MAKALE

Kürtler Tayyip Erdoğan’a ‘Bu bana ders olsun’ dedirtecektir

Erdoğan bilmeli ki, Kürt eski Kürt değildir. Artık özgürlüğü için sonuna kadar savaşacak bir halk vardır. Erdoğan Laz’ın idama giderken, bu bana ders olsun, demesi gibi iktidarını kaybedip tarihin çöp sepetine atıldığında, bu bana ders olsun diyecektir.

Tayyip Erdoğan sabahtan akşama kadar “güney sınırlarımızda kimseye devlet kurdurmayız” diyerek Rojava Devrimi’ni tehdit etmektedir. Aslında Suriye’nin demokratikleşmesini tehdit etmektedir. Suriye’nin demokratikleşmesi temelinde Kürtlerin demokratik özek yaşama kavuşmasına karşıdır. Çünkü Suriye’de Kürt sorunu çözüldüğünde Suriye demokratikleşecek, bu da  Türkiye’yi demokratikleşmeye zorlayacaktır. Türkiye’nin demokratikleşmesi ise Tayyip Erdoğan’ın Kürt soykırımına dayalı otoriter hegemonik sisteminin yıkılması anlamına gelecektir. Bu da Kürt sorununun çözümüdür. Türkiye’de Kürt sorununu çözmeyle Türkiye’nin demokratikleşmesi arasında doğrudan bağ vardır. Bu iki sorun bir denklemi ifade etmektedir; biri çözüldüğünde diğeri de çözülecektir. 

Kürtler ısrarla Suriye’nin birliğinden yanayız derken, Tayyip Erdoğan neden sürekli devletten söz etmektedir? Tabii ki bununla bir algı yaratmak istiyor. Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu içinde Kürtlerin ağırlıkta olduğu 3-4 özerk bölgenin olması tabii ki hem Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu hem de demokratik Suriye ile bir ilişkiyi ifade eder. Bu açıdan Kürtlerin Suriye içinde demokratik özerk bölgelerde özgür ve demokratik yaşaması Türkiye’yi ilgilendirmez. Suriye’de Arap ve Süryani halkı ve siyasi güçleri Kürtlerin özerk yaşamını kabul ettikten sonra, ben devlet kurdurtmam diyerek Rojava Devrimi’ni ve Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nu hedef göstermesi, sadece Kürtleri değil, Suriye’nin demokratikleşmesini isteyen Araplara, Süryanilere, Ermenilere, Türkmenlere, Çeçenlere ve diğer tüm demokrasi isteyen halklara savaş açmaktır. 

Türkiye bir savaş açmıştır; ancak Arap’ı, Kürt’ü, Süryani’si ve Türkmen’iyle AKP iktidarının bu saldırganlığına karşı direnmeye hazırdır. Zaten şimdiden Türk askerinin işgaline karşı Şehba bölgesinde bir direniş yürütülmektedir. AKP iktidarı saldırılarını arttırdıkça bu direniş daha da yaygınlaşarak derinleşecektir. Sadece Kürtler değil, Araplar, Süryaniler, Ermeniler ve Türkmenler de direnecektir. Zaten Şehba bölgesindeki Kürt, Arap, Süryani Türkmen ve Çeçenlerden oluşan taburlar ortak bir komutanlıkta birleşerek AKP iktidarının saldırılarına karşı direneceklerini açıklamışlardır. 

“Ölümü gelen it cami duvarına işermiş” biçiminde bir söz vardır. Erdoğan şimdi önüne gelen duvara işemektedir. Şovenizmi şahlandırarak iktidarını ayakta tutmak isterken, iktidarının sonunu getirecek bütün yolları döşemektedir. Bu tür kabadayılıkların bir kırılma anı olacaktır. AKP iktidarı mutlaka kırılacak, ama olan, peşinden gidenlere ve Türkiye’ye olacaktır. Erdoğan iktidardan düşme kompleksi içine girmiştir. Bu nedenle sürekli bir saldırganlık içindedir. Kuduz olan köpekler ölmeden önce hep böyle davranırlarmış. Ya da havlayan köpek ısırmazmış derler. Erdoğan tüm bu kalıpların içine girecek bir karaktere sahiptir. 

Biliyorum bu dil ve benzetmeler ağırdır; ancak Tayyip Erdoğan söylem ve uygulamalarıyla böyle bir kişilik ortaya koymaktadır. Kendini kurtarmak için öyle yol ve yöntemlere başvuruyor ki, aynı düzeyde karşılık verilse siyaset de savaş da şuursuzca çılgınlaşır. Herhalde dünya siyasetinde siyasi ve savaş ahlakını bu düzeyde açıkça çiğneyene rastlanmamıştır. 1990’lı yıllardaki kirli savaşın siyasi şefi ya da kamuoyuna sunulan yüzü Tansu Çiller bile bu adamın eline su dökemez. Sabah-akşam, gece-gündüz, yaz-kış ölümden ve öldürmekten söz ediyor. Zaten her gün asker ve polis olanın işi ölmektir diyor. “Bana ölecek polis ve asker lazımdır” diyerek Türkiye’yi kirli bir savaşın içinde tutuyor. Bir zamanlar halk Osmanlı paşalarına, bizim zürriyetimize dayanarak savaşa girmesin dermiş. Tabii bir gün Türkiye halkı da Tayyip Erdoğan’ın asker ve polisi ölecek robotlar olarak görmesine tepki duyacaktır. Zaten dikkat edilirse ölenlerin çoğunluğu paralı askerlerdir. “Para veriyorsam öleceklerdir” diyor. Türkiye şimdi böyle sapkın bir adam tarafından yönetiliyor. 

Erdoğan Şehba ve Efrîn’i hedef gösteriyor. Bu konuda bazı güçleri kendisine ortak yapmaya çalışıyor. Tayyip Erdoğan kimi kendisine ortak yaparsa yapsın, onlara karşı da savaşacaktır. Hangi siyasi güç AKP iktidarının bu saldırılarına destek verirse karşısında sadece orada savaşanları değil, tüm Kürtleri ve Ortadoğu devrimci güçlerini bulacaktır. 

Tayyip Erdoğan Kürtlere yiğitleniyor. Başkalarının değneğini görünce alttan alıyor, yalvarıyor, ama sıra Kürt’e gelince celalleniyor. Herhalde Kürt’ün gücü yok diyor. Tayyip Erdoğan bilmeli ki, Kürt eski Kürt değildir. Artık özgürlüğü için sonuna kadar savaşacak bir halk vardır. Erdoğan Laz’ın idama giderken, bu bana ders olsun, demesi gibi iktidarını kaybedip tarihin çöp sepetine atıldığında, bu bana ders olsun diyecektir.   

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA