Kobanê Davası'nda yine hukuksuzluklar gündem

Kobanê Davası'nın duruşmasında avukatlar hukuksuzluğu anlatırken, tanıklar "ifadeler bize ait değil" dedi. Siyasetçiler ise mücadele mesajı verdi.

21’i tutsak 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 12. duruşması, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. Duruşmaya HDP Ankara İl Örgütü yöneticileri, HDP’li vekiller ile çok sayıda avukat katıldı. Sincan Cezaevinde rehin tutulan siyasetçiler duruşma salonunda bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulanlar siyasetçiler duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Mahkeme başkanı dosyaya eklenen evrakları okumadan müşteki dinlemeye başladı. Avukat Çiğdem Kozan, Avukat Ali Bozan ile yargılanan siyasetçiler Mesut Bağcık, Ayla Akat Ata, Alp Altınöz, Zeynep Ölbeci, evrakların okunmadan müşteki dinlemesine itiraz etti. Söz alan Ölbeci, konuşmasını Kürtçe yaptı. Ölbeci, savunma yapmak istediğini daha önce mahkemeye bildirdiğini belirterek, mahkemenin müşteki ve tanık getirmesine anlam veremediklerini söyledi.  
Söz alan Ali Bozan, mahkeme kararının usule aykırı olduğunu belirtti.
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Adliyesi’ndeki avukatlarının SEGBİS ile mahkemeye katılmasına engel olunduğunu aktardı. Demirtaş, karardan vazgeçilmediği halde duruşmayı terk edeceğini söyledi.

Avukatlar, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı'nın avukatların SEGBİS odasını kullanmasını yasakladığını söyledi.

 'YARGILANAN KÜRTLERDİR'

Mahkeme heyetinin kararının ardından Sebahat Tuncel söz aldı. Tuncel, “Bu kürsüde çok kez hukuksuzluğun nasıl hukuk yapıldığını konuştuk. Siz yeni bir CMK oluşturuyorsunuz. Bir yıldır buradayız, bir yıldır bu dosya kapsamında defalarca hukuksuzluk yaptınız. Bize kastınız nedir? CMK’ya göre önce gelen evraklar okunur, sonra savunmalar yapılır ama siz bunu uygulamıyorsunuz. Başsavcılık, avukatlarımızın SEGBİS odasını kullanmasını engellemiş ve buna itiraz etmiyorsunuz. İtiraz etmek aklınıza gelmez, çünkü Kürtler yargılanıyor. Bu yüzden görmezden geliyorsunuz, savunma hakkım engelleniyor. Siz hileli bir yargılama yapıyorsunuz, siz değil iktidar bizi yargılıyor. Biz, size dedik aramızdan çekilin iktidar ile dava yürüsün diye ama siz çekilmediniz. Niye konu biz olunca yasalar uygulanmıyor. Yasaları kendinize göre değil, ne olması gerekiyorsa, öyle uygulayın. Bizler bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Vatandaşıysak haklarımızı kullanmak istiyoruz, eğer vatandaş değilsek, söyleyin bize ‘Kürtler, sosyalistler vatandaşlıktan çıktı. CMK’dan yargılanamaz’ deyin. CMK’yı uygulayın” dedi.

AVUKATLARIN İTİRAZI REDDEDİLDİ

HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Maalesef bu dava devam ederken, hukuka olan inancımız giderek azalıyor. Avukatlarımız anlattı, normlardan bahsetti. Önce evrakların okunması, ardından savunmaların alınması ve daha sonra ise müşteki ve tanıkların dinlenmesidir normlar ama siz bunu yapmıyorsunuz. Burada en temel hakkımız olan savunma hakkımızı ihlal ediyorsunuz. Bu dava dosyasına akıl dışı sayıda tanık ve müşteki sayısını ekleyen biz değiliz. Bu yüzden biz müştekileri bulamıyoruz diyerek istediğiniz zaman getiremezsiniz” diye konuştu.

Mahkeme, bir kez daha itirazları reddederek, müşteki dinlemeye devam edileceğini söyledi.
Avukatların itirazlarını reddeden mahkeme başkanı, müşteki dinlenmeye başladı. Müşteki sıfatıyla Bora Semir’in beyanları dinlendi. Kobanê eylemleri sırasında polis olduğunu ve yaralandığını belirten Semir, şikayetçi olarak davaya katılmayı talep etti.

