‘KCK’ ana davası görülüyor

‘KCK’ ana davası görülüyor

‘KCK’ Ana davası görülüyor. Delil ikamesi yapılan Hazan Iraz, KCK davalarının adil davalar olmadığını belirterek, "Tünelin ucunda ışık var, ama tünelin uzunluğu belli değil. Ortadoğu haklarının barışı açısından Sayın Öcalan'ın Newroz'da yayınlanan mesajı çok önemlidir. Bu mesaj Ortadoğu halklarının barışı için bir işarettir" dedi. Iraz Kürtçe olarak savunma yaparken, mahkeme heyetinin Iraz'a soru sorduğu sırada duruşma salonunda bulunan bir polisin kendini mahkeme heyeti yerine koyarak, Iraz'a "Hah hadi cevap ver" demesi dikkat çekti.

Aralarında BDP milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları ve gazetecilerin de bulunduğu 98'i tutuklu 175 kişi hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan "KCK" ana davasının duruşmasına bugün de devam edildi. Duruşmaya, 22'si tutuklu ve 1'i tutuksuz 23 kişinin yanı sıra müdafi avukatları ve tutuklu yakınları katıldı. İsveç'ten gelen Sol Parti Parlamenteri Jacob Johnson ve Sosyal Demokrat Parti Milletvekilli Yılmaz Kerimo ve Sol Parti Upsala Bölgesi Dış İlişkiler Temsilcisi Yekbun Alp da duruşmayı izleyenler arasındaydı. Duruşma başlamadan önce tutuklu yargılananlardan Hasan Iraz, mahkeme heyetinden söz alarak, Kürtçe yaptığı konuşmada, 90'lı yıllarda Musa Anter'in yargılandığı bir mahkeme salonunda bulunduğu kürsünün altına eğilerek çakmak yaktığını ve bu esnada hakimin Anter'e "Ne arıyorsun?" sorusu üzerine Anter'in, "Adalet arıyorum" dediğini hatırlattı. 

Iraz, KCK davalarının adil davalar olmadığını verdiği bu örnekle açıklamak istediğini ifade etti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan yeni sürece değinen Iraz, "Tünelin ucunda ışık var ama tünelin uzunluğu belli değil. Ortadoğu haklarının barışı açısından Sayın Öcalan'ın Newroz'da yayınlanan mesajı çok önemlidir. Bu mesaj Ortadoğu halklarının barışı için bir işarettir" dedi. KCK adı altında devam eden dava duruşmalarında Kürt dilinin yargılandığını söyleyen Iraz, Kürt dili üzerinde baskı ve zorlamaların devam ettiğini dile getirdi. Iraz'ın konuşması devam ettiği esnada Iraz'a müdahale eden mahkeme heyeti, "Hasan Iraz savunmaya gel, dosya hakkında konuşmayacaksan mikrofonu keseceğiz" dedi. Bunun üzerine Iraz, "İşte mahkemenin bu tutumu Kürt diline yaklaşımı gözler önüne seriyor. Halen mahkemelerde Kürtçe yazılı savunma kabul edilmiyor, yasak. Bu yasaklamalar ırkçılığın göstergesidir. Halen de Kürt diline karşı bir tahammülsüzlük var. Dile sahip çıkmak siyasi bir duruştan ziyade insani bir duruştur" diye konuştu. Kürtlerin siyasal hakları için mücadele ettiklerini dile getiren Iraz, rehin tutulduklarını belirterek, "Bizim rehin tutulmamızla Kürt halkına bir mesaj verilmek isteniyor; hak ve özgürlüklerinizden vazgeçin, deniliyor. Mahkeme ve Yargıtay eliyle bu durum gözler önüne serilmektedir. Görüldüğü gibi iktidarlar yargılama yerine bu kadar siyasi tutukluyu rehin tutuyorlar" dedi.

Iraz, mahkeme heyetinin gösterdiği tutum ile yargılamanın siyasi olduğunu belirterek, verdiği bir örnekle sözlerini sürdürdü: "Eski Yunan Çağı'nda Epidimes adında bir filozofun müthiş bir paradoksu vardı. Bu filozof diyordu ki, 'Bütün Giritliler yalancıdır.' Buradaki en büyük paradoks Epidimes'in de Giritli olması idi. Ben de sonuç olarak bugüne kadar mahkemede gösterilen yaklaşımlar siyasi bir komplodur. Bizim şahsımızda bir halkın elde ettiği hak ve özgürlükler tasfiye edilmek isteniyor. İnanıyorum ki Frans Kafka bu davayı görmüş olsaydı, Dava adlı kitabını baştan yazardı" dedi. Iraz, devletin adil olmadan barışın gelmeyeceğine inandığını ifade etti. 

