Kayıp yakınları dört merkezde hesap sordu
Kayıp yakınları dört merkezde hesap sordu
Kayıp yakınları dört merkezde hesap sordu
Kayıp yakınları bu hafta da en az dört merkezde bir araya gelerek Türk devleti tarafından işlenen ve “faili meçhul” olarak adlandırılan suçların faillerinin yargılanmasını istedi. İHD üyeleriyle birlikte Amed, Cizre (Cizîr), Batman (Êlîh) ve İzmir'de eylem yapan kayıp yakınları, sesleri duyuluncaya, failler bulununcaya ve siyasi sorumlular hesap verinceye kadar eylemlerini sürdüreceklerini söyledi.
AMED: İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlediği oturma eylemini 237'nci haftasında da gerçekleşti. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde toplanan grup, kaybedilenler ve faili meçhul cinayete gidenlerin fotoğraflarının üzerinde bulunduğu "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" yazılı pankart açtı. Eyleme, kayıp yakınlarının yanı sıra MEYADER üyeleri, Barış Anneleri İnisiyatifi aktivisleri, KESK bileşenleri ile İHD Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir ve İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici katıldı. Eylem sırasında bir açıklama yapan İHD Şube Başkanı Bilici, bölgede savaşın bitmesi için devletin yaptıkları ile yüzleşmesi gerektiğini vurguladı. "Kayıpları sormayan devletin, kaybedenlerin destekçisi olarak algılanacağını" söyleyen Bilici, devletin bir an önce kayıpların akıbeti ile ilgili üzerine düşeni yapması çağrısında bulundu.
Daha sonrra söz alan İHD Amed Şubesi Kayıplar Komisyonu üyesi Necibe Güneş Perinçek, eylemlerinin 237'nci haftasında annelerin, çocukların, kardeşlerin, babaların ve sevenlerinin yaz ayının kavuruculuğu, kış ayının ise dondurucu soğuğuna rağmen gözaltında kaybedilenlerin öykülerini paylaştığına dikkat çekti. Perinçek, "Bizler de yanlarında olarak acılarına ortak hawarlarına (feryat) ses katmaya çalıştık" dedi.
Eylemlerinin başladığı gündem bu yana kaybedilenlerin öykülerinin basın ve polis tarafından kameralar ile kayıt altına alındığının altını çizen Perinçek, "Adres gösterildiğinde polisler kayıt tuttu. Bazı öykülerde kaçırılan katledilenlerin isimleri dahi burada zikredildi. Ancak, cumhuriyet savcıları bu öyküleri ve zikredilen isimleri güya hukuk adına ya duymadı ya da duymazlıktan geldi! Ta ki, kayıtlar anlamlı bir işleme dönüşünceye, cumhuriyet savcıları duymak zorunda kalıncaya, siyasi sorumlular hesap verinceye kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz" diyerek, konuya dair yargının sessizliğini eleştirdi.
Bu haftaki eylemde Mardin Dargeçit ilçesine bağlı Değerli köyünde ikamet eden Hikmet Kaya'nın kaybediliş öyküsü anlatıldı. Perinçek, Kaya'nın, köy korucuları tarafından 2 Kasım 1994 tarihinde evine düzenlenen baskında ailesinin gözü önünde gözaltına alınmak istendiğini fakat Kaya'nın evden çıkmamak için uzun süre direndiğini aktardı. Devamında gözaltına alınan Kaya'nın akıbeti ile ilgili ailesinin resmi makamlara yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığına dikkat çeken Perinçek, o günden sonra bir daha Kaya'dan, haber alınamadığını ifade ederek, "Ey vicdan sahibi insanlar; bu kaybediliş öyküsünde faillerin neresi meçhuldür?" diye sordu. Açıklama, yapılan oturma eyleminin ardından sona erdi.
CİZRE: Şırnak’ın (Şırnex) Cizre ilçesinde Dayîkên Şemiyê (Cumartesi Anneleri) bu haftaki eylemlerinde 1993 tarihinde evinden sivil giyimli kişilerce alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Abdullah Düşkün'ün akıbetini sordu. Cizre Lisesi önünde yapılan eyleme İHD temsilcileri, MEYADER ve KURDİ-DER yöneticilerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı. Eylemde konuşan Düşkün'ün eşi Hediye Düşkün, "1993 yılında korucular tarafından köyümüz yıkıldı ve Cizre'ye göç etmek zorunda kaldık. Geldiğimiz ilk gece Toros marka beyaz bir araçla eve gelen sivil giyimli 4 kişi eşimi evden zorla alarak götürdü. İlçeye yeni taşındığımız için kimseyi tanımıyorduk. Eşimi bulmak için her tarafa günlerce sorduk soruşturduk ancak bulamadık. Daha sonra Nusaybin'e bağlı bir köyden elbiseleri getirildi ve öldürüldüğünü anladık. Neden ve niçin katledildiğini anlamadık. Artık adalet istiyoruz. Bizler Türkiye'de adaleti bulamadık. Rojava'da ki halkımız neden buralara geliyorlar? Kendi topraklarını bırakıp başka bir düşmana sığınmasınlar. Yıllardır bizler bu duvarların dibinde adalet bekliyoruz" dedi.
