KESK raporu: 3 yılda 4 bin 770 ihraç

KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, son 3 yılda 4 bin 770 üyelerinin çalışma hakkının gasp edildiğini açıkladı. Bozgeyik, kayyumların da suç işlediğine dikkat çekti.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), hazırladığı Yıllık Sendikal Hak İhlalleri Raporu’nu, genel merkez binasında düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Raporu, KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik paylaştı.
Bozgeyik, rejimin temel yönetim biçimi haline getirilen OHAL uygulamalarının sendikal hak ve özgürlüklerde de ciddi gerilemelere neden olduğunu dile getirdi.

'ÇALIŞMA HAKKI GASP EDİLDİ'

Hazırladıkları rapora yansıyan hak ihlallerinin gerçekte yaşananların yarısına bile denk düşmediği vurgulayan Bozgeyik, “Yaratılan korku iklimi nedeniyle kamu emekçileri karşı karşıya kaldıkları ihlalleri rapor etmekten imtina etmekte, ihraç edilme kaygısı nedeniyle baskıları sineye çekmeyi tercih etmektedir” diye belirtti.
Bozgeyik, son üç yılda 4 bin 283’ü OHAL KHK’larıyla, 487’si Yüksek Disiplin Kurulları kararlarıyla olmak üzere 4 bin 770 KESK’linin çalışma hakkının gasp edilerek ihraç edildiğini açıkladı.

‘2 BİN 900 ÜYENİN BAŞVURUSU SONUÇSUZ KALDI'

OHAL Komisyonu kararıyla 358 üyelerinin görevlerine iade edildiğini, bin 23’ünün ise başvurusunun reddedildiğini belirten Bozgeyik, halen 2 bin 900 dolayında üyelerinin başvurularının ele alınmasını beklediğini söyledi. Bozgeyik, “İktidar bir hakkı bir gecede gasp ettiğinde gayet hızlı davranırken yapılan itirazlara yanıt vermeyi ise oldukça ağırdan almakta, yıllara yaymaktadır” diye konuştu.
Bozgeyik, bugün itibarıyla Cumhurbaşkanlığı kararı ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun görev süresinin bir yıl daha uzatıldığına dikkat çekerek, iktidarın zaman kazanarak bir yandan da ihraçlarla boşalttığı yerlere kendi kadrolarını yerleştirmek istediğini söyledi.

‘İHRAÇLAR DEVAM EDİYOR’

Türkiye’nin siyasal-toplumsal yapısını değiştirmeye dönük kalıcı düzenlemelerin KHK’ler eliyle yapıldığını vurgulayan Bozgeyik, OHAL’in kaldırılması sonrasında da uygulamaların devam ettiğini ifade etti. 375 sayılı KHK’nin geçici 35. Maddesi’nin ihraçlara olanak verdiğini söyleyen Bozgeyik, “Bu maddeyle şu ana kadar 18 sendika üyemiz ihraç edildi. Arkadaşlarımızın tümünün ortak özelliğinin sendika yöneticisi ve aktif üye olmasıdır” ifadelerini kullandı.

‘DOKTORLAR GÖREVE BAŞLAYAMIYOR'

KESK Eş Genel Başkanı, devam eden OHAL uygulamalarından birinin de güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları olduğunu kaydetti.
Bozgeyik, “Ankara’da farklı tıp fakültesini bitirip göreve başlamak için başvuran toplam 18 doktor güvenlik soruşturması nedeniyle göreve başlatılmadı” dedi.
Anayasa’ya aykırı bulunan bu uygulamanın yasal düzenleme haline getirilmeye çalışıldığını vurgulayan Bozgeyik, “Yandaş konfederasyonlar hariç konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin yoğun tepkisi üzerine teklif geri çekilmiştir” dedi.

‘KAYYUMLAR SUÇ İŞLİYOR’

Yine sadece son bir ayda kayyum gasbıyla il ve ilçe belediyelerinde en az 50 dolayında Tüm Bel-Sen üyesinin açığa alındığını dile getiren Bozgeyik, “Kayyumlar adeta yandaş sendikaların temsilcisi gibi hareket etmekte, farklı sendikalara üye olmanın kamu emekçileri için iyi olmayacağı algısı oluşturmakta, açıktan sendikal ayrımcılık suçu işlemektedirler” diye konuştu.

'İNTİHARLAR REKOR KIRDI!'

Bozgeyik, OHAL sürecinde ve sonrasında kamu hizmetlerinin piyasaya açılması politikalarının hız kazandığını, güvencesiz, sözleşmeli ve taşeron çalıştırmanın daha yaygınlaştırıldığı üzerinde de durdu. Bozgeyik, bu konuda şunları kaydetti: “Kayıt dışılık ve kuralsızlaştırma artmış, on binlerce kamu emekçisinin ihraç edilmesi nedeniyle iş yükünün artması sonucu kamu emekçileri nefes alamaz duruma gelmiştir. İşyerlerinde mobbing ve iş kazaları/işçi cinayetleri yoğunlaşmıştır. OHAL fırsatçılığıyla performans sisteminin yaygınlaştırılmasıyla ve ekonomik krizin derinleşmesiyle, işsizliğin rekor üstüne rekor kırmasıyla intihar vakaları artmıştır.”

‘SÜRGÜNLER DE SÜRÜYOR'

Bozgeyik, 1990’lı yılların uygulamalarından olan sürgünlerin bir kez daha bir baskı ve yıldırma yöntemi olarak kullanıldığına şahit olduklarını söylerken, "Sürgün gerekçelerine baktığımızda sendikal hakların kullanımının bahane edildiğini görmekteyiz. Örneğin çalıştığı okulda Kürtçe konuştuğu için ya da süt iznini kullanmakta ısrar ettiği için sürgün edilen üyelerimiz bulunmaktadır” dedi.
“Adı kalksa da uygulamaları devam eden OHAL koşullarında sendikal mücadele yürütmekteyiz” diyen Bozgeyik, iktidarın tek tip sendika ve tek tip sendikacı yaratmak istediği bu koşullarda her şeye rağmen demokrasi ve emek mücadelesini bedeli ne olursa olsun sürdürmekte kararlı olduklarının altını çizdi.