Semir’in beyanlarının ardından söz alan Ayla Akat Ata, müştekiye “Yaralandıysanız, sizi yaralayanlar tespit edilip bir dava açıldı mı?” diye sordu. Semir, dava açıldığını ancak olaya karışanların yüzleri kapalı olduğunu için faillerin tespit edilmediğini söyledi. Ata, “Yaralanmanızla ilgili birine ceza verildi mi?” diye sorduğu Semir, bazı kişilerin hapis cezası aldığını söyledi. Ata, müştekiye “Daha önce HDP yöneticilerinden şikayetçi oldunuz mu?” diye sordu. Semir, “Beni yaralayan, o olayda azmettiren kim varsa, hepsinden şikayetçiyim, ayrım yapmıyorum” diyerek, HDP yöneticileri hakkında şikayetçi olup olmadığına ilişkin net bir bilgi vermedi.

 DEMİRTAŞ'TAN SORULAR

Ayla Akat Ata’nın ardından Selahattin Demirtaş, müştekiye sorular yöneltti. Demirtaş, “Erciş’te dava devam ederken, gidip ifade verdiniz mi, sanıkları gördünüz mü?” diye sordu. Müşteki, “Sanıkların yüzünün kapalı olduğunu ancak daha sonra tespit edilenlerden şikayetçi oldum” diye cevap verdi. Demirtaş, “Bizden neden o aşamada şikayetçi olmadınız” diye sordu. Müşteki cevap olarak, “O zaman böyle bir şey yoktu, şimdi dava konusu burası olduğu için şikayetçiyim” dedi.
Demirtaş’ın “Sizi yaralayanları azmettirdiğimize dair bir bilginiz var mı?” sorusuna, müşteki “hayır” cevabı verdi. Demirtaş, “Davadan nasıl haberdar oldunuz” diye sordu. Müşteki, “Talimat yoluyla haberim oldu” diye cevap verdi. Demirtaş, Erçiş’teki dava dosyasına ilişkin bir bilgisi olup olmadığını sorması üzerine müşteki, dosya numarası dahil olmak üzere herhangi bir bilgisi olmadığını söyledi.

Müştekiye sorulan soruların ardından tanık sıfatıyla Hamit Yıldırım’ın ifadesine geçildi.  6-8 Ekim eylemleri hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını ifade eden tanık Yıldırım, “Şu an ne diyeceğimi bile bilmiyorum. Neden burada olduğumu bile bilmiyorum. Aradan 8 yıl geçmiş, hiçbir şey hatırlamıyorum” şeklinde konuştu.

 'BU İFADELER BANA AİT DEĞİL'

Ardından mahkeme başkanı Yıldırım’ın Muş Emniyet Müdürlüğü’nde verdiği ifadeyi okuyarak, hatırlatmada bulundu. Tanık Yıldırım ise olayı hatırlamadığını, kimseyi suçlayamayacağını söyledi. Tanık Yıldırım’ın olayı hatırlamaması üzerine mahkeme başkanı, tanığın Muş Emniyet Müdürlüğü’nde verdiği ifadenin tamamını okudu. Tanık Yıldırım ise okunan ifadeler üzerine, “Bu ifadelerin yüzde 80’i bana ait değil. Ben bunları söylediğimi hatırlamıyorum. Söz verdim, doğruyu söyleyeceğime yemin ettim ama hatırlamıyorum. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı eşbaşkan oldukları için tanıyorum. Geri kalanları tanımıyorum” dedi.

Selahattin Demirtaş’ın “Bu davadan nasıl haberdar oldun?” sorusuna tanık Yıldırım, “Geçen gün Muş Emniyeti’nden aradılar. Bir davanız var. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi kalemini arayın dediler. Ben de aradım ve bana bu davanın tanığı olduğumu söylediler. Bana herhangi bir evrak, tebligat gelmedi. Ben bu durumu bilmiyordum. Ben telefon üzerinden bilgilendirildim” ifadelerini kullandı.

