Kobanê Davası duruşmasında Kürtçe düşmanlığına tepki

Kobanê Davası'nın duruşmasında siyasetçiler, Kürtçe düşmanlığı ve gaspçı kayyum politikalarına tepki gösterdi. Duruşma ertelendi.

Kobanê protestoları gerekçe gösterilerek HDP'nin önceki dönem eş genel başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i rehin 108 ismin yargılandığı Kobanê Kumpas Davası'nın 12. duruşması ikinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonunda görüldü.
Duruşmayı parti yöneticileri, milletvekilleri ve çok sayıda avukat takip etti. Sincan Cezaevi'nde rehin tutulan siyasetçiler duruşma salonunda bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunanlar duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

ABDULLAH ÖCALAN'IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI

Gelen evrakların okunmasından sonra önceki dönem MYK üyesi Zeynep Ölbeci Kürtçe konuştu. Konuşmasında anadili ve kültür üzerine değerlendirmelerde bulunan Ölbeci, “Yüzyıllardır inkar ve yok etme politikalarını dile getirmeyi önemli buluyorum” dedi ve dilin toplumsallaşmadaki önemine işaret etti. “Dil, doğanın toplumsal varlığıdır” diyen Ölbeci, toplumsal yaşamın olmadığı yerde dilin de olmayacağını kaydetti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da dilin önemine ilişkin sözlerini hatırlatan Ölbeci, “Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan dilin önemine dikkat çekerek şöyle der; ‘Dil toplumun birikimidir. Estetik zihniyet yönünden duygu ve düşünceler kazanımdır. Kendi diline erişen halk yaşamın güçlü bir sebebidir.’ Ne kadar dili yok edilmişse ve farklı dillerin etkisi altına girmişse, buna bağlı olarak bunlarla yüz yüze kalmışsa o kadar sömürgeye, asimilasyona maruz kaldığı anlamına gelir” diye konuştu.

'6 BİN DİL 200 ULUS DEVLETİN İÇİNDE'

“Dilin kısıtlanması veya yasaklanması, düşüncenin yasaklanmasıdır” diyen Ölbeci, uluslararası sözleşmelerde dilin özgürlüğünün temel insan hakkı olarak kabul edildiğini ve UNESCO verilerine göre dünyada 6 bin dil konuşulduğu bilgisini paylaştı. Ölbeci, “Çok dikkat çekicidir ki bu 6 bin dilden yalnızca 200 ulus devlet içinde konuşuluyor. Bunlardan 118’i resmi dil olarak kullanılıyor. 1950 yılından bu yana yaklaşık 230 dil unutulmuş, ortadan kalkmıştır” bilgilerini paylaştı. Türkiye’de ise 3 dilin yok olduğunu ve 18 dilden fazla dilin de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Ölbeci, Lozan Anlaşması ile egemenlerin Kürtleri yok saydığını ve Kürt diline yönelik saldırıların başladığını söyledi. “Bize Türkçe dayatılıyor ve farz kılınıyor” diyen Ölbeci, “Dil, kültür inkarı Kürt kimliğinin yasaklanması anlamına geliyor. Bu zihniyet bugün de AKP ve MHP iktidarı eliyle her yönden yürütülüyor. Bu mahkemede de bu zihniyet her yönden kendini açığa vurmaktadır” dedi.

KÜRTÇE DÜŞMANLIĞI

Kürtlere karşı her türlü asimilasyon politikasının yürütüldüğünü, Kürt çocuklarına Türkçe konuşma zorunluluğunun dayatıldığını dile getiren Ölbeci, “Yılllardır Kürt dili yasaklanmakta, Kürt çocukları okullarda asimilasyona maruz kalmaktadır. Türkçeyi öğrenemeyen çocuklar rencide ediliyor, şiddete maruz kalıyor. Ben de Türkçe öğrenmediğim için onlarca kez dayak yedim, hakarete uğradım ve küçük düşürüldüm. Bilmiyor olabilirsiniz ama bu büyük bir travma. Öte yandan her sabah varlığımızı Türk varlığına kurban ediyorlardı. Evde Türkçe konuştuğumuzda ailemiz kızardı, okulda Kürtçe konuştuğumuzda ise dayak yerdik. Çocuklarımız hala bu ikilem içindedir” dedi.
Mahkeme başkanı ara ara Ölbeci’nin sözlerine ve savunmasına müdahalede bulundu. Ölbeci ise yaptığı konuşmanın savunmasının bir parçası olduğunu kaydederek, “Karşınızda yargılanıyorsam bunun bir sebebi var. O nedenle de savunmamı sizin istediğiniz gibi değil kendi istediğim gibi yaparım” diyerek konuşmasını sürdürdü.
Mahkeme başkanının ikinci defa Ölbeci’nin sözünü kesmesi üzerine avukat Güneş Yağcı, yapılan müdahalenin “savunmanın sınırlandırılması” olduğunu söyledi. Heyet avukatın da sözünü keserek mikrofonu kapattı.
Mahkemenin müdahalesine tepki gösteren Ölbeci “savunmama müdahale etmeye devam ederseniz savunmayı bırakıp giderim” dedi. Kürt dili ve kültürüne yönelik saldırılara dikkat çeken Ölbeci aynı saldırıların devam ettiğini dile getirdi.

'GASPÇI KAYYUMLARLA KAZANIMLAR HEDEF ALINDI'

Ölbeci, kayyum politikalarına da şöyle tepki gösterdi:

“HDP, DBP ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma bilinciyle büyük adımlar atmış ve 30 Mart 2014’da yerel yönetimlerde eşbaşkanlık ile eşit temsiliyeti hayata geçirdi. 15 Temmuz darbesinden sonra çok sayıda antidemokratik uygulama getirildi. Bu uygulamalar en çok da sosyalistler, kadınlar ve solcuların kazanımlarına yönelikti. DBP’nin eşitlikçi belediyelerine, kadınların en önemli kazanımı olan eşbaşkanlık, erkek egemenliği tarafından gasp edildi, belediyelere kayyum atandı. Büyük bir emekle oluşan kadın yaşam alanları, kooperatifler ve çocuk bahçelerini kapattılar. Şiddete maruz kalan kadınlar için kurulan dernekler için kadınlar belediyelere başvurarak, kadınların güvenliğinin sağlanması istendi ancak kadınlar kayyum tarafından teşhir edildi."

DBP’de siyaset yürüttüğünü ifade eden ve “tüm bu haksızlıklar nedeniyle siyasetteyim ve bugün karşınızdayım. Siyaset yaptığım için burada yargılanıyorum" diyen Ölbeci "haksızlığı kabul etmediğim için siyasetteyim. Türkiye’de kirli siyaset ön planda. Ben de bu kirli siyasete karşı bir şeyleri kurtarabilmek, halk için bir şeyleri değiştirebilmek umuduyla siyasetteyim. Belediyelerimize kayyumlar atandığında ülkede, kimse ‘Bu nasıl bir haksızlık’ demedi. Diyenler de bizimle birlikte tutuklu” şeklinde konuştu.

Duruşmaya 28 Nisan'a kadar ara verildi.