KCK'den FEDA kongresine destek mesajı

KCK'den FEDA kongresine destek mesajı

Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde devam Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) 5. Olağan Kongresine KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı bir mesaj gönderdi. KCK mesajında Kürt Halk Önderi Öcalan'ın başlattığı demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa etme sürecinde başta Alevi topluluğu olmak üzere ezilen tüm inançlara gerçek bir barış, demokrasi ve özgürlük getireceğine dikkat çekti.

Çok sayıda davetlinin yanı sıra 200 civarında delegenin katıldığı Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) 5. Olağan Kongresi Gelsenkirchen kentinde sürüyor. 2 gün sürecek kongrede FEDA, yeniden yapılanmayı tartışıyor. Kongreye KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı da bir mesaj gönderdi. KCK'nin mesajı şöyle:

"Değerli canlar, değerli dostlar,

Sizleri öncelikle gerçekleştirdiğiniz bu çok anlamlı ve değerli konferanstan dolayı kutluyor, başarı dileklerimizi belirtiyor, bütün katılımcıları saygıyla selamlıyoruz.

Bilindiği üzere bölgemiz Ortadoğu ve Kürdistan'da tarihi önemde gelişmeler yaşanmaktadır. Kapitalist modernitenin halklara ve inançlara zorla dayattığı hegemonik sistem miadını doldurmuş, tam bir çözülme ve iflasla karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. Egemenlerin halkları ve inançları birbirine boğazlatan, yorgun ve takatsiz bırakan zalimce politikaları büyük bir demokrasi ve özgürlük mücadelesiyle karşılaşmış durumdadır. Uluslararası hegemonik güçlerin tarihinden çok iyi biliriz ki, vampir iştahlı bu sistemin istikrardan anladığı tek şey, kendi çıkarlarını zorba ve zulüm politikaları pahasına da olsa tesis etmektir. Bundandır ki bölgemizde halen oluk oluk akan kanlar bu vahşi sistemin gerçek yüzü olmaktadır. Mezheplerin ve inanç topluluklarının birbirleriyle bu denli acımasız ve şiddetli çarpışması, bunların gerçek marifeti olmaktadır. Bunun içindir ki, zulme ve zorbalığa karşı, direniş ve mücadele, halkların ve tüm inanç topluluklarının demokrasi ve özgürlük mücadelesinde birleşmesi hiçbir zaman bu kadar elzem olmamıştır. Reber APO’nun başlattığı demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa etme süreci inanıyoruz ki, başta Kürt ve Türk halkları olmak üzere tüm bölge halklarına, yine başta Alevi topluluğu olmak üzere ezilen tüm inançlara gerçek bir barış, demokrasi ve özgürlük getirecektir.

Değerli konferans katılımcıları, sevgili canlar, dostlar;

Reber Apo, Alevi inancını “ezilenlerden, yoksullardan yana adalet ilkelerinin var olduğu bir inanış” olarak değerlendirir. Yine “Aleviliğin güncel gerçeğinin tarihsel arka planı ve ideolojik, siyasi gerçeğiyle kavranması oldukça önemli olmaktadır” diyen Reber Apo, “tarihe kısaca baktığımızda, bütün önemli isyanların çıkışında Alevi rengi belirgin bir yer tutar. Baba İshak’tan başlayan hareket Alevi sahasında gelişen bir harekettir. Kürt Alevi sahasından başlar, Çorum’un, Tokat’ın Alevi sahasına kadar gider. Aynı şey Bedrettin hareketine kadar da götürülebilir.” demektedir. Emevi saltanatına karşı Ehlibeyt İmam Ali’nin duruşu kuşku yoktur ki, haksızlığa, adaletsizliğe ve zulme karşı ezilenlerin, dışlananların ve yok sayılanların bir mücadelesi olarak gelişmiştir. Alevilik aslında Ortadoğu’nun kök kültürünü ya da kök hücresini en fazla bağrında taşıyan felsefi, ideolojik ve siyasal geleneklerin en önemlisi olmaktadır. Sadece yakın tarihin ya da İslamiyet döneminin değil, insanlığın ilk çıkışından bu güne gelen bütün olumlu değerlerin, batının bencil, tüketici, insanlıktan çıkarıcı değerlerine karşı bir direniş ve ahlaki tutum olarak görülmelidir. Aleviliğin özü insaniyetçiliktir. Hakikatin peşinden koşmak, hakikati yaşamaktır. Hak, adalet, eşitlik ve paylaşım Alevi inancının kendisidir. İktidar saltanatına karşı mağdurların, haksızlığa uğrayanların, dolayısıyla sadece Kürtlerin değil, aynı zamanda komünal-demokratik değerlere sahip Türkmenlerin ve diğer ezilenlerin de inancı olmaktadır. Alevilik, bugün Kürt direnişçiliğinin tarihte gelişen bir biçimidir.

