Komplonun açığa çıkarılmasından Fransa devleti sorumludur

Komplonun açığa çıkarılmasından Fransa devleti sorumludur

Kürt Özgürlük Hareketi için büyük anlamlar ifade eden Sakine Cansız’ı katledilmesinin ikinci yılını mücadele arkadaşları değerlendirdi. Bu katliama karşı sessiz kalmayacaklarını, mücadelelerini en üst seviyeye çıkartacaklarını belirti.

PKK’nin direniş kimliği olan, kadın özgürlük hareketinin öncü kadrolarından Sakine Cansız’a uygulanan komplo hala açığa çıkmış değil. Komplo karanlıkta bırakılmaya çalışılıyor. Yıllardır Kürt halkı üzerinde geliştirilen imha-inhar politikalarının en somut örneği Paris katliamıdır. Kürt halkı bu komploya karşı, halkların özgür geleceğini garanti altına alacak demokratik ulus inşasını geliştirerek cevap olmak istiyor. Anadolu ve Mezopotamya halkları şahsında aslında tüm Ortadoğu halklarının insanlığın şafağında oynadığı insanlaşma, toplumsallaşmadaki öncülük çağdaş koşullarda bir kez daha oynama şansını ortaya çıkartmıştır. Bunda Sakine Cansız’ın anısına bağlılığın rolünün belirleyici düzeyde olduğu görülüyor.

‘SAHTE, ÖZGÜRLÜKÇÜ SÖYLEMLER TEŞHİR EDİLMELİDİR’

PKK Hareketinin ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaratmak istediği kadın devriminin militan kadrosu olan Sakine Cansız’ın katledilmesini kimliğe, PKK Hareketinin ideolojisine yapılan bir saldırı olarak değerlendirdiklerini belirten HPG gerillalarından Xelil Dağ, kadın devriminin demokratik-sosyalist devrimin en önemli parametresi olduğunu, bu ayağının eksik kalan bir devrimin devrim olamayacağını belirtti. Dağ, “Saldırının zamanlamasına göre de tespit yapmak mümkündür. Önderliğimizin demokratik çabalarını yükselttiği bir dönemde Sara arkadaşa yönelik bu saldırının gerçekleştirilmiş olması aynı zamanda Önderliğimize bir mesaj niteliği de taşımaktadır. Saldırının gerçekleştiği mekan, kapitalist modernitenin merkezlerinden biri olan Paris, yani Avrupa’nın en temel merkezlerinden biri. Bu anlamda kapitalist modernite temsilcilerinin sahte, özgürlükçü söylemlerinin de teşhir edildiği, ifşa edildiği bir olay bu” dedi.

Kapitalist sistemin kadın özgürlüğünü değil, gerçek kadın özgürlüğünü yaratmak isteyen Sakine Cansız’a korkunç kin ve öfke duyduğunu dile getiren Dağ, kapitalist sistemin bu saldırının gerçekleşmesinde aktif bir rol ve misyonu olduğunu söyledi.

‘FRANSA DEVLETİ KOMPLOYU AYDINLATMAK ZORUNDA’

Fransa devleti başta olmak üzere, katliamda rol alan tüm güçlerin, komplonun birebir plancıları olduğu açığa çıkacağını değerlendiren Dağ, “Masum olduklarını iddia ettikleri gibi bu olayda rolleri ve misyonları yoksa o zaman hukuku işletmeliler. Fransa devleti, eğer bu cinayetin sorumluluğundan kurtulmak istiyorsa çıkıp bu katliamda kimin rol aldığını söylemek ve açığa çıkarmak durumundadır. Bu anlamda da bu katliamının açığa çıkarılmaması önünde bir çaba var. Çünkü eğer katliam açığa çıkarılırsa Kürt sorununun neden bu kadar çözümsüz kaldığını, katliamcı, imha ve inkarcıların kim olduğunu açığa çıkartacaktır. Bu katliamda, bu kişiyi kullanan her kimse onlarca yıldır Kürt halkını katliama uğratan, faili meçhul cinayetleri yaşatan, her türlü kirli politikaları yaşatan güçlerdir. Bu kişilerin kimliklerinin açığa çıkmaması yönünde de bu cinayet karanlıkta bırakılıyor. Komplo açığa çıkarılmadığı sürece Fransa devletini sorumlu göreceğiz” dedi.