Ardından konuşan İHD Şırnak Şube Başkanı Mehmet Emin Cengizoğlu ise 90'lı yıllarda bölgede yaşanan çatışmalardan kaynaklı yurttaşların topraklarını terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Belki de buradaki kayıpların sayısı ve savaşın kirliliği bu kadar vahim olmazdı. Toprakları insansız bırakmak düşmanların çıkarına olacaktır. Her ne olursa olsun Rojava'da ki halkımızın topraklarını terk etmemeleri gerekiyor. Ölümde olsa kendi topraklarında olsun. Tüm halkımızın seferberlik ruhu ile Rojava'ya destek olmalarını bekliyoruz. Sorumlular cezalandırılana kadar bu mücadelenin peşinde olacağımızı belirtiyoruz" şeklinde konuştu. Açıklamaların ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildikten sonra HPG'li Burhan Zırığ için kurulan taziye ziyaret edildi.
BATMAN: Batman İHD Şubesi’nin organize ettiği eylem bu hafta da Gülistan Caddesi'nde gerçekleştirildi. Eylemde, 90'lı yıllarda kaybedilenlerin resimlerinin bulunduğu "Kaybedilenler" ve "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" pankartı açıldı. Kayıp yakınlarının yanı sıra İHD Batman Şubesi yönetici ve üyeleri ile Barış Anneleri İnisiyatifi aktivistleri, BDP, KURDÎ-DER, MEYADER yöneticileri ve STK temsilcilerinin de katıldığı eylemde konuşan İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, 1990'lı yılarda kaybedilenlerin akıbetlerinin belirlenmesi ve faillerinin yargı önüne çıkarılması için her hafta meydanlarda çağrıda bulunduklarını söyledi. Künteş'in ardından açıklamayı yapan İHD Batman Şube yöneticisi İlyas Ekinci, kaybedilenlerin akıbeti için 237 haftadır alanlarda olduklarını hatırlatarak, geçmişte devlet içersinde bulunan farklı yapılanmaların işlemiş olduğu suçların "İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar" olarak belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
90'lı yıllarda bölgede yaşanan vahşetin acılarının hala dinmediğini de dile getiren Ekinci, "Yüzlerce, hatta binlerce işlenen faili meçhul cinayet aydınlatılmadı. Kaybedilen binlerce insanın akıbeti belirlenmedi, var olan yüzlerce toplu mezarda bulunan insan kemiklerinin kime ait olduğuna dair DNA testi yapılmadı. Kayıpların annelerinin yüreği hala yanıyor! Gözyaşları akmaya devam ediyor. Bu coğrafyada insanların öldürüldüğü, kaybedildiği, katliamların ve soykırımların yaşandığı bilinmektedir. Tüm çağrılara rağmen kayıpların bulunup faillerin yargılanması için devlet herhangi bir adım atmıyor" diye konuştu. Açıklama 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi
İZMİR: İzmir'de de İHD Şube üyeleri, Eski Sümerbank önünde yaptıkları basın açıklaması ile gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sorarak, geçmişle hesaplaşılmasını istedi. Dernek üyeleri ile birlikte çok sayıda kişinin katılarak destek verdiği açıklamada, "Kayıplar belli, failler nerede" pankartı açılarak, faili meçhul cinayetlerde katledilen kişilerin fotoğrafları taşındı. Yapılan açıklamada, 1995 yılında Mardin'in Ömerli ilçesinde bindiği araç durdurulması sonrası gözaltına alınan ve kaybedilen Abdurrahman Demir'in akıbeti soruldu.
Açıklamayı okuyan İHD Şube Başkanı Adnan Kaya, Meclis ve hükümetin kayıpların akıbetini araştırma, faillerden hesap sormaya yönelik açık bir irade ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Devam eden "Demokratik çözüm" sürecinin devamı olarak geçmişle hesaplaşmanın ülkede adaleti sağlamanın ilk ve en önemli adımı olacağını vurgulayan Kaya, "Kayıpların soruşturması ve sorumluların tespit edilerek adalet önüne çıkarılması konularında daha hızlı, etkili, kayıpların ailelerinin katkısına ve katılımına açık süreçlerin işletilmesi sağlanmalıdır" dedi. Kaya, Türkiye'nin vicdanın ölüm kuyularında çürütülmesine izin vermeyeceklerini ve sonuna kadar kayıpların takipçisi olacaklarını da sözlerine ekledi.