Korkma Kimse Yok: Müebbetlik anlatı
Korkma Kimse Yok: Müebbetlik anlatı
Korkma Kimse Yok: Müebbetlik anlatı
Ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerin anı, günlük ve hikayelerinin yer aldığı Korkma Kimse Yok, kitabı hazırlayan Sibel Öz ve Ayşegül Tözeren'in ifadesi ile söylersek, okuru eğlenmeye, iyi vakit geçirmeye ve ferahlamaya değil, çıplak ayak gerçeklerin çölünde yürümeye, bir dağın eteğinde açlığa yatmaya, göçlerin, kıyımların ve ölümlerin peşinden tek başına gitmeye çağırıyor.
Siyasi nedenlerle müebbet hapse mahkum edilen insanların tek kişilik hücrelerde yazdıkları metinlerden oluşan "Korkma Kimse Yok" kitabı, Notabene yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Müebbete hükümlü 16 yazarın "Çöl, Taş, Zaman, Özlem, İnsan ve Sesler" başlıkları altında toplanan metinlerinden oluşan kitap, 2008 yılında tutsaklarla dayanışmak amacıyla kurulan Dışarıda Deli Dalgalar İnisiyatifi'nin çabalarıyla çıktı.
Sibel Öz ve Ayşegül Tözeren'in yayına hazırladığı kitapta, günün 23 saati tek başına kapalı kalan, günün sadece bir saati "havalandırma"ya çıkarılan insanların, tek başlarına kalabalık bir dünyayı hücdelerde nasıl kurduğunu anlatıyor.
Ergin Atabey, Mahmut Ulusan, Nizamettin Özoğlu, A. Rahim Akalp, Salih Gün, Ö. Hayri Konar, Ali Tekin, Yüksel Yiğitdoğan, M. Nuri Özen, Sait Dayan, Deniz Tepeli, Muhabbet Kurt, Metin Yamalak, Mehmet Akpolat, A. Vahap Kavak ve Zeynep Avcı, kitaba emek veren müebbetliklerden.
Müebbet hükümlüleri, "çöl, taş, zaman, özlem, insan ve sesler"in hücredeki karşılığını yazarak, düşlerden özleme hücrede kurulan dünyayı anlatıyor. Sadece bu da değil, hücrenin, başka bir ifade ile tecridin insana aykırılığını da gösteriyor.
'DÜŞERSEM BANA EL UZATACAK KİMSE YOK'
Bolu F Tipi Cezaevi'nden, A. Rahim Akalp, hücredeki insansızlığı "Hücrede ilk öğrendiğim şey, daha sağlam yere basıp düşmemek, düşersem bana el uzatacak kimsenin olmadığı gerçekliğiydi" sözleri ile kitapta yazıyor ve ekliyor: "Çocukluğumdan beri yaşadığım hiçbir yerde birlikte kaldıklarımın sayısı on beş ve yirminin altına düşmemişti. Şimdi ise gerçek anlamda yalnız kalıyordum. Beynimin içinde tekrarlanıp duran 'Artık yalnızsın ve hep yalnız kalacaksın' sesiyle, o sandalyede ne kadar kaldım bilemiyorum."
'GENİŞ BİR MEZAR'
Ankara Sincan F Tipi Cezaevi'nden Ö. Hayri Konur, hücreyi geniş bir mezara benzetiyor ve şöyle yazıyor: "Yalnızlıkta derinleşirken, düşünce, duygu ve yüreğinde çoğalma sağlanamazsa, bu cehennemde yaşamak kolay olmuyor. Yokluğun bu kadar fazla, özlemlerin bu kadar derin olduğu yerde iç dengeyi sağlayarak yaşamak büyük önem arz eder. Kişi neden bu cehennemde olduğunu bir an dahi unutmadan, farkında ve bilince olarak yaşamayı başarırsa, yokluğu varlığı, özlemi kavuşmaya, yalnızlığı çoğulluğa dönüştüreceğinden eminim. Teklide yaşarken bunlar başarılmazsa, o zaman yaşanmış her anın hep bir yalnızlıkla örüleceği kesindir."
'İYİYİM AMA BİR İNSAN ÖZLÜYORUM'
Sincan F Tipi Kadın Cezaevi'nden Muhabbet Kurt'un ise kitapta günlükleri yer alıyor. Kurt, 7 Aralık'ta düştüğü notla insana duyduğu özlemi anlatıyor: "Şimdi Sincan'dayım. Hücreye kapatılmamın üzerinden 4 ay geçti. Görüşe çıktığımda 'kimler gelmişti?' diye soran birileri yok. (...) İyiyim ama bir insan özlüyorum. Kızdığım, sevdiğim bir insan. Görmek istemediğim, omzuna başımı koymak istediğim bir insan. Neşeli voltalara çağıracak, söylenerek beni kızdıracak bir insan. Bunun dışında bir eksiğim yok. Bak ne diyor Ömer Hayyam: İnsan çeker çeker de hür olur/İnci sedef zindanlarda yoğrulur."
'BULUTLARDAN KENDİME GÖRE ŞEKİLLER, ANLAMLAR SEÇİYORUM'
Bolu F Tipi Cezaevi'nden A. Vahap Kavak ise havalandırmanın müebbetlik için anlamını "Ertesi gün havalandırmanın açılma saatin ömrümün en uzun ve zorlu bekleyişi olarak geçiriyorum. O kadar sabırsızlandım ki. Nefret ettiğim kapı şıngırtısı, gürültüsü şimdi havalandırma kapısından bana müjde olarak yükseliyor. İşte 'şak' diye sürgü çekiliyor. Hemen kapıya yanaşıyorum. Kapı açılıyor ve ben yine dışarıdayım. Bulutlardan kendime göre şekiller, anlamlar seçiyorum" sözleriyle özetliyor.
Tecride karşı toplumsal duyarlılığı artırmaya amaçlayan Dışarıda Deli Dalgalar İnisiyatifi'nden Sibel Öz daha önce de, F tipi öykülerini "Kıyıya Vuran Dalgalar" kitabında toplamış ve tecridin anlatılmasına katkı sunmuştu.