Katliam sanığı Ertürk, iddiaları reddetti

Katliam sanığı Ertürk, iddiaları reddetti

Kulp ilçesi Alaca köyünde 1993 yılında Bolu Jandarma Dağ Komando Taburu askerleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan ve 2004 yılında bir toplu mezarda kemikleri bulunan 11 köylünün öldürülmesine ilişkin dosyada şüpheli olarak ifadesi alınan dönemin Bolu Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Yavuz Ertürk, hakkındaki iddiaları kabul etmedi. Ertürk, "O tarihlerde bizim orada olduğumuzu bilmiyorum. Çünkü oranın sadece sorumlusu biz değildik. Başka birlikler de orada operasyon yapıyordu" iddiasında bulundu.

Kulp ilçesi kırsalında Bolu Komando Tugayı'nın yapmış olduğu operasyon sırasında gözaltına alındıktan sonra kendilerinden haber alınamayan ve 9 yıl sonra kemikleri toplu mezarda bulunan 11 köylünün öldürülmesine ilişkin Amed’deki Cumhuriyet Savcılığı'nın açmış olduğu soruşturma kapsamında, Tugay Komutanı Tuğgeneral Yavuz Ertürk, 7 Ekim tarihinde İstanbul'da verdiği ifadesinde suçlamaları reddetti.

Ertürk, Kulp ilçesinin Alaca köyündeki operasyonla ilgili ifadesinde o dönemde Şenyayla bölgesinde operasyonda olduğunu ve bahsedilen köye birliğinin ve kendisinin hiç gitmediğini söyledi.

Sözkonusu bölgenin operasyon bölgesinin dışında olduğunu anlatan Ertürk, 100 erkeği köy meydanına toplayıp içinden 11 kişiyi aldıktan sonra helikopterle köyden ayrıldığı yönündeki tanıklıklara karşılık, şu iddialarda bulundu: "UH1 helikopteri 6 personel alır. Ben 4 koruma ile gezerdim. Yanımda emir astsubayım da bulunur. Bundan dolayı 4 sefer yapmam gerekir. Uçuşların manifestosu vardır. Bu helikopterler benim emrimde değildir. Ankara'dan gelirler. O zaman helikopterlerin manifestosuna bakılmasını istemiştim. O köyde beni kimse görmüş olamaz. Benim birliğimde kimse o köye gitmedi. Orada adı geçen kimseyi de tanımam. Biz Kara Kuvvetleri Komutanlığı birlikleriyiz. Bizim kolluk kuvveti olarak hiçbir suretle sorgulama, tutuklama ve nezarete alma gibi durumumuz söz konusu olamaz. Operasyon planı Asayiş Komutanlığı'nda mevcuttur. Bu planın dışında hareket edilmesi mümkün değildir. Çünkü o bölgede operasyon yapılan birliklere haber verdiğimizden bizim başka bölgelere sapmamız mümkün değildir.”

Ertürk, görev yaptığı sürede sivil vatandaşın ve silahlı örgüt elamanlarının öldürülmesi yönünde talimat vermediğini de iddia etti.

Dosyanın avukatlığını yürüten Rahşan Bataray ise, Ertürk'ün ifadeleriyle ilgili "O dönemde bölgede askerlik yapmış ve olaylara tanık olan askerlerin konuşması ve bildiklerini anlatması olayı aydınlatacaktır" dedi.

Bataray, şüphelinin suçu kabul etmediğini ve olayın tamamen aydınlatılması için yeni deliller ile tanıkların önemli olduğunu belirterek, "Şüpheli isnat edilen suçlamaların hiçbirini kabul etmiyor. Birçok olayı ise hatırlamadığını söylüyor. O dönemde bölgede kimlerin görevle olduğunu ve operasyona çıkan kişiler kısmına ilişkin olarak savcılığın yaptığı yazışmalarda da Bolu Tugayı veya ilgili birimlerden bilgi verilmemektedir. Olayın aydınlatılması için bölgede askerlik yapmış ve olaylara tanık olan askerlerin konuşması ve bildiklerini anlatması gerekir" diye konuştu.

Kulp ilçesi Alaca köyünde 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu öne sürülen 11 köylünün kemikleri yapılan kazıda bulunmuştu. Kemiklerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan DNA testi sonucunda kaybolan 11 köylüye ait olduğu kesinleşmişti. Yaşam hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 1993 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru, Mayıs 2001'de sonuçlanmış, ailelere toplam 1 milyon lira tazminat ödenmişti.