Kürdistan’da referandum, Irak’ta Süryanilere özerklik

Kürdistan’da referandum, Irak’ta Süryanilere özerklik

Önümüzdeki aylarda Kürtler ve Suryanileri ilgilendiren iki önerge İsveç Parlamento’sunda tartışılarak karara bağlanacak. Önergelerden biri Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı için Kürdistan’ın dört parçasında referandum yapılmasını, diğeri de Irak’taki saldırılardan zarar gören Asuri-Süryanilerin korunması için özerk bir bölgenin oluşturulmasını içeriyor.

Bundan bir süre önce Kürdistan’da referandum yapılmasını bir soru önergesiyle gündeme getiren Çevre Partisi Yeşiller, Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürtlere herhangi bir hak tanımayan içi boş “Demokrasi Paketi”ni açıklamasının ardından yeni bir önerge vererek Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemeleri için Kürdistan’da referandum yapılmasını için parlamentoda karar alınmasını, alınacak kararın yaşama geçirilmesi için İsveç Hükümeti’ne görev verilmesini istedi.

Çevre Partisi Dış Politika Sözcüsü Bodil Cebellos, Milletvekilleri Valter Mutt, Annika Lillemets ve Jabar Amin’in Parlamento Başkanlığına 3 Ekim günü verdikleri önergede, dünyadaki tüm halklar gibi Kürt Halkının da kendi geleceğini belirleme hakkı olduğu ve bunun 1966 yılında kabul edilen vatandaşlık ve politik hakları düzenleyen Birleşmiş Milletler sözleşmesinin 1. paragrafında açıkça vurgulandığı belirtiliyor.

“Kendi kaderini tayin hakkı”nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınan üç ayrı kararla güvence altına alındığını belirten milletvekilleri, bu hakkın ayrıca uluslararası mahkemeler tarafından da kabul edildiğine dikkat çekiyorlar.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (CSCE) 1975 yılında Helsinki, 1993 yılında Paris, Birleşmiş Milletler’in 1993 yılında Atina’da düzenledikleri konferanslarda kendi kaderini tayin hakkının en merkezi insan hakkı olduğu, temel insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçirilmesinin temel koşulunun bu hakkın tanınmasından geçtiğini vurguladığını belirtiyorlar.

Belirtilen sözleşme ve alınan kararlara rağmenKürt halkının en temel haklarının inkar edildiği belirtilen önergede, “Kurdistan’ın büyük bir bölümünün bulunduğu Türkiye’de Kürtlerin varlığı neredeyse yüz yıldır inkar ediliyor. Kürtlerin ulusal, politik ve kültürel hakları yok. Kurdistan’ın diğer parçasının bulunduğu İran’da Kürtlere yönelik baskı büyük. Örneğin kendi dillerinde okuma hakları yok. Suriye’de 40 yıldan beri hakimiyetini sürdüren şimdiki rejim Kürtleri hiç bir hakları olmayan ‘yabancılar’ olarak gördü. Kuristan’ın diğer parçasının yer aldığı Irak’da da rejim Kürtlerin ulusal ve demokratik haklarını tanımayı reddetti. Saddam Hüseyin rejiminin yıklılmasından sonra, 2003 yılında Kürdistan özerk bir statü kazandı ve bu Irak anayasasında kabul edildi” ifadelerine yer veriliyor.

Çizilen sınırların Kürdistan ve Kürt Halkını parçaladığını belirten milletvekilleri, artık Kürdistan Halkına demokratik bir ülke ve devlette birlikte yaşamaları için olanak tanınmasının zamanının geldiğini vurguluyorlar. Kürtlerin bu ülkelerle birlikte mi yaşamak yoksa ayrı devlet kurmak istediklerini belirleyebilmek için Birleşmiş Milletler gözetiminde Kürdistan’ın dört parçasında referandum yapılmasını istiyorlar.

21. YÜZYIL KÜRTLERİN YÜZYILI OLACAK

Sosyolog-Yazar İsmail Beşikçi de, geçen hafta İsveç Parlamentosunda düzenlenen bir konferansta Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkına değinmiş, 20. Yüzyılın Kürtler açısından kayıp bir yüzyıl olduğunu, ancak içinde bulunduğumuz yüzyılın Kürtler için bir kazanım ve zafer yılı olacağına inandığını dile getirmişti.

Birinci Dünya savaşı’ndan sonra Milletler Cemiyeti’ni kuran ülkelerin Kürtlerin taleplerine karşılık vermediğini, aynı tutumun İkinci Dünya savaşı’dan sonra kurulan Birleşmiş Milletler tarafından sürdürüldüğünü, bu yıllarda Asya, Latin Amerika ve Afrika’da büyük değişiklikler olur, sömürgeler teker tekar bağımsızlıklarını kazanırken, Kürdistan’da bir şeyin değişmediğini ve Kürtlere statü verilmesine karşı çıkıldığını ifade etmişti.

KÜRTLER STATÜ VE ÖZGÜRLÜK İSTEDİKLERİ İÇİN TERÖRİST OLMAKLA SUÇLANIYOR

Her iki dönemde de Kürtlerin ayakta olduğunu ve mücadele ettiklerini, ancak tüm dünyanın Kürtlerin taleplerini görmezden geldiğini belirten Beşikçi, “1920’lerden beri anti-Kürt uluslararası bir nizamın gerçekleşirildiğini görüyoruz. Bugün Dünyada 208 devlet var. Bunlardan 193’ü Birleşmiş Milletler’in üyesi. 40 devletin nufüsü bir milyonun altında. Buna karşın Kürtlerin Orta-Doğu’daki nufüsü en az 40 milyondur. Bundan bir kaç ay önce PKK lideri Abdullah Öcalan Orta-Doğu’da 50 milyon Kürtle ilgili yol haritasından söz etti. Benim kanımca Kürtlerin nufüsü 50 milyondan da fazla. Ama uluslararası ilişkilerde geçerli olan bir statüye sahip değiller” şeklinde konuşmuştu.

Ulusal taleplerini öne sürdükleri, satatü ve özgürlük istedikleri için uluslararası nizamın Kürtleri terörist olarak suçladığını ve damgaladığını dile getirmişti.

ETNİK TEMİZLİĞE KARŞI SÜRYANİLERE ÖZERK BÖLGE

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Yılmaz Kerimo da, Irak’ta yaşayan Asuri-Süryani-Keldanilerin maruz kaldıkları saldırı ve katliamları bir önergeyle parlamentonun gündemine taşıdı. Hıristiyan azınlığın katledilerek ve göçe zorlanarak etnik bir temizlik yapıldığını belirten Kerimo, genç Hıristiyan kızların Müslüman erkeklerle zorla evlendirilerek Müslüman olmak zorunda bırakıldıklarını ifade ediyor. Irak’ta Hıristiyan halka yönelik etnik ve dini temizliğe son vermek için Irak’ta Hıristiyanlar için özerk bir bölge oluşturmanın gerekli olduğunu savunuyor.

Özerk bölgenin kurulmasından sonra Hıristiyanların yaşamlarını tehlikeye atarak başka ülkelere iltica etmek zorunda kalmayacaklarını, göç edenlerin topraklarına geri dönebileceklerini belirtiyor.

İsveç Parlamentosu Kürdistan’da referandum yapılması ve Hıristiyan halk için Irak’ta özerk bölge oluşturulması önergelerini önümüzdeki aylarda ele alarak karara bağlayacak.