‘Kürt hareketinin barış görüşmeleri mücadeleyi güçlendirecektir’

EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, Kürt Özgürlük Hareketi’nin barış görüşmelerine değinerek, “Kürt hareketinin barış sürecini yürütmesi ve başarıya ulaştırması, toplam mücadeleyi ve birliği güçlendirecektir” dedi.

HAKAN ÖZTÜRK

AKP iktidarının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile 11 kişiyi gözaltına alarak tutuklamasının ardından başlayan protestolar sürüyor. İktidar, protestolara katılanlara karşı gözaltılar, tutuklamalar ve soruşturma açmakla karşılık verse de eylemlerin önüne geçemedi.

Uzun zamandır gündemde olan ortak mücadele tartışmaları, toplumun iktidara ve sisteme yönelik tepkisinin açığa çıkmasının ardından yeniden alevlendi.

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, gündemdeki ortak mücadele tartışmalarını ANF’ye değerlendirdi.

‘CHP VE İMAMOĞLU’NA YÖNELİK OPERASYONLARLA ÖNEMLİ BİR EŞİĞE GELDİK’

Sürecin ileride İmamoğlu’na siyaset yasağı getirilecek bir noktaya gelebileceğini belirten Hakan Öztürk, yaşananların yeni bir mücadele alanı açtığına dikkat çekerek sözlerine şunları söyledi:  “CHP ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlarla önemli bir eşiğe geldik. Bu, seçme ve seçilme hakkının kullanımını tamamen göstermelik hale getirme girişimiydi. İmamoğlu’nun, Tayyip Erdoğan’ın karşısına seçilebilir bir cumhurbaşkanı adayı olarak çıkması, AKP’nin tutumunu değiştirmesine neden oldu. Hem diplomanın iptal edilmesi hem kayyım atanması hem de İmamoğlu’na siyaset yasağı getirilmesi söz konusu. Bu tablo, Türkiye’deki demokrasinin var olan son kısıtlı düzeyinin de berhava edilmesi anlamına geliyor. Buna karşı, toplumun bütününün tepki vermesi ve yeni ittifak ilişkileri geliştirmeye çalışması olağan.”

‘ORTAK MÜCADELENİN BİR AYAĞI SOSYALİSTLER VE KÜRTLER, DİĞER AYAĞI İSE CHP’DİR’

Ortak mücadelenin bir ayağının sosyalistler ve Kürt siyasal hareketi olduğunu, ancak diğer ayağının ise CHP olduğunu sözlerine ekleyen Öztürk, birlik tartışmalarında Kürt Özgürlük Hareketi’nin öneminin dikkate alınması gerektiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ilişkide, sosyalistlerin ve Kürt siyasal hareketinin ortaklığı kadar, CHP ile ilişki de artık önemli bir yer tutuyor. CHP, gündemdeki demokrasi tanımaz tutumun doğrudan muhatabı durumunda. Onun bu konumda olması, daha önceki zamanlarda sergilediği kenara çekilme tavrında olmayacağını gösteriyor. Örneğin, Gezi Direnişinin yaşandığı günlerde tablo böyle değildi. Yaşanan birçok ortak mücadele deneyimi, belli bir birikimi oluşturdu. Bu beraberliklerde ülke çapındaki meseleleri ele alan somut, güncel ve odaklanılmış bir politik program ortaya koymalıyız. Ortaklık, mücadele yöntemi olarak kitle çizgisini esas almalı; ittifak içinde demokratik ve eşitlikçi ilişkileri hayata geçirmeli; seçim gündemini, seçim olmayan zamanlardan itibaren dikkate almalı ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin önemini hesaba katmalıdır.

Birliğin programı; iktisadi alanda adaletli ücret, herkese iş, toplumsal refah ve parasız eğitim hedeflerini ortaya koyabilmeli. Siyasi alanda ise AKP’nin tek adam rejimine karşı seçme ve seçilme hakkını, Kürt halkına çözümü, kadınlar için eşitliği savunabilmelidir. Hem ücret, iş, refah ve eğitim hem de seçme ve seçilme hakkı, çözüm ve eşitlik.

Türkiye’de birlik oluşturacak köklü politik eğilimler ve saflaşmalar uzun süredir kendini göstermiş durumda. Bunları yok sayarak ve bütün solu aynı yönelimde görerek adım atmaya çalışmak doğru değil. Farklı politik kamplaşmalar vardır, bu normaldir ve dikkate alınmalıdır. Kürt hareketiyle ortak birliktelikler yaratma eğilimi de vardır, bu konuda yetersiz kalanlar da. İktisadi alanı mücadele konusu haline getiren de vardır, getirmeyen de.”