 AVUKATLARA ENGELLEME

Avukat Ali Bozan, müşteki ve tanık ifadeleri üzerine kendilerine ve siyasetçilere söz verilmesini istedi. Mahkemenin söz vermemesine tepki gösteren Bozan, “Mahkemeniz kafasına göre yargılama yapıyor. Müştekiler veya tanıklar dinlendikten sonra avukat ve siyasetçiler söz isterse ‘CMK’nın şu maddesine göre reddine’ diyemezsiniz. Böyle bir madde yok CMK’da. Müşteki ve tanıkla ilgili beyanlarım olacak. Bu konuda öncelikle müvekkillerimize ardından ise bize söz verilmesini istiyoruz” diye konuştu.

Bozan’ın talebine dair ara karar kuran mahkeme, siyasetçi ve avukatlara dinlenen tanık ve müşteki beyanlarına karşı söz hakkı verileceğine, bu kapsamda herhangi bir engel durumunun olmadığına, celse arası gelen belgelerin okunmasının ardından gelen belgeler, müşteki ve tanık beyanlarına karşı söz hakkı verilmesine karar verdi.

 'KUMPAS İÇİNDE KUMPAS'

Gelen evraklara dair söz alan Ayla Akat Ata, “Rahatsızlığımdan dolayı SEGBİS ile bağlanmaya karar verdim. Ancak orada da bağlanma sorunu yaşadım. SEGBİS’in amacına hizmet etmesi gerekiyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı SEGBİS odasının avukatlarımız için kullanılmaması yönünde bir karar vermiş. Bu olabilecek bir şey değil. Bu aşamada sonuç alamazsak bile taleplerimizi dile getirmek zorundayız. Taleplerimizi dikkate almıyor, kabul etmiyorsunuz. Tutuk gerekçem sayılan HERMES isimli gizli tanığın imzalı ifadelerinin olmadığı mahkeme tarafından belirtildi. HERMES isimli gizli tanığın imzalı ifadesinin dosyaya eklenmesine dair Diyarbakır savcılığından istenen belgeler için gizli tanığın imzasından veya parmak izinden deşifre olma olasılığına karşı gizli tanık koruma kanunu gerekçesiyle imzalı ifade verilmemiş” şeklinde konuştu.  

Sürece dikkat çeken Ayla, “Geçen hafta Türkiye’de bombalar patlatıldı. Ondan öncesinde ise bir dizide Türkiye’de bombaların patlatılacağı söylendi ve bir hafta sonra Türkiye’de bombalar patlatıldı. Biz ülkede bomba patlatılacağını dizilerden öğreniyoruz” dedi.

Tutuk devam gerekçesi yapılan tweetlerinin daha önce de incelendiğini belirten Ata, Kobanê olayları sürecinde Amed'de maruz kaldığı saldırıyı hatırlattı. Ata, “Ben ölümden döndüm. Ama tek bir şiddet çağrısında bulunmadık. Genel Merkezi’m de bunu yapmadı. Biz buna izin vermediğimiz için belki burada yargılanıyoruz. Ben Genel Merkezi’min sayısız tweetini paylaştım ve siz beni bundan yargılıyorsunuz. Bunun için de tanık arıyorsunuz. Tanığa, ‘O süreçteki rollerine dair’ diyorsunuz. Bizim o süreçte bir rolümüz yok. Sadece bir tweetimiz var” diye belirtti.

Ata, geçen celse dinlenen tanıklara dikkat çekerek, “Geçen oturumda davayı üzerine kurduğunuz iki tanık açıkça söyledi. Üzerimizde baskı yoktur diye. Siz de sordunuz ‘Üzerinizde baskı var mı’ diye. Onlar da ‘hayır’ dedi. Siz onlara yazı yazmışsınız, üzerinizde baskı var. Yazınızda ‘Gizli tanığın ifadesinde imza olmamasının nedeni tanığın deşifre olması mıdır? Değilse imzalı ifadesinin yollanılmasını talep ediyoruz’ diye yazmışsınız. Gelen cevap sizin cümlelerinizin aynısı olarak gelmiş. Yani siz hangi cevabın verileceğini onlara söylemişsiniz. Siz bir yazı yazmışsınız onlar da sizin cümlenizle cevap vermişleri. Bunun adı kumpas içinde kumpastır” dedi.

