Keskin: Bingöl olayı devlet komplosu
Keskin: Bingöl olayı devlet komplosu
Keskin: Bingöl olayı devlet komplosu
Bingöl olayında saldırıyı gerçekleştiren aracı tespit etmelerine rağmen hedef şaşırtan polislerin, bilinçli bir şekilde başka bir aracı taradığı ortaya çıktı. Saldırının faili olduğu iddiasıyla tutuklanan Ali Kılıçgedik ile Erhan Şenyuva‘nın avukatı Eren Keskin ANF’ye çarpıcı açıklamalarda bulundu. Keskin, çatışma olarak lanse edilen olayın açık bir infaz olduğunu, araca özel harekat timler tarafından hedef gözetilerek kurşun yağdırıldığına dikkat çekti. Ayrıca Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker’in halk tarafından cemaatçi bir polis olarak tanındığını da aktaran Keskin, bu saldırının bir devlet komplosu olduğunu işaret etti.
Bingöl’de 9 Ekim’de iki polisin öldüğü, İl Emniyet Müdürü Atalay Ürker ve korumasının ağır yaralandığı saldırıda kullanılan aracın tespit edilmesine rağmen, polisin bilinçli bir şekilde başka bir aracı hedef seçerek taradığı ortaya çıktı. Bu gerçek, suikast ile ilgili incelemelerde bulunmak üzere Bingöl’e giden avukat Keskin’in olayın faili olarak tutuklanan müvekkilleri Ali Kılıçgedik ile İnsan Hakları Derneği kurucularından Erhan Şenyuva ile yaptığı görüşmeler sonucunda netleşti.
HEDEF SEÇİLEN EMNİYET MÜDÜRÜ ÜRKER CEMAATÇİ
Bingöl’de 9 Ekim’de İl Emniyet Müdürü Atalay Ürker ve polislere yönelik saldırının failleri olarak tutuklanan Ali Kılıçgedik ile Erhan Şenyuva’nın ailelerinin başvurusu üzerine Bingöl’e gittiğini belirten Keskin, PKK örgütü üzerine yıkılmaya çalışılan suikastın arkasında devlet komplosunun olduğuna işaret ediyor. Saldırıya maruz kalan Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker’in cemaatçi kimliğiyle tanındığını belirten Keskin, “Ürker’in cemaatçi kimliği öne sürülerek soruşturmaya tabi tutulan bir polis olduğu bilgisini konuştuğumuz herkes bize verdi” dedi. Keskin bu durumun başlı başına bir soru işareti olduğuna dikkat çekti.
ÇATIŞMA DEĞİL AÇIK İNFAZ!
Saldırının failleri olarak tutuklanan ve Muş cezaevinde bulunan Ali Kılıçgedik ve Erhan Şenyuva ile görüşen Keskin, biri çocuk dört kişinin infaz edildiği olayın çatışma olarak lanse edilse de, teknik takibe alınan aracın hedef gözetilerek kurşun yağmuruna tutulduğuna dikkat çekti. Keskin, müvekkillerinin aktarımlarından şunları anlattı: “Polislere yönelik suikastın gerçekleştirildiği gün müvekkillerim Ali Kılıçgedik ile Erhan Şenyuva, biri çocuk üç kişiyi araçla oturdukları yere götürüyordu. Erhan Şenyuva taranan Beyaz renkli Fiat Fiorina araçta yer alırken, Ali Kılıçgedik ise onların önündeki araçta yer alıyordu. Saat 22.40 sıralarında Bingöl Genç karayolunda giderlerken Erhan Şenyuva’nın bulunduğu Fiorina’nın önü yüzü maskeli 30-40 özel harekatçı tarafından kesildi. O esnada Erhan Şenyuva ile devlet memuru olan Ali Bozan önde oturuyor. Kimlik isteyen polisler müvekkilim Şenyuva ayağını aracın dışına atar atmaz aracı taramaya başlıyorlar. Bu esnada oradan geçen bir düğün alayı da durup ne olduğunu anlamaya çalışırken ateş sesleri gelince herkes yolda yere yatıyor. Bu tarama anında Ali Bozan, E.E., Ramazan Özmaskan ile Ömer Topal olay yerinde hayatını kaybederken, Şenyuva ise o hengameden istifade ederek yere yatan kalabalığa karışarak hayatını kurtarıyor. Olay saatinde diğer müvekkilim Ali Kılıçgedik ise başka bir araçla önden gittiği için bu infazdan haberi olmuyor. Bir gün sonra yaşananları öğrendiğinde ise polise kendisi telefon açıyor.”
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN HEDEF ŞAŞIRTTI
Bu suikastın durdurulan ve taranan araçtaki insanlar tarafından işlenmediğinin hem saldırı anına ilişkin polisin tuttuğu olay tutanaklarından, hem de balistik raporlarından tespit edildiğini hatırlatan Keskin, başından itibaren suikastı gerçekleştirenlerin taranan araçtakiler olmadığının devlet tarafından çok iyi bildiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "faillerin cezalandırıldığını", Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da "faillerin öldürüldüğünü" açıkladığını hatırlatan Keskin, oysa ki bu olayın açık bir devlet komplosu ve infaz olduğunun delillerle ve tanıklıklarla kanıtlandığını vurguladı.
Keskin, kamuoyunu yanıltan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun özür dilemesini ve suçsuz oldukları halde cezaevine konulan müvekkillerinin derhal serbest bırakılmasını istedi.
ANF’nin ulaştığı olay tutanağında, iki polisin ölümüne ve ikisinin yaralanmasına yol açan saldırının gri renkli, Renault Fluence marka bir araç tarafından gerçekleştirildiği belirtilirken, olaydan iki saat sonra özel harekatçılar tarafından taranan ve biri çocuk dört kişinin hayatını kaybettiği aracın ise 12 AR 900 plakalı beyaz renkli Fiat Fiorina marka araç olduğu ortaya çıkmıştı.