Koç: Rojava Devrimi Kürt partileri için turnusol kâğıdıdır

Koç: Rojava Devrimi Kürt partileri için turnusol kâğıdıdır

Ulusal Kongre kuruluş çalışmalarında yer alan KNK Eş Başkanı Nilüfer Koç, Rojava devriminin ulusal bilinç ve sahiplenme konusunda adeta bir turnusol kağıdı olduğunu belirterek “Dostlar kadar düşmanları da açığa çıkaran bir realitedir. Bu bakımdan mevcut durumda ulusallığın tam merkezi konusudur” dedi.

Kürt partileri arasında bir süredir ulusal birlik konusundaki çabaların artmasına rağmen Ulusal Kongre'nin ertelenmesi ve Kürdistan Federal Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye ziyareti bu konudaki umutlara gölge düşürmüş durumda. Başından beri Ulusal Kongre hazırlık çalışmaları içinde yer alan KNK Eş Başkanı Nilüfer Koç’a Kürt partileri arasındaki ilişkileri ve bölgesel alandaki gelişmelerin kongre hazırlıklarına ne gibi bir etkide bulunduğu konularında konuştuk.

Koç, sorunların Kürt siyasi partilerin bölgedeki gelişmelere bakış açısından kaynaklandığını ifade ederek farklı ideolojik yaklaşımların söz konusu olduğunu ifade etti.

Rojava devrimi ulusal bilinç ve sahiplenme hususunda adeta bir turnasol kağıdı olduğunu belirten Koç, “Dostlar kadar düşmanları da açığa çıkaran bir realitedir.  Bu bakımdan da mevcut durumda ulusallığın tam merkezi konusudur” dedi.

Koç devamla şunları söyledi: “Bugünkü Kürt siyasi partilerin Ortadoğu’daki gelişmelere bakış açısını ele alırken, geçirdikleri tarihsel evrimleri ve çıkış noktalarını, dış güçlere yaklaşımı ve toplumsallık konusundaki yaklaşımları önemlidir. Bunları bilmeden düzeltme yapmak zordur.  Rojava’daki devrim gerçek manada halkların devrimidir. Başta Kürt halkı olmak üzere Arap, Asuri-Siryani-Keldani, Ermeni ve Çeçen halkıda katılmaktadırlar. Bu şekiliyle Ortadoğu halkları açısından tarihi bir çözüm seçeneğini de sunmaktadır. Yani halkalar birlikte çözüm üretebilirin kanıtdır. Bu bakımdan Rojava çözümü bir Ortadoğu çözümüdür.

Tabii diğer taraftan başta Türk devleti olmak üzere yerel sömürgeci güçler bu çözümden rahatsızlar. Batılı güçlerde de Kürt realitesini artık farklı bir minvalde ele alma konusunda tartışmalar sürdürüyor.

Türk devletinin Sunni cephe üzerinden El Kaide grupları vasıtasıyla savaşı Kuzeyden Rojavaya kaydırırken, global güçlerle çelişen ve eleştirilerine sebebiyet veren bir durumdadır. Global güçler ister Amerika, ister Asya ister Afrika’da olsun El Kaide’nin bölgedeki kaso aralığını bölge halklarının İslam inancını istismak ederek yayınlaşmasından kaygılanmaktadır. Rojava devrimi El Kaide’ye NATO’nun başaramadığı yenilgi yaşatmıştır.

Ulusal minvalde ise bir kısım Kürt partileri çıkarını ulusal çıkar prensiplerini gözetmeden bölge devletleriyle çok taviz vererek ittifak halinde olmalarıdır. Bu ittifaklar Rojava’ daki statü elde etmeye endekslenirse gerçeken muazzam sonuçlar yaratır.  Mevcut durumda Türk devletin yâda İran’ın Rojava fobilerini hesaplamadan ittifak geliştirmek ulusal çıkar politikalarını zora sokmaktadır.

Kürdistan’lı siyasi partiler Kürt iç siyasetinde olası riskleri önlemek için açıklamalarıyla Rojavayı sahiplenirken diğer yandan sessiz diplomasiyla de Rojava devrimini sahiplenmeyen davranışlar sergiliyorlar.”

