KCK: Aile ve avukatlar Önder Apo ile görüştürülmeli

KCK: Aile üyeleri ve avukatlarının Önder Apo ile görüşmeleri, sağlığı ve güvenliği konusunda halkımızı ve demokrasi güçlerini bilgilendirmeleri gerekmektedir.

KCK: Bu kargaşa ortamında halkımız Önder Apo'nun sağlığı ve güvenliği konusunda her şeyi açık biçimde öğrenmek istemektedir. Bu açıdan aile üyeleri ve avukatlarının Önder Apo ile görüşmeleri, sağlığı ve güvenliği konusunda halkımızı ve demokrasi güçlerini bilgilendirmeleri gerekmektedir.

Yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, 15 Temmuz’da Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin ve ölümlerle sonuçlanan çatışmaların yaşanması, bu girişim sonrasında hükümetin giriştiği tutuklamalar, siyasal çelişki ve çatışmaların yeni boyutlar kazanması, AKP ve müttefiklerinin bu ortamı siyasi olarak dönüştürme çabaları ve normal dönemlerde yapılanmayacak bazı şeylerin bu kargaşa sürecinde yapma yaklaşımının içinde olmasının Kürt halkında ve dostlarında ve özgürlük hareketinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile ilgili kaygıları daha da arttırdığını kaydetti.

AKP iktidarının Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne ve demokrasi güçlerine karşı başlattığı savaşın ilk uygulamasının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde ağır tecrit şeklinde gerçekleştirildiğini de ifade eden KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şunlara dikkat çekti: “CPT Heyetinin bir defaya mahsus ziyareti dışında, bir buçuk yıldan bu yana hiç kimse İmralı’ya gitmemiş, bu süre zarfında Önderliğimizden hiçbir haber alınamamıştır. CPT Heyeti de İmralı’ya gidişi ve Kürt Halk Önderi’nin İmralı’daki durumu konusunda hiçbir açıklama yapmamış, sağlığı ve güvenliği konusunda bile tek bir kelime söylememiştir. Bir buçuk yıldır uygulanan ağır tecrit, Kürt halkına karşı kirli ve vahşi bir savaş yürüten AKP ve müttefiklerinin Önderliğimize yönelik olumsuz yaklaşımları, halkımızı ve bizleri bu darbe girişiminden sonra daha derin bir kaygı içine sokmuştur.

Altını çizerek vurgulamalıyız ki, Önder Apo'nun sağlığı ve güvenliği konusunda en başta da görevinin başında bulunduğunu ve her şeye hakim olduğunu söyleyen AKP hükümeti sorumludur. Tüm dünya, Türkiye'deki siyasetçiler, devlet yetkilileri ve AKP hükümeti de bilmektedir ki, halkımız Önderliğimizin sağlığı ve güvenliği konusunda çok hassastır. Hareketimiz AKP iktidarıyla savaş halinde olsa da, herkes Önderliğimize olumsuz bir yaklaşımın savaşı yeni boyutlara taşıyacağını bilmeli ve bu sorumlulukla hareket etmelidir.

Kaygılarımızı derinleştiren bu kargaşa ortamında halkımız Önder Apo'nun sağlığı ve güvenliği konusunda her şeyi açık biçimde öğrenmek istemektedir. Bu açıdan aile üyeleri ve avukatlarının Önder Apo ile görüşmeleri, sağlığı ve güvenliği konusunda halkımızı ve demokrasi güçlerini bilgilendirmeleri gerekmektedir. Bu konu halkımızın önemli kaygısı ve acil olarak öğrenmek istediği bir durumdur.

Halkımız Önder Apo'nun sağlık ve güvenlik durumunun netleşmesi için hemen harekete geçmeli; görüşmelerine izin verilen aile üyeleri ve avukatları Önder Apo'nun sağlığı ve güvenliği konusunda somut bir bilgi getirene kadar eylemlerini süreklileştirmelidir. Halkımızın Önder Apo'nun sağlık ve güvenliğini öğrenmek için sokağa çıkması, AKP iktidarının kendi iktidarını korumak için halkı sokağa çağırmasından çok daha haklı ve meşru bir durumu ifade etmektedir. Bu açıdan Önder Apo hakkındaki kaygılar giderilmeden halkımız sokaklardan çekilmemeli, demokratik meşru eylemliliğini birçok yol ve yöntemle süreklileştirmelidir.

Türkiye'nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde tarihsel rolü olan, Kürt sorununun çözümünü Türkiye'nin demokratikleşmesiyle iç içe ele alan Önder Apo'nun sağlık ve güvenlik konusu, demokrasi güçlerinin de büyük duyarlılık göstermeleri gereken bir durumdur. Bu açıdan tüm demokrasi güçleri halkımızın Önder Apo için duyduğu sağlık ve güvenlik kaygısının giderilmesi için çabalarını arttırmalı, tutumu ve eylemleriyle halkımızın yanında olduğunu göstermelidir.

Önder Apo uluslararası bir komplo ile esaret altına alındığı gibi, sağlığı ve güvenliği sorunu Türkiye'deki siyasal durumu da yakından ilgilendirdiği için, Önder Apo'nun durumu konusunda uluslararası güçler de sorumludur. Bu açıdan, CPT gibi insan haklarıyla ilgili kurumlar başta olmak üzere, uluslararası siyasi güçler ve Türk devletiyle ilişkili tüm devletlerin halkımızın mevcut kaygısını giderme konusunda tutum takınma ve çaba gösterme sorumluluğu bulunmaktadır.

Evrensel hukuk normları çerçevesinde olsa bile, Önder Apo'nun mutlaka ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi gerekir. Bu açıdan halkımızın Önder Apo'nun özgürlüğü ve güvenliği konusunda mücadele yürütmesi en temel ve doğal hakkıdır.

Öte yandan Önder Apo'nun özgürlüğü sağlanmadan ne Türkiye'de demokratikleşme sağlanır ne de siyasi krizler son bulur. Önder Apo'nun sağlık, güvenlik ve özgürlüğü için mücadele, aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleştirilmesi ve bu temelde Kürt sorununun çözümü mücadelesidir. Bu açıdan halkımızı, Kürt halkının dostlarını ve tüm demokrasi güçlerini Önder Apo'nun sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü için yürüttükleri çabaları ve mücadeleyi daha da yükseltmeye ve süreklileştirmeye çağırıyoruz.”