 'BU SUÇSA, İŞLEMEYE DEVAM EDERİM!'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile iktidar arasında gerçekleşen Çözüm Süreci’ne dikkat çeken Ata, Abdullah Öcalan’ın rol ve misyonuna işaret etti. Ata, “Ben Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nde yer aldığımı, bu anlamda çalışma yürüttüğümü, miting yaptığımı saklamadım ki. Bu ülkede demokratik çözümü istemek suçsa ben o suçu işledim. Ve o suçu işlemeye devam ederim. Birileri kandan beslenebilir ama biz değil. Osmanlı’dan kalan bir Kürt sorunu gerçekliği var. Biz çözümü savunanlar olarak bugün mahkeme karşısındayız. Türkiye’nin farklı illerine cenazeler gitti. Bunun bizim için neyi ifade ettiğini bilmiyor olabilirsiniz ama biz biliyoruz. Birileri kandan besleniyor olabilir ama biz beslenmiyoruz. Her cenazenin açıklamasını Türkiye halklarına nasıl yapacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu.  

Silahların eşitliği ilkesine değinen Ata, dosyaya eklenen evrakların kendilerine verilmemesini, geç verilmesini eleştirdi. Tanıkların mahkemede dinlenmemesini eleştiren Ata, “Biz gerçeğin açığa çıkmasını istediğimiz için tanıkların burada dinlenilmesini istiyoruz, tanıklara soru sormak istiyoruz. Tanıkların sesi ve yüzü değiştirilerek onları koruyabilirsiniz” diyerek tanıkların mahkemede dinlenilmesini talep etti.  

Ata, kendilerine yöneltilen suçlamalara ilişkin, “Biz 52 kişinin ölümünden sorumlu tutularak yargılanıyoruz. Bizi dışarıya böyle tanıttınız, 52 insan ölmesin diye ben 52 defa dirilip ölmeye hazırım, siz beni 52 kişinin ölümünden sorumlu olarak yargılıyorsunuz. Siz bizi böyle lanse etmenizden dolayı birileri bizim İzmir’deki binamızı basarak genç bir kadının ölümüne neden oldu. Kocaman bir algı yönetimiyle karşı karşıyayız. ‘Biz terörün finansmanı, kadın yapısını bitirdik’ diyorsunuz kamuoyuna” dedi.
Hukuka dikkat çeken Ata, “Hukukun konusu hiçbir zaman kişi değildir. Hukukun konusu ilkelerdir, vakadır. İlkeler yok vakayla bir tarafa bırakıyoruz. Eğer olayların aydınlatılması için en çok uğraşan HDP’dir. Biz olayların büyümesi değil gerçek faillerin açığa çıkarılması için çabaladık. Failleri gerçekten koruyanlar bir gün hesap verecektir. Biz Meclis’te gümbür gümbür olaylar aydınlatılsın diye önerge verdik, çalıştık. Biz devletin tüm mekanizmalarıyla birlikte Kobanê’den çıkanlar için kampların ziyaret edilmesi gibi şeyleri birlikte yaptık. Biz bunlara ışık tutmaya çalışıyoruz. Siz hukukun ilkeleriyle de ilgilenmiyorsunuz. Kişilerle uğraşıyorsunuz. Bu dosyanın gerçek faillerinin yargılandığı dosyada müşteki olacağım” sözlerini kullandı.

 KADINLARIN HEDEF ALINMASI

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu hakkında “Kanuna ve ahlaka aykırı hareket etmek” gerekçesiyle açılan kapatma davasına da dikkat çeken Ata, “‘Kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile yapısını yok sayarak parçalamak’ gibi bir gerekçe kurulmuş. Bu platform ne yapar? Kadın cinayetleri için veri tabanı tutmuşlar, kadın davalarını takip etmişler. Türkiye cinsiyet eşitliği konusunda 156 ülke arasında 133’ncü sırada yer alıyor. Bu noktada Mısır ve Ürdün’den daha geri bir durumdayız” diyerek kapatılan KJA’nın faaliyetlerini hatırlattı. Ata, “Biz Kürt kadın hareketinin Türkiye kadın hareketinde farklı bir rengi var. Bizim çatışmanın bitmesi gibi bir derdimiz var. Haliyle bunu mücadelemize işliyoruz. Ülkenin batısında kadınlar kadına yönelik şiddete karşı vermiş olduğu mücadeleye karşı ‘Aileyi parçalamaktan’ bize ise ‘Ülkeyi parçalamaktan’ dava açıyorlar. Onlara ‘terörist’ diyemiyorlar. Onu bize diyorlar. Ama onların da aile yapısını parçaladıklarını söyleniyor. Siz bunları kutsal atfediyorsunuz. Kutsal dediğiniz şeyler için suç işleyenler cezasız mı kalsın. Biz bizi korumakla mükellef olan devletin şiddetine maruz kalıyoruz. Bizim faaliyetlerimizi tüm kolluk birimlerine ve kamu kurumalarına sorarak öğrenebilirsiniz ama yapmıyorsunuz. Gerçeği aydınlatmak gibi bir kaygı olmayınca durum bu noktaya geliyor” diye konuştu.

