‘KCK’ ana davası delil ikamesi sürüyor
‘KCK’ ana davası delil ikamesi sürüyor
‘KCK’ ana davası delil ikamesi sürüyor
"KCK" ana davasında konuşan kapatılan DTP'nin yöneticisi Ercan Sezgin, 2009'dan 2013'e kadar geçen süreçte binlerce insanın yaşamını yitirdiği bir süreci başlatan iddianamelerin kan dökülmesine neden olduğuna dikkat çekti. Sezgin, "Bu iddialara karşı Kürt halkı bedel ödedi ve binlerce kişi tutuklandı. Bu zulümdür, bu adalet sarayı zulüm sarayı olmuştur. Bu nedenle bu iddianameye cevap vermiyorum" dedi. Sezgin, mahkeme heyetinin sorularına yanıt vermedi.
Aralarında BDP milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları ve gazetecilerin de bulunduğu 98'i tutuklu, 175 kişi hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan ve "KCK" ana davası olarak bilinen davanın duruşması devam ediyor. Duruşmaya, aralarında BDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak, BDP Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle ve Azadiya Welat gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Tayip Temel'in de bulunduğu 30'u tutuklu ve 2'i tutuksuz 32 kişinin yanı sıra müdafi avukatları ve tutuklu yakınları katıldı. Duruşmada Kürtçe tercüman da hazır bulundu. Duruşmanın ilk oturumunda tutuklulardan kapatılan DTP'nin yöneticilerinden Ercan Sezgin'in delil ikamesi okundu. Sezgin, delil ikamesi öncesinde birkaç şey söylemek istediğini belirterek, Kürtçe tercüman aracılığı ile konuşmaya başladığı esnada, mahkeme heyeti Sezgin'e müdahale ederek, delil ikamesi yapılmadan Sezgin'in konuşmasına izin vermeyeceğini belirtti. Mahkeme heyetinin müdahalesine rağmen konuşmasını sürdüren Sezgin, "Dosyada iki ayrı Ercan Sezgin var ve iki ayrı belge var. İddianamede yer alan delil ikamesinde başlangıçta başka bir Ercan Sezgin ile başlanılmış, ama sonrasında yapılan telefon görüşmelerinde Ercan adı geçiyor, hangi Ercan olduğu belli değil. Dosyadaki Ercan Sezgin PKK üyeliğinden 12 yıl 6 ay hüküm giymiş, ama benim böyle bir hüküm giymişliğim yok" diye konuştu.
İddianamede yer alan Ercan Sezgin'in kendisi olmadığını söyleyen Sezgin, "Bu iddianame yalan üzerine kurulmuş bir iddianamedir, hiçbir geçerliliği yoktur. Eğer başlangıçta ismi geçen şahsı yargılıyorsanız, benim 4 yıldır burada ne işim var?" dedi. Müdafi avukat Resul Tamur, Sezgin'in kimlik bilgilerini mahkeme heyetine okuyarak, "Diğer Ercan Sezgin'in kimlik bilgileri okunarak dosya adeta şişirilmeye çalışılmış" dedi. Avukat Tamur'un kimlik bilgilerini mahkeme heyetine sunmasının ardından delil ikamesine devam edilen Sezgin, hakkında yapılan delil ikamesine ilişkin cevap vermeyeceğini belirtti. Cevap vermeme nedenlerinin olduğunu ifade eden Sezgin, "Bu iddianamede geçen suçlamaları kanıtlarımla boşa çıkarabilirim, ama bu hiçbir sonuca varmayacaktır. Eğer, hak hukuk ve insan hakları göz önünde bulundurulsaydı, ben 4 yıldır burada olmazdım" dedi.
İddianamenin ve iddiaların siyasi olduğunu belirten Sezgin, dosyada geçen iddiaların defalarca görsel ve yazılı medyada yer aldığını ve okunduğunu söyledi. İddianamenin, Başbakan, başbakan yardımcıları ve bakanlarca da okunduğunu ifade eden Sezgin, şunları dile getirdi: "Bu iddialara karşı Kürt halkı bedel ödedi ve binlerce kişi tutuklandı. Kürt halkı bu iddianameyi boşa çıkardı. Bu siyasi konseptte hukuk kurumları çok sistematik bir şekilde kullanılarak; Emniyet, adliye ve cezaevi arasında bir üçgen kuruldu. Bu süreçte çok çelişkili ve ucube iddianamelerle karşılaştım. Kalbi hızlı çarptığı için veya hızlı nefes aldı diye tutuklananlar oldu. Ağzı açık olan veya türkü söyleyen insanlar yakalandı. Bu zulümdür, bu nedenle bu adalet sarayı zulüm sarayı olmuştur. Bu nedenle bu iddianameye cevap vermiyorum."
