Kubilay: İktidardan kurtulmak için erken seçime!

HDP Sözcüsü Günay Kubilay, "Bu iktidardan kurtulmak için erken seçim çağrısı yükseltilmeli" dedi. Türk devletinin Tutak'ta vahşet yaşattığını belirterek, "Neden heyetimizi köye sokmadınız" diye tepki gösterdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, partisinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenleyerek, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Kubilay, idamının yıl dönümü vesilesiyle Erdal Eren'i andı.
Kubilay, bugün karar duruşmaları görülen, 5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Amed mitingine düzenlenen bombalı saldırı ve 'Ankara JİTEM'in davalarına ilişkin konuşarak, şöyle dedi:
"Karanlık IŞİD zihniyetinin desteklenmesi sonucu gerçekleşen bu katliamın sorumluları mutlaka açığa çıkmalıdır. Aksi halde, IŞİD’in Türkiye’deki karanlık ilişkileri devam ediyor iddiamızın gerçek olduğu ortaya çıkar. Bir diğer önemli dava da JİTEM Davası. Türkiye’nin karanlık tarihinin özeti niteliğinde. 1993-1996 yılları arasında Ankara’da zorla kaybedilen 19 kişinin faillerinin yargılandığı bu davada sorumlular yıllarca korundu."

'EN BÜYÜK İNSANLIK TRAJEDİSİNİ YAŞATTILAR'

Kubilay, konuşmasında şu hususlara değindi:
“Bundan 4 yıl önce AKP iktidarı tarafından ‘sokağa çıkma yasağı’ adı altında Şırnak, Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin, Yüksekova, Silvan, İdil ve Dargeçit ilçelerindeki ablukalar sonucunda bu coğrafyadaki en büyük insanlık trajedisi yaşanmış ve bir vahşet tablosu olarak tarihe geçmiştir. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve birçok uluslararası kurum ve kuruluşun raporları yaşanmış olan insanlık trajedisini, hukuksuzluğu, insan hakları ihlallerini tek tek tescil etmiştir. Adı anılan il ve ilçelerde TOKİ vasıtasıyla yıkılan bölgeler büyük inşaat şantiyelerine ve rant alanlarına dönüştürülmüştür. Etnik ve sosyal mühendislik stratejileriyle sadece Sur ilçesinde üç yüzden fazla tarihsel yapı yerle bir edilmiş ve kentin tarihsel hafızası silinmiştir.
Aylarca süren ablukaların üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen işlenen ağır insanlık suçlarıyla ilgili açılan davaların hiçbirinde bir ilerleme olmadığı gibi, çoğu dava takipsizlikle sonuçlanmış ve birçok aile cenazesine dahi ulaşamamıştır. Bu kentlerde aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu 292 insan yaşamını yitirmiştir. Cizre’de 4 yıl önce sokağa çıkma yasakları döneminde hayatını kaybeden 14 kişinin cenazelerine hala ulaşılamamıştır. Ailelerin tek isteği var: çocuklarına ait mezar taşlarının olması. Yüzlerce delil, ses, fotoğraf ve görüntüye rağmen Cizre bodrumlarına dair soruşturmalarda bir arpa boy yol alınmamıştır. Yargı, adeta yıkım emrini verenler ve bu emri gerçekleştiren kolluk kuvvetleri hakkında tek bir dava dahi açmazken, mağduru daha da mağdur eden hukuk dışı kararların altına imza atmakta bir beis görmemiştir.
İnsanlık onuru ve vicdanı olan hiç kimse cansız bedeni çocuklarının gözleri önünde çürütülen Taybet Ana’yı, kokmasın diye cenazesi annesi tarafından buzdolabına konulan Cemile Çağırga’yı asla unutmayacaktır. Açıkça belirtiyoruz ki, bu böyle gitmez, bu zulüm ömür boyu devam etmez. Bu yıkımın ve zulmün emrini verenler, insanlık trajedisine yol açanlar bağımsız bir gerçek yargı önüne çıkacak ve halklarımıza hesabını vereceklerdir.