KÜRT PARTİLERİ ROJAVA KONUSUNDA AYRIŞTI

Nilüfer Koç Rojava devriminin ulusal bilinç ve sahiplenme hususunda adeta bir turnusol kağıdı gibi olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tahrik ve izolasyon siyasetinden ziyade ulusal hasasiyetle konuyu ele alma çabası var. Dolaysıyla bu duruşların daha güçlü sürdürülmesi Rojava konusunda ulusal mutabakata yol açacaktır.

Zaten bu nedenle de siyasi partilerin tüm zorluklara rağmen Ulusal Kongre çalışmasının gerekliliğini sık sık vurgulamkatadırlar.  Yani hazırlık komitesi nin kendisini 10 Kasım toplantısında fes etmemesi gerekli bir ulusal duyarlılıktır.  Hazırlık komitesinde yer alan güçler Rojava ekseninde ayırşan Kürt politikasını birleştirmenin öncelikli olduğunu belirtirerek, birçok güç kendi kapsamında nasihat, öneri ve eleştirileriyle düzetlmenin yol ve yönetmi üzerinde durmaktadır. “

Koç Güney Kürdistan yeni hükümeti oluşturma çalışmaları içinde olduğunu belirterek KCK ve PYD’e ve onun yönetimlerine karşı politik kültürü zorlayan üsluplar kullanıldığını belirterek söz konusu hareketlerin yönetimlerini sağduyulu yaklaşımlar sergilediğini çünkü ulusal birliğin sabır ve sağduyu gerektirdiğini de söyledi.

Koç Güney Kürdistan’daki siyasi partiler için şu değerlendirmelerde bulundu: “Güney Kürdistan açısından belirtilmesi gereken özgün bir durum ise siyasi partilerin önceliklerini yeni hükümetin oluşumuna vermeleridir.   Ancak buna rağmen Rojava’daki gelişmeler özellikle YPG’nin Tıl Koçer’i zaferle elde etmesi ve yine geçiçi yönetimin 12 Kasım’da ilan edilmesi nedeniyle daha güçlü bir şekilde gündeme girmiştir. Fakat yeni tartışma ve gerginlikleri diğer yandan beraberinde getirmiştir. Rojava devrimi ulusal bilinç ve sahiplenme hususunda adeta bir turnasol gibidir. Dostlar kadar düşmanları da açığa çıkaran bir realitedir.

Bu bakımdan da mevcut durumda ulusallığın tam merkezi konusudur.  Bazı siyasal partiler Tıl Koçer zaferi ile geçiçi yönetim ilanı ardından artık siyasal eleştiri uslubu yerine toplumsal kültürümüzde rencide edici olarak algılanan bir dil kullanmaktadır. Bu dil daha çok PYD ve YPG’ye karşı ön plana çıkmaktadır. PYD’nin sağduyula yaklaşıp provokatif dile karşılık vermemesi ulusal çıkar siyaseti bakımından takdire layıktır. Siyaset kültürü bakımından yakışık olmayan bir dil uzun bir dönem KCK Eşbaşkanı Sayın Cemil Bayık’a karşıda gündemde olmuştu. Ancak sayın Bayık’ın polemiğe girmeyerek karşılık vermemesi ulusal hasasiyet açısından önemli olmuştur.  Dolaysıyla ulusal birlik büyük bir sabır ve sağduyu ister.

Rojava Kürdistan’ın nufüs ve coğrafya bakımından en küçük parçası olmasına rağmen yarattığı devrimiyle tüm Kürdistan’ın kaderini tayin edici konumuna gelmiştir. Aynı zamanda ulusal gurur ve umut kaynağı da olmuştur. Rojava direnişiyle zaferin eşiğine gelmiş ve statü elde etmesi bu başarılı duruştan dolayı daha da mümkün hale gelmiştir. Bunu gören ulusal bilinç sahipleri elbette bu başarıya gölge düşüren hiç bir yaklaşıma fırsat vermeyecektir. Yani vebali ağır bir mevzudur. Rojavaya her kim ki yanlış yaparsa Rojava’nın onu yakacağı kesindir. Çünkü Rojava arzulanan ve hayala edilen özgür bir Kürdistan gibidir ve her kürdün gönlündedir. Bir o kadarda Rojava Arapların, Asurilerin, Ermenilerin, Çeçenlerin, Alevilerin, Ezidilerin ve Hıristiyanların özgür geleceklerinin mekânıdır.”

