'KCK' İstanbul Ana davası Oğraş'ın savunması ile sürüyor
'KCK' İstanbul Ana davası Oğraş'ın savunması ile sürüyor
'KCK' İstanbul Ana davası Oğraş'ın savunması ile sürüyor
83’ü tutuklu, 204 Kürt siyasetçi, insan hakları aktivistinin yargılandığı ‘KCK’ İstanbul Ana Davası’nın 9’uncu duruşması devam ediyor. Duruşmada savunma yapan BDP eksi PM üyesi Nihat Oğraş, BDP'nin tabanının ana kütle olarak PKK'nin tabanı olduğuna belirterek, "BDP bu tabana rağmen siyaset yapamaz. Merkezin siyasetini yerel belirler. Demokratik siyaset dediğimiz husus da budur. Milyonlarca insanın Öcalan'ı önder olarak gördüğü önemsediği ve duygusal-fikirsel bağ kurduğunu biliyoruz. Bunu her vesileyle gösteriyorlar zaten" dedi.
"KCK" İstanbul ana davasının 9'uncu duruşmasının görülen beşinci oturumunda BDP üyesi Talat Aydın'ın delil ikamesinin ardından BDP eksi PM üyesi Nihat Oğraş'ın savunmasına geçildi.
Anadilinin Arapça olduğunu belirten Oğraş, daha önceki duruşmalarda kimlik tespiti sırasında "Ez livirim" demesinin sebebini, "Anadilde konuşma talebi ve ısrarı esas olarak Kürtçenin üzerindeki baskı ve inkarın bitirilmesi ve kamusal alanda kullanma talebiyle ilgiliydi" diyerek açıkladı.
Bütün dillerin saygı ve sahiplenmeyi gerektirdiğini kaydeden Oğraş, "Umarım ki bir daha dil yasağı gibi bir saçmalık ve çılgınlık yaşanmaz" dedi. Oğraş, hem DTP'de hem de BDP'de iki dönem görev aldığını söyledi. Kürt siyasetinin hakikati ve realitesinin anlaşılmadan sosyolojik ve siyasal analizi yapılmadan politik ve hukuki sonuçlara varılmayacağı kanaatinde olduğunu söyleyen Oğraş, "Devletin stratejik aklı bu sosyolojiyi ve siyasal realiteyi bildiği içindir ki Sayın Öcalan, BDP ve KCK'nin dâhil olduğu bir süreç başlattı ve BDP'yi İmralı ve Kandil arasında bir bağlantı ilişki unsuru olarak değerlendirmekte sakınca görmedi" diye belirtti.
Anlatmaya çalışacağı noktaların devletin çok başlı durumu ve bunun Kürt meselesinin çözüme nasıl etkide bulunduğuyla ilgili olacağını vurgulayan Oğraş, "KCK adı altında yapılan operasyon ve tutuklamaların bizzat siyasi iktidar talimatıyla yapıldığını bizler de sizler de herkes de iyi bilir" diye belirtti.
Tutuklanmalarının da bırakılmalarının da politik bir karar sonucu olacağını söyleyen Oğraş, "Süreçte dolayı biliyoruz ki pazarlıklar yapılıyor ve bizlere ne olacağı ne yapılacağı sorusu o pazarlıklar sonucunda bir yanıt bulacak. Zaten AKP'nin bakanları ile parti yönetimimiz arasında defalarca bu pazarlık görüşmeleri yapıldı" dedi.
"KCK" kodlamasıyla yapılan operasyonların esas olarak Kürt siyasal alanını daraltmayı, dağıtmayı ya da terbiye etmeyi amaçladığına dikkat çeken Oğraş, "Başlangıçta iktidarın, 'güvenlik konseptiyle' yapılan tutuklamalar giderek ve daha fazla Tanzimat döneminden bu yana devam eden devlet içi iktidar çatışması Kürt sorunu zemininde sürdürülecek bir faktöre dönüştürüldü" diye belirtti. KCK operasyonlarının MİT gibi önemli devlet kurumlarının ele geçirilmesi amacı ile araçsallaştırıldığına vurgu yapan Oğraş, "MİT gibi önemli devlet kurumlarını ele geçirmek ve iktidar mekanizmasında daha etkili olmak isteyen devlet içi kimi örgütlenmeler öncelikle Hakan Fidan'ı derken Başbakanı derdest etmek için binlerce Kürt siyasetçiyi tutukladılar. Her yönden adım adım örüldü bu süreç. Hatırlanırsa o dönem, 'KCK'yi MİT kurdu. KCK'de MİT'çi yöneticiler var' gibi haberler yapıldı" dedi.