 MAHKEMEYE TEPKİ

HDP eski MYK üyesi Alp Altınörs, “Hukuksuzluğu yol yapıyorsunuz” diyerek mahkemeye eleştirilerde bulundu. Tanık ve müşteki beyanlarının alınmasına tepki gösteren Altınörs, “Siz sabah sadece CMK’ye aykırı davranmadınız. Kendi aldığınız ara kararları da tanımadınız. Daha önce sanıklar savunma yapmıyorlarsa tanık ve müştekileri dinleyeceğinizi söylemiştiniz ama öyle yapmadınız. Siz hukuksuzluğu kendinize yol edinmişsiniz” ifadelerini kullandı.
Altınörs, tanıkların mahkemedeki ifadeleriyle polisteki ifadelerini reddettiğini hatırlatarak “Siz, bizi tanıkların mahkemedeki ifadeleriyle mi yoksa polisteki ifadeleriyle mi burada tutacaksanız” diye sordu. Altınörs, sözlerini 1 Mayıs’ı kutlayarak sonlandırdı.

 'BÜTÜN İFADELER BOŞA ÇIKARILDI'

Ardından HDP eski Milletvekili Nazmi Gür söz aldı. Gür, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını belirterek mahkemenin aldığı kararlara itiraz edeceklerini söyledi.
Tanık Kerem Gökalp ve Sami Baran’ın ifadelerini hatırlatan Gür, savcının kendilerine iftira attığını belirterek, “İçimizden hiç kimsenin tanıklara ilişkin bir söz söylemediği halde Savcı ‘Sanıklar, tanıkları etki altına aldı’ dedi ve siz de bunu tutuk devam gerekçesi yaptınız. Gökalp buraya bir polis ordusuyla girdi. Gökalp’ı ben mi etki altına aldım, savcı mı yoksa polis mi etki altına aldı” dedi.
Gür devamla, “Savcı dava dosyasının boşa çıktığını görünce böyle davrandı çünkü bütün ifadeler boşa çıkartıldı. Dava dosyası zaten kumpas davası. Savcı elinde kalan tek şeyin bu tanıklar olduğunun farkında olduğu için böyle davrandı. İddia makamı çöken bir davayı tekrar ayağa kaldırmak için bu yolu seçti. İddia makamı bize ilişkin tek bir kararı yok. Yok ama bize niye iftira atıyorsun, bari iftira atma. Savcı beyin bu tavrı nedeniyle biz bir daha bir tanığa soru soramayacağız çünkü sorduğumuz an ‘Tanıkları etki altına alıyorlar’ diyecekler” diye konuştu.

 'İFADE VERENLER ETKİ ALTINDA'

Ardından HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay konuştu. Kubilay, “Müşteki Bora Semir’in bizim azmettirdiğimize ilişkin bir delili olmadığı halde bizden şikayetçi oldu. Bu olay bize bir kez daha gösterdi ki bizim gıyabımızda alan ifadeler bizim aleyhimize. Memur beyden beklenen nedir? Bu kumpas davası nasıl yürütülüyor, kim takip ediyor? İçişleri Bakanı takip ediyor, bizi peşinen suçlamış, mahkum etmiş keza emniyet müdürlüğü de öyle. Emniyet Müdürlüğünün ve İçişleri Bakanın ısrarla üzerinde durduğu böyle bir davada polis memurunun tersi bir ifade etmesi mümkün değildir. Mevcut durumda beklenen bir şeydi” diyerek, ifade verenlerin siyasetçilerin ve kolluk kuvvetlerince etki altına alındığına dikkati çekti.

