Kemanger: Onların sesine ses katmalıyız

Kemanger: Onların sesine ses katmalıyız

Urmiye zindanında 29 siyasi tutsağın başlattığı açlık grevi, 27’nci gününe girerken, eylemcilerin sağlık durumu giderek kötüleşiyor. PJAK Meclisi Üyesi Şerzad Kemanger, Avrupa’da yaşayan Kürdistanlıları aktif destek sunmaya çağırdı. 

Doğu Kürdistan’ın Urmiye şehrindeki zindanda 29 siyasi tutsağın baskılara karşı başlattığı açlık grevi, bugün 27’nci gününde. Konuyla ilgili Yeni Özgür Politika gazetesine açıklamalarda bulunan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Meclisi Üyesi Şerzad Kemanger, bazı eylemcilerin durumunun ciddi olduğuna dikkat çekti. Eli Efşari isimli tutsağın geçtiğimiz günlerde hastaneye kaldırıldığı, ancak tedaviyi kabul etmeyip zindana geri götürüldüğü bilgisini veren Kemanger, “Açlık grevi eylemcilerinden bazılarının sağlık durumu giderek kötüleşiyor, durum ciddi” diye konuştu. 

BASKILAR SON DÖNEMLERDE ARTTI

Açlık grevi eyleminin taleplerini “Siyasi tutsakların kimliklerinin tanınması ve zindandaki baskılara son verilmesi” şeklinde özetleyen PJAK Temsilcisi, eyleme yol açan İran devlet politikalarına dikkat çekti. 2010 yılında İran devletince idam edilen Ferzad Kemanger’in kardeşi olan Şerzad Kemanger, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “İran devletinin son dönemde siyasi tutsaklar, aktivistler, gazeteciler, kadın hakları savunucularına karşı yürüttüğü özel bir politika var. Teslim alma, kimliksizleştirme, hatta imha etme politikası bu. Özellikle zindanlarda siyasi faaliyetlerinden ötürü tutsak olanlara karşı bu tutumu giderek ağırlaşıyor.”

İDAMLARLA KATLİAM YAPILIYOR

Hasan Ruhani’nin Mahmud Ahmedinejad’ın yerine geçtiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde insan hakları alanında bazı vaatlerde bulunduğunu anımsatan Kemanger, baskıların derinleştiğine dikkat çekti. “Sorun kimin cumhurbaşkanı olduğu değil, mesele İran rejiminin politikasıdır” diyen Kemanger, Ruhani döneminde idamların arttığının altını çizdi. “Bir ay içinde 33 insan, İran devletince idam edildi. Yine tek bir günde 18 kişi Tahran’daki Kızılhisar zindanında idam edildi. Bu bir katliamdır” diyen Şerzad Kemanger, bu duruma paralel olarak siyasi tutsaklar üzerindeki baskıların da yoğunlaştığını kaydetti. Kemanger, “Kürt siyasi tutsakları kimliksizleştirmek için baskıları yoğunlaştırıyorlar, farklı uygulamalar geliştiriyorlar. Siyasi tutsakları o yüzden kendi koğuşlarından çıkarıp adlilerin yanına gönderiyorlar” dedi.

KOBANÊ’YE OPERASYONLU YANIT

PJAK Meclisi Üyesi Kemanger, İran zindanlarında işkencenin de arttığına dikkat çekti. Kemanger, “Emniyette zaten işkence ediyorlar. Kaç ayda bir tutsaklar yeniden sorgulanmak üzere emniyete götürüldüklerinde de yeniden işkencelerden geçiriliyorlar. Ama bunun dışında zindanın kendisinde işkenceler artıyor, tutsaklar burada da her gün baskıya maruz bırakılıyorlar” şeklinde konuştu. 
Kobanê için yapılan eylemlerden sonra İran devletinin operasyon başlattığı ve bu eylemlere öncülük edenlerin tutuklandığı bilgisini de veren Kemanger, bütün bu gelişmelerin Urmiye zindanındaki açlık grevi eylemine neden olduğunu kaydetti. Şimdiye kadar ne devlet ne de cezaevi yetkililerin açlık grevi eylemcilerin taleplerine cevap vermediğini belirten Kemanger, “Tersine eylemciler tehdit edildiler. Urmiye güvenlik makamları ve Urmiye Cemaat İmamı bu eylemi bir provokasyon olarak isimlendirdiler” dedi. 

ZİNDAN ARTIK DİRENİŞ YERİ

Açlık grevinin Ruhani dönemindeki ilk büyük direniş olduğuna dikkat çeken Kemanger, şunların altını çizdi: “Bu açlık grevini Ruhani dönemindeki ilk başkaldırı, ilk direniş olarak da isimlendirmek mümkündür. Bu toplumsal direnişe siyasi tutsaklar öcülük ediyor. Toplumun aktif bölümünün önemli bir kesimi şu anda zindandadır. Toplumun başkaldırmasını işkence ve idamlarla önlemek istiyorlar.” 

Kemanger, bu açlık grevi ile birlikte cezaevlerinin anlamının değiştiğine şu şekilde vurgu yaptı: “Zindan daha önceleri bitiş yeriydi. Yani bir insan zindana düştükten sonra artık kurtulamazdı. Ama Kürt siyasi tutsaklar, onlarca kişi idam edilmesine rağmen zindanın da bir mücadele alanı olduğunu kanıtladı. Bunu hem Kürt halkına hem de diğer halklara gösterdiler. O nedenle şu anda öncülük Kürt halkında.”

AVRUPA’DAKİ KÜRTLERE ÇAĞRI

Avrupa’da yaşayan Kürdistanlıların Urmiye’deki açlık grevi eylemcilerine aktif destek sunması gerektiğini ifade eden Şerzad Kemanger, özellikle kamuoyunun bilgilendirilmesi ve İran devletinin üzerinde baskı kurulması için buradaki insanların rol üstlenmesini istedi. 
“Dayanışma eylemleri, uluslararası kuruluşlara dosya sunma, parlamenterlerle görüşme, insan hakları örgütlerine başvurma gibi yöntemler değerlendirilmeli, daha yoğun çabalar sarf edilmeli” diyen Kemanger, devamla şu çağrıyı yaptı: “Bu sadece Doğu Kürdistan’ı ilgilendiren bir eylem değil. Onların sesine ses katmalıyız. Şu anda Urmiye zindanında 45 siyasi tutsak idam tehdidi ile karşı karşıya. Hiçbir halk bu haksızlığa sessiz kalamaz. İnsan haklarını savunduğunu iddia eden hiçbir parti ve örgüt de sessiz kalamaz. Sadece açıklama yapmak da yetmiyor artık, durumlar ciddi. Sahiplenmek aynı zamanda eylemcilerin siyasi ve ulusal kimliklerini sahiplenmeyi gerektiriyor. Hem Kürt halkı hem kuruluşlar böyle sahiplenmeli. Onların taleplerini her yerde dile getirmeliyiz ama bunun ötesinde asıl talebimiz onların özgürlüğü olmalı.”