2009 yılında PKK ile devlet arasında Kürt sorununun çözümü noktasında başlatılan Oslo sürecine değinen Oğraş, "Devlet ile Öcalan arasındaki uzlaşı sonucu 13 Nisan 2009'da PKK tarafından ateşkes ilan edildi. Ama ne dikkat çekicidir ki 14 Nisan 2009'da KCK adıyla operasyon yapıldı. Çözümün resmi ve pratik olarak başladığı günün ertesi çözümsüzlük girişimleri start aldı. Böylece Kürtlere 'savaştan-silahtan başka yolunuz yok' denildi. Tahmin etmek zor değil o soruşturma planlandığı gibi yürütülseydi bugün belki de bizler için hazırlanan bu basit şemanın en tepesinde Başbakan müsteşarı ve bakanları yer alacaktı" dedi.
BDP ya da demokratik Kürt siyasetinin politikasını, "Savaş ve barış meselesi", "Abdullah Öcalan'ın durumu ve özgürlüğü", "demokratik özerklik", "İfade özgürlüğü" ve "Anadil ve kültürel haklar talebi" temelinde geliştirdiğini aktaran Oğraş, "Kürt siyaseti başka bir şey konuşmuyor tartışmıyor. Kürt siyasetinin varlık sebebi Kürt meselesinin demokratik zeminde çözümüne dayanır. Biz sadece siyaset de yapmıyoruz ayrıca biz mücadele de ediyoruz" dedi.
Oğraş, demokratikleşme ile birlikte Kürt sorunu dahil Türkiye'deki tüm sorunların çözüme kavuşacağının altını çizdi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın başlatmış olduğu yeni çözüm süreci ile birlikte Kürt hareketi ve onun önderlerine yapılan terörist yakıştırmaların terk edildiğini aktaran Oğraş, "Doğru olan da, 'terörle teröristle konuşulmaz kibri ve irrasyonelliği değil çözüm ve barış adına sorunun muhataplarıyla diyalog geliştirmektir. Esas yanlış şimdiye kadar yapılandı. Yani PKK'nin Öcalan'ın, ya da daha genel tabirle siyasal Kürt hareketinin, 'terörist' olarak tanımlanıp politik alandan dışlanmasıydı" diye belirtti.
BDP'nin tabanının ana kütle olarak PKK'nin tabanı olduğuna dikkat çeken Oğraş, "BDP bu tabana rağmen siyaset yapamaz. Merkezin siyasetini yerel belirler. Demokratik siyaset dediğimiz husus da budur" ifadelerini kullandı. Öcalan'ın özgürlüğü talebini örnek veren Oğraş, "Milyonlarca insanın Öcalan'ı önder olarak gördüğü önemsediği ve duygusal-fikirsel bağ kurduğunu biliyoruz. Bunu her vesileyle gösteriyorlar zaten" şeklinde konuştu. "Şimdi bu mahkeme karar vermek zorunda Öcalan'ın özgürlüğünü talep etmek mi suç yoksa bunu şiddet aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmak mı suç? Eğer Öcalan Merkezli her talep her literatür suç ise Öcalan'ın idamını talep etmek de aynı suç kapsamında mı değerlendirilecek?" diye soran Oğraş, "Öyle ya idam talebi meşru özgürlük talebi suç ise bu ülke, bu devlet, bu toplum, bu yargı toplumsal iç barışını nasıl sağlayacak silaha karşı nasıl bir alternatif önerecek" değerlendirmesini yaptı.
Oğraş'ın savunmasına ara veren mahkeme heyeti, 'mahkemenin işleri olduğu' gerekçesi ile öğleden sonraki oturumun görülmeyeceğini belirterek duruşmayı yarına erteledi. Duruşma, yarın Oğraş'ın savunması ile devam edecek.