Tutuklanma gerekçesi sayılan ifadelerin tanıklar tarafından geri çekildiğini belirten Kubilay, “Bunlar ne insani ne de hukukidir. Bu kararınızı tanımıyorum, reddediyorum” diyerek mahkeme kararlarını tanımadığını belirtti.

 AVUKATLAR HUKUKSUZLUĞU ANLATTI

Ardından Avukat Cenk Yiğiter söz alarak, SEGBİS kayıtlarının eksik tutulduğunu belirtti. Yiğiter, Önceki celsede mahkeme başkanının “Kimin baskı altında olduğunu biliyoruz” sözlerinden kastının ne olduğunu sorduğunu ancak yanıt alamadığını belirten Yiğiter, “Ben de tam olarak ne söylediğinizi görmek amacıyla SEGBİS kaydına baktım. SEGBİS kaydında bunun tamamının olmadığını gördüm. Bu kayıtların ben ve benimle birlikte avukat arkadaşlarıma dinletilmesini talep ediyorum” dedi.  
Söz alan Avukat Ali Bozan da dinlenen tanığın çelişkili beyanlarına dikkat çekti. Bozan, “Bora Semir, ‘Ben huzurda bulunan sanıkların beni yaralayan kişileri azmettirdiğini düşünmüyorum’ dedi. Mahkeme, bunun üzerine ‘Madem ilişki yoksa neden şikayetçisin’ demeliydi ama demedi çünkü mahkeme şikayetçi olunmasının yargılanmanın devamı için bir done olarak kullanıyor ve gerisiyle ilgilenmiyor” diye konuştu.  

Kobanê Davası’nın kovuşturmasının başlamasının birinci yılının tamamlandığını belirten Bozan dosyadaki usulsüzlükleri anlattı.

Dosyanın soruşturma savcısı Ahmet Altun’un davanın dayanak yapıldığı ve duruşmada ise siyasetçilerin lehine beyanlarda bulunan tanık Sami Baran hakkında bir soruşturma yürüttüğünü ifade eden Bozan, savcılıktan bu soruşturmadaki beyanların istendiğini belirtti. 18 Nisan’da savcılıktan gelen yanıtta ise “Dosya gizli ifadeleri veremem” dendiğini kaydeden Bozan, “Sami Baran’ın ifadelerini tutuk devam gerekçesi yapıyorsunuz ama Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ‘Dosya gizli ifadeleri veremem’ diyor. Savcı Ahmet Altun her ne sebeple ise ifadelerini göndermiyor. Sami Baran hakkında soruşturma yürüten savcı Ahmet Altun, Kerem Gökalp’i dinleyen savcı Ahmet Altun, kamuoyunda Kobanê Soruşturması yürüten savcı Ahmet Altun, kuvvetle muhtemel gizli tanık ABC123’ü dinleyen savcı da Ahmet Altun. Başından beri şaibe var, sıkıntı var. 14 gün önce Ankara merkezli olduğu söylenen bir soruşturma başlatıldı. Bu kapsamda HDP’lilerin aralarında bulunduğu 48 kişi gözaltına alındı ve 18 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. Az önce bahsettiğim tüm işlemlerin altında imzası bulunan Ahmet Altun uyumamış ve bir kişi hariç serbest bırakılan herkes hakkında itirazda bulunmuş. Bu dosyadaki arkadaşlar ‘azmettirmekten’ yargılanıyor. Diğer soruşturmada ise ‘finanse etmekten’ yargılanacaklar. İki dosyada da Savcı Ahmet Altun var. Savcının yetenekleri hakkında bilgi sahibi olmak zorundayız. Orada da gizli tanık ULAŞ’ın beyanları var. Hesaplarına yatırılan paralar suçlama konusu yapılmış. Kişinin, annesinden, işinden, işsizlik fonundan aldığı tüm paralar suçlama konusu yapılmış. Bu nedenle bu dosya ile ayrı değerlendiremeyiz. Duruşma tutanaklarının usule uygun tutulmasını talep ediyorum” dedi.  
Ardından Avukat Çiğdem Kozan söz alarak tanığın ifadesinin kendine ait olmadığını söylediğini hatırlattı. Kozan, “Emniyet ve savcının kurduğu kumpası gördük. Bu dosyanın ne şekilde oluşturulduğunu soruşturmanın başından beri söylüyoruz. Tanık ifadenin kendisine ait olmadığını belirtti” diye konuştu.

