Kobanê Davası: HDP hukuk kırımına karşı mücadeleye çağırdı

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, Kobanê Davası’nda mahkemenin savunma hakkı kısıtlama getirdiği tepkisinde bulunarak “hukuk kırımına karşı mücadeleye” çağırdı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, 30 Mayıs’ta 13’üncü grup duruşmaları başlayacak olan Kobanê Davası’na ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

HDP genel merkezinde yapılan toplantıda yargılamanın bir yılı geride bıraktığını hatırlatan Dede, “Devlet Güvenlik Mahkemelerinde (DGM), sıkıyönetim mahkemelerinde görülmemiş bir yargılama biçimiyle bir yılı aşkın süredir arkadaşlarımız yargılanmaya çalışılıyor” dedi.

Yargılamanın adil olmayacağını daha soruşturma aşamasında gözlemlediklerinin altını çizen Dede,  şunları ifade etti: “Elbette bu yargılamanın adil olmayacağı daha soruşturma aşamasındayken yaşananlardan tarafımızca gözlemlendi. 2014’te yaşanan olaylara ilişkin aradan 4 yıl geçmesine ve dosyada görevlendirilen 5 savcı değişmesine rağmen kalem dahi oynatılmamış iken 2018 seçimlerinde Erdoğan’ın Kobanê olaylarını seçim malzemesi yapması üzerine dosyaya özel olarak atanan Ahmet Altun adlı savcının 2019 yılında dosyaya gizlilik kararı vermesi ile birlikte Kumpas davası adım adım örüldü.

Elbette AİHM Büyük Dairesi’nin Selahattin Demirtaş’ın başvurusu üzerine verdiği ihlal kararı ve HDP’nin o dönem atmış olduğu tweetin suç unsuru taşımadığına ilişkin belirlemesi ardından Erdoğan’ın ‘biz de hamlemizi yapar, işi bitiririz’ söylemi soruşturmanın şekillenmesinde önemli bir yer tuttu.”

 

2020’de 3 bin 530 sayfa iddianame ve 200’ü aşkın klasörle savcının soruşturmayı mahkeme heyetine gönderdiğini söyleyen Dede, “Soruşturma aşamasında dosyalar tarafımıza ulaştıktan sonra İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla soruşturma yürütüldüğü dosya içerisinde unutulan belgelerle açığa çıktı. Siyasetçilerin yaptığı açıklamalar davayı yönlendirdi. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin adil bir yargılama yapabilmesinin tek koşulu iddianameyi iade etmesiydi. Fakat Bahtiyar Çolak başkanlığındaki mahkeme heyeti iddianameyi kabul etti” şeklinde konuştu.

Yargılamanın Nisan 2021’de alelacele başladığını hatırlatan Dede, “tarafsız ve bağımsız” bir yargılama yapılmadığını kaydetti.

Dede, “Yargılanan her bir arkadaşımız ve avukatları 3 bin 530 sayfalık iddianame ve bununla birlikte birleşen iddianamelere, 324 klasör ile başlayan ve gelinen aşamada binlere ulaşan klasörden oluşan dosya kapsamında bir gün savunma yapmasını istemek, aslında siz savunma yapmayın demekle eşdeğer oluyor” dedi.

Dede, Mahkeme bu ara kararı neden aldı? İlk günden beri yargılanan arkadaşlarımızın ısrarla savunma yapmasını isteyen mahkeme ne oldu da savunma kısıtlanmasına dönük ara karar aldı. Sizlerin de bildiği üzere HDP’nin o dönemde attığı tweet AİHM Büyük Daire tarafından suç unsuru taşımadığı tespit edildi” diye ekledi.

Bunun üzerine “gizli ve açık tanık avına çıkıldığı” tepkisinde bulunan Dede,

“Müşteki ve tanık beyanlarıyla kumpasın iyiden iyiye açığa çıktığı bir ortamda mahkeme heyeti bu kez hakikatin ortaya çıkmasını engellemek adına, 6-8 Ekim’de yaşanan olaylarda yaşanan zararlara sebep olanların kimler olduğunun açığa çıkmasını engel olmak adına savunma hakkını kısıtlamak, dosyayı karar aşamasına getirme derdindedir. Yargılamanın başladığı günden bugüne kadar mahkemenin aldığı hukuksuz kararların her biri bu ülkenin hukuku adına bir kara lekedir. Ancak mahkemenin aldığı en tehlikelisi savunma hakkının kısıtlanmasına dönük alınan ara karardır” şeklinde konuştu.

 

Dede şöyle noktaladı: “Bunun ülkenin içinde bulunduğu siyasal atmosferle doğrudan yakından ilgili olduğunu düşünüyoruz. Osman Kavala, Canan Kaftancıoğlu ve Gezi Davası’nda verilen kararlar ardından Kobanê Kumpas Davası’nda da bir karar verilmek üzere seçime gidilmek isteniyor. Siyasi iktidar vesayeti altındaki yargı ile siyaseti dizayn etme çabası içinde. Yargılanan arkadaşlarımız, avukatlar ve HDP olarak yaşanan hukuksuzluklara karşı nasıl direndik ve mücadele ettiysek, bundan sonrada mücadelemizi sürdüreceğiz. Fakat siyasi iktidarın emellerine ulaşamaması, iktidarını uzatmak adına vesayeti altındaki yargı ile operasyonlarına karşı durulması adına avukatlara, hukuk kurumlarına, demokrasi güçlerine Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam eden hukuk kırımına karşı mücadele etmeye, bu mücadeleyi yürüten yargılanan arkadaşlarımızın yanında olmaya çağırıyoruz.”