Komalen Ciwan: Tecavüzcü rejimin kurumları Kürdistan’dan sökülüp atılmalı
Komalen Ciwan: Tecavüzcü rejimin kurumları Kürdistan’dan sökülüp atılmalı
Komalen Ciwan: Tecavüzcü rejimin kurumları Kürdistan’dan sökülüp atılmalı
Bingöl’de yaşanan cinsel istismar olayına karışan askerlerin serbest bırakılmalarına sert tepki gösteren Komalen Ciwan, “TC ordusu ve yargısının bu kararı faşist TC rejiminin gerçek yüzünü tekrar ortaya çıkarmıştır. Kürt gençliğinin bu saldırı karşısında sergileyeceği tek duruş Kürdistan’daki tecavüzcü bu rejimin tüm kurumlarını söküp atmaktır” diyerek gençleri her alanda serhildanı yükseltmeye çağırdı.
Komalen Ciwan Koordinasyonu yaptığı bir açıklama ile, Bingöl’de yaşanan cinsel istismar ile olaya karışan askerlerin mahkeme tarafından serbest bırakılmasına sert tepki gösterdi.
Yıllardır Kürdistan’da “sömürgeci faşist işgalci Türk ordusunun her türlü alçakça uygulamalarla Kürt halkı üzerinde bastırma ve sindirme politikası uyguladığını” belirtilen açıklamada, Türk devleti ile ordusunun tecavüzü bir sindirme yöntemi olarak esas aldığını vurguladı.
En son Bingöl’de 8 askerin karıştığı Kürt kız çocuğuna karşı cinsel suiistimal olayına dikkat çekilen açıklamada, “Olay sömürgeci faşist TC rejiminin gerçek yüzünü bir daha ortaya koymuştur” denilerek devamla şunlar belirtildi:
“Kürt kadını ve çocuk yaştaki gençlerine tecavüzü sürekli bir politika olarak uygulamıştır. En son yaşanan olay karşısın faşist yargının vermiş olduğu karar bu olayın bugün tekrar tekrar bir şekilde uygulanması demektir. Önderliğimizin çağrısı üzerine hareketimizin almış olduğu geri çekilme kararı uygulanırken TC ordusu ve yargısının bu kararı faşist TC rejiminin gerçek yüzünü tekrar ortaya çıkarmıştır. Zaten işgalcilik bir tecavüz durumu demektir. Kürdistan’da TC rejiminin kurumlarının varlığı sürekli bir tecavüz durumudur. İşgal rejiminin tüm kurumları Kürdistan def edilene kadar ülke toprağı daima tecavüz altında olacaktır. Bu yaşanan olay karşısında isyan edilmeli ve faşist rejim tüm kurumlarıyla Kürdistan’dan def edilmeli. Bu olay karşısında süreç ne olur hassasiyet gibi yanılgılı ve gaflet durumları ve yaklaşımları asla kabul edilmemelidir. Bu süreç eğer hassas ise herkes ona göre yaklaşmalıdır. Türk yargısının aldığı bu karar işgal rejiminin karakteri gereği ordunun bir görevi olarak ele almış ve kendi yargısına göre doğru bir karar vermiştir. O yüzden bu olay karşısında işgal rejiminin yargısından adalet beklemek gaflet duruşudur. Bu olay karşısında Kürt gençleri direniş ve serhildanla adaletini kendisi sağlamalıdır. Çünkü yaşadığımız süreç bir barış süreci değil, daha yoğun bir serhildan ve mücadele dönemidir. Önder Apo bu süreci yeni bir başlangıç, yeni bir mücadele süreci olarak belirledi. Düşman da kendisi için yeni bir mücadele dönemi olarak belirledi ve yeni dönemdeki tarzı eskiden gizlice kamuoyundan saklanan bu olayları artık yargı kararlarıyla meşrulaştırarak uygulayacağı bir dönemdir.”
Kürt gençliğinin olay karşısında sergileyeceği tek duruş “Kürdistan’daki tecavüzcü rejimin tüm kurumlarını söküp atmak olmalı” denilen açıklamada, “Bu kurumlar Kürdistan’da var olduğu sürece bu uygulamalar devam edecektir” diye belirtildi.
Kürt gençleri için ‘Tecavüzcü TC rejiminin Kürdistan’da varlığını sürdürdüğü her an için aldığı nefes haramdır” diyen Komalen Ciwan Koordinasyonu, gençleri ‘Tecavüzcü TC rejimine” karşı serhildana çağırdı:
“Anavatanımız Kürdistan toprağına yapılan her baraj her karakol her işgalci rejim kurumu bir toplu tecavüzdür. Düşman kurumlarının Kürdistan’da aldığı her nefes onurumuza ve kimliğimize yapılmış bir hakarettir. Bu olayda işgalci yargının kararı da bu tecavüze ortak olmak ve savunucusu olmaktır, dolayısıyla bu kararı verenlerde bu olayı yapanlar kadar suçludur. İşgalciliğin tüm kurumlarının Kürdistan’daki tek varlık gerekçeleri ve görevleri son yaşanan olayda da açığa çıkmıştır. Kürt gençliğinin tecavüzcü TC rejiminin Kürdistan’da kaldığı her an için aldığı nefes haramdır. Bu temelde tüm devrimci yurtsever onurlu Kürt gençliğini her alanda Apocu ruhla serhildan ve direnişe çağırıyoruz. Düşmanın her kurumu yanıp tutuşana kadar bu direniş ve mücadele devam etmelidir.”