Kozan, müşteki Bora Semir’in hala polislik görevi yapması nedeniyle şikayetçi olmak zorunda olduğunu belirterek “Müşteki kendi dosyasını takip etmeyen, dosyasına ilişkin bir bilgisi olmayan biri, ısrarla Sincan’a gelerek şikayetçi oluyor. Oluşturulan algı nedeniyle bu kişi şikayetçi olmak zorunda çünkü eski polislerin şikayetçi olmadığını gördük ama Semir hala görev yaptığı için şikayetçi oldu. Basına yansıyan ve Kobane’nin mali ayağı olarak lanse edilen soruşturmanın savcısı Ahmet Altun. Bu bir silsiledir, ilgili tüm davaların savcısı aynı kişi. Soruşturmada gözaltına alınıp serbest bırakılan herkes için Ahmet Altun, itiraz ederek tutuklanma talep etti. Tüm dosyaların faili Ahmet Altun’dur. Soruşturma kapsamındaki müvekkilimin hakkındaki suçlamalardan biri de Ayla Akat Ata ile bir otelde ardışık odalarda kalması var. Dosyada ‘Hakkında terörden işlem yapılan Ayla Akat Ata ile aynı otellerde kalması’ geçiyor. Ata’nın kesinleşmiş bir hüküm yoktur, müvekkilim için böyle bir ithamda bulunulamaz” diye konuştu.

Söz alan Avukat Kenan Maçoğlu da, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve 48 kişinin gözaltına alındığı, 18’inin tutuklandığı ve diğerleri hakkında da yakalama kararının verildiği soruşturmayı hatırlattı. Kenan, “Biz 12 gündür bu dosya ile ilgileniyorduk. Kamuoyunda ‘Kobanê Soruşturması’nın devamı’ denildi ama dosyanın Kobanê ile alakası yok. Zaten öyle bir soru da sorulmadı. İstanbul HDP İl eski Eşbaşkanı Erdal Avcı’ya ‘İşsizlik sigortası ile alakanız nedir?’ diye soruldu. ‘İşsizlik fonuna para göndermenizdeki amaç nedir?’ diye soruldu. Gizli tanık ABC123’ü unutmuştuk. Kayda değer bir beyanı yok diye düşündük ama tutuk devam kararında yine tutuk devam gerekçesi olarak gösterdiniz. Bu gizli tanığı dinlerken duruşma açtınız mı?” diye sordu.
Maçoğlu’nun mahkemeden yanıt beklemesi üzerine mahkeme başkanı “Beyanlarınıza devam edin” dedi. Avukatın ısrarı üzerine ise mahkeme başkanı, “Savcı bey de taraf” diyerek sorumluluğu savcıya yükledi.

Maçoğlu, “Gizli tanık ABC123’ü dinlerken duruşma açılıp açılmadığının yanıtlanmasını istiyorum. Görünen o ki duruşma açmadan tanık dinlemişsiniz. CMK’nın hangi maddesi kapsamında yaptınız bunu? Farklı bir sistemde ifadeleri almışsınız. Nerede, nasıl aldınız merak ediyoruz” dedi.
Avukatın ısrarı üzerine mahkeme başkanı “Tanığın sülalesini de sayayım isterseniz size. Merak etmeye devam edin” dedi.

Ardından söz alan Avukat Mahsuni Karaman “Sabahki oturuma katılamadık çünkü savcı ‘Görevlilere onlar gelince odayı bir hafta boyunca orayı işgal ediyor açmayın’ demiş. Siz, ‘Bizim sorunumuz değil demişsiniz’ peki, kimin sorumluluğu benim mi müvekkilimin mi? Bir savcı nasıl olur da odayı kilitleyip anahtarı kendisiyle götürür? Bu konuya ilişkin talimat yazmanızı talep ediyoruz” diye konuştu.

Karaman’ın konuşmasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya yarına kadar ara verdi.