GERGİNLİKLERİ AŞMAYA ÇALIŞIYORUZ  

“KNK olarak iddia gerginliklerin aşılması için hemen hemen tüm siyasi partilerle görüşmekteyiz” diyen Koç, tüm partilerle Rojava konusunda ulusal konsensüse dayalı bir diyalog oluşturma çabası içinde oldukların belirtti. Rojava devrimini doğrudan sahiplenme yaklaşımlarının olduğunu belirten Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “En son tüm görüşmelerimizde acilen Rojava’ya siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden oluşan bir heyetin gönderilmesi üzerinde bir çalışma başlattık. Partilerin durumu netleştirilmesinin en doğru yolunun Rojavaya bir heyeti göndererek, kaygıları artıran kimi gelişmelerin önünü almasının için çalışmaktayız. Yine açıklamalarıyla Rojava devrimine sahip çıkan partilerin bizzat gidip, bunu Rojava halkına yansıtmalarının çok önemli olacağına inanmaktayız.  Ağır şartllarda direnen Rojava halkını selamlamak ulusal bir görevimizdir. Bununla birlikte tüm partilerle Rojava konusunda ulusal konsesüse dayalı bir diyalogun yaratılmasına çalışıyoruz. Çünkü siyasetin en temel aracı olan diyalogun bittiği yerde başka mekanizmaların devreye girdiği bilinen bir gerçektir. Mevcut durumda Güney ve Rojava arasındaki sınır kapsının kapalı olmasının son noktası diyalog kapısının da kapanmasına yol açmıştır.   Siyasetin ötesinde devreye konulacak mekanizmalar partilere zarar vermez. Daha çok doğrudan Kürt halkı açısından Rojava gerçeğinde yaklanan tarihi bir fırsatın heba etmesine yol açacaktır.  Rojavada yaşayacağımız en küçkük bir risk tarihsel toplumsal bir kırılmaya yol açacaktır. Dolaysıyla vebali ağır olan bir konudur Rojava. Ulusal ve tarihi bir meseledir Rojava. Rojava partiler üstü bir konudur.  Bu nedenle partiler arası diyalogla Rojava konusunda Rojava devriminin ulusal önemin anlaşılması zorunludur. Rojavayı herhangi bir siyasetin iktidar hesaplarına mağdur etmek ulusal duruşa aykırıdır olduğu kadar ulusal kırımızı çizgilere dokunmaktır.  Bizler Rojavayı ne bir parti neden ebatı ne olursa olsun bir parçaya kurban edemeyiz. Dolaysıyla parça ve parti zihniyeti sınrılarını aşmayan bir zihniyete ulusal birlik bilinciyle cevap vermek vazgeçilmez önceliklerimizdendir.

Ulusal birlik siyasetini öne çıkarmak amacıyla bir süre önce BM, Arap Ligi, Rusya, Çin, Irak, İran, Amerika, Almanya, Fransa ve İngiltere yönetimlerine Kürtlerin Cenevre II konferansına Desteya Bılınd adıyla katılarak, Kürtlerin sahip olduğu demokrarik Suriye projelerinin gündeme alınması için başlattığımız çağrı metnini Güney Kürdistanlı partiler tarafından büyük bir ilgiyle ele alındı ve 14 parti imzalarıyla sahiplendiler. KNK olarak partiler konsunda kapısını çalmadığımız kalmadı. Hiç kimseyi diyalogumuz dışında tutumamaya çalıştık. Rojava konusunda doğrudan devrimi sahiplenen bir duruşumuz var. Bu temelde hizmetlerimizi sürdürmekte kararlıyız.”

