KJB: Karara karşı etkili tutum alalım
KJB: Karara karşı etkili tutum alalım
KJB: Karara karşı etkili tutum alalım
KJB Koordinasyonu BDP’nin Kürt halkına ve onun iradesiyle seçilmiş tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasına yönelik talebinin Türk devleti tarafından reddedilmesini kınadı.
Kürt Kadın Hareketi (KJB) Koordinasyonu yaptığı yazılı açıklamada, “Kürt halkı, Halkımızın varlığını ve iradesini hiçe sayan devlet ve hukukunun aldığı karara karşı etkili tutum ve tavır alarak serhıldan ruhuyla eylemlerini yaygınlaştırmaya çağırıyoruz. Türkiyeli tüm demokrat, dost çevre ve kesimleri de Türkiye meclisinde milletvekillerin başlattığı açlık grevi eylemine destek vererek, özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz. Kürt-Türk birliktenliği ve ortak mücadelesi her türlü hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve gerçek demokrasiyi kazanacaktır” dedi.
Kürt halkının bütün zorlu şartlar altında büyük bir irade ve direniş ile sömürgeci Türk devletinin her türlü saldırılarını boşa çıkararak sonuçsuz bıraktığını da vurgulayan KJB Koordinasyonu, bugün AKP hükümeti tarafından Kürt halkının iradesine ve varlığına yönelik yapılan saldırılar da inkar ve imha siyasetinin bir devamı olduğunu kaydetti.
“Bu sömürgeci zihniyetin uygulamalarına karşı başta HDP vekilleri öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemi olmak üzere halkımız tarafından gösterilen tüm eylemleri selamlıyoruz.
Önderliğimiz ve özgürlük hareketimiz tarafından 2013 yılı Newrozu’nda demokratik çözüm deklarasyonu açıklaması ile başlatılan yeni sürecin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen AKP hükümeti tarafından her hangi bir adım atılmamış, Kürt sorununun çözümüne yönelik ciddi bir değişiklik yapılmamıştır” diye devam eden KJB Koordinasyonu, AKP hükümetinin çözüm yönünde herhangi bir projesi olduğunu da belirtti.
‘AKP OYLAMA SİYASETİNDE ISRAR EDİYOR’
AKP hükümetinin seçimleri kazanma üzerinden bir oyalama siyasetini sürdürerek, zaman kazandığı ve esas olarak inkar siyasetinde ısrar ettiğini de ifade eden KJB Koordinasyonu, “Siyasi soykırım kapsamında Kürt halkına yönelik gözaltılar, tutuklamalar, ev baskınları gibi saldırılar devam etmektedir. Roboski katliamının hesabını vermeyen Türk devleti bunun bir devamı olarak katliamcı yüzünü bir kez daha Gever’de göstermiştir. AKP hükümetinin ve paralel devlet polisi tarafından gerilla mezarlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıları kabul etmeyen halkımıza yönelik katliamla cevap verilmiştir.
Kürdistan’da egemen olan hep devlet terörü olmuştur. Binlerce insanımız katledilmiş, köyler yakılıp yıkılmış, insanlarımıza dışkı yedirilmiş, halkımıza her türlü insanlık dışı uygulamalar reva görülmüştür. Dolayısıyla Kürdistan’da hakim olan hukuk; terör, savaş, asimilasyon, soykırım kısacası faşizm hukuku olmuştur. Milletvekillerinin tahliye talebinin red edilmesi yıllardır uygulanan bu savaş hukukunun bir devamını oluşturmaktadır. AKP hükümeti ve devleti de imha-inkar hukuku çerçevesinde Kürdistan’da başka, yurt dışında başka ve Türkiye kamuoyu karşısında başka dil kullanmaktadır. Kürdistan’da Kürt halkının hak ve hukukundan dem vuran Türk başbakanı Erdoğan ve hükümeti, Batı’da da ‘tek devlet, tek bayrak, tek millet’ diyerek faşist ulus devletin tekçi zihniyetinde ısrar etmektedir. Bu bakış ve söylem AKP’nin hala Kürt halkının iradesel ve kimliksel varlığını kabul etmediğini net olarak ortaya koymaktadır. Demokratik toplum değerlerine karşı direnen AKP hükümeti ve Gülen Cemaati iktidar hesapları için Kürt halkının ve toplumun tüm değer yargılarına dönük her türlü yönelimi gerçekleştirmektedir. AKP hükümeti tüm siyasetini kendi iktidarını güçlendirmek için yürütmektedir. Devletin tüm kurumlarını, yargı, yürütme ve yasama mekanizmalarını da bu çıkar ve iktidar hesapları çerçevesinde kullanmaktadır. Dolayısıyla böylesi faşist bir devlet ve hükümetten doğru bir hukuk anlayışı ve zihniyeti beklenemez” dedi.
