeniz alanına geçerek gerillacılık yapamaya başlar. Karadeniz koşullarını bilmediklerinden kaynaklı kış üstelenmesi için Dersim alanına geri dönerler. 2009 yılında ise geri dönmemek üzere Karadeniz alanına geçerler. 2009 yılından 2011 yılına kadar Karadeniz alanında gerillacılık yapan Siirt, 4 Mayıs 2011 yılında Türk Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın konvoyuna yönelik gerçekleştirdiği eyleme ilişkin ajansımız ANF’ye konuştu.
‘MİSİLLEME İÇİN 4 MAYIS GÜNÜNÜ BEKLEDİK’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 2009 yılında başlattığı “Kürt Sorunun Demokratik ve Barışçıl Yöntemlerle Çözümü” karşısında Türk devletinin askeri ve siyasi operasyonlarla karşılık verdiğinin altını çizen Siirt, şunları belirtti: “Önderliğimiz 2009 yılında Kürt sorununu demokratik, barışçıl yöntemlerle çözmek için yeni bir süreç başlattı. Önderliğimize karşın AKP hükümeti ise 2009 yılındaki yerel seçimlerin yenilgisinin ardından yaptığı siyasi ve askeri operasyonlarla cevap verdi. Ancak Önderliğimiz süreci bozmayarak arayışını 2011 yılına kadar sürdürdü. Buna karşılık hiçbir adım atmayan Türk devleti, oyalama ve faşist uygulamalarından geri kalmayarak askeri ve siyasi soykırım operasyonlarına devam etti. Askeri operasyonlarda çok arkadaşımız şehit düştü. Bu şahadetlere karşı doğal hakkımız olan misilleme eylemleri yapmamız gerekiyordu. Bu esas üzerine hem siyasi hem askeri cevap vermek amacıyla Kastamonu’da miting düzenleyen R. Tayip Erdoğan’ın konvoyuna yönelik eylem planlaması yaparak 4 Mayıs gününü bekledik.”
‘POLİS ARACINI HEDEF ALDIK’
AKP’nin Kastamonu mitinginden dönen Erdoğan’ın konvoyuna yönelik eylem gerçekleştirdiklerini belirten Siirt, eyleme ilişkin şunları söyledi: “Erdoğan’ın Kastamonu’da miting yapacağından haberimiz vardı. Bunun için Kastamonu’ya giden yolu keşfettik. 4 Mayıs günün sabahı 5 kişilik gurubumuzla Kastamonu yolu üzerinde pusu attık. Hem koşulların uygun olmamasından hem de Tayip Erdoğan’ın Kastamonu mitinginde savaş çığırtkanlığını bildiğimizden dolayı sabahın erken saatlerinde yoldan geçen askeri araçlara yönelik eylem gerçekleştirmek istemedik. Erdoğan’ın bu savaş çığırtkanlığına cevap olmak için mitingden dönerken eylem yapmak istedik. Bu amaçla yerimizi alarak konvoyun gelmesini bekledik. Siyasi soykırım operasyonlarından dolayı konvoyda bulunan polislere yönelik eylem gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz için eskortluk yapan polis aracını hedef aldık. Şoför ölürken araç da imha oldu. Amacımız siyasetçiler değildi. Tayip Erdoğan’a siyasi ve askeri cevap vermekti. Bu amaçla eylemimizi gerçekleştirdikten sonra eylem yerinden uzaklaştık.”
‘TÜRK ORDUSU EYLEMDEN SONRA OPERASYON BAŞLATTI’
Kastamonu eyleminden sonra Türk ordusunun büyük bir operasyon başlattığını ifade eden Siirt, devamla şunları anlattı: “Türk ordusu eylemden sonra büyük bir operasyon başlattı. Operasyon yapacaklarını bildiğimizden dolayı tedbirimizi aldık. Bunun yanında Türk ordusunun Karadeniz alanındaki hareket tarzını da iyi biliyorduk. Türk ordusun Karadeniz alanındaki hareket tarzı, ihbar doğrultusunda belli yerlere pusu atmaktı. Hareket etmediğimiz zaman operasyondan rahat bir şekilde çıkıyorduk. Bunun için eylem yerinden uzaklaştıktan sonra hareketliliğimizi aza indirdik. Pusunun kalkmasına kadar hareket tarzımız bu şekildeydi. 20 günün ardından pusularını kaldırdıktan sonra hareket etmeye başladık. Belli bir süreden sonra hareketimizi görenlerin ihbarlarından dolayı Türk ordusu, hareket ettiğimiz yere yönelik operasyon başlattı. Bir de yağmurun yağmasından kaynaklı arazide izlerimiz belli oluyordu. Hareket yönümüzde bu şekilde belli oldu. Hedefimiz Karabük, Zonguldak ve Bartın çevresine geçmekti. Ancak diğer guruplardan uzak olduğumuzdan dolayı geri dönmeyi kararlaştırdık. Bunun için geri döndüğümüzün ikinci günü ıslanmış bir şekilde noktamıza vardık ve geceyi orada geçirdik.
Sabah arazi keşfini yaptıktan sonra ormanlık arazide ateş yakarak kendimizi kuruttuk. Ardından kahvaltımızı yaptık ve erzakımızı tekrardan çantamıza koyduk. Bunun yanında askerlerin arazide olduğunu bildiğimizden kaynaklı Salih arkadaş dürbününü alarak araziyi keşfetmeye gitti. İki arkadaşta noktadan uzak bir yerlerdeydiler. Benle Seyit arkadaş noktada kalmıştık. Ormana giren Salih arkadaş tepeden inen askerler tarafından yaralandı. Seyit arkadaşta mermi geldiği yere koşarken askerler tarafından suikastla şehit düştü. Ardından noktaya ateş açtılar. Koçer arkadaşta noktadan uzak bir yerde yaralanarak noktadan uzaklaşmaya çalıştı. Askerlerin artan yaygın ateşinden sonra noktadan ayrılarak yüksek bir yere çıktım. Yarım saat arkadaşlarımı bekledikten sonra gelmeyeceklerini anlayarak operasyon yerinden ayrıldım.”