‘GENÇLER TÜM ÜLKEYİ GÖZLERİNE KESTİRİYOR’

Üniversite gençliğinin eylemlerin çıkış noktası olmasına da değinen Öztürk, İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin gençler açısından farklı bir önemi olduğunu belirterek, bu durumun gençlerin diplomasının iptali anlamına geldiğini belirtti. Öztürk şu değerlendirmelerde bulundu:

“İktidar, herkesi kendisine yandaş durumuna düşürebileceğini sanıyordu. ‘Ego’ yapacak ne vardı ki, herkes biat edebilirdi AKP’ye, herkes ‘ram’ olabilirdi onlara. Direnmek yersizdi. Eğer buna direnen olursa, bütün mülakat odalarında diplomalar ve yılların emekleri iptal edilebilirdi. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali, bir nevi bütün gençlerin diplomasının iptal edilmesinin temsiliydi. İbret-i alem için diploması iptal edilmişti onun.

Mülakat odalarında umutları yerle bir edilen genç insanlar, evlerindeki odalarına gönderiliyorlardı. Sonra da o insanlar ‘odasından çıkmıyor’ oluyordu. Nereye çıkacaklardı ki, neyle çıkacaklardı ki? Spor salonu mu kalmıştı? Parklar mı kalmıştı şehirlerin bir tane yerinde? Eminönü’nde balık ekmek yiyecek parası mı kalmıştı onların? Et, yumurta, ekmek kuyruğuna giren anne babalarından harçlık mı isteyeceklerdi?

Gençlerin de düşük hazlara meyletmesini istiyorlardı. Pudra şekerine hevesli olmaları gayet doğal kabul edilebilirdi. Hatta gençler, bahis sitelerinde geleceğini arayabilirdi. Taltif ettikleri mafya çetelerine katılabilirlerdi. Bu yollar ardına kadar açıktı. Gençler, hapsetmeye çalıştığınız odalardan çıktılar. Karartılmış bir geleceğin esiri olmayı kabul etmediler. Sosyal medyaya biraz ara verdiler ve artık sanal medya için eylem içeriği üretiyorlar. 1968’den beri çok özlüyordu insanlık, gençliğin güzelliğini ve gücünü. Böylece insanlık, gençliğine kavuştu.

‘Sıkıntı yok’ değil; bilakis, çok büyük bir mesele var. ‘Sadece bir tabldot yemek istiyoruz’ demiyorlar ve onu alıp dönmeyecekler. Kötü haber vermek gibi olmasın iktidardakilere ama, ‘sadece’ kelimesini hiç kullanmıyorlar ve tüm ülkeyi gözlerine kestiriyorlar adeta.”

‘KÜRT HAREKETİNİN BARIŞ SÜRECİ BİRLİĞİ GÜÇLENDİRECEKTİR’

Kürt Özgürlük Hareketi ile Türkiye devrimci hareketinin aynı alanlarda yeniden bir araya gelmesinin sağlanabileceğini işaret eden Öztürk, “Elbette sağlanabilir. Kürt hareketinin kökleri de gençlik hareketine dayanır. Kürt halkının mücadelesi, halkların kardeşliğini, enternasyonalizmi ve eşitliği hep gözetmiştir. Böyle de devam edeceğini berrak bir şekilde görebiliriz. Daha önceki deneyimler de gözetildiğinde, Kürt meselesiyle ilgili yeni sürece çok büyük bir dikkat vermek gerekiyor.

Ateşkes bozulduğunda, barış sona erdiğinde büyük bir şiddet sarmalına giriyoruz. Ölümün olduğu sonuçlardan geri dönmek mümkün değil. O nedenle, bu zaman zarfında yeni sürece önem veriyor olmak, Kürt Özgürlük Hareketi’ni diğer sosyalistlerden ayrı düşürmez. Bilakis, Kürt hareketinin barış sürecini yürütmesi ve başarıya ulaştırması, toplam mücadeleyi ve birliği güçlendirecektir. Sosyalist hareketin içindeki enternasyonalist damarın da her etapta Kürt halkıyla ittifakı gözetmesi, başarıya ulaşmamızı sağlayacaktır” dedi.

Birlik deneyimlerinde mükemmel ve tam bir birlik şartının olamayacağını belirten Öztürk, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bunun deneyimleri daha önce de vardı, bunlar sürdürülebilir. Birlik deneyimlerinde hiçbir zaman en baştan başlamayız, hep biraz ortalardan başlarız. Şu aşamada birbirini daha iyi tanımış ve yakınlaşmış politik akımlar var. Bu akımların, mevcut birikimi ihmal etmeden adımlar atıyor olması önemli sonuçlar doğuracaktır. Mükemmel bir tam birliği şart koşmaya gerek yok. En çok anlaşanlar, birlik oluşturmak üzere derhal adım atmalıdır ve atıyor.”