İddianamenin kan dökülmesine sebep olduğunu kaydeden Sezgin, "21 Mart 2013 tarihinde başlayan süreç, bu iddianame olmasaydı, 2009 13 Nisan'da ilan edilen ateşkes ile başlamış olacaktı. KCK adı altında yapılan operasyonlar Türkiye'nin iç barışı ve demokratikleşmesini provoke etmek için yapılmıştır. 2009'dan 2013'e kadar geçen süreçte binlerce insan yaşamını yitirdiği için bu iddianame kan dökülmesine neden olmuştur" diye konuştu. İddianamede arkadaşları ile yaptıkları şakaların "suç delili" kapsamında iddianame yer aldığını belirten Sezgin, "Ben buna nasıl cevap vereyim?" dedi. İddianamenin tarihi bir iddianame olduğunu belirten Sezgin, "Hammurabi'den Kral Artur'a ve günümüz devletlerine kadar hiçbir yasada espri yapmak suç sayılmamıştır" dedi. Hukukun ciddi bir olgu olduğunu söyleyen Sezgin, hazırlanan iddianame ile hukukun ayaklar altına alındığını ifade etti. Sezgin, "Bu iddianame siyasi bir zihniyetin güdümünde hazırlandığı ve kan dökülmesine sebep olduğu için, bu iddianameye cevap vermeyeceğim" dedi.
Sezgin'in konuşmasının ardından, Sezgin hakkında delil ikamesi okunmasına devam edildi. Sezgin iddianameyi reddederek, mahkeme heyetinin sorduğu sorulara cevap vermedi. Daha sonra söz alan Avukat Mehmet Emin Aktar, müvekkilinin cevap vermeyeceğini belirttiğini ve her sorulan sorunun ardından ayağa kalkarak "hayır cevap vermiyorum" demesinin anlamsız olduğunu ve müvekkilin susma hakkının olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti ise, Aktar'a, yönetime müdahale etmemesini, sanığın susma hakkı olsa dahi cevap almak zorunda olduklarını belirterek, "Sanık cevap verecek" dedi. Mahkeme heyetinin söylemlerinin ardından, Sezgin, sorulan sorulara ilişkin ayağa kalkmadı ve sorulan sorulara yanıt vermedi. Sezgin'in susma hakkının kullanılması kayıtlara, "Evet sanık hal ve hareketlerinden anlaşıldığı üzere cevap vermedi" diye geçti. Yapılan delil ikamesinin devamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'nde yazdığı savunmalar suç delili kapsamında iddianamede yerini aldı.
Sezgin hakkında yapılan delil ikamesinin ardından, Avukat Resul Tamur, müvekkili hakkında yapılan delil ikamesinde okunan telefon görüşmelerinin Sezgin'e ait olmadığına ve var olan görüşmelerin çarpıtıldığına işaret etti. Müvekkilinin DTP kurucusu ve yöneticisi olduğunu hatırlatan Tamur, Sezgin'in katıldığı eylem ve basın açıklamalarının legal açıklamalar olduğunu kaydederek, "PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık durumuna ilişkin yapılan eylem ve basın açıklaması haklı bir eylemdir. Düşünün ki, o dönem Abdullah Öcalan'a bir şey olsaydı, biz bugün bu süreci görmezdik, burada olmazdık. Bu yüzden yapılan eylemler önemli, legal ve haklı eylemlerdir" diye konuştu. Tamur, dosyada adı geçen "gizli tanık" beyanları ve Sezgin'e ait olduğu iddia edilen defter ve dokümanların müvekkiline ait olmadığını belirterek, Sezgin'in tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti ise, avukatların taleplerinin ardından duruşmaya öğlen arası verdi.