Kayyum ‘satılamaz’ taşınmazları satıyor
Akdeniz Belediyesi kayyumu, daha önce “satılamaz” diye dava açtığı taşınmazı, şimdi “satarım” diyor. 680 milyonluk satış ihalesi 16 Nisan’da.
Akdeniz Belediyesi kayyumu, daha önce “satılamaz” diye dava açtığı taşınmazı, şimdi “satarım” diyor. 680 milyonluk satış ihalesi 16 Nisan’da.
Belediye yönetimi DEM Parti'de iken “belediye hizmet alanı satılamaz” diyerek dava açan Akdeniz Kaymakamı, şimdi kayyum olarak aynı taşınmazları satışa çıkarıyor. Aynı kişi, 16 Nisan’da yapılacak 680 milyonluk satışın hem davacısı hem de satıcısı pozisyonunda.
Mersin’in merkez ilçesi Akdeniz Belediyesi’ne 13 Ocak 2025’te DEM Part’ili Eşbaşkanlar Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan ile üç belediye meclis üyesinin uyduruk suçlamalarla tutuklanmasının ardından Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener kayyum olarak atandı.
Atama sonrası belediye binası önünde protestolar düzenlendi. DEM Parti Milletvekilleri Ali Bozan ve Perihan Koca’nın da katıldığı eylemlerde polis saldırısı yaşandı, bazı protestocular gözaltına alındı, yaralanmalar oldu. Protestolar Yenipazar Mahallesi’nde gece saatlerine kadar devam etti; gençler sokaklarda ateş yakarak tepki gösterdi. DEM Parti, kayyumu demokrasinin kırıntılarını süpüren bir zorbalık olarak tanımladı ve halkın iradesine sahip çıkmak için nöbet eylemleri başlattı. Parti, bu süreçte Kürt sorununun çözümüne dair umutların zedelendiğini vurguladı.
Kayyum yönetimi, 150 işçinin görev yerini değiştirdi. Bu durum, hizmet üretiminde aksamalara yol açtı; ağır vasıta kullanacak personel ya da sosyolog, psikolog, mimar gibi uzman çalışanların başka alanlara kaydırıldı. Kadın Politikaları Müdürlüğü işlevsiz hale getirildi ve bazı çalışanlar sürgün edildi.
‘SATILAMAYACAK’ TAŞINMAZLARI SATIYOR
Belediye hizmet alanı olduğu gerekçesiyle satışı mahkemede durdurulan 5 değerli taşınmaz, 16 Nisan’da ihaleye çıkarılıyor. Muhammen bedel toplam 680 milyon TL, toplam yüzölçümü ise 27 bin 477 mertrekare. Bu taşınmazların satılmaması için dava açan kişi de Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener. Şener, şimdi ‘kayyum’ şapkasıyla aynı taşınmazları satışa çıkarıyor. Dava dosyalarında “satılamaz” diyen Şener, belediyeye kayyum olarak atanmasının ardından belediye meclisinden satış yetkisi aldı. Hem davacı hem davalı; hem yasakçı hem de satıcı konumunda.
SATIŞA ÇIKARILAN TAŞINMAZLAR
Satışa sunulan parseller şunlar:
* Nusratiye Mah. 61 Ada, 206 Parsel: 375 Milyon TL
* Mesudiye Mah. 909 Ada, 4 Parsel: 170 milyon TL (eski TEDAŞ binası)
* Nusratiye Mah. 10214 Ada, 2 Parsel: 50 Milyon TL
* Yaka Mah. 137 Ada, 9 Parsel: 45 Milyon TL
* Yaka Mah. 9524 Ada, 6 Parsel: 40 Milyon TL
Satış listesinde yer alan en dikkat çekici taşınmaz ise, geçmişte satılmak istenen fakat meclisten yetki alınamadığı için geri çekilen eski TEDAŞ binası. TEDAŞ binası, 2022’de dönemin AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Gültak tarafından satılmak istenmiş ancak meclisten yetki alınamamıştı. Gültak, 5 HDP’li meclis üyesi gözaltına alındıktan sonra meclisi olağanüstü toplayarak yetki almıştı. Bugün de benzer bir senaryo yaşanıyor; seçimle gelen DEM Parti’li eşbaşkanlar ve meclis üyeleri tutuklanıyor, ardından kayyum atanıyor ve taşınmazlar hızla satışa çıkarılıyor.
Satışların hangi firmalara, hangi koşullarda yapılacağı; bu taşınmazların ileride imar durumunun ne olacağı ise henüz netlik kazanmış değil.
İDARE VE CEZA HUKUKU AÇISINDAN DA SORUNLU
DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, belgelerde yer alan çelişkili hukuki pozisyonların, sadece etik değil, hukuki sorunları da gündeme getirdiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Aynı kişi hem kaymakam hem kayyum olarak, kendisi açtığı davalarda ‘satılamaz’ dediği taşınmazlar için ‘ben satarım’ diyerek işlem başlatıyor. Bu durum, hem idare hukuku hem ceza hukuku açısından incelenmesi gereken bir ‘çıkar çatışması’ ve ‘görev suistimali’ örneği.
MESELE SADECE TAŞINMAZLAR DEĞİL
Bu satış, sadece birkaç bina, parsel ya da ada meselesi değil. Bu, belediye meclisinin feshedilerek atanmışların seçimle gelen iradenin yerine geçirilmesiyle mahkemeye rağmen satış yapılmasıdır. Aslında demokrasinin adım adım taşınmasıdır. Kamu zararı, siyasi mühendislik ve yargı araçlarının keyfi kullanımı, bu satışları basit bir mülkiyet devri değil; kamusal bir yolsuzluk hikayesine dönüştürüyor. Mersin halkı, Akdeniz Belediyesi’nde olup biteni yalnızca bir taşınmaz satışı olarak değil, demokrasi, adalet ve kamu kaynaklarının geleceği açısından da değerlendirmelidir.”