Kezban Konukçu: İktidarın başka çıkış yolu yok

19 Mart’tan bu yana devam eden eylemleri değerlendiren DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, iktidarın hem politik, hem de ekonomik olarak bir çıkış yolunun kalmadığını belirtirken, DEM Parti olarak demokrasinin yanında durduklarını söyledi.

KEZBAN KONUKÇU

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanması ile başlayan tepki eylemleri günlerdir devam ediyor. 19 Mart’tan bu yana 1.418 kişi gözaltına alındı. Sadece İstanbul’da 575 kişi gözaltına alındı, 7’si gazeteci 178’i tutuklandı, 38 kişiye de ev hapsi cezası verildi. İktidar eylemlere hem yargı yoluyla hem de polis yoluyla sert bir şekilde müdahale ediyor.

Yaşanan eylemleri ve iktidarın baskısını yorumlayan DEM Parti İstanbul Milletvekili ve SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, iktidarın hem politik olarak hem de ekonomik olarak başka bir çıkışı kalmadığının altını çiziyor: “Bu yaşadığımız sürecin aslında ne olduğunu anlamak için tek adam rejiminin inşası dediğimiz sürece bakmamız gerekiyor. 7 Haziran sonrası seçim sonuçlarını kabul etmeyip tekrar yenilenmesi sürecini hazırlayan katliamlar süreci, sonrasında KHK'lar ve OHAL derken o tek adam rejimini inşa sürecindeki önemli bir eşik noktasıyla karşı karşıya olduğumuzu görmemiz gerekiyor. Çünkü örneğin Kürt illerinde kayyum atanırken belli bir tepkisellik oluyordu ancak belki de birkaç ay önce İstanbul için bu mümkün değil diyen bir yaklaşım da vardı. Ama belli ki saray rejimi köşeye sıkıştı. Aslında bir taraftan da rıza üretme konusunda çok fazla seçeneği de kalmadı.

Örneğin ekonomik koşullardan dolayı bir türlü orta vadeli planı uygulayamamaları, kendilerince ekonomiyi düzeltememeleri, emekçilerin, emeklilerin yani çalışan çalışmayan emekçilerin gayri safi milli hasıladan aldığı payın her geçen gün düşmesi çünkü kurulan soygun düzeninin buna izin vermemesi gibi faktörler var karşımızda. Tek adam rejiminin bir siyasi yönü bir de ekonomik yönü var. Ekonomik olarak bu iktidarı destekleyen sermaye kesimlerinin hızla büyütülmesi, çökme planlarıyla birlikte doğaya, ormanlara, sulara, kamu olanaklarına özelleştirmeler eliyle el konulması ve bu soygun düzeniyle birlikte ele aldığımızda aslında bir çıkış yolu yok iktidarın. Başka bir yolu yok!

İktidar için şöyle bir beklenti var demokratikleşebilir, adımlar atabilir, aslında tırnak içinde ‘alttan alabilir’ gibi. Ama bence öyle bir seçeneği kalmadı iktidarın çünkü biriken suçlar, bu hırsızlıklar, yolsuzluklar ayyuka çıkmış durumda. Halkta da rıza üretme konusunda sıkıntı yaşadığı için ülkeyi getirmeye çalıştıkları ortam bir sonraki aşamada örneğin seçimlerin de alışageldiğimiz ortamda değil, bambaşka bir ortamda olması gibi bir şeye de evrilebilir. Seçimsiz bir seçeneği bile belki değerlendiriyorlar. O kadarını artık göreceğiz tabii.”

