Koca: Şimdi kazanma zamanı

İktidarın keyfi 1 Mayıs Taksim yasağını tanımayan ve polis tarafından işkenceyle gözaltına alınan TÖP Sözcüsü Perihan Koca, “Devlet şiddeti, halk güçlerinin örgütlü müdahalesiyle çözülecek” dedi ve ekledi: “Şimdi kazanma zamanı.”

AKP-MHP iktidarının keyfi 1 Mayıs yasağına karşı Taksim’i zorlayan sosyalist partilerden Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), 7 kişilik grup halinde Şişli Elmadağ’dan yürüyüşe geçtiği sırada polis saldırısına uğramıştı. İşkenceyle gözaltına alınan ve kolu ezilen TÖP Sözcüsü Perihan Koca, 1 Mayıs Taksim ısrarını ANF’ye konuştu.

Bu yılki 1 Mayıs’ın çok özel koşullarda karşılandığını belirten Koca, hem Taksim tarihselliği hem de 1 Mayıs 2022’in talep ettikleriyle devrimcilerin ortak bir duygudaşlıkla Taksim’e ilerlediğini vurguladı. Saldırı ve gözaltı olacağını bilerek bu yola başvurduklarını belirten Koca, ortada devlet şiddetine dayanan, meşruluğunu kaybetmiş ve faşizmi kurmaya çalışan bir iktidar olduğunu, tam da bunun farkındalığıyla Taksim’e çıktıklarını kaydetti. Keyfi bir biçimde Taksim 1 Mayıs alanının yasaklanmasının ve bu yasağa karşı yürüyenlere karşı yapılan saldırının başta işçi sınıfı olmak üzere topyekun halka karşı bir gövde gösterisi olduğunu, aslında 20 yıldır iktidarın pratiğinin genel resmi olduğunu kaydeden Koca, özellikle son dönemlerde Gezi davasında kesilen cezaların, HDP’ye yönelik kapatma davalarının, savaş politikalarının yükseltildiği bir ortamda işçi sınıfına, halka, kadınlara, gençlere düşman bir görüntünün fotoğrafının bir kez daha verildiğini hatırlattı.

‘GÜÇ GÖSTERİSİ KORKUNUN DIŞA VURUMU’

Grup halinde Elmadağ’dan çıkmalarıyla birlikte iktidarın kolluk güçleri tarafından işkenceye maruz kaldıklarını anlatan Koca, özellikle emekçilere, gençlere ve kadınlara müthiş bir öfke ve işkenceyi bayraklaştıran bir genel tavırla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Gözaltı aracında üzerine çıkarak tepindiklerini, kollarının defalarca yukarıya kaldırılarak zorla ters kelepçelendiğini anlatan Koca, “Araçta özel bir işkence uygulamasına maruz kaldık. Emekçilere işkence iktidarın ana ilkesi. Memlekette yaşanan katliamlar, savaş ve şiddet gerçeği yanında bize yapılanın lafı bile olmaz. Üç kere üzerime çıkarak ve kollarımı arkadan kaldırarak ters kelepçe yaptılar, saatlerce de öyle beklettiler. Şu anda omuzum ve bileğim arasında bir kemik kayması oluştu” diye konuştu.

O gün polisin yapmaya çalıştıkları güç gösterisinin aslında korkunun dışa vurumu olduğunu ifade eden Koca, “Korkuyorlardı ve o korkularını halka saldırarak göstermeye çalıştılar. Ama devlet şiddeti bir kez daha işçi sınıfının, emekçilerin, devrimcilerin, sosyalistlerin Taksim ve Maltepe’den ortaklaştırdığı kararlılık ve örgütlülükle çözülecek” dedi.

‘TAKSİM ALANINI GERİ ALACAĞIZ’

2022 1 Mayıs’ının ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği bir atmosferde karşılandığını vurgulayan Koca, pandemiyle birlikte çürük sistemin üzerindeki örtünün çekilip atılmasıyla işçi sınıfının tekrar sınıflaştığı bir bilincin açığa çıktığını ve fabrika işgalleriyle, iş durdurmalarıyla sadece 2 ayda 129 direnişin boy gösterdiği bir dönem özelliğini taşıdığını hatırlattı.

“Geçinemiyoruz” isyanlarının daha da artacağı bir süreç beklediklerine işaret eden Koca, başta işçi sınıfı olmak üzere halkın, emekçilerin bu taleplerle 1 Mayıs alanı olan Taksim’e çıkarken aynı zamanda Maltepe’den ve ülkenin dört bir yanından halk güçlerinin ortak taleplerinin yükseldiğini söyledi.

Koca şunları kaydetti: “1 Mayıs alanı Taksim’dir ve elbette biz o meydanı geri alacağız. O açıdan bu yılki 1 Mayıs fotoğrafı kazanma iradesini gösteriyor. Buna ilişkin önemli fırsatların ve imkanların olduğu bir dönemden geçiyoruz. Krizlerin giderek derinleştiği, sınıf kavgasının keskinleştiği, emperyalist paylaşım savaşlarının giderek sertleştiği bir dönem içerisindeyiz. Siyasi iktidarın da kendi ömrünü uzatma açısından çok yönlü hamlelerle faşizmi kurumsallaştırma hamlelerini hızlandırdığını ve bunu da özellikle devlet şiddeti aygıtını kullanarak yaptığını görüyoruz ama bunun karşısında yenilmeyen bir halk gerçekliği, boyun eğmeyen, sömürüyü ve dayatılan sefalet ve güvencesiz koşullara karşı direnişe geçen bir işçi sınıfı gerçekliği var. Bu açıdan bu yıl bu kararlılığı gösteren birçok eylemsellik oldu. Ocak ayından itibaren işçiler klasik sendika anlayışını da aşarak direnişe geçti. 8 Mart’ta kadınlar barikatları aştı, 21 Mart Newroz’da Kürt halkı her yerde ayağa kalktı ve 1 Mayıs’ta Taksim başta olmak üzere emekçiler ve toplumun tüm ögeleri kendini kendi özgünlükleriyle ifade etti. Alevi halkı da uzun süredir sessizdi ve 27 Şubat’ta ülkenin dört bir yanında zorunlu din dersi gibi gerici uygulamalara karşı tepkisini koydu. Bunların hepsini bir bütünlük içinde görmek gerekiyor; çünkü karşımızda faşizmi kurmaya çalışan örgütlü bir suç şebekesi var. Gezi’de özellikle iki slogan atılıyordu ve önümüzdeki dönemde bunların yol gösterici olacağını düşünüyorum. Birincisi, ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’, diğeri ‘Bu daha başlangıç mücadeleye devam’. Evet 8 yıldır hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak ve mücadele kararlılıkla sürdürülüyor. Bu çizgiyi Taksim’den Maltepe’ye yerel direnişlerin örüldüğü Mersin’e, Datça’ya, Kürt halkının baskılara karşı direndiği Amed’e, her yerde bütünleştirip, büyüteceğiz. Bu anlamda HDP’nin Newroz’a giderken belirlediği ve ortak mücadelede ile sloganlaştırdığımız bir şiar vardı, ‘Şimdi kazanma zamanı’ diye . Bazen bazı sloganlar vardır sözü aşar. Bugün şimdi kazanma zamanı sözünü bayraklaştırmamız lazım.”