‘GÜNDE 13 SAAT YÜRÜYORDUM’
Eylem ve sonrasında yaşanan durumu diğer gerilla birliklerine anlatmak üzere Amasya’ya doğru yola çıktığını belirten Siirt, yol sürecini şöyle anlattı: “Arkadaşlarımı görebilmek için ve yaşanan durumu arkadaşlarıma anlatmak için Amasya’ya doğru yola çıktım. 22 gün yol yürüdüm. Araziyi tanımadığım halde haritalar sayesinde yolumu kaybetmiyordum. Bu şekilde gündüz yürüyeceğim yerlerde gündüz, gündüz yürüyemeyeceğim yerlerde ise gece hareket ediyordum. Gündüz hareket edemediğim zamanlar gündüz bir yıl gibi geçiyordu. Ama her gün 13 saat yol yürüyordum. Erzak noktasında da sorunum yoktu. Çünkü Karadeniz alanında 25 günlük erzakı yanımızda taşıyorduk. Bunun yanında operasyon bilgisi de yoktu. Ancak bazı ilçe ve köyleri geçmede riskler yaşıyordum. İlçeleri ve köyleri geçtiğim zaman gecenin geç saatlerine kadar hareketlilik olduğundan dolayı bekliyordum. Bu şekliyle 22 gün yol yürüdükten sonra Amasya’da ki kampımıza ulaştım. Kampımızın deşifre olduğunu bildiğim halde arkadaşları görmek için 7 gün kaldım. 8. Günün akşamüzeri kampımızın yukarından bir ses geldi. Kimden geldiğini bilmediğimden dolayı belki arkadaşlarımdır umuduyla ertesi güne kadar bekledim. Arkadaşlarımın olmadığını anladığımda bir not bırakarak oradan ayrılmak istedim. Ancak 60 kişilik bir asker gurubu yanlarında bir sivil ile beraber kaldığım kampa yöneldi. Arazi ormanlık olduğundan fark edilmeden erzak alıp Ş. Celal arkadaşların kaldıkları Tokat-Reşadiye’ye doğru hareket ettim.”
’25 GÜN SONRA DERİSİME YÖNELDİM’
25 gün yol yürüdükten sonra Tokat-Reşadiye’ye vardığını söyleyen Siirt, şunları belirtti: “25 gün yol yürüdükten sonra Tokat-Reşadiye’de ki kampımıza vardım. Orada arkadaşlarımı aradım ancak göremedim. Belki arkadaşlarım bir not bırakmış diye kampın her tarafını aradım ama not bırakmamışlardı. Bunun yanında kampımız da deşifreydi. Bende erzakım bittiğinden dolayı erzak gömdüğümüz sırta gittim. Gömmeden bana yetecek kadar erzak aldım. Erzak alırken 20 metre uzağımda pusu atan askerleri fark ettikten sonra kendimi daha yüksek bir yere verdim ve beklemeye başladım. Yarım saat bekledikten sonra ormandan biri çıkıp küfürler savurarak tekrardan ormana girdi. Ben de sesten sonra oradan ayrıldım. Bu noktadan sonra arkadaşlarımı Karadeniz alanında göremeyeceğimi anlayarak Dersim alanına doğru yola koyuldum.”
’20 GÜN SONRA KOÇGİRİDEYDİM’
20 gün yol yürüdükten sonra Koçgiri alanına vardığını ifade eden Siirt, devamla; “20 gün yol yürüdükten sonra Koçgiri alanına vardım. Yaylalara çıkan yurtsever halkımıza arkadaşları sordum. Bazıları, arkadaşların gelmediğini söylediler. Böylesi bir durumdan dolayı bekleyemedim ve erzakımı alıp Dersim’e doğru yürüdüm” diye ifadede bulundu.
’ŞEHİTLER BANA GÜÇ VERDİ’
PKK gerillalarıyla Ali Boğazında karşılaştığını belirten Siirt, o anları şöyle anlattı: “Munzur arazisine girdiğim zaman halk yaylalara çıkmıştı. Onlara arkadaşlarımın yerini sordum. Onlar da görmediklerini söylediler. Gerillanın stratejik konumlamalarından biri olan Ali Boğazına geçtim. İlk TİKKOCU gerillalarıyla karşılaştım. Onlara arkadaşlarımın yerini sordum. Yakınlarında olduğunu söyledikten sonra arkadaşlarımın kaldığı yere doğru hareket etmeye başladık. Artık kâbuslarım bitmişti. Arkadaşlarıma kavuşacağımdan dolayı çok heyecanlıydım. Artık benim için zorlu yollar bitmişti. Yol yürüdüğümde, Amed zindan direnişi aklıma geliyordu. Şehit düşen arkadaşlardan güç alıyordum. Bu güç ile 88 gün yol yürüdüm. Arkadaşlara kavuştuğumdan dolayı duygusal anlar yaşadım. Beni gören arkadaşlara da sürpriz oldu. Arkadaşlarda üç aylık durumu sorduğumda çok sayıda arkadaşın şehit düştüğünü söylediler. Eylemden sonra kendisinden koptuğum Koçer arkadaşın da 50 gün yol yürüdükten sonra bir köyde askerlerle çatışmaya girip şehit düştüğünü öğrendiğimde duygusal yönden çok zorlandım.”