BİRLİKTE MÜCADELE ETMEMİZİ İSTEMİYORLAR

Tüm bunlara rağmen ciddi bir tepki oluştuğunu bu tepkinin başını da gençlerin çektiğini ifade eden Kezban Konukçu, ayrıca ayrıştırıcı söylemlerin öne çıkarılıp iktidar karşındaki muhalefet güçlerinin birleşmesinin önüne geçilmeye çalışıldığını söylüyor: “Tüm bu baskının karşısında çok ciddi bir tepki geldi. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu tepkide başı gençler çekiyor. Evet, bazı ayrıştırıcı söylemler var bu yaklaşımların bazılarını görebiliyoruz. Şu anda cezaevinde olan siyasetçilere baktığınızda örneğin Ümit Özdağ da cezaevinde. Ben siyasi görüş olarak kendilerinin milliyetçi bile değil faşist olduğunu düşünüyorum. Başka koşullarda olsaydık evet faşizm suçtur, faşizmin propagandasını yapmak suçtur. Bu başka bir kategori, başka bir değerlendirme. Ancak oradan da bir tepki biriktiğini görmemiz gerekiyor bu iktidar karşısında.

Ama bir yandan da DEM Parti olarak bizim temas ettiğimiz en geniş kesimlerle, şu an sokağa çıkan CHP'liler ya da ona yakın kitle arasında bir uçurum açmaya çalışıyorlar. Zaten iktidarın bir politikası da bu oldu hep ve o yüzden doğrudan kent uzlaşısını hedef aldı. Çünkü 31 Mart'ta gördük ki, İktidar karşısındaki güçler, muhalefet birleştiğinde bu iktidarın sonu geldi. Bunu gördüğü için kent uzlaşısıyla bir araya gelen demokrasi güçlerine saldırıyor, partilerin iç çelişkilerine dönük söylemler geliştiriyor. Güya DEM Parti'nin içindeki çelişkilere, güya CHP'nin içindeki çelişkilere göre... İstiyor ki demokrasi güçleri bir araya gelmesin. Bu iktidardan, tek adam rejiminden, faşizmi inşasından rahatsız olan güçlerin bir araya gelmemesi için kendince her türlü seçeneği deniyor. Mansur Yavaş'ın ettiği bir söz var, sonra özürler de dilendi. Ama özellikle DEM Parti'nin, sosyalist güçlerin bu süreçte aktif rol oynamasını istemiyorlar, öne geçmesini istemiyorlar, birlikte mücadele etmemizi istemiyorlar.”

DEMOKRASİ YANINDA OLMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ OLAMAZ

İktidarın muhalefeti bölme çabasının sebeplerini de anlatan Kezban Konukçu, DEM Parti olarak demokrasinin yanında olmaktan başka seçeneklerinin olamayacağını vurguluyor: “Bu tepkilerin geleceği, evrilebileceği noktalar var. Sendikaların baskılandığı, örgütlülüklerin dağıtılmaya çalışıldığı, gençlerin tutuklandığı bir ortamda aslında bir taraftan da uzun zamandır ortadan kaldırılmaya çalışılan demokrasi kültürü ve örgütlülüğümüzü bir arada mücadele ederek kazanma umudumuz var ve tam olarak bunu ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

Şunu belirtmek isterim, bizler DEM Parti olarak çok güçlü bir mücadele geleneği ve çoklu bir yapısı olan bir partiyiz ve de bu çoklu yapımıza rağmen ortak kararlar alır, bunları uygularız. Bizim birinci önceliğimiz demokrasidir. Bu ülkede zaten demokrasi olması için Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. Emekçilerin eşitlik talebi, kadınların, gençlerin özgürlük talebi, Alevilerin eşit yurttaşlık talebi, tüm bu taleplerin aslında bir arada çözülebileceğini biliyoruz. Biri ötekinin önüne geçemez, bunun farkında olan bir siyasi partiyiz, ciddi bir mücadele deneyimimiz ve birikimimiz var. Tüm yaşananları ciddi şekilde değerlendiriyoruz. Parti kurullarımız kararlarını alıyor, yaklaşımlarını beyan ediyor. Bizim demokrasinin yanında olmaktan başka seçeneğimiz olamaz zaten.”