Kubilay: Ülke savaş, kayyum ve tecrit üçgenine mahkum edilemez

HDP Sözcüsü Günay Kubilay, binalarına düşman işgali gibi saldırıldığına dikkat çekti. "İktidarın son çırpınışları" diyen Kubilay, "Ülke daha fazla savaş, kayyum ve tecrit üçgenine mahkum edilemez. İmralı kapılarını açarak tecride son veriniz" dedi.

HDP Sözcüsü Günay Kubilay, parti genel merkezinde haftalık basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Kubilay, konuşmasına Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Teslim Töre ve devlet güçlerince katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi'yi anarak başladı.

'DÜŞMAN İŞGALİ GİBİ BAYRAK ASIYORLAR!'

Kubilay'ın konuşmasının satır başları şöyle:
Özellikle önümüzdeki döneme ilişkin politik tutumumuzu açıkladığımız 20 Kasım’dan itibaren yoğun bir gözaltı, tutuklama başladı. AKP-MHP iktidarı partimize yönelik saldırıları aralıksız olarak sürdürüyor. Bu saldırılarını son bir hafta içerisinde yoğun gözaltı ve tutuklamalarla devam ettirdi.  Antep, Ankara, Urfa, Diyarbakır, Batman, Ağrı, Siirt, Van, Kocaeli, Urfa ve Adıyaman başta olmak üzere birçok il ve ilçede gerçekleştirilen polis baskınlarda, aralarında PM üyelerimiz, il ve ilçe yönetim kurulu üyelerimizin de bulunduğu 150’yi aşkın arkadaşımız gözaltına alındı, gözaltına alınanlardan onlarca kişi de uyduruk gerekçelerle tutuklandı.
Kocaeli ve ilçelerinde 27 arkadaşımız gözaltına alınırken, basılan ilçe binalarımızdaki tüm eşyalar dağıtıldı, kırıldı, döküldü. Altını çizerek söylemek gerekirse, daha önemlisi polis tarafından ‘düşman işgali’ gibi parti binalarımızın panolarına bayraklar asıldı.
Saray direktif veriyor, polis kumpas kuruyor mahkemeler kılıf hazırlıyor.

'İKTİDARIN SON ÇIRPINIŞLARI!'

HDP’lileri teslim alacaklarını sanıyorlar. Çok çok yanılıyorlar. Soylu’dan öncekiler de her türlü saldırıyla halkın iradesini kıracaklarını, yenilgiye uğratacaklarını sanıyorlardı. Çok yanıldılar.  Başaramadılar. Başaramayacaklar. O zamanda zulmün her türlüsünü denediler, boyun eğdiremediler. Nasıl ki, HDP’den öncekiler zulme boyun eğmedilerse, bugün de HDP zulme boyun eğmeyecektir.
Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın: Miadını dolduran gayrimeşru iktidarın son çırpınışlarına tanıklık ediyoruz.
Sandıktan çıkamayacaklarını, kaybedeceklerini en iyi Bahçeli biliyor.

'SEÇİMİ VERMEYECEKLER, ALMAK LAZIM'

Onun için ısrarla diyoruz ki, seçimi vermeyecekler, sandığı kurmayacaklar. Seçimi söke söke almak, sandığı kurmak gerekir.
Bir kez daha erken seçim diyoruz, meydan okuyoruz. Bütün savaş yanlılarına, işçileri, emekçileri, yoksulları açlığa, sefalete sürükleyenlere meydan okuyoruz. Sandıktan kaçsanız bile halktan kaçamayacaksınız. Türkiye halkları kaçtığınız yerde sizi yakalayacak, çaldığınız yılların, kararttığınız hayatların, söndürdüğünüz ocakların hesabını soracaktır.