Bu politikalarla Kürt halkının iradesi, siyasal ve kültürel varlığının hedeflendiğini de belirten KJB Koordinasyonu, BDP’li vekillerin serbest bırakılmaması kararının bunun en somut ifadesi olduduğunu da kaydetti.
Vekillerin tahliye edilmesi talebinin reddedilmesinin Kürt halkının iradesine yapılmış bir saldırı olduğunu da belirten KJB Koordinasyonu şöyle devam etti: ”Onu tanımama ve hiçe saymadır. Halkımıza karşı geliştirilen soykırımcı siyaset ve uygulamalar AKP hükümeti ve devletinin iradesiyle ve denetimi altında gerçekleşmektedir. AKP hükümeti Kürt halkının iradesini, kazanımlarını ve direnişini kırmak için her yerden tasfiye planını dayatmaktadır. Bu durum önderliğimizin başlatmış olduğu çözüm sürecini ciddi anlamda tehdit etmektedir.
Bu saldırı ve politikalarla Kürt sorununa çözümsüzlük dayatılmaktadır. Kürt halkına işkence, zindan, ölüm ve katliam dışında başka bir yaşam şansı verilmemektedir. Önderliğimiz ve hareketimizin öncülüğünde büyük bir çaba ile tek taraflı gelişen çözüm süreci darbelenmek istenmektedir. Bu yönelimlerin sorumlusu ABD patentli paralel devlet ve buna zemin sunan AKP hükümetidir.
Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan gelişmeler bölgede yaşanan gelişmelerden bağımsız değildir. Genel konjonktürel duruma baktığımızda egemen güçlerin Kürtlere yönelik saldırıları yoğunlaşsa da, egemen sistemin çıkmaz ve çözümsüzlüklerinin derinleşmiş olduğunu, Kürtlerin bu konuda çok büyük avantajları olduğunu görüyoruz. Bölgesel güçlerin hem kendi aralarında ve hem de dış güçlerle aralarındaki çelişki giderek daha da gelişmektedir. Ortadoğu’nun yeniden ele alınış süreci, böyle yoğun çelişkileri içinde barındırmaktadır. Böylesi bir kaos ortamında kim kendi çözümünü örgütlü ve sistemli ortaya koyarsa, o kazanacaktır. Tarih, Kürtler açısından böylesi büyük bir şans sunmaktadır. Rojava’da gerçekleşen halk devrimi bunun ifadesi olmaktadır. Bu nedenle tarihin bu dönemecinde Kürdistan’ın dört parçasında tüm Kürtlerin devletten çözüm beklemeden kendi demokratik konfederal sistemini inşa etme çalışmalarına daha güçlü bir içerik kazandırması ve yine hızlandırması, bununla birlikte demokratik ulusal birliğini geliştirmesi çok büyük bir önem kazanmaktadır.”
KJB Koordinasyonu, Kürt halkına, Kürt halkının varlığını ve iradeseni hiçe sayan devlet ve hukukun aldığı karara karşı etkili tutum ve tavır alarak serhildan ruhuyla eylemleri yaygınlaştırma çağrısında da bulundu. Açıklamada son olarak, “Türkiyeli tüm demokrat, dost çevre ve kesimleri de Türkiye meclisinde milletvekillerin başlattığı açlık grevi eylemine destek vererek, özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz. Kürt-Türk birliktenliği ve ortak mücadelesi her türlü hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve gerçek demokrasiyi kazanacaktır” dedi.