Iraz'ın sözlerini bitirmesinin ardından Iraz hakkında delil ikamesi yapıldı. Yapılan delil ikamesinde Iraz'ın Özgür Yurttaş Hareketi'nde medya Savunma Alanları’ndaki kamplarda toplantılara katılarak eğitim verdiği iddia edilirken, DTP'nin seçim komisyonlarında yer alması da suç delili olarak değerlendirildi. Delil ikamesinin ardından tekrar söz alan Iraz, yaptığı savunmasında, iddianamenin tamamen yalan olduğunu kaydederek, "2007 yılının 21 Ekim tarihinde Habur Sınır Kapısı'ndan geçen bir grup gözaltına alınıyor ve benim de bu grup ile birlikte gözaltına alındığım iddia ediliyor. Bu olayla ilgili hiçbir yargı makamı ifademe başvurmazken ve gözaltı kayıtları yokken ben de bu grupla ilişkilendirilmeye çalışılıyorum. Bu iddianame yalandır" dedi. Iraz, yurtdışı giriş çıkış kayıtlarının resmi olduğunu ve Hewler'e çalışmak için bir iki defa sınır dışına çıktığını belirterek, buna ilişkin belgelerin mevcut olduğunun altını çizdi. Iraz, 2008 yılında geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamını yitiren DTP Genel Merkez çalışanları Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay ile yaptığı telefon görüşmelerinin suç delili kapsamında iddianameye konulmasını "hayret edilecek bir durum" olarak yorumladı. Iraz, "Türkiye'nin demokratikleşerek, ifade özgürlüğünün yaşandığı bir ülke olabilmesi için, mahkeme heyetinin elini taşın altına koyması gerekir" dedi. 

Mahkeme heyetinin Iraz'a, "Hasan Iraz, bu seçim komisyonlarında senden başka hangi isimler yer alıyordu, isim söyle. Herhalde komisyon olduğuna göre, bu komisyon tek kişiden oluşmuyordur. Bu seçim komisyonu ne iş yapar?" şeklinde soru sorması esnasında duruşma salonunda bulunan bir polis memurunun, "Hah haydi cevap ver" diye konuşması dikkat çekti. Iraz, sorulan sorular üzerine, kendisinin Mardin'de seçim çalışmaları yürüttüğünü belirterek, "Adı üstünde seçim komisyonu, seçim çalışmalarını yürütür" demesi üzerine mahkeme heyeti, "Yani milletvekillerini siz mi belirliyorsunuz?" diye sordu. Iraz, mahkeme heyetine, "Biz belirlemeyiz, biz belirlenen isimlerin çalışmalarını yürütürüz" dedi. Mahkeme heyeti bunun üzerine, "İrfan Dündar verdiği ifadesinde isimlerin hem yerelde hem de Kandil merkezli iki yerde belirlendiğini, Kandil'den onay almayan isimlerin seçilmediğini söylemişti. Buna ne diyorsun" diye sordu. Iraz ise, kendisinin Mardin yerelinde seçim çalışmalarını yürüttüğünü, kurulan seçim komisyonlarının legal komisyonlar olduğunu belirterek, yaptığı işin yasadışı bir iş olmadığını ifade etti. 

Daha sonra söz alan Iraz'ın avukatı Ruşen Uysal ise, Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay ile ilgili kısımların iddianameden çıkarılmasını talep etti. Uysal, müvekkilinin Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay'ın yaşamını yitirdiği trafik kazasında ağır yaralı olarak kurtulduğunu ve iddianamede suç olarak gösterilen Ablay ve Deniz için yapılan cenaze töreninin yapıldığı esnada müvekkilinin hastanede tedavi gördüğünü belirtti. Uysal, Iraz'ın Ablay ve Deniz ile yaptığı telefon görüşmelerinin de iddianameden çıkarılmasını talep etti. Uysal'ın savunmasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.