İnsanlık bu gün zalim bir sistemle karşı karşıyadır. Zulme ve zorbalığa karşı, sadece haklı ve hakkaniyetle sınırlı kalmak, başarı için yeterli olmamaktadır. İnançlı ve haklı olunduğu kadar, örgütlü ve mücadeleci olunursa, ancak başarılı olunabileceği kesindir. Alevi topluluğu, bilinci en çok çarpıtılmak istenen, en çok örgütsüzlüğe sürüklenmek istenen ve egemenlerin üzerinde en çok oynamak istediği bir topluluktur. Tarihte çok sayıda acımasız katliamlara maruz kalmıştır. Osmanlı sultanları ve fatihlerinin, Alevi Kürt halkımızı kuyulara doldurarak binlercesini katletmekle tanındıkları bilinmektedir. Toplu katliam ve sürgünlerden tutalım, darağaçları ve her türlü toplum kırım yöntemlerini uygulamışlardır. Dersim’de bir Cumartesi gecesi göstermelik bir mahkemeyle yaşı küçültülen Pir Seyit Rıza’nın, yaşı büyütülen oğluyla birlikte idam edilmeleri, TC sömürgeciliğinin Alevi Kürt halkımıza karşı ne denli acımasız ve soykırımcı olduğunu göstermiştir. Alevi Kürt halkımız, kahraman Dersim halkı, elbette Dersim katliamını ve Pir Seyit Rıza’ları asla ve hiçbir zaman unutmayacaktır. Pir Seyit Rıza’nın darağacının gölgesinde “ben sizi yenemedim bu bana ders olsun, siz de bana diz çöktüremediniz bu da size ders olsun” sözü, bilge ve filozofça bir söz, onuru, direnişi ve yaşamın öğreticiliğini çok çarpıcı bir biçimde gösteren ve bizler için bu gün de yol gösterici önemde, tarihi bir sözdür.

Tarihten de çok iyi bilinir ki, Alevi inancı bir hakikat arayışı olmak kadar, aynı zamanda onurlu ve görkemli bir direnişi de temsil eder. Hz. Hüseyin’in Kerbela’da gösterdiği direniş, Hz. Hasan’ın zehirlenerek katledilmesi, Pir Sultan Abdal, Baba İshak, Pir Seyit Rıza, Alişer, Bese ve Zarife’lerin direnişi, tüm görkemliliğini koruyarak bu gün de halkımızın özgürlük mücadelesine ilham kaynağı olmaktadır. Reber Apo’nun “ben Alevi inancından yanayım” demesi, ezilmişlerin ve yok sayılanların yanında olmakla birlikte, direniş kültürünü tarihsel bir miras olarak benimsemesindendir. Bu anlamda Alevi inancının; eşitlikçi, özgürlükçü, paylaşımcı; yine direnişçi ve isyancı geleneği gerçek anlamda özgürlük hareketinin geliştirdiği halkımızın son isyanında gerçek anlamını bulmaktadır. Dersim isyanında direnen Alevi Kürt halkı, zalimlerin eline geçmemek için kendini uçurumlardan atan ölümsüz, kahraman Kürt kadınları, PKK’nin geliştirdiği isyanda Beritan’ların, Zilan’ların, Mazlum’ların, Sara’ların ve Rojbin’lerin direniş ruhuyla birleşerek, yenilmez ve yok edilemezliğini bir kez daha ortaya koymuştur.

Rêber APO’nun geliştirdiği özgürlük mücadelesi en başta Alevi halkımızın, yine Ezidilerin, Suryanilerin ve tüm ezilmiş inançların mücadelesi olmaktadır. Sömürgeciliğin önce toplumsal inanç soykırımına tutarak, sonra da teslim alma ve kendi yedeğine koşuşturma politikaları artık son bulmalıdır. CHP gibi yeni Reyber’leri örgütleyerek Alevi halkımızı can evinden vurmaya çalışan bu inkarcı, onursuz ve sadist politikalara karşı Alevi halkımızın özgürlük hareketiyle birleşerek; etnik ve inanç kimliğini tamamlayıcı unsurlar olarak görüp mücadelesini yükseltmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu güne kadar verilen mücadele, yakın tarihimizin Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamlarını tam bir özgürlüğe gerekçe yapmaya yetmemiştir. Şimdi daha çok bilinçlenmek, daha çok örgütlenmek ve tam bir seferberlik ruhuyla demokrasi ve özgürlük mücadelesiyle kenetlenmek, her zamankinden daha çok yaşamsal bir önem kazanmıştır.

Değerli Konferans Katılımcıları, Sevgili Canlar;

Konferansınız inanıyoruz ki, Alevi Kürt halkımızın tüm kaybettiklerini yeniden kazanmanın önemli bir platformu olacaktır. Bunun için yoğun bir ideolojik mücadele, doğru bir politik perspektif ve sürekli bir örgütlenme ile gücünüze güç katarak, Alevi inancının özü olan eşitlik, demokrasi, özgürlük, hak ve adalet arayışınızı zaferle taçlandıracaksınız.

Bu temelde başta konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkesin, bütün delegelerin, katılımcıların bu önemli kararlaşmada sorumluluk alacaklarına inanıyor ve başarı dileklerimizle birlikte selam ve saygılarımızı belirtiyoruz."