KCD-E ve TJK-E: İkinci Maraş katliamına izin vermeyeceğiz

KCD-E ve TJK-E, Maraş'ta "mülteci kampı" adı altında kamuoyuna sunulan ancak çetelerin örgütleneceği alan olacağı düşünülen projeye ilişkin açıklama yaptı.

KCD-E ve TJK-E'nin konuya ilişkin ortak yazılı açıklamasında, "1978 yılında, Maraş’ta Kürt Kızılbaşlara yönelik büyük bir kıyım yaşandı. Devlet güçleri tarafından planlı olarak Kürt Alevilere dönük bir hafta boyunca katliam, yağma ve talan yapıldı. Kızılbaş Kürtlerin vahşice katledildiği bu süreçten sonra geride kalanlar ise zorla göç ettirildi, bölge büyük oranda insansızlaştırıldı. Onlarca ölü, yüzlerce yaralı ve binlerce sürgüne rağmen tek bir kişi bile cezalandırılmadı. Bilakis kimisi milletvekili yapılarak kimisi devletin çeşitli mekanizmalarına getirilerek ödüllendirildi. Maraş katliamı ve sonrasında yaşananlar Türkiye’nin ayıbı ve kapanmayan bir yarası olarak kaldı" denildi.

Açıklamada, "1978’de katliamla birlikte başlatılan tehcir politikalarıyla Kürt Alevilerin büyük bir kısmı yurt dışına ve Türkiye metropollerine göç ettirildi. Şimdi ise Maraş ilçe, köy ve mezarları tümden boşaltılmak, bölge Kürtsüzleştirilmek isteniyor. Açıktır ki bu bir devlet projesidir" vurgusu yapılırken, şu ifadelere yer verildi:

'IŞİD BARBARLARINA ZEMİN'

"1978 Maraş Katliamı'nda tamamlanmayan devlet projesi, 2016’da Erdoğan ve AKP eliyle sonuçlandırılmak isteniyor. Daha dün devlet eliyle 1978 Maraş katliamı gerçekleştirilmişken bugün Alevileri sürekli hedef olarak gösteren IŞID barbarlarına bu politikalarını gerçekleştirmek için zemin hazırlanmaktadır. 

Yakalanan İŞID çetelerinin üstünde Alevi köy ve yerleşim yerlerinin haritalarının çıkması tehlikenin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir. Ayrıca bölgede kimliği bilinmeyen bazı şahısların köy köy dolaşarak Kürt Alevi köyleri için “neden buralarda cami yok” deyip mimlemeleri ise ikinci bir Maraş katliamını hatırlatmaktadır. Bütün bu veriler çok tehlikeli bir sürece işaret etmektedir.
Maraş’ın Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Aşağı Terolar olarak bilinen Sivricehöyük Mahallesi sınırları içerisinde,  27 bin mültecinin barındırılması planlanan AFAD Mülteci Kampının bölge insanlarının tüm itirazlarına rağmen yapılmak istenmesi kaygıların ne kadar haklı olduğunu göstermektedir.  

Kaldı ki geçmiş Türk devlet tarihi Kürt Alevilere dönük sayısız katliam ve sürgünlerle doludur. Katliamlarla paralel olarak asimilasyon politikalarıyla da Kürt Kızılbaşlar tümden yok edilmek istenmiştir. Maraş, Koçgiri Dersim gibi Alevi- Kürt topraklarında benzer politikalar izlenmiştir. Maraş’ta şuan uygulanan politika devletin geleneksel asimilasyon ve yok etme politikalarının bir devamıdır. Elbette ki bu yaşananlar Kürdistan’ın diğer illerinde yaşanan korkunç soykırım politikalarından bağımsız değildir. Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de, Silopi’de yaşanan vahşetin farklı bir biçimi de Maraş-Pazarcık’ta uygulanmaktadır. Kürdistan’da her açıdan katliam ve göç ettirme yaşanırken Kürt yerleşim yerleri de devlet tarafından zorla kamulaştırılmakta, ilhak edilmektedir. Pazarcık’ta yaşanan da bundan farklı değildir. Dolayısıyla Maraş’ta yapılmak istenen, AKP’nin Kürt illerinde başlattığı korkunç savaş pratiğinden bağımsız değildir."

MARAŞLILARA VE KAMUOYUNA ÇAĞRI

Açıklamanın sonunda ise "AKP devletinin başlattığı bu kıyıma 'dur' demek için, Avrupa’da yaşayan Maraşlılar ve tüm halkımız duyarlı olmalı, mutlaka sesini yükseltmelidir. Yeni Maraş katliamlarına izin vermeyeceğiz. Tüm duyarlı kamuoyunu demokratik tepkilerini yükseltmeye çağırıyoruz" diye kaydedildi.