İMRALI TECRİDİ

Elbette bütün bu baskı ve saldırıların çıkış noktalarından birini de İmralı’da Sayın Öcalan’a yönelik Nisan 2015 tarihinden beri uygulanan mutlak tecrit oluşturuyor. AKP-MHP bloku İmralı’yı, Sayın Öcalan’ı susturmayı kendi politik geleceği açısından vazgeçilmez görüyor. İmralı'dan vereceği barış özgürlük ve demokrasi mesajlarını kendi iktidarı için tehdit olarak görüyor. Ama bunu yaparken de ülkeyi ateşe atıyor ve savaş girdabının içerisine sürüklemiş bulunuyor. Ülke daha fazla savaş, kayyum ve tecrit üçgenine mahkûm edilemez.
Hakkari milletvekilimizin başlattığı açlık greviyle İmralı kapıları açılmış, Sayın Öcalan ailesi ve avukatlarıyla görüşmelere başlamıştı. Hükümete ve Adalet Bakanı’na bir kez daha çağrı yapıyoruz. İmralı kapılarını açarak tecride son veriniz. Sayın Öcalan ile avukatları ve ailesinin düzenli görüşmesini sağlayınız. Tecrit bir insanlık suçudur. Daha fazla bu suçu işlemeyiniz, anayasayı, yasaları ve Türkiye’nin altında imzası bulunan uluslararası sözleşmeleri daha fazla çiğnemeyiniz.

İŞGALCİ SALDIRILAR

9 Ekim’den bu yana devam eden savaş Suriye’deki istikrarsızlığı ve belirsizliği derinleştiriyor. İnsani trajediyi ve yıkımı büyütüyor, kan ve gözyaşını çoğaltıyor. Geçtiğimiz çarşamba günü yayımlanan İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch) açıklamasında Türkiye destekli silahlı grupların işgal edilen bölgelerde evlerini terk etmeyen sivillere karşı yargısız infazlar yapıldığı ve sivillerin evlerini terk etmeye zorlandıkları ifade edilmektedir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler’in farklı düzeyde temsilcileri, dünyanın en yaygın gazetelerinin baş haberlerinde Türkiye’nin Kürtleri katlettiği ve Kuzey Suriye’de savaş suçlarının işlendiği belirtilmektedir.

POLİS İZİNLİ YÜRÜYÜŞE SALDIRDI

Taksim İstiklal Caddesi’nde bir araya gelen binlerce kadın Türkiye’de kadına yönelik artan şiddeti protesto etmek istediler. Ancak, demokratik haklarını kullanmak isteyen kadınların ve LGBTİ+ların gerçekleştirdiği yürüyüş izinli olduğu halde polis eyleme katılanlara gaz ve plastik mermiyle saldırdı.
İşiniz kadınları ve LGBTİ+ları hedef göstermek değil, kadın ve nefret cinayetlerine son vermek.

EKONOMİK KRİZ

2020 yılı için Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri 2 Aralık Pazartesi günü başlayacak. İktidar, krizin faturasını yoksullara ve emekçilere ödetmeye devam etmek için yüklemek verileri her zaman direktiflerle düşük tuttuğunu biliyoruz. Enflasyonu yüzde 8,55 olarak gösteren TÜİK’in bu çabasının nedenlerinden biri de elbette asgari ücrete ve kamu çalışanlarına yapılacak zammı düşük tutmaktır.  Oysa İstanbul Ticaret Odasının açıkladığı İstanbul enflasyonu yüzde 12; gıda enflasyonu ise yani halkın en çok tükettiği 77 gıda maddesinden oluşan halkın enflasyonu ise yüzde 39’dur. Asgari ücret TÜİK’e göre değil halkın enflasyonuna göre belirlenmelidir.
AKP’nin yoksulu yok sayan politikaları nedeniyle 17 yılda Türkiye'de en zengin kesimle en yoksul kesim arasındaki fark açıldı. Nüfusun yüzde 70'inden fazlası borçludur.  Asgari ücretin reel azalışının önlenmesi için asgari ücret yılda bir kez değil dönemsel olarak belirlenmelidir."