‘DEVLET, ZOR AYGITIDIR’

Sakine Cansız’a yapılan saldırının sıradan bir saldırı olarak ele alınmasının çok dar kalacağını, bunun ötesinde anlamı olan bir katliam olduğunu söyleyen HPG gerillası Koçer Garzan, devletin iktidar ve tahakküm aygıtı olduğunu, kendisine yapılan muhalefeti kabul etmediğini ve binlerce yılın getirdiği sömürü sisteminin somut hali olduğunu vurguladı. Garzan, devamla “Devlet, kendisine alternatif olabilecek bütün değerlere saldırır. Devlet demek, değer tanımamazlık demektir. Avrupa’daki devlet sistemlerinin her yerde teknolojisi olan, istihbaratı güçlü olan bir yerdir. Nasıl olurda bu saldırıdan habersizdir? Türkiye devleti ve AKP Hükümeti bu katliamda habersiz olduklarını söyleyemezler. Söylemeleri halinde kimseyi inandıramazlar. Bu anlamda komploya cevap olarak güçlü çıkışların yapılması gerektiği, kadın hareketi başta olmak üzere hepimize düşen görev, olayın açığa çıkartılıp faillerinin yargılanmasıdır” şeklinde konuştu.

‘HER KADIN SARA’NIN İDEOLOJİSİ İLE AYDINLANACAKTIR’

Demokratlığı ve adalet olgusu ile bilinen Avrupa hukuk sistemi, Sakine Cansız’a yapılan saldırıdan sonra adaletsizliğini ortaya koyduğunu belirten YJA-STAR gerillası Gülbahar Rubar, 21. yüzyılda bile egemen sistemin kadın fikirlerine nefretinin ve kininin hala çok büyük olduğuna dikkat çekti. Rubar, “Sara arkadaşa yapılan saldırı, yaşam akışımıza, özgürlüğe yapılan bir saldırıydı. Bu saldırı kadın hareketlerine karşı geliştirilmiş bir katliamdır. Bunun intikamını hakikat arayışımızla yine kapitalist sistem içerisinde sömürülen kadını heval Sara’nın fikirleri, ideolojisi ile aydınlatacağız ve kadın üzerindeki köleliği tersine çevireceğiz’ dedi.

“Sara, Rojbin ve Leyla arkadaşların şehadeti, bizler açısından kadın özgürlük çizgisini geliştirme ve büyütme noktasında sorumluluğumuzu arttırmıştır” diyen Rubar, sonuna kadar adalet mahkemelerini sorumlu göreceklerini değerlendirdi. Avrupa’da kendisine demokratım, sosyalistim diyen insanların bu katliamın açığa çıkarılmasında mücadele etmeliler diyen Rubar, yapılan katliamın özgürlük hareketine, kadın mücadelesine vurulan bir darbe olarak ele almaları gerektiğini söyledi.

‘KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE HİÇBİR ADIM ATILMIŞ DEĞİL’

Sakine Cansız’ın sadece Kürt olgusuyla değil, enternasyonalist işçi sınıfının, halkların, özellikle de kadın özgürlüğü için yürütmüş olduğu mücadelenin sonucunda hedef aldıklarını, yapılan komplonun geniş bir çerçevede olduğunu ifade eden HPG gerillası Devrim Tolhıldan, komplo sürecinin ikinci yılına girişinin, entegre stratejisi dedikleri Türkiye faşist devletinin bir taraftan Kürt sorununun siyasi çözümünde adım atıyormuş gibi kendilerini gösterdiklerini, bir taraftan da özgürlük hareketini tasfiye etmek için de öncü kadrolarına yöneldiklerini dile getirdi.

‘KOMPLODA BÜTÜN EGEMEN GÜÇLERİN PARMAĞI VAR’

Tolhıldan, “Komployu MİT dışında yapılan bir komplo olarak görmemek lazım. Sadece MİT ile de sınırlı düşünsek dar kalır. Türkeş’in devlet kurumları içerisinde kendisini örgütlerken ve kontra şeklinde kadro yetiştirirken Devlet Bahçeli zamanında bu süreç aslında biraz ertelenmiştir. Bu erteleme durumunda yine aynı partiden ayrılıp özgün bir parti kuran Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurmuş olduğu Nizam-ı Arem Ocaklarının Alperen örgütlenmesi vardır. Bu da MİT ile beraber o oluşum içerisinde, o örgüt içerisinde hem eğittikleri hem yönlendirdikleri faşizan militanlar üretiyorlar. Bunların görevleri devletin ve milletin selameti için önündeki engeller yani devlete kirli sayfalarını, kirli çamaşırlarını deşifre edenlere, ortaya çıkaranları, bunları sergileyenlere karşı yürütülen bir operasyonal militanlardır. Bu yönüyle bakıldığı zaman dar olarak Türkiye coğrafyasında değil, tüm Avrupa’da federasyonlar şeklinde kurumlaşmalar var” dedi.

Paris katliamı üzerinde ortak menfaatlerinin bulunduğunu, ulus devletten gelen, kadına karşı olan, erkek egemen zihniyetten oluşan birçok paydalarının olduğuna dikkat çeken Tolhıldan, bu politikalara karşı hareketin Ortadoğu’ya yön veren, halkları eskisi gibi sessiz, boyun eğen, kaderine mahkum olan halk gerçekliği değil uyanan, kendi siyasetini yapan, kendi politikalarını üreten bir halkın olduğunu söyledi.

YARIN: Özgürlük Mücadelesinin yeni nesilleri Sakine Cansız’ı anlatacak