2019'UN HAK İHLALLERİ

HDP’nin kazanmış olduğu; 3 büyükşehir başta olmak üzere, 1 il, 20 ilçe ve 2 belde belediyesi olmak üzere 28 belediyeye siyasi darbe yoluyla el koyulmuş ve kayyım atanmıştır. 20 Belediye Eşbaşkanı cezaevlerinde siyasi rehine olarak tutuluyor. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürünün verilerine göre Türkiye’de toplam 286 bin 500 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Cezaevlerinde 3 bin 100 çocuk hükümlü ve tutuklu var, 780 çocuk ise anneleri ile birlikte cezaevlerinde kalıyor. Cezaevlerinde hastalık, intihar, şiddet ve benzer gerekçelerle en az 38 kişi yaşamını yitirmiştir. 962 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiştir. 2 bin 886 kişi bu müdahalelerde kaba dayak ve kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade etmiştir. 2019 yılının ilk 11 ayında 65 gazeteci gözaltına alınmış, 19’u tutuklanmıştır.
Kuzey ve Doğu Suriye’de AKP-MHP iktidarının askeri operasyonları sonucunda 300 binden fazla insan göç etmek zorunda kalmış, 478 sivil hayatını kaybetmiş, bin 70 sivil yaralanmıştır. 9 Ekim ile 11 Ekim 2019 tarihleri arasında geçen 2 günlük sürede, bu gerçekleri sosyal medyada dile getiren 500’e yakın kişi hakkında İçişleri Bakanlığı’nca işlem başlatılmış, 121’i gözaltına alınmıştır.

'TUTAK'TA VAHŞET YAŞANDI'

Bir başka vahşet de 6 Aralık günü Ağrı’nın Tutak ilçesine bağlı Soğukpınar köyünde yaşanmış, sabaha karşı yapılan operasyonda 4 kişi yaşamını yitirmiştir. Yaşamını yitirenler arasında, Antalya’da çalışan ve izin için geldiği köyde, kendi evinde yüzlerce kurşun ile infaz edilen, 3 çocuk babası Murat Kaya da bulunmaktaydı. Kardeşinin anlatımına ve ajanslara düşen görüntülere göre, Murat Kaya’ya yüzlerce mermi sıkılmış. Murat Kaya’nın cenazesi ise 3’üncü günün sonunda ailesine verilmiş. Gece geç saatlerde asker ablukası altında defnedilmiştir. Murat Kaya’nın kardeşleri de aynı gün gözaltına alınmış, bırakıldıktan sonra kardeşlerinin öldürüldüğünü öğrenebilmişlerdir.
Yaşanan vahşeti yerinde görmek için köye gitmek isteyen HDP heyetine ise izin verilmemiş, köye sokulmamıştır. Neden? Halktan gizleyecek, saklayacak bir şeyiniz yoksa, söyledikleriniz yalan ve iftira değilse neden Ağrı ilinin milletvekillerini köye sokmadınız? Eğer, İçişleri Bakanı yasadışı işler yapmıyorsa, eğer bilinen suçları işlemiyorsa, neden Ağrı milletvekillerinin de içinde yer aldığı HDP heyetini zor kullanarak Soğukpınar Köyü’ne sokmadığını açıklamalıdır.

'DÜŞMANLIK HUKUKU'

Büyük bir nefret duygusuyla bilenmiş düşmanlık hukukuna son veriniz ve Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün seçilmişlerimizi derhal serbest bırakınız.

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

Bu iktidardan ebediyen kurtulmak için bir erken seçim çağrısını yükseltmek yaşamsal düzeyde önemlidir. Bu iktidar, başta Kürt sorunu olmak üzere, toplumun birikmiş sorunlarına çözebilecek kapasiteden ve siyasi ufuk çizgisinden yoksundur. Bu iktidar gitmelidir."