KCK duruşması: Operasyonların hiçbir hukuki değeri yok

KCK duruşması: Operasyonların hiçbir hukuki değeri yok

205 kişinin yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının 6'ıncı duruşması 2'inci gününde savunma yapan tutsak Kürt siyasetçi BDP PM eski üyesi Hasan Özgüneş, KCK’ye yönelik olduğu iddiasıyla yapılan operasyonların “hiçbir hukuki değerinin olmadığını” söyledi.

97'si tutuklu 205 Kürt siyasetçi ve insan hakları aktivistinin yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının 6'ıncı duruşması Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan adliye binasındaki İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

İkinci gününde duruşmaya tutuklu sanıkların yanı sıra 6 tutuksuz sanık katılırken, tutsak siyasetçilerin avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı çok sayıda tutsak yakını ile BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de izliyor.

Bugünkü ilk oturumda tutsak Kürt siyasetçi BDP PM eski üyesi Hasan Özgüneş savunmasına devam etti.  Özgüneş savunmasını İstanbul Adalet Komisyonu'nca belirlenen ve mahkemede hazır bulundurulan Kürtçe tercüman eşliğinde yaptı.

Ortadoğu'da devam eden savaşların ve Kürt sorununun kendisini siyaset yapmaya zorladığını belirten tutsak Kürt siyasetçi Hasan Özgüneş, "Ben demokrat bir insanım. Her gün Ortadoğu'da kan akıyor ve trajik olaylar yaşanıyor" diye konuştu.

Savunmasında KCK operasyonlarını yeniden ele alan Özgüneş, "2009 yerel seçimlerinde birçok belediyeyi aldık. Bunun hemen ardından 'Bunları zayıf düşürmek gerekiyor' denildi. Bunun da bir yolu vardı. O da BDP yöneticilerini ve üyelerini tutuklayıp zindanlara atmaktı" şeklinde konuştu.

Günlerce bu operasyonların propagandasının yapıldığına dikkat çeken Özgüneş, şunları ifade etti : "Beşir Atalay bu operasyonların MGK toplantısında karar altına alındığını söyledi. Erdoğan, 'BDP'liler devletin istediği doğrultuda bir siyaset yapmıyorlar. PKK'ye terör örgütü demiyorlar' demişti. Bu sebeple bu operasyonlar hakkında her ne kadar hukuki denilse de bu operasyonun açıkça hukuki değil siyasi olduğunu biliyoruz. Bu operasyonların hiçbir hukuki değeri yoktur. Bu görevin yürütmesini de özel yetkili mahkemelere verdiler.”

İddianamede illegal faaliyet olarak gösterilen BDP faaliyetlerine değinen Özgüneş, iddianameye delil olarak sunulan tüm faaliyetlerinin BDP tüzük ve programı çerçevesinde yapılmış yasal ve açık faaliyetler olduğunu kaydetti.

Özgüneş, iddianamede kendisinin de "Kürt tarihi dersleri" verdiği BDP Siyaset Akademisi'nin Öcalan ve KCK'nin talimatıyla kurulduğunun iddia edildiğini belirterek, "Kandil ve sayın Öcalan basın yoluyla görüşlerini açıklayabiliyorlar. Her gün onların açıklamaları gündemde ve tartışılıyor. Bu talimat ne zaman verildi?" diye sordu.

İddianamede siyaset akademileri hakkında geçen "eğitilenler isyana hazırlanıp dağa gönderiliyor" ifadelerini de hatırlatan Özgüneş, "Bugüne kadar BDP İstanbul Siyaset Akademisi'nde 120 öğrenci mezun oldu, eğitim aldı. Mahkemeniz bir araştırma yapsın bunlardan kaç tanesi isyana hazırlanmış ve dağa gönderilmiş? Çamur at izi kalsın" diye savunma yaptı.

Özgüneş iddianamede Kürtlerin talepleri hakkında da yanlış yorumlar yapıldığını söylerken, "İddianamede 'her ne kadar özerklik söylemi kullanılsa da bağımsız devlet kurulması planı' ifadesi yer alıyor. Biz siyasetçi olarak bile bu öngörüyü yapamıyoruz. Ama savcı içindeki korkudan yorum yaratıp, bizi suçluyor. Biz BDP olarak 'ulus devlet beladır' diyoruz. Eğer ulus-devlet isteseydik mahkeme huzurunda bunu da dile getirirdik. Bundan korkmazdık" diye belirtti.