PARTİLER BARZANİ’NİN GÜNEY KÜRDİSTAN ADINA KONUŞMASINDAN RAHATSIZ

Güney Kürdistan Federe Yönetim Başkanı Barzani’nin dış ziyaretlerinin normal olduğunu belirten Koç ancak Rojava karşıtı açıklamaların tepkilere neden olduğunu ve Güney Kürdistan’daki diğer partilerin bu görüşlere katılmadığını belirtti. Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “KNK olarak son süreçte hemen hemen tüm Güneyli siyasi parti yönetimleri ve başkanlarıyla Rojava ve Ulusal Kongre nedeniyle görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerde Güney Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Barzani’nin Amed ziyareti de gündeme gelmiştir. Hiçbir parti başka bir partinin komşu devletlerle görüşmesine karşı değildir. Sadece dışa dönük diplomatik ve ekonomik ilişkilerde ulusal prensiplerin dikkate alınması önemsenmektedir. Sayın Barzani’nin bu temelde Amed gitmesi yada Sayın Neçirwan Barzani’nin Türkiye’ye gitmesi Güneyin devlet konumundan kaynaklı bir gereklilik olarak görülmektedir. Zira mevcut durumda Hewler”de mevcut durumda 28 yabancı devlet konslosluğu bulunmaktadır. Dolaysıyla sayın mesut Barzani’nin ziyareti doğal karşılanmakatdır. Hoşnutsuzluk yaratan ve eleştiri konusu olan Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Mesut Barzani’nin gidişi konusunda buradaki partilerden görüş almaması ve yine heyetinde PDK dışında diğer partilerden kimsenin yer almaması na dönüktür.  Bununla birlikte Amed yolculuğundan bir gün önce Rojava devrimine gölge düşüren açıklaması eleştiri konusu olmuştur.   Siyasi partiler Sayın Barzani’nin bir parti lideri değilde Bölge Başkanı sıfatıyla açıklamayı yapmasından oldukça rahatsızlar, çünkü Kürdistan Bölge başkanı sıfatıyla bu tür değerlendirmelerin tüm Güney siyaseti adına yapıldığı anlamına gelmektedir. Partiler Sayın Barzani’nin bu açıklamaları KDP başkanı adına yapmasının daha yerinde olacağını belirtmektedirler.  Çünkü Güney Kürdistanlı partilerin çoğu Rojava konusunda Sayın Barzani’den farklı ele almaktadırlar ve ayrıca Rojava devrimini sahiplenmektedirler.”

YNK MAM CELAL ÇİZGİSİNİ YÜRÜTMEYE ÇALIŞIYOR

Rojava ve Ulusal Kongre konusunda Gorran ve YNK’nin tavrının pozitif olduğunu belirten Koç yine de her iki partinin tutumunun farklı olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor; “ Gorran güçlenirken;  YNK yeniden yapılandırma sürecine girmiştir. Ancak buna rağmen her ikisi de Rojava devrimine sahiplenen açıklamalarda bulundukları gibi, Rojava’nın bir statüye kavuşması için çaba sarf ettiklerini belirtmekte fayda var. Bu arada tabi YNK’nin Mam Celal’ın Kuzey Kürdistan barışı konusunda şimdiye kadar üstlendiği sorumluluğuna da sahip çıkarak takipçisi olma istemi var. Benzer yaklaşımı Rojava konusunda sürdümek istemektedir. Nasıl ki 1993 te yapılan ilk ateşkeste Mam Celal’ın üstlendiği sorumluluk gerçektende ağır ise bugün de Rojava’ya sahip çıkmak bir o kadar zordur. 93’te faili meçhullerin en güçlü olduğu dönemdir. Siyasal çözüm lehinde görüş belirten üst düzey yetkililerini devlet bizzat tasfiye etmiştir. Öcalan, PKK ve Kürt halkı tarafından şimdi yaratılan güçlü siyasal çözüm zemininde Kuzey için barışı desteklemek artık kolaydır.  Ancak 1993’te durum böyle değildi. Zaten devlet bu nedenle bizzat diyalog yoluyla sorunu çözmek isteyen Turgut Özal’ı bertaraf etti. Rojava’ya bugün sahiplenmekte zordur, zira Ortadoğu krizinin en derinleşmiş hali Suriye ve Rojava’dadir. Rojava ulusal olduğu kadar Ortadoğu ve uluslararası bir konudur.  

Gorran hareketi Rojava ve Ulusal Kongre konusunda istikrarlı bir politikaya sergilemeye çalışmaktadır. Şefaf eleştirileriyle Güney Kürdistan’ın güçlü bir demokrasiye kavuşması